20 entry daha
  • bir kahve hazırlama yönteminin kendine özel isim alabilmesi için koşullar vardır, bu koşullar karşılanıyorsa o kahve hazırlama yöntemini özel isimlendirebiliriz. aksi taktirde her hazırladığımız kahveye aynı adı verir, bu kadar uğraş içine de girmezdik.

    --> çekirdek kahveden orta kalınlıkta öğütülmüş 6-7gr kahvenin 120ml sıcak suyla bir süre demlenip tortularından arındırılacak şekilde filtre edilmesiyle elde ettiğimiz kahveye filtre/damlama kahve diyoruz (bkz: filtre kahve/@kahvedelisi)
    --> çekirdek kahveden ince öğütülmüş 7gr kahve'den 8-9 bar basınçla 90-94 derece sıcaklığında su geçirip 30 ila 45ml hacminde ve üzerinde creması olacak şekilde elde ettiğimiz kahveye espresso diyoruz (bkz: espresso/@kahvedelisi)
    --> espresso kriterlerine uygun hazırlanmış 1 ölçek espresso üzerine 1 ölçeği süt, 1 ölçeği süt köpüğü olacak şekilde 2 ölçek ısıtılmış süt eklenmesine cappuccino diyoruz (bkz: cappuccino/@kahvedelisi)
    --> çekirdek kahveden çok ince öğütülmüş 4-5gr kahve'nin 60-80ml suyla bir kap içerisinde karıştırılıp ısı kaynağı üstünde demlenmesiyle elde edilen ve fincana konulduğunda üzerinde köpüğü olan kahveye türk kahvesi diyoruz (bkz: türk kahvesi/@kahvedelisi)

    çekirdek kahveden öğütülmüş ve çok yoğun demlenmiş kahvenin ısıl işlemden geçirilerek daha sonra tekrar suda çözünecek şekilde granülleştirilmesine hazır kahve/instant coffee/granül kahve diyoruz.

    peki kriterler ortadayken ve bu kahve hazırlama yöntemlerinin büyük bir çoğunluğunun standartları belirlenmiş, bir dolu ülke ve uluslararası organizasyonlar tarafından da altına imzalar atılarak kabul edilmişken hazır/instant/granül kahve'den nasıl espresso ya da cappuccino ya da türk kahvesi elde edebiliriz? hazır/instant/granül kahvenin zaten kendine özel bir ismi ve hazırlama kriterleri mevcut. misal; bir kahvenin espresso olabilmesi için her şey bir yana en az 8-9 bar basınç gerekmekte, bu durumda granüllerin üzerine sıcak su eklediğimizde elde ettiğimiz kahveye nasıl espresso diyebiliriz? türk kahvesi diyebilmemiz için en azından a) bir ısı kaynağı üstünde demliyor olmamız şart b) çekirdek kahve'den çok ince öğütülmüş kahve kullanıyor olmamız şart. hazır cappuccinolar için de aynı durum söz konusu. cappuccino'yu içinde 1 ölçek espresso bulunması tanımlıyorken bizim hazır kahve ve süt tozlarından oluşan karışıma sıcak su eklememiz onu nasıl cappuccino yapar?

    hazır kahvelerin ardına ya da önüne eklenen "espresso, cappuccino, türk kahvesi" ünvanları, pazarlamadan öte değildir ve aslında devamlı olarak aynı ürünün daha ince granüllüsü, daha kalın granüllüsü, 1 kaşık daha fazlası, 1 kaşık daha azı, süt tozlusu, süt tozsuzu, aromalısı, aromasızı üzerine sıcak su eklenmesinden ibarettir. ve elbette bu, türkiye'den çıkan firmaların müthiş icatlarını(?!?) önlerine gelen, ellerine geçen her fırsatta "dünya'ya armağan" etmelerinin önünde bir engel değildir (aslında bunu türk tipi ticarete atılmak diye de özetleyebiliriz.)

    pekiii.... siz kimsiniz ki dünya'ya armağan ediyorsunuz birader? bahsi geçen icat sizin değil, olmadığı gibi 80 seneden fazladır uygulanan bir yöntem. sizce aynı ürünün tortulusunu elde etmeyi adamlar bilmiyor muydu? adamlar tortulu kahve tercih etmeyen dünya geneli için bu ürünü özellikle tortudan ayırmayı hedeflemiş olmasın? sen ki, girdiğin savaşta büyük bir hezimete uğrayıp, tüm pılın pırtınla beraber kahve çuvallarını da savaş alanında bırakıp topukluyorsun, kaçarken geriye dönüp "kahve dünya'ya armağanımızdır" diyorsun. yıllar, yüz yıllar geçiyor, kahveye dair 1 tanecik bile yeni bir yöntem ya da geliştirme çıkarmıyorsun, adamlar bu arada vacuum pot'u icat ediyor, espresso makinelerini icat ediyor, filtre kahveyi icat ediyor, french press'i, moka pot'u, kapsül kahveyi, hazır kahveyi icat ediyor, dünyanın dört bir yanına kahve çiftlikleri kuruyor, ağaçları aşılayıp bir dolu varyete çıkarıyor, kahveden kafeini ayırmanın birkaç farklı yolunu buluyor, sen kalkıp adamın 80 sene evvel icat ettiği granül kahveyi hazır türk kahvesi olarak piyasaya sürüyorsun, sür, sürme diyen yok ama hangi cesaretle "dünya'ya armağan" ediyorsun? yapabiliyorsun çünkü muhtaç olduğun kudret bu ülkede yaşayan vurdumduymaz tüketicide mevcut.

    o tüketici ki, hala ve hala türk kahvesi'ni türk kahvesi yapan şeyin közde ya da ağır ateşte pişirmek olduğunu zannediyor ve tüm savunmasını, karşı duruşunu 2 dakika içinde yerle yeksan edilebilecek bir savın üstüne kurabiliyor, ateşli ateşli iddialaşabiliyor. köz gösterip elektrikli cezvede hazırladığım kahveye "işte budur, böylesi yok" diyen bir dolu kurbanım olmuştur geçmişte. gözünüzün önüne elektrikle çalışan dibek koyup arkada hazır öğütülmüş kahve kullanarak hazırlayan bir dolu mekan var haberiniz yok. aynı kahveyi yeşil değil de kırmızı pakete koyup 10 lira fazlaya satan meşhur firmalar var, kahvesini içerken kendinizi daha özel hissedebilin(!?!?) diye.

    "bir ilk! türkiye'de ilk! dünya'da ilk! birinç! en önce ben geldim! sen vitaminken ben çoktan çük olmuştum, başımı sallıyordum!" yaklaşımı bulaşıcı hastalık gibi, bu hastalığın ilk belirtisi dünya'ya armağan ise son safhası da "bir ilk" olmalı. sanırsın altın madalya veriyorlar, madalyayı da böyle külçeden takıyorlar. bu mevzuda "birincilik kürsüsüne çıkıp bayrak dalgalandırma meraklısı" başkaları da olabilir diye eklemek isterim, bundan 5-6 sene evvel almanya'dan bir türk girişimci osmanbey kahvesi markasıyla bu ürünü piyasaya sunmuştu zaten. çok uluslu yabancı kahve forumlarında lastik top gibi çevirmişlerdi bu amcaları da, amcalar tüm yazılarıyla beraber hazır türk kahvelerini de alıp ülke içine pazarlamaya gitmek durumunda kalmıştı. o kendilerine armağan ettiğiniz dünya insanları türk kahvesine daha fazla sahip çıkmıştı, hakkında da daha fazla şey biliyorlardı hem buradakilerden hem de şuradakilerden. hala da öyle, hala da bu kahve için yapılan uluslararası yarışmaları yabancılar tertipliyor biz değil.

    ben bunlara artık şaşırmıyorum ve devamlı aynı şeyleri yazıyorum bunun da farkındayım. ama bu ülkede "uzun araştırmalar sonucu kafeinsiz türk kahvesi icat ettim" diye ortaya düşenler var. "bizim %100 arabica kahvemiz diğerlerinden daha az kafeinli" diyebilen yeni ve güya yenilikçi eksperler var. ulan eskilere kızıyorduk yeniler daha pervasız ve utanmaz, daha bir cahil cesaretli çıkıyor. kahveye dair hiçbir şey iyiye gitmiyor. anca palavra anca şişkin ama içi boş, balon pazarlama cümleleri. bakın, size bir şey ifade etmeyebilir diye örnekle anlatayım, "uzun araştırmalar sonucu kafeinsiz türk kahvesi icat ettim" diyebilmek "uzun araştırmalar sonucu fuşya rengi otomobil icat ettim" demekten farksızdır. eğer bir gün bu kişiler normalin 2 katı kafeinli türk kahvesi icat ederlerse lütfen hemen onu da "dünya'ya armağan" etsinler çünkü robusta'dan türk kahvesi yapmayı icat etmiş olacaklar. her biri birbirinden bilirkişi, közcü tüketiciler de ağır ateşte kokusunu savurttura savurttura pişirsin.

    oh mis!
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap