hayvan
-
mal ve hayvanın dar(altılmış) anlamı için giriyorum:
fethiye ve akdeniz genel kullanımında mal veya kara mal büyükbaş hayvandır. küçükbaşlar için davar kullanılır. bu düzende hayvan ise attır. tüm hayvanlar değil. hatta bu özel ilinti "hayvan terli. yemez." (= kabul etmem*, yutturamazsın*) deyişinde içerilmektedir. yemeyecek, içmeyecek olan hayvan attır, sığır veya başka birisi değil. terli ata su içirirsen, nazik, duyarlı bedenli olduğundan kendi elinle hasta edebilirsin. genel ek bilgi, hayvan (mındar hayvan) kuşlukta, kara mal (sığır) öğlen uyur. her ikisi de dört ayak üstünde uyuyabilen cinslerdir.
kelepir mala çan takılmaz, yani kötü, zayıf cins hayvana çan takılmaz. çoğu yırtıcı hayvan avladığı hayvanlarda zayıf ve elenmeye müsait olanlarını öldürürken, bizim köylülerin inanıca göre kurt yani canavar da kelepir hayvana, zayıf ve hastalıklıya saldırmaz, sağlam ve gösterişli olana saldırırmış. zevki için öldürmek gibi. (bkz: çan/@ibisile)
acıbademli kevser teyze: "insanları cezalandırmak için illa öldürmeye gerek yok. hiçbirimiz mükemmel değiliz*, hayvandan geliyoruz." hitap ettiği kim, coronavirus mü, tanrı mı belirsiz biraz. (mayıs '20)
insan sohbet eden maymundur.
çöp döken, gürültü yapan eşektir.
eşek: kaos özleyen hayvan.
"hayvanlar birkez bizim kadar çok şey yaşamaları, ama yaşadıklarını dile getirememeleriyle* bizden daha ilginç. konuşan bir hayvan, bir insandan daha fazla bir şey olmazdı." elias canetti - die stimmen von marrakesch
"konuşmadan yaşadıkları için hayvanların korkuları daha mı azdır?" elias canetti - die stimmen von marrakesch
phorkyas:
"bu çıplak, kanatsız melek, hayvan değil, ancak yırtıcı*
bir hayvan gibi sıçradı katı toprağın üstüne, toprak
onu fırlattı yukarı, ikinci, üçüncü sıçramada
yüksek kubbeye* değdi.
kaygıyla bağırdı annesi: istediğin gibi sıçra,
ancak uçmaya kalkışma, özgür uçuş* sana yasak.
uyardı onu babası içtenlikle: yerde titreşim gücü var,
budur seni yukarı fırlatan, basınca ayağını yere
toprak ananın oğlu antaus gibi güçlenirsin, sen de.
o da böyle kayaların üstünde bir kıyıdan
öbürüne gider gelir, bir top gibi sıçramaya başladı.
birden dik bir uçurumun yarığında görünmez oldu,
yitirdiğimizi sandık onu. anne ağladı, baba avuttu,
ben de omuz silkerek kaygıyla durdum, yine göründü!
(...)
elinde altın lir, küçük bir phoebus gibi,
kıvançla kıyıya, çıkıntılı yere geldi, şaştık biz,
annesi, babası sevinçlerinden birbirini kucakladı.
neydi onun başında parlayan? göz kamaştıranı* açıklamak güçtür" goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)
"evet evet evet, işte buydu. gençlik bitmeliydi, ah evet. ama gençlik, hayvanmış gibi olmaktır zaten sadece." anthony burgess - a clockwork orange
(ilk giri tarihi: 23.10.2013)
(bkz: hayvanlar/@ibisile), hayvanlar alemi
(bkz: evcil hayvan), pet
(bkz: vahşi hayvanlar/@ibisile)
(bkz: hayvan terli)
(bkz: başından tutmalık)
(bkz: xin qin)
(bkz: dili ağzı söylemez)
(bkz: kuş/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap