• hayvanlar üzerinde deney yapılmasına karşı olan insanlar üzerinde de gerçekleştirilebilecek eylem.

    böylece ürünün insanlar üzerinde nasıl bir etki yaratacağını da, hayvanlardaki etkilerine bakarak tahmin edeceğimize doğrudan öğrenmiş oluruz.
  • "insanlar üzerinde mi yapsalardı a salak?" diye cevaba soruyla cevap verilesi "güya" kınama cümlesi. salaklığın tepe (veya dip, bilemedim şimdi) yaptığı an akla gelen saçmalık.

    bu kafanın bir sonraki merhalesi, "aslanlar diğer hayvanları yemesin onlar canlı, onlar da ot yesinler, ama otlar da canlı, onları da yemesinler, biz de yemeyelim"e gider aman dikkat. amntık böyle bir şey... mantık gerek.
  • kadavra kullanmaktan çok daha farklı bir eylemdir. bir tarafta acı, eziyet çeken; kendi isteği ve iradesi dışında üzerinde incelemeler yapılan; istismar edilen bir canlı varken diğer tarafta bir ceset, canlı olmayan bir beden vardır.

    ayrıca bencilce bir tutumla insanlığın gelişmesi için, sadece insanlar için yapılan deneylerde denek olarak '' zarar görecekse de onlar görsün'' mantığıyla hayvanları denek yapmak adice bir harekettir. bu yüzden aslında tam da insana ve insanlığa yakışır.

    bu bağlamda lamarck'ı çürütmek için farelerin kuyruklarını kesen weismann; psikopat doktor mengele'den daha kötüdür. tabii kendisinin sadece yahudiler, engelliler, saf cermen olmayanlar; yani kendisine göre aşağılık olanlar üzerinde deney yapmış olduğu gerçeğini görmemezlikten gelirsek.
  • ilacın faz 1 çalışmasıdır aynı zamanda.
  • tıbbi olanları sonuna kadar destekliyorum. desteklememem için bir sebep de göremiyorum.
    hayvanlara yazık, insanlar üzerinde denensin diyenler heralde insanlar üzerinde hiç denenmeden ilaçların piyasaya çıktığını düşünüyor. ayrıca bunu uygun bulmayanları tebrik etmek etmek lazım. tanıdıklarının tamamı sağlıklı insanlardan oluşuyor olmalı. çünkü dert büyük olunca kim zarar görmüş ya da görüyor diye düşünülmüyor.

    deneyi bir kenara bırakalım, direkt hayvanlar üzerinden üretilen ilaçlar var. fare antikorundan sentezlenen ilaçlar var. bunları da reddedelim o zaman? sonra ortaya çıkıp, "yuh olsun bi kansere, bi aidse çare bulunmuyor. aslında ilaç var da piyasaya sürülmüyor" diye bik bik ötmeyin. doğruluk payı var diyelim. e çıkan ilaca da hayvanlarda denenmiş diye kulp bulunuyor.

    daha iyi bir fikri olan varsa söylesin de ilaç üreticileri bir de hayvan hakları savunucularıyla uğraşmasın. hala karşı çıkanlar da bir zahmet, ilaçları bizim üzerimizde deneyebilirsiniz desin. herkes için daha kolay olur.

    zamanının öncesine gitmeden evvel şunu da ekleyeyim. hastalığının tedavisi var ama binlerce hayvan telef olacak deseler kabul ederim.
  • hayattaki garip tezatlıkları anlamamız görmemiz açısından iyi bir örnektir. bir başka canlının çektiği acıdan, ölümünden başka canlıların (insanların) sağlığı, mutluluğu tesis edilmektedir zira.
    nazi almanya'sında insanlar üzerinde yapılan canice deneyler nasıl ki modern tıbbın oluşmasında önemli bir kilometre taşı oluşturduysa, bu deneyler de tıbbın ilerlemesi açısından elbette yararlıdır. bkz.
    diğer taraftan bakıldığındaysa vahşettir. bir yerimiz kesildiğinde, zehirlendiğimizde vs. bizim canımız acıyorsa, onların da acıyor.
  • bunlar üniversitelerde etik kurulu denetimine ve izinlerine tabi olan deneylerdir.ama gel gör ki etik kurulu asla izin vermez böyle deneylere nedeni çok ''etik'' olmamaları mı bilmiyorum artık.

    (bkz: bilim bile yaptırmıyorlar adama)
  • ilaç bulunması deyince iki tüpü karıştırıp renk değişince ilacın bulunduğunu sananlar tarafından bok atılan çalışmalardır. bir ilaç bir hastalık etmenine karşı ilk aşamada in silico testlere tabi tutulur bu kısmı tamamen teorik sayabiliriz. bu aşamadan sonra in vitro deneyeleri yapılır burada kültür üzerinde hücrelerin tepkisi test edilir. bu aşamayıda geçen bir ilaç artık in vivo testlere geçer. burada ilk aşama bu ilacın bir model organizmada denenmesidir burada olumlu sonuçlar alındıktan sonra ilacın klinik deneylerine başlanır. klinik deneylerde bu ilaçlar insanlar üzerinde denenir isminin önüne klinik eklenmesi bu durumu değiştirmez.

    ayrıca in vitro ile in vivo arasında korkunç sonuç farklılıkları oluşur yani bu deneyler alternatifsizdir. bu konuda bir örnek verecek olursak herhalde en güzel örnek (bkz: talidomit faciası) olur. yani bu aşamalardan herhangi biri sağlıksız bir şekilde geçiştirilirse sonuçları olay olarak değil facia olarak nitelendirilir. yok ilaç gerekmez ben bir hoca bulup okutup üfletirim diyorsanız gönül rahatlığı ile bu deneylere karşı olabilirsiniz.

    bu tür deneyler olmaksızın ilaç kullanmak ile rus ruleti oynamak arasında fark kalmaz. ayrıca hadi diyelim ilaçları alternatif yöntemlerle bulduk ama bu seferde dozunu ayarlamamız gerekecek malumunuz çok fazla aldığınız zaman su bile toksik etki yapar.

    bir diğer nokta insan üzerinden 1 vs 5 yazanlara söylemek istediğim şey şu; şimdi siz annenizi pek sağlıklı olarak değil bir kanser hastası olarak görün ve hastalığına mevcut ilaçların etki edemediğini düşünün. bu durumda ilaçların geliştirilmesi için hala hayvan deneyleri yapılmasın diyebilir misiniz?

    bir diğer nokta ise şu; bu deneyler yapılırken belirli prosedürler var. hayvanların acı çekmeleri, korkmaları vs. durumlar deneylerin tüm parametrelerini değiştireceğinden kesinlikle istenmeyen durumlardır. ağrılı durumlarda muhakkak hayvanlara acı çekmelerini önleyen ilaçlar verilir, bunu yapmak zorundayız çünkü hayvanların çektikleri acı deney sonuçlarının hatalı çıkmasına neden olur. ayrıca hiç kimse hayvanları bu gün biraz bağırtayım da sarsın diyerek bu deneylere girmez.
  • yorumların hemen hepsinin insan sağlığı için üretilen ilaçların hayvanlar üzerinde test edilmesinin normal ve meşru olduğuna yönelik olmasıyla da dikkat çeken gayri ahlaki deney. nazilerin insanlarda yaptığı sapık denemelerin -misal; mengele psikopatının- tıbbi ilerlemede ciddi rolü olduğunu söyleyenler olmuş. josef mengele, deneklere yüksek basınç vererek adamları patlatmış, gözlerini maviye dönüştürebileceği sanrısıyla küçücük çocukların gözlerine mürekkep bazlı ne idüğü belirsiz kimyasal sıvılar enjekte ederek kör etmiş ve insan kobaylarını tarifsiz acılar içerisinde öldürmüştür. laboratuvara kilitlenmiş canlılara işkence etmek ne zamandan beri tıbbi gelişmelere katkıda bulunuyor? hakikaten de ancak bir tahta kafanın üretebileceği, gülünç ve bir o kadar da acınacak cinsten bir sav.

    hayvanların kobay olarak kullanılmak suretiyle işkenceyle öldürülmesi gibi şiddet dolu çirkin bir eylemi olumlayan iddiaların aksine bir gerçek var; uzun zamandır sürdürülen akademik araştırmalar ve son yıllarda ulaşılan somut veriler farklı türlerden hayvanlara uygulanan ilaçların çeşitli etkilerinin insanlarda aynı sonuçları vermediğini kanıtlamaktadır.
    şu durumda, hayvanlara boşuna işkence ediliyor ve gereksiz yere öldürülüyorlar. yanlış hatırlamıyorsam, hayvanların denek olarak kullanıldığı ilaçlar, daha sonra insan deneklerde de test ediliyor. peki öyleyse hayvanları harcamanın, öldürmenin mantıki izahı nedir? deneye sürülen hayvanların acı çekmediğini savunanlar da var, pes!
  • yapılmasın diyenlerin en büyük eksikliği hasta ya da hasta yakını olmamaları. inşallah çaresiz kalmazlar da çaresiz kalınca ne yapacağını bilemez duruma düşmezler.

    1 kişi için 10 kişi mi ölsun?: tıp öğrencisi değilim ama sobotta atlası, ikinci dünya savaşında yazılmış bir atlas diye biliyorum. nasıl yazıldığını anlatmaya gerek yok. çok vahşice bir yöntem olduğunu kabul etmemek olmaz. ama o dönemde insan anatomisini anlamanın başka bir yolu yoktu. yüksek teslalı mr cihazları, 3 boyutlu bilgisayarlı tomografi cihazları, 4 boyutlu ultrasonografi cihazları yoktu. belki yapılmasaydı bugünkü tıbbın çok gerisinde kalırdık. ama akıl almaz işkencelerde yaptı naziler diyemeyiz. bunu denebiliyorsa, "bıçak üretilmesin. ekmek değil insan kesiyorlar"a kadar gider mesele. o deneylerde hayatını kaybeden insanlara teşekkür etmeli. kadavra olarak vücutlarını bağışlayanlara da tabii ki.

    yakınlarından organ alıp kullansalar hoş olur mu? : "senin anana bacına yapsalar iyi mi olur?" demek gibi. gazetede internette haberleri çıkıyor. annenin zor seçimi: iki hasta çocuğundan birini seçip böbreğini verecek. hadi anlat bu kadına hayvan üzerinde deney yapmak sakıncalıdır diye. ya da kanser hastasına, "sana iyi geleceğini düşündüğümüz bir ilaç var ama hayvanlar üzerinde test yapamadığımızdan sana ne yapacağını bilemiyoruz. o neden uygulayamıyoruz kusura bakma." demek zorunda olduğunuzu düşünün.

    organ meselesine dönersek, japonlar domuz vücudunda insan organı üretmeyi başarmışlar. naklin nasıl olacağını malum. hayvan ölecek diye karşı mı çıkacaksınız? organ bağışlama sayısı zaten yetersiz. bağışlanan organların herkese uyması mümkün değil. mümkün bile olsa yolda başına bir iş gelme ihtimali var. herşeyin kusursuz olup organın nakledildiğini düşünelim. o zamanda vücudun reddetme ihtimali var. reddetmemesi için ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalınacak belki. asıl ilginç olan, organ naklinden sonra kullanılan bağışıklık sistemi baskılayıcı yeni nesil ilaçların bir kısmı fare ya da ya/insan antikorundan elde ediliyor*.

    organ nakli bekleyen insanlara, hayvanların da kutsal olduğunu, canlarını almanın gereksizliğini anlatın.
    ingiliz ya da fransızların da böyle bir çalışması vardı. domuz haricinde koyun ya da keçi* içindede organ yetiştirebilmek üzerine. ama aynı bilim adamları kolayca kesime hazır hale gelsin diye tüysüz tavuk da üretmişler. asıl karşı çıkılacak konu bu olmalı. yemeye karşı değilim ama tüylü de olsa tüysüz de olsa o tavuklar yenilecek. hayvanın genetiğiyle oynamanın ne anlamı var?

    ilaçlar piyasaya çıktıktan sonra bile ister istemez test ediliyor. doktorlar ya da eczacılar benden daha iyi biliyordur. her ilaç her bünyede aynı etkiyi/yan etkiyi göstermeyebiliyor. ırktan ırka bile fark edebiliyor etkiler. piyasaya çıkmadan önce 10000 kişide denenmiş olsa dahi, 10001.ci kişide hiç beklenmeyen bir etki gösterebilir. nasıl olsa farklı etki gösterme ihtimali var hayvanlara kıymayalım da denemez. hayvanlar üzerinde yapılan deneyler ve sonrasında insanlar üzerinde yapılan deneyler yan etkilerin bilinmesi için gerekli.

    hepsini geçtim hayvanlar üzerinde deneniyor, hayvanlardan elde ediliyor diye tedaviyi reddenler var. hastanın tedaviyi reddetme hakkı var biliyorum. bu sebeple tedaviyi reddetmek """bana"""" saçma geliyor.

    hayvansal deneylere karşı çıkanları, "anamın bacımın ilaca/organa ihtiyacı olsa hayvan deneylerine karşı çıkmaya devam eder miydim?" diye düşünmeye davet ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap