• türk ceza kanununda yer almayan; ancak mutlaka düzenlenmesi gereken suç kategorisidir.

    türk hukukunda hayvanlar mal olarak görülmekte, can taşıdıkları hususu göz ardı edilerek son derece yetersiz ve yüzeysel şekilde korunmaktadır. 5199 sayılı hayvan koruma kanunu hayvanı korumak konusunda çok kısıtlı bir işleve sahiptir. mesele hayvanlar olunca her türlü idari ve adli süreç daha da zorlaşmakta, konuya uzak ve yaşama değer verme bilinci gelişmemiş yetkililer mevcut az sayıdaki hükmü de uygulamamak için adeta direnmektedir.

    yıllar içerisinde gide gele yorulduğumuz tbmm ve komisyonların, bakanların ve bilumum diğer yetkilinin işe yarar bir yasa çıkaracağına inancımız olmadığından, mevcut mevzuatı ite kaka hayvanlara karşı işlenen suçların cezasız kalmaması için çırpınıyoruz. aşağıda takribi on yıllık hukuk mücadelesinin özeti niteliğinde, hangi durumda hangi türk ceza kanunu hükmü uygulanabilir konusunu yazmaya çalıştım.

    burada ele aldığım düzenlemeler, hayvanı öldürme, hayvana eziyet ve tecavüzün ceza kanunu kapsamında cezalandırılamaması nedeniyle, aslında başka amaçlarla konulmuş ceza hükümlerinin hayvanlara karşı suç işlenmesi halinde uygulama alanı bulabilecek düzenlemelerdir. bu hükümler yıllar içinde davasını açıp sonuç aldığımız deneyimlerimizle derlenmiş olup yeni davalar ve kararlar gündeme geldikçe güncellenecektir.

    1. sahipli hayvanın öldürülmesi/yaralanması:

    “mala zarar verme
    madde 151- (1) başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
    (2) haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.”

    bu maddenin uygulanabilmesi için;

    a) öldürülen/yaralanan hayvanın sahipli olması gerekir.
    b) hayvanın ille evde ya da bahçede bakılan hayvan olması gerekmez, sokakta bakılan bir hayvan da olabilir.
    c) hayvanın sahibi şikayetçi olmalıdır.
    d) şikayet yapılırken hayvanın karnesinin fotokopisi de karakol ya da savcılığa teslim edilmelidir.
    e) hayvanın karnesi sahipli olduğunu gösterir. şikayetçi olacak kişi ile karnede ismi yazan kişinin aynı kişi olması şarttır.

    hayvanın karnesinin olması yeterli olup ayrıca aşılarının yapılıp yapılmadığı gibi hususlar araştırılmamaktadır.

    bu madde kapsamında dava açılıp kanıtlandığı takdirde faile, 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.

    2. hayvanların zehirlenmesi:

    “çevrenin kasten kirletilmesi
    madde 181- (1) ilgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) ...
    (3) ...
    (4) bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili olarak işlenmesi halinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
    (5) ...”

    “çevrenin taksirle kirletilmesi
    madde 182- (1) çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır. bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (2) insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

    yukarıdaki madde metinlerinden anlaşılacağı üzere, hayvanların zehirlenmesi halinde bu iki ceza kanunu maddesi uygulanabilecektir. hayvanları zehirlemek üzere etrafa bırakılan toksik maddelerin kolaylıkla çocuklar tarafından da yenebileceği, insan sağlığını tehdit edici olduğu hususuna vurgu yapılarak hazırlanacak şikayet dilekçeleri zehirleme yapan şahısların yukarıdaki iki madde kapsamında cezalandırılması gündeme gelebilecektir.

    3. hayvanların ateşli silahla vurulması

    “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması
    madde 170- (1) kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;
    a) yangın çıkaran,
    b) bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,
    c) silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,
    kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) ...”

    maalesef çokça yaşanan olaylardan biri de özellikle sokak hayvanlarının ateşli silahlarla vurularak öldürülmesidir. yukarıdaki ceza kanunu maddesi, insan yerleşiminin olduğu alanlarda, yani meskun mahalde, ateşli silah kullanımını yasaklamaktadır. hayvanların ateşli silahla öldürülmesi olayı insan yerleşiminin olduğu bir yerde öldürülmesi ya da yaralanması halinde yukarıdaki maddeye göre cezalandırılması gündeme gelecektir. burada önemli olan, ateş edilen yerin meskun mahal olmasıdır. meskun mahal; il, ilçe, kasaba, köy, mezra gibi insanların sürekli veya geçici olarak bulundukları; yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi kamu hizmetlerinden istifade ettikleri yaşam alanlarını ve bu alanların bitiminde itibaren 500 metrelik mesafedir. ormanlık, dağlık alandaki ateşli silah kullanımı bu suçu teşkil etmeyecektir. hayvanların ateşli silahla öldürülmesi durumlarında yaşanan olayın insan hayatını da tehlikeye attığı, olayın olduğu yer sakinlerinin huzurunu kaçırdığı gibi hususlara vurgu yapılarak yazılacak dilekçeler ile hayvanları ateşli silah kullanarak öldüren ya da yaralayan şahısların bu maddeye göre hapis ve adli para cezası alması sağlanabilecektir.

    4. hayvana cinsel saldırı/tecavüz:

    “hayasızca hareketler
    madde 225- (1) alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

    bu maddede yer alan düzenlemede, cinsel ilişkinin ille iki insan arasında olması aranmamıştır. bu nedenle hayvanlara yönelen cinsel şiddet eylemleri bu madde uyarınca cezalandırılabilmektedir.

    bu maddenin iki ayrı şekli vardır:
    a) cinsel ilişkide bulunma: cinsel arzuların tatminine yönelik her türlü harekettir. suçun oluşabilmesi için tam bir cinsel birleşme olması gerekmez.
    b) teşhircilik: cinsel amaçlarla cinsel organın ya da başka vücut bölümlerinin sergilenmesi teşhircilik olarak tanımlanır.

    hayvana tecavüzün bu madde kapsamında cezalandırılabilmesi için;
    • hayvanın sahipli ya da sahipsiz olması fark etmez.
    • suçun alenen işlenmesi gerekir.

    aleniyet nedir?
    aleniyetin ne olduğu konusunda birçok görüş olmakla beraber bizim kabul ettiğimiz görüş şudur: genel bir yerde işlenen suçun görülebilme imkânı bulunup bulunmadığına ve fiilin gece ya da gündüz işlendiğine bakılmadan aleniyetin gerçekleştiği kabul edilmelidir. öte yandan özel yerde işlenen fiiller, üçüncü kişilerce fark edilebiliyorsa (örneğin komşunuz evinin içinde köpeğine tecavüz ediyor ve siz bu durumu görebiliyor ya da duyabiliyorsanız) aleniyet gerçekleşmiş kabul edilmelidir.

    5. hayvanların dövüştürülmesi:

    “kumar oynanması için yer ve imkân sağlama
    madde 228- (1) kumar oynanması için yer ve imkân sağlayan kişi, bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
    (2)...
    (3)...
    (4) ceza kanununun uygulanmasında kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır.”

    ülkemizde çok yaygın olan hayvan dövüşleri, maalesef açıkça ve ayrıca cezai yaptırıma kavuşturulmuş değildir. bu vahşi ve korkunç suç, sadece yukarıda yazılı madde kapsamında kovuşturulabilmektedir. türk ceza kanunu yukarıda görüldüğü gibi kumar tanımını son derece geniş tutmuş olup hayvan dövüştüren kişiler bu madde kapsamında cezalandırılabilmektedir. bu maddenin caydırıcılıktan son derece uzak olduğu açıktır.

    6. kamu görevlilerinin hayvanlara zarar vermesi

    “görevi kötüye kullanma
    madde 257- (1) kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

    “kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma
    madde 266- (1) görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bir suçun işlenmesi sırasında kullanan kamu görevlisi hakkında, ilgili suçun tanımında kamu görevlisi sıfatı esasen göz önünde bulundurulmamış ise, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.”

    kamu görevlisi sıfatı taşıyan kimselerin hayvanlara zarar vermesi, barınaklardaki hak ihlalleri, 5199 sayılı kanunun uygulama yönetmeliğinde belirtilen şartlara aykırı olarak hayvanların toplanması hallerinde görevi kötüye kullanma suçunun oluşacağı kanaatindeyiz; ancak şu ana kadar bu maddeye dayanarak açılan davalardan çıkmış olumlu bir karar yoktur.

    davalar kişilerin mağduriyeti ya da kamunun zararı doğmadığı gerekçesi ile reddedilmektedir. öte yandan mağduriyet ya da kamu zararı kavramları son derece geniş ve belirsiz kavramlardır. barınaklarda ya da toplu hayvan öldürmelerde yaşadığımız manevi acının kişi mağduriyeti kavramına dâhil olduğunu, kamu zararının kamu görevlisinin görevinin gereğine aykırı her davranışından devlete olan güveni sarsmak suretiyle zaten doğduğunu kabul ettirene kadar her türlü olayda bu maddeden yola çıkarak başvuru yapmaya devam edeceğiz.

    yeni karar editi: başlık hortlamış. aldığımız çok güzel bir kararı söz verdiğimiz gibi ekleyelim. kuşadası 2. asliye ceza mahkemesinin 2016/700 esas sayılı dosyasında, barınaktaki kötü koşullar nedeniyle yetkililer hakkında görevi kötüye kullanma suçundan ceza verildi. haber linki artık yargı da resmen barınaklardaki mevzuata aykırılıkların görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunu kabul etmiş durumda.
  • buyuk olcekte ele alindigi takdirde ciftlik hayvanlarinin kolelestirilmesi ile baslayan surectir.
  • acilen ceza hukukun kapsam alanına girmesi gereken suçlar. mal değil onlar can
  • insana değer verilmelyen ülkede hayvana değer vermek kavramını aklım almıyor. küçücük çocuklara tecavüz ediliyor, çalışanın hakları, emeği hiçe sayılıyor, insanlar ölüyor veya şiddete maruz kalıyor, savaş için mutluluk çığlıkları atılıyor, millet 20 yaşında emeklilik hesaplaması yapıyor ve nasıl geçineceğinin derdini yaşıyor.

    birileri çıkmış hayvan hakları diye bağırıyor. tamam savunalım ama insan bu kadar değersizken hayvanlar nasıl değer kazanacak?
  • son günlerde hayvanlara yönelen şiddet eylemlerinin siyasetçilerin dikkatini çekmesi neticesinde basının yoğun ilgi göstermesi “toplumumuza neler oluyor? hayvanlara karşı işlenen suçlarda neden bir artış var? neler yapılmalı?” sorularını beraberinde getirdi.

    aslında en başta şu tespiti yapmak gerek, hayvanlara karşı işlenen suçlarda bir artış olmadı. vahşet hep vardı, sadece seçim döneminde yaşananların siyasetçilerin radarına girmesi ve oy toplama malzemesi olarak görülmesiyle, bu olaylar basında kendine daha fazla yer buldu ve toplumun dikkati kısa bir süreliğine de olsa hayvanların maruz kaldığı zulme toplandı. esasen bu bir başarıdır ve hayvan hakları mücadelesi için kazanımdır. siyasi parti liderlerinin ve cumhurbaşkanı adaylarının mitinglerinde hayvan haklarından bahsetmesini, sosyal medya hesaplarında konuya dikkat çekmelerini, cumhurbaşkanı erdoğan’ın atlı faytonların kaldırılacağını müjdelemesini (ki daha önce de benzer vaadler verilmişti) çok samimi bulmasak da olumlu gelişmeler olarak görüyoruz.

    elbette bahsettiğim hak ihlalleri sadece basına yansıyan ve toplumun büyük çoğunluğu tarafından yaşadıkları vahşet olarak kabul edilenler. peki ya haberimiz olmayanlar? ya kendimize hak gördüğümüz vahşetler? mezbahalarda boğazlanan kuzular, canlı canlı kıyma makinesinden geçirilen erkek civcivler, kovandan kaçamasın diye kanatları koparılan kraliçe arılar, derisi kürkü yüzülenler, hayvanat bahçelerine yunus parklarına tıkılanlar, ömrü deney işkencelerinde geçenler, yaşam alanları yok edilenler? insanın insana zulmü, insanın hayvana zulmünün yanında tatlı bir esinti gibi kalıyor. buna rağmen toplumu kuşatan ve sadece insanları ilgilendiren şiddet sarmalı bile çok büyük. ektiğimizi biçiyoruz diyebilir miyiz?

    insan türü elbette yarattığı bu devasa şiddet sarmalından kendini koruyamazdı. şiddet her anımızı, her eylemimizi oluşturduğunda bundan nasıl sıyrılabilirdik ki? hayvanları, doğayı, gezegeni büyük bir kibirle mahvetmeye devam ederken kendimizi de çok hak ettiğimiz cehenneme yaklaştırıyoruz. o cehennemi bu güzel gezegende kendi ellerimizle yaratıyoruz.

    müsebbibi olduğumuz şiddetin bir özetini yapmaya çalıştığımda bile sayfalarca yazmam gerekir, öyle bir toplumsal histeri içindeyiz. her şeyin en üstünü, her şeyin en iyisine layık yüce “insan”ın kendi mezarını kazmasını izliyoruz. gezegenin şahit olduğu, yok oluşu kendi elinden gelecek ilk tür olmaya kuvvetli bir adayız.

    beni bütün bu vahşetten daha çok sarsan ve şaşırtan ise toplumun söz konusu şiddet eylemleri konusunda vicdanını rahatlatmanın hep bir yolunu bulması. bu uğurda, sapanca’da patileri kesilerek eziyet edilen köpeğin yaşadıklarının “kaza” olduğuna idari otoritelerce kanaat getirildikten (!) sonra bir vinç operatörü tutuklanarak cezaevine gönderildi. köpeğin tedavisini gerçekleştiren veteriner hekimin bunun insan eliyle yapıldığını, kaza olamayacağını belirten raporuna rağmen, sırf seçim dönemi oy kaybetmemek için ve toplumsal infiali dindirebilmek uğruna masum bir insanın cezaevine gönderilişini seyrettik, üstelik hukuken böyle bir olayda tutuklama kararı verilmesi mümkün olmamasına rağmen! toplum, esasen hepimizin bir yönüyle parçası olduğumuz şiddet sarmalının vicdani yükünü üstünden atmanın arzusunu öyle kuvvetle hissediyor ki, suçsuzluğu ayan beyan ortada olan masum bir insanın cezaevine gönderilişini bile coşkuyla karşılayabiliyor. ama aklı başında olan kimse bu tiyatroya inanmadı, inanmasın. mağdur edilen şahsın ve ailesinin yanındayız.

    hukukun, bilhassa ceza hukukunun, amaçlarından biri toplumsal dönüşümün olumlu yönde olmasına katkı yapmaktır. yasalar, toplumun ortalama profili belirlendiğinde toplumsal eğilime oranla daha ilerici olmalıdır. bu şekilde işlenen suçlara ceza verilmesi, insanları suç işlemekten alıkoymaya başlar ve zamanla toplum olumlu yönde değişir. tabi toplumsal dönüşümün gerçekleşmesi sadece yasalar eliyle olmaz, hatta hukuk bunun küçük bir bölümünü teşkil eder. eğitim, sosyal çalışmalar, basının konuları ele alış tarzı, siyasetçilerin yaklaşımları gibi çok daha belirleyici etkenler söz konusudur. ceza hukukunun amaçlarından bir diğeri ise, bir suç işlendiğinde failin adil bir cezaya çarptırılmasını sağlayarak kamu vicdanını rahatlatmak ve adalet duygusunu temin etmektir. bu yazdığım inanın ki bir toplumun en temel ihtiyaçlarından biridir. çünkü insanlar hukukun adaleti tesis etmediğini gördükleri anda kendi cezalarını kendileri verme eğilimine girerler ki geçmişte birçok örneğini gördük.

    peki biz hukukçular olarak ne istiyoruz? nasıl bir yasa çözüm olur?

    - hayvanlara karşı işlenen suçlar türk ceza kanununda ayrı bir bölüm halinde net, yoruma yer bırakmayacak şekilde tanımlanmalıdır.
    - hayvanları öldürme, yaralama ve hayvanlara tecavüze alt sınırı 2 yıldan az olmayacak şekilde hapis cezası getirilmelidir. bu fiilleri işleyenlerin cezası ertelenmemeli ve mutlaka hapis yatmaları sağlanmalıdır.
    - sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı kaldırılarak bütün hayvanların suça maruz kalması halinde aynı cezalar uygulanmalıdır.
    - hayvana karşı suç işlendiğinde herkes yargıyı harekete geçirebilmelidir, konu hayvan sahibinin ya da belirli bir devlet kurumunun şikayetine bağlı olmamalıdır.
    - yerel yönetimlerin işlediği suçlar, hayvanları usulsüz toplamak, barınaklardakileri katletmek gibi fiillerde yargılama yapılabilmesi için içişleri bakanlığının izin vermesi şartı kaldırılmalı, ayrıca bu suçlarda özel düzenlemelere giderek daha ağır cezalar öngörülmelidir.
    - sahipli hayvanın terk edilmesi türk ceza kanunu kapsamında tanımlanmalıdır. en azından adli para cezası düzenlenmelidir, sicile işlenmelidir ve hayvanlarını terk eden insanların yeniden hayvan edinmesi kesin olarak engellenmelidir.
    - pet hayvanı üretimi ve satışı yasaklanmalıdır, barınaklardan ya da sokaktan sahiplendirme özendirilmelidir. bu sahiplendirmeler kısırlaştırma şartı konularak yapılmalı, evcil hayvan popülasyonunun kontrolsüz artışı engellenmelidir.
    - atlı faytonlar kaldırılmalı; hayvanat bahçeleri, su parkları ve diğer hayvanlı gösteri merkezleri kademeli olarak kapatılmalıdır.

    en önemlisi ise bu düzenlemeler yapılırken sivil toplum kuruluşları ve barolarla ortak hareket edilmeli, biz sahada çalışan dernek ve hukukçulardan oluşan çalışma ekipleri kurulmalıdır. aksi takdirde sorunları çözmeyecek, uygulama alanı olmayan ve adaleti teminden uzak bir yasanın önümüze gelmesi kaçınılmazdır.

    adalet bakanlığının geçtiğimiz aylarda yayımladığı tasarı ile ilgili birçok stk ve baronun imzasını taşıyan ortak basın açıklamamıza şu linkten ulaşabilirsiniz.

    ayrıca:

    barınaklarda hayvanları 10 gün aç susuz bırakmak (bkz: #70602983)
    odtü köpekleri (bkz: #70656873)
    hayvanlara karşı işlenen suçlar (bkz: #74613335)
    sokak köpeklerinin kısırlaştırılması (bkz: #74596628)
    kedi kısırlaştırmanın zalimlik olması (bkz: #75332610)
    meral akşener (bkz: #77159170)
    selahattin demirtaş (bkz: #77478216)
  • karşılarına çok sert bir kampanyayla çıktığımız suçlardır.
    lütfen dostlarımızın seslerini duyurmamıza yardımcı olun.

    --- spoiler ---
    “insan düsünen bir hayvandır"; bu lafı kaç kere duydunuz? peki ya "hayvan herif" lafını? birincisi biyolojik bir gercekliğe dayanırken ikincisi ise hakaret amacıyla kullanılıyor. peki neden? hayvan herif kalıbının hayvanların yaptıklarından esinlenerek değil de, insan hayvanının insanlığa sığmayan davranışlarından dolayı kullanıldığını düşünüyoruz. çünkü biz bugüne kadar gece ıssız bir sokakta genç bir kıza tecavüz eden köpek görmedik. beşi birden toplanıp yol kesen haraç toplayan kedi görmedik. yuvasını yaparken malzemeden çalan karga görmedik. insanların dişlerini söküp kolye yapan fil görmedik. bu eylemlerin hepsini her gün yüzlerce hatta binlerce insan yaparken bu insanlara karşı hayvan ifadesi kullanılması insanlara değil, hayvanlara hakarettir.

    son günlerde artan hayvana şiddet haberlerini üzülerek takip ediyoruz. bu haberlerin artması bize sesimizi bir yerlere duyurma ihtiyacı hissettiriyor. insanlara bahşedilen aklın kendisinden aciz varlıklara zulmetmek için kullanılmasına karşı harekete geçmek istiyoruz. hayvanlarla aramızdaki adaletsizliği yok etmek istiyoruz. özetle; hayvanlara karşı işlenen suçların insanlara karşı işlenen suçlarla bir tutulmasını istiyoruz.

    hayvanlara işkence etme hakkını kendinde görenlerin ağır psikolojik sorunları olduğunu biliyoruz. ama gündelik hayatta her insanın psikolojik değerlendirmeye tabi tutulup önlem alınması imkansız. bu yüzden diyoruz ki; hayvanlara karşı işlenen suçların cezası para cezası ile kısıtlı kalmasın, ağırlaştırılsın. bu hayatta hiçbir cezanın durduramayacağı kadar gözü dönmüş ve akli dengesi bozuk insanlar olduğunun farkındayız. hiç değilse yanına kar kalacağını bildiği için hayvanlara eziyet edenler bilsinler ki kurbanlarından çok üstün gördükleri hayatları yapmayı düşündükleri eylemden sonra dört duvar arasında geçebilir.

    siz de bizimle aynı fikirdeyseniz ve ödül gibi cezalar değil de daha caydırıcı kanunlar istiyorsanız kampanyamıza destek verin. hayvanın insanla olan mücadelesinde yanımızda olun.
    --- spoiler ---

    edit: eşitlikten kastımız, kanunlar önünde, ceza gerektirecek durumlarda, hayvana verilen zararın insana verilmiş gibi (hatta savunmasız oldukları için daha ağır şekilde) değerlendirilip cezalandırılmasını istiyoruz.
  • katılıp desteklediğim kampanya. amma ve lakin beşi birden toplanıp haraç kesmese de dişiye sırayla tenhada tecavüz eden belalı kedilere rastladım. insan canavar o kesin de hayvanlara da biraz gereksiz fazla masumiyet yüklenmiş. şahsen türcü bir bireyim, kedileri insandan da üste koyuyorum hatta piramitte. bu çokça sevdiğim bu canlıların türlü puştluğuna, serseriliğine, trollüğüne denk gelmediğim anlamına gelmiyor. belki de bu yüzden çok seviyorum hatta kedileri.
  • desteklediğim kampanyadır.

    cezaları artırmasını istediğimiz kişi ya da kişiler ile hayvanlara karşı en büyük suçları işleyenler aynı olduğu için sonuçsuz kalacağını düşündüğüm kampanyadır ayrıca. zira belki de en büyük suçlardan birini, binlerce kuşun afrika-avrupa arasındaki göç yolunun tam ortasına bir havaalanı kurarak işlemişlerdir.

    bunlar daha başlangıç: http://www.diken.com.tr/…rpti-govdede-hasar-olustu/

    özellikle bakınız: https://www.airporthaber.com/…ads/news/thy4_405.jpg
  • bir kedi bir köpek sahibi olarak imzaladığım kampanya. hayvanlara yapılan bin bir türlü işkencenin bir nebze olsun caydırıcı olabilmesi gerekiyor artık çünkü bizim insanımız bencil ve vicdansız, ancak sonucu kendine dokunursa kötülükten vazgeçer.
  • dün bir hayvansever olduğunu iddia eden kadını resmen dövecektim. olayı anlatayım en iyisi. denizdeyim yüzüyorum. bir an böyle durmuşum kadının biri seni öldürürüm diye sahildeki küçücük bir çocuğa bağırıyor. olay ne biliyor musunuz? kendi sibirya cinsi kurdu (oldukça büyük ve aşırı tüylü - hayvana acıdım o sıcakta zaten-) çocuğa yaklaşıyor çok fazla çocukta korkup yerden bir şey almaya çalışıyor. kadın da taş atacak sanıp çocuğa seni öldürürüm diye bağırıyor. çocuk taş çatlasın 6 yaşında ya hu. küçücük çocuğa o tepki mi verilir?! dersin ki yavrucum o sana zarar vermez gel beraber sevelim korkacak bir şey yok. kadın o tavırla sizce bir hayvansever mi oluşturdu yoksa çocuğa hayvan fobisi mi kazandırdı? açıkçası kadın öldürürüm diye bağırınca ben duramadım. siz kime öldürürüm diyorsunuz ya diye başladım saydırmaya. böyle hayvanseverlik olmaz arkadaş. o sıcakta o cins hayvana zaten eziyet ediyorsun, kendin deniz keyfi yapacaksın diye güneşin altında hayvan seni bekliyor üstüne de sanki o hayvana çok değer veriyor gibi kıyıda bıraktığın köpeğinden biri korkunca öldürürüm diyorsun. kimsenin kimsenin çocuğuna bu şekilde tehdit savurmaya hakkı yok. annem olmasa o kadınla ben oldukça tartışırdım ama dua etsin ne çocuk benim çocuğumdu ne de annem rahat verirdi. arkadaşlar hepimiz hayvanlara saygı duyalım yaşama özgürlüklerini ellerinden almayalım ama lütfen küçücük çocuklara, daha doğrusu korkan hiçbir insana bu şekilde davranmayalım. çözüm bu değil.
hesabın var mı? giriş yap