• rush'la tanışmama vesile olan, müzik tarihinin en muhteşem progressive rock albümüdür hemispheres.

    albüme adını veren ilk şarkı açılmış olarak şu şekildedir;
    18:05 cygnus x-1 book ii - hemispheres
    (4:27 (i) prelude
    4:36 (ii) apollo/dionysus
    2:55 (iii) armageddon
    5:01 (iv) cygnus
    1:02 (v) the sphere)

    sözlerini de yazayım tam olsun;

    i. prelude

    when our weary world was young
    the struggle of the ancients first began.
    the gods of love and reason
    sought alone to rule the fate of man.

    they battled through the ages,
    but still neither force would yield.
    the people were divided,
    every soul a battlefield.

    ii. apollo/dionysus

    apollo: bringer of wisdom
    "i bring truth and understanding,
    i bring wit and wisdom fair,
    precious gifts beyond compare.
    we can build a world of wonder,
    i can make you all aware.
    i will find you food and shelter,
    show you fire to keep you warm
    through the endless winter storm.
    you can live in grace and comfort
    in the world that you transform."

    the people were delighted
    coming forth to claim their prize
    they ran to build their cities
    and converse among the wise.
    but one day the streets fell silent,
    yet they knew not what was wrong.
    the urge to build these fine things
    seemed not to be so strong.
    the wise men were consulted,
    and the bridge of death was crossed
    in quest of dionysus
    to find out what they had lost.

    dionysus: bringer of love
    "i bring love to give you solace
    in the darkness of the night,
    in the heart's eternal light.
    you need only trust your feelings;
    only love can steer you right.
    i bring laughter, i bring music,
    i bring joy and i bring tears.
    i will soothe your primal fears.
    throw off those chains of reason
    and your prison disappears."

    the cities were abandoned,
    and the forests echoed song.
    they danced and lived as brothers;
    they knew love could not be wrong.
    food and wine they had aplenty
    and they slept beneath the stars.
    the people were contented
    and the gods watched from afar.
    but the winter fell upon them
    and it caught them unprepared,
    bringing wolves and cold starvation,
    and the hearts of men despaired.

    iii. armageddon: the battle of heart and mind

    the universe divided
    as the heart and mind collided,
    with the people left unguided
    for so many troubled years.
    in a cloud of doubts and fears,
    their world was torn asunder into hollow
    hemispheres.

    some fought themselves, some fought each other,
    most just followed one another
    lost and aimless like their brothers
    for their hearts were so unclear
    and the truth could not appear
    their spirits were divided into blinded
    hemispheres.

    some who did not fight
    brought tales of old to light.
    "my rocinante sailed by night
    on her final flight."
    to the heart of cygnus' fearsome force
    we set our course
    spiralled through that timeless space
    to this immortal place.

    iv. cygnus: bringer of balance

    i have memory and awareness,
    but i have no shape or form.
    as a disembodied spirit,
    i am dead and yet unborn.
    i have passed into olympus
    as was told in tales of old,
    to the city of immortals,
    marble white and purest gold...

    i see the gods in battle rage on high...
    thunderbolts across the sky...
    i cannot move, i cannot hide...
    i feel a silent scream begin inside...

    then all at once the chaos ceased
    a stillness fell, a sudden peace
    the warriors felt my silent cry
    and stayed their struggle, mystified.

    apollo was atonished;
    dionysus thought me mad.
    but they heard my story further
    and they wondered, and were sad.

    looking down from olympus
    on a world of doubt and fear,
    its surface splintered
    into sorry hemispheres.

    they sat a while in silence,
    then they turned at last to me:
    "we will call you cygnus,
    the god of balance you shall be."

    v.the sphere: a kind of dream

    we can walk our road together
    if our goals are all the same.
    we can run alone and free
    if we pursue a different aim.
    let the truth of love be lighted,
    let the love of truth shine clear. sensibility,
    armed with sense and liberty,
    with the heart and mind united in a single
    perfect
    sphere.
  • close to the edge ve red ile birlikte şu ana kadar yapılmış en iyi progressive rock albümüdür.
  • rush'ın 1977 yılındaki muhteşem albümü "a farewell to kings" in öncesi ve sonrasında yaşananlardan esinlenilerek yapıldığı grup üyelerince de düşünülen, 1978 tarihli konsept albüm.

    esinlenmenin ne demek olduğuna dair önemli ipuçları vermiştir bana.
    olympus'lu cygnus'un dünyayı dağın tepesinden nasıl gördüğü, sözel olarak çok başarılı bir biçimde anlatılmıştır.
    ayrıca; anlatıma olağanüstü bir müzik eşlik etmektedir albüm boyunca.
    "farewell to kings" albümündeki "x-i - book i - the voyage" ve "hemispheres" albümündeki "cygnus x-i book ii" kutsal kitaplar olarak görülebilirler.
  • hemispheres adlı şarkıda anlatılanları türkçe olarak, anladığım kadarıyla, ifade etmeye çalışayım.

    < giriş >

    kadimlerin mücadelesi,
    yorgun dünyamız henüz genç iken
    başladı.

    sevginin ve aklın tanrıları,
    tek başlarına, insanın kaderini
    yönetmenin yollarını aradılar.

    çağlar boyunca savaştılar
    ama iki taraftan da pes eden olmadı.
    insanlar bölünmüşlerdi
    her ruh bir savaş alanıydı.

    ***

    << apollo / dionysus >>

    - apollo: bilgelik getiren

    "gerçeği ve anlayışı getirdim
    zekayı ve bilgeliği adilce dağıttım.
    eşi benzeri olmayan kıymetli hediyeler...
    bir harikalar dünyası yaratabiliriz.
    her şeyin farkında olmanı sağlayabilirim.
    sana yemek ve sığınak bulacağım,
    ateşi göstereceğim
    sonsuz kış fırtınaları boyunca seni sıcak tutması için...
    refah ve rahatlık içinde yaşayabilirsin
    dönüştürdüğün bu dünyada."

    ***

    insanlar bunlara bayıldılar.
    ödüllerini almak için öne çıktılar.
    ardından şehirlerini inşa etmek için gittiler
    ve bilge kişiler, aralarında, olan biteni görüştüler.
    sonra bir gün sokakların üstüne bir sessizlik çöktü.
    sorunun ne olduğunu bilmiyorlardı.
    anlaşılan bu güzel şeyleri inşa etme arzusu o kadar da güçlü değildi.
    bilge kişilere danışıldı
    ve kaybettiklerinin ne olduğunu öğrenmek için
    dionysus'u ararken,
    ölüm köprüsü çatallandı.

    - dionysus: sevgiyi getiren

    "sana sevgi getirdim, teselli etmek için seni,
    gecenin karanlığında
    kalbin sonsuz ışığında.
    sadece hislerine güvenmelisin
    sadece sevgi doğru yola sokabilir seni.
    kahkaha getirdim, müzik getirdim.
    neşe ve gözyaşı getirdim.
    en ilkel korkularını yatıştıracağım.
    kurtul şu aklın zincirlerinden
    ve zindanın gözden kaybolsun."

    ***

    şehirler terk edildi
    ve ormanlarda şarkılar yankılandı.
    insanlar kardeşçe dans ettiler ve yaşadılar.
    sevginin zararı olamayacağına biliyorlardı.
    bol bol yemek yediler ve şarap içtiler
    ve yıldızların altında uyudular.
    hallerinden memnundular.
    tanrılar uzaktan izlediler onları.
    sonra kış geldi ve insanların üzerine çöktü
    hazırlıksız yakaladı onları.
    kurtları ve insana bilincini kaybettiren açlığı beraberinde getirdi
    ve insanların kalbi umutsuzluğa gömüldü.

    ***

    <<< armageddon: kalbin ve aklın savaşı >>>

    kalp ve akıl çatışınca
    evren, uzun ve sıkıntılı yıllar boyunca
    rehbersiz kalan insanlarla bölündü.
    dünya bir şüphe ve korku bulutunun içinde
    parçalanarak iki, 'eksik' parça haline geldi.

    ***

    bazıları kendisi ile bazıları da başkaları ile savaştı.
    bir çoğu da bir diğerini takip etti,
    kardeşleri gibi kayıp ve amaçsız bir şekilde
    çünkü duyguları çok bulanıktı.
    ve gerçeklik yüzünü onlara göstermediği için
    ruhları körleşmiş, 'eksik' parçalara bölündü.

    ***

    savaşmayan bazıları ise
    eskilerin hikayelerini gün ışığına çıkardılar.
    "rocinante'm* son uçuşunda
    gece boyunca yol aldı.
    cygnus'un** müthiş gücünün kalbine
    doğru çevirdik rotamızı.
    bu zamansız mekanı döne döne geçtik
    ve bu ölümsüz diyara geldik."

    ***

    <<<< cygnus: denge getiren >>>>

    "akla ve farkındalığa sahibim
    ama bir şeklim ve biçimim yok.
    bedenden ayrılmış bir ruh olarak,
    ölü ve henüz doğmamış olanım.
    ben olympus'a girdim
    eskilerin hikayelerinde olduğu gibi.
    ölümsüzlerin şehrine,
    mermer beyazlığı ve altının en saf hali...

    tanrıları çatışır halde gördüm.
    köpürmüşlerdi yükseklerde.
    gökyüzünde şimşekler...
    kımıldayamıyorum, saklanamıyorum.
    içimde sessiz bir çığlığın başladığını hissediyorum.

    sonra, birdenbire, kaos sona erdi.
    bir durgunluk çöktü, ani bir huzur...
    savaşçılar sessiz çığlığımı hissettiler.
    mücadelelerini bıraktılar.
    kafaları karıştı.

    apollo afalladı.
    dionysus delirdiğimi düşündü.
    ama hikayemin devamını dinleyince
    üzüldüler ve merak ettiler.

    olympus'tan bakarken aşağıya,
    şüphe ve korku ile dolu dünyaya...
    ayrılmış yüzeyi,
    kederli, 'eksik' parçalara...

    bir süre konuşmadan oturdular.
    sonunda bana döndüler ve:
    'sana ^cygnus^ diyeceğiz,
    ^denge tanrısı^ olacaksın.' dediler."

    ***

    <<<<< tamamlanmış küre - bir nevi hayal - >>>>>

    yolumuzu beraber yürüyebiliriz
    hedeflerimiz aynıysa eğer.
    tek başımıza, özgürce koşabiliriz
    farklı bir hedefi izlersek eğer.
    izin verin, sevgi gerçeği aydınlansın.
    izin verin, gerçek sevgisi berrak bir şekilde parlasın.
    duyarlılık...
    kuşansın duygu ve özgürlük ile
    kalbin ve aklın birleşmesi ile...
    bütün...
    kusursuz...
    kürede...

    * rocinante: 'roc' kelimesi italyanca ve ispanyolca'da 'anka kuşu' anlamına geliyormuş. kelime ayrıca cervantes'in don kişot adlı eserinde geçiyor. eserde rocinante don kişot'un atının adı.
    ** cygnus: mitolojide baş tanrı olarak bilinen zeus.
  • rush'ın 1976-1982 başyapıt serisinin üçüncü albümü. serimiz şu şekilde;

    1976 - 2112
    1977 - a farewell to kings
    1978 - hemispheres
    1979 - permanent waves (bu normalde 1980 tabi ama kaydedilişi 1979. ki 1979'da çıkabilseydi 70'lern en futuristik en ilerici prog albümü olarak çok daha kıymet görürdü, 1980'de çıkıp 80'lere dahil olması popülaritesini azalttı anlamsız yere, benim için 1979 albümü kısaca.)
    1981 - moving pictures
    1982 - signals

    işte rush bu seridir. en üst noktaları bu 6 albüm kariyer zenith'leridir.
  • artwork'ü hugh syme'e ait rush albumu.

    kapaktaki iki figur, insan beyninin (beyin mi acaba?) apollonik ve dionizik yanlarini temsil ediyor. beyin, grafik sanatcisina fotograf icin toronto tıp'tan odunc veriliyor. soldaki figur, tahmin edilebilecegi uzere magritte esinlenmesi; sagdaki bale pozundaki figurun modeli ise gercekten bale okulundan bir kimse.

    la villa strangiato'yu tek seferde kaydetmek isteyen grup, uzuvlarina agrilar girip zihinleri yoruluncaya kadar araliksiz calmis fakat sonunda farkli kayitlari birlestirmek zorunda kalmistir. gorunuse gore o guzel sonuc yine de yillar sonra ortada yankilanmakta.
hesabın var mı? giriş yap