• helal gıdadan alınan lokmalar
  • balıkesir'de lokmacılık yapan bir ustanın dükkanına koyduğu isim. helal lokma.
  • tayyip erdogan'in cocuklarina yedirmedigi tek lokma.
    kendi agzindan duymak isteyenlere:
    link
  • helâl lokma yemek sadece dinen helal kılınan şeyleri değil aynı zamanda temiz olan şeylerden yemektir.
    cenâb-ı hak buyuruyor:

    bismillâhirrahmânirrahîm

    “ey peygamberler! temiz olan şeylerden yiyin; güzel işler yapın. ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla bilmekteyim.” (mü’minûn, 51)

    rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

    “allah tayyibdir, ancak tayyip-temiz olanı kabul eder.” (müslim, zekat, 65)

    şeddâd’ın kız kardeşlerinden rivâyet edildiğine göre o, rasûlullah (sav)’e sıcağın şiddetli olduğu bir günde orucunu açarken bir bardak süt gönderdi. efendimiz (sav): “bunu nereden buldun?” diye sordu ve geri çevirdi. kadın: “kendi koyunumdan.” dedi. rasûlullah (sav) yine geri çevirdi ve: “bu koyunu nereden buldun?” diye sordu. kadın: “kendi malımla satın aldım.” dedi. bunun üzerine sütü aldı. sonra o kadın efendimiz’in yanına geldiğinde: “yâ rasûlallah neden o sütü geri çevirdiniz?” diye sordu. rasûlullah (sav): “peygamberler ancak tayyip/temiz şeylerden yemek ve ancak sâlih amel işlemekle emrolunmuşlardır.” buyurdu. (ibn kesîr, ııı, 247)

    ey kardeşlerim! haram yediğiniz sürece, hikmet ve mârifet hakkında bir şey elde edeceğinizi zannetmeyin. ibrâhim desûkî (ks)
  • mü’minin yiyeceği helal olmalıdır.
    her kazancı helal olmalı ki, helal lokma ile tüm ruhu, bedeni manevi olarak haramdan arındırılılıp ahirete hazırlanır.

    cenâb-ı hak buyuruyor:
    bismillahirrahmanirrahim

    “ey iman edenler! karşılıklı rızaya dayanan ticaret hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin…” (nisâ, 29)

    rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

    "haramla beslenen hiçbir beden cennete giremez. cehennem ona daha lâyıktır.” ( müslim, zekât, 65; dârimî, rikak, 9; ibn hanbel, ıı, 328)kul hakkı, can, mal, nâmûs ve izzet-i nefs ile alâkalı konularda olur. can ile alâkalı kul hakkı adam öldürmektir. kul hakkı, alış-verişteki hile, aldatma, işçinin ücretini vermemek ya da geciktirmek şeklinde de olabilir. bu tür kul hakkından tevbe edip kurtulabilmek için insan, ömrü müsâid oldukça, kötülük ettiği kadar iyilik etmelidir. hak sâhibi ile helâlleşmelidir. bu mümkün olmazsa onun adına iyilik ve infakta bulunmalıdır.

    sehl'in müminde bulunması gereken helal titizliği ve haram duyarlılığı konusundaki şu sözü oldukça anlamlıdır:

    "dünya kan deryası olsa müminin yiyeceği helâlinden olacaktır. sehl bu sözüyle iki şeyi kasdetmiş olabilir:

    1- mümin, tevfik-i ilâhi sâyesinde korunacak ve bu sûretle dâimâ helâlle beslenecektir.

    2- mümin, dünya malından ancak zarûret kadarını alır. zaruret hâlinde yenen haram da helâl olur, haram olmaktan çıkar.

    sehl'in bu sözü gibi mevlânâ da keyif veren dünya lokmalarının bile insanın basîret ve ilhâm yolunu tıkayacağını belirterek lokma konusunda şu tenbihâtta bulunmaktadır:

    "dün gece ilhâm bize başka türlü tecelli etti. fakat mideye bir kaç lokma girdi ve ilhâm yolunu kapadı.

    bir lokma uğruna lokman tabiatlı ilâhî rûh nefsâni gıdâlara esîr oldu. şimdi lokman devridir. ey lokma sen çekil git!

    bu ıstırap dünyasında çektiklerimiz lokma yüzündendir. lokmayı az yiyerek can lokman'ına batan dikeni çıkarıp attın.

    aslında can lokman'ın ayağında diken değil gölgesi bile yoktu. fakat siz hırsa kapılmışsınız gerçeği göremiyorsunuz." (ş.can, mesnevî terc. ı, 145)

    demek ki can lokman'ına korumak, lokmaya dikkat etmekten geçiyor. haram şöyle dursun şüphelilerden, hatta helâlin fazlasından bile dikkatli olmak bu işin en kestirme yolu. değilse insanın gözünü hırs bürüdü mü, değil bankaları ve devleti, dünyayı hortumlasa gözü doymayacak ve's-selam. (prof. dr. hasan kâmil yılmaz, altınoluk dergisi ocak-2001)

    helâl mal, sahibini helâle sevk eder ve haramlardan korur; haram bir mal da sahibini harâma meylettirir, helâle yöneltmez.
  • helal lokma, imanlı bir ruhun bedenine yakışan
    tek yiyecek ve içecektir. fetihlerin anahtarıdır, helâl lokma. haram lokma, nasıl ki bedene yapılan bir zulüm ise, helal lokma da sonsuz hayatın anahtarı olan bir anahtardır.

    cenâb-ı hak buyuruyor:
    bismillahirrahmanirrahim

    “ey iman edenler! size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin…” (bakara, 172)

    rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

    “…bir kimse allah yolunda uzun seferler yapar. saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak: yâ rabbi! yâ rabbi! diye dua eder. halbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır. böyle birinin duası nasıl kabul edilir!” (müslim, zekât 65; tirmizî, tefsîru’l-kur’ân 3)

    yavuz sultan selîm han devrinin ahlâkî yüceliğini gösteren pek çok vak’a vardır. mısır’a giderken ordu-yi hümâyûnun gebze yakınlarından geçtiği yerler, hep bağlık-bahçelikti. sultan selîm han:

    “acabâ askerlerim, sahibinden müsâadesiz üzüm ve elma koparıp yediler mi?!.” diye düşüncelere daldı.

    sonra yeniçeri ağasını huzûruna çağırttı:

    “-ağa fermânımdır; bütün yeniçeri, sipâhî ve azap askerlerimin heybeleri yoklansın! heybesinde bir elma veya üzüm salkımı çıkan asker olursa, derhâl huzûruma getirilsin!” diye emretti.

    yeniçeri ağası, derhâl harekete geçerek heybeleri araştırdı. daha sonra sultân’ın huzûruna gelerek:

    “-sultânım koparılmış hiçbir elma ve meyve izine rastlamadık!..” dedi.

    yavuz, bu habere çok sevindi. üzerindeki ağırlık ve zihnindeki düşünceler kalktı. sonra ellerini açarak:

    “allâh’ım! sana sonsuz hamd ü senâlar olsun! bana haram yemeyen bir ordu ihsân eyledin!..” diyerek duâ etti ve ağaya:

    “-şâyet askerlerim izinsiz meyve koparmış olsalardı, mısır seferinden vazgeçerdim. çünkü, haram yiyen bir ordu ile beldelerin fethi mümkün olmaz!..” dedi. (osman nûri topbaş, abide şahsiyetleri ve müesseseleriyle osmanlı, erkam yay.)

    yavuz sultan selîm’in bu ve buna benzer güzel hâli neticesinde ilâhî nusret ve inâyet tecellîleri dâima ona yâr olmuştur. midesinde haram lokma bulunan kimsenin ibadeti de, duası da kabul olunmaz. duanın iki kanadı olduğunu unutmamak gerekir; biri helâl yemek, diğeri doğru söylemektir.
hesabın var mı? giriş yap