• hande yener'in 6 haziran'da piyasaya süreceği yeni albümü.
  • ilk single'ı mor ile umut vaat eden albümdür.
  • içinde murat dalkılıç'a ait görev şarkısını barındıran albüm.sözler şahane yalnız.
  • hande yener'in vol. 1 olarak çıkan 12. albümü.

    her eylemiyle mutlaka bir kesimin dikkatini çeken, tepkiler toplayan ya da çok sevilen, daima zorlu yollardan geçen ve türkçe müzik içerisinde yılları deviren hande, karşımıza 12. albümüyle çıktı. dünya starı beyoncé'nin bile bu sene daha altıncı albümünü çıkarttığını düşünürsek, hande'nin çalışma azmini yeniden kutlamamız gerekir.

    http://icinizdekiizlandali.blogspot.com.tr/…ir.html
  • şöyle bir şarkı listesine sahip olan albümdür;

    (bkz: mor)
    (bkz: emrine amade)
    (bkz: kavuşabilir miyiz)
    (bkz: deli bile)
    (bkz: seviyorsun)
    (bkz: bilmiyor)
    (bkz: vah vah)
    (bkz: bu kafayla)
    (bkz: görev)
    (bkz: biri kaybediyor)
  • bana göre albüm adı yanlış seçilmiş. yeni bir albümün ismi değil de derleme bir albüm izlenimi veriyor. hande yener hepsi hit reklamlarını görünce metrodaki panolarda, bakayım hangi şarkılar var dedim önce. sonra da acaba yeniden söylemiş midir yoksa aynı şarkıları kolaya kaçıp bir albümde mi toplamışlardır ve hatta acaba poll production'dan ayrıldı mı soruları geldi kafama. çalıştığı isimler (bkz: altan çetin) (bkz: murat dalkılıç) albüme merak uyandırmıyor değil.
  • uzun süredir dinleyemediğim türkçe popu tekrar dinlettiren enfes hande yener albümü.
    birkaç vasat şarkı dışında diğerleri gerçekten hit olabilir.
  • son 2 haftada memleketin en çok dinlenen pop albümü. ikinci klip için emrine amade ile deli bile arasında kalmışlar. ben açıklığa kavuşturayım; okuyorsan "emrine amade"ye çek hande.
  • not: inceleme temmuz 2016'da yazılmış ve 1 yıl gecikmeyle değiştirilmeden yayınlanmıştır.

    sadece albüm incelemesini okumak için yine spoiler tag'leri içindeki kısmı atlayabilirsiniz. önceki albüm incelemelerim için entry no'ları aşağıda:

    teşekkürler : #25452777
    mükemmel : #44327096

    --- spoiler ---

    hande yener'in 12. stüdyo albümü. üzerindeki vol.1 etiketinden anladığımız kadarıyla da devamı gelecek bir projenin ilk ayağı. son albümü mükemmel'i 2 sene önce çıkaran ve birbirinden korkunç(bkz: sebastian)(bkz: kışkışşş)(bkz: iki deli) single'larla arayı kapatan yener, bir önceki albüm incelemesinde değindiğim inişli çıkışlı(ancak daha çok inişli) ve nereye gittiği meçhul kariyerinde hala rüzgarla birlikte savruluyor anlaşıldığı üzere. mükemmel'i incelerken uzun süren bir düşüş döneminden sonra iyileşmeden bahsetmiş ve yener'in şayet doğru hamleler yaparsa dağıttığı karizmasını toparlayabileceğine dikkat çekmiştim. o hamleler yapılmadı. alt dudak'tan sonra pompalanan şarkılar naber ve hani bana çok geç piyasaya sürüldü ve ucuz konser görüntülerinin kolajlandığı birer videoklibe layık görüldüler. kaldı ki naber albümün yüz akıyken ve kliplenmesi şartken, hani bana doğru bir tercih bile değildi. bütün bunların yanında girişte bahsettiğim, biri serdar ortaç dahi muhteva eden ölümcül üçlüyle yener, 2010'lar türk popuna iz bırakan değil, asfaltta eriyip bir daha çıkmamak üzere ayağınıza yapışan sakız gibi sinir bozucu şarkılar yapmayı kafaya koyduğunu teyit etmiş oldu. buna rağmen öngördüğüm biçimde yener için işler iyi gitti ve şarkıcı mükemmel'in çok ekmeğini yedi. ve bugün geldik hepsi hit vol.1'e.

    --- spoiler ---

    toplam 10 şarkının yer aldığı hepsi hit, mor isimli ve videoklibiyle güzelce paketlenip sunulan bir şarkıyla açılıyor. kırmızı'nın piyasaya sürülüşünün üzerinden 12 yıl geçtikten sonra bile şarkıcının hala eski sevgilinin büründüğü renklerle cebelleşmesini görmezden geldiğinizde karşınızda dık-kı dık-kı...dık-kı dık-kı şeklinde bir altyapı üzerine döşenmiş(tarkan'ın cuppa cuppa'sıyla birebir aynı ve yazının yeri kalanında böyle anacağım), sözde zekice ancak bir hayli bayat sözlere sahip bir şarkı görüyorsunuz. tepeden tırnağa yazın kulüplerde çalsın diye yapılmış olması da ayrı bir husus. ancak şarkının en büyük problemi, önceki albümde de bahsini ettiğim unsurlardan biri olan, nakaratın şarkının geri kalanından daha sönük olması; zira "yok, arasan da dünyayı başka bir ben yok" diye başlayan köprü kısmı çok daha hoş ve nakarattan tam önce girip beklentiyi yükseltiyor, fakat pes bir nakaratla şarkı vaktinden önce sönüyor. sevgilinize renk biçip nispet yapacaksanız, o renk hala kırmızı.

    mor'u dinlerken müzik çalarınızın hız ayarını bir iki derece yukarı çekerseniz, ikinci şarkı emrine amade'yi elde ediyorsunuz, cuppa cuppa ritminin hızlı versiyonu yani. sözlerde kazayla yakalanan bir iki başarılı satır hariç(alsın beni, silsin yeri, çıtım çıkmaz") akılda kalıcı bir şey yok. nakarat yine yener'in vokaline yazık edecek kadar pes ve sesi olsun olmasın herkesin söyleyebileceği kadar kolay.

    üçüncü şarkı ve albümün ilk slow'u kavuşabilir miyiz?, liseli gençler arasında bir hayli popüler olacak bir şarkı. sözleri mert ekren imzası taşıyan şarkının başka da bir iddiası yok zaten. "yeter inatlaştık, herkes hırsını aldı. mahsuru yoksa artık kavuşabilir miyiz?" diyen ekren'in, nakarata geldiğinde sıkılıp tamamen rastgele cümleleri peş peşe dizmiş gibi bir hali var.

    albümün üçüncü hareketli şarkısı deli bile, cuppa cuppa temposunu ıskalamayarak 3'te 3 yapıyor. sözler yine iddiasız. nakarat dile dolanmalık, dolayısıyla albümün akılda kalacak şarkılarından. şarkı hakkında söylenecek başka pek bir şey yok.

    adıyla bile tarzı konusunda spoiler veren seviyorsun, bolca arabesk sosuna bulanmış ve albümde ne aradığı belli olmayan orta tempolu bir şarkı. cuppa cuppa ritminden civciv çıkacak kuş çıkacak'a kaymak hoş bir değişiklik olsa da albümü tam ortadan acayip biçimde bölüp biraz kafa karıştırıyor. ancak özellikle nakaratı bir hayli oynak ve yener'e bu tarz biraz yabancı olsa da şarkının şeytan tüyü var resmen, birkaç dinlemede ısınıyorsunuz.

    bilmiyor, albümün ikinci slow'u. iki şarkılık reklam arası verilmiş kadar kavuşabilir miyiz'e benzeyen bilmiyor'u dinlerken gözünüzün önüne gelen tek şey, çiftler halinde slow dans eden liseliler. albümün slow aşk şarkısı kotası kavuşabilir miyiz ile çoktan dolmuşken bu şarkının tek yaptığı şey yer işgal etmek ve vah vah'ı 4 dakika daha geciktirmek.

    ve vah vah... mert ekren'in sözleri naber?'den, müziği ve düzenlemesini de ya ya ya ya'dan kopyaladığı vah vah, iki şarkıyı dinlediyseniz tam tahmin ettiğiniz üzere hızlı tempolu, "şu haline bir bak, rezil rüsva oldun ama sana anca gülüyorum" temalı bir şarkı. 3 dakika dolmadan bitiveren vah vah, albüme tam olarak yukarıdaki iki şarkının boşluğunu doldursun diye hazırlanıp konmuş. bir kapsül içinde uzaya fırlatılıp yabancı galaksilerdeki medeniyetlerle paylaşılacak kalitede bir eser değil belki ama naber ve ya ya ya ya'yı hiç duymamış gibi yapabilirseniz şayet, bulaşık yıkarken yahut trafikte takıldığınızda vah vah'la bir müddet hoşça vakit geçirmeniz mümkün.

    vah vah'ın ardından gelen bu kafayla buram buram demet akalın kokuyor. düzenlemesi ilahi adalet'i andıran şarkının sözleri çok kısır. tam 4 dakika 45 saniyeyle albümün en uzun şarkısının üzerine toplam iki satır sözü döşeyince aynı cümleler 20 kez tekrar etmiş. şarkı bir kompozisyon şeklinde girişli sonuçlu yazılmadığı için neredeyse tüm türk şarkılarının kanayan yarası olan ikinci bölümde aynı sözlerin tekrar etmesi hastalığından mustarip maalesef. kulüplerde iş görecek, başka bir numarası yok.

    görev, hande yener'in senelerdir inatla sürdürdüğü bir hatayla giriş yapıyor: şarkılarında vır vır konuşmak gibi kötü bir huyu var şarkıcının. alt dudak'ın finalinde de aynını yapmış, kraliçe albümünün girişine ise 30 saniye süren ancak dinleyene 30 yıl gibi gelen dünyanın en manasız intro'sunu yerleştirmişti. görev'e de çok klişe cümleleri mırıldanarak başlıyor. birbirinin aynı başka bir slow şarkıya albümde yer kalmaması bir yana, murat dalkılıç'ın elinden çıkma görev, albümün en kötü sözlü şarkılarından biri. "iyiydim aslında, idare ediyordum. kavgalar oluyordu zaten, biliyoruz artık tuzu biberi..." şeklinde baştan sona konuşma gibi akan şarkıyı dinlerken hande yener'i bir klinikte koltuğa uzanmış psikiyatrına dertlerini anlatırken hayal edebilirsiniz.

    bir önceki albümün en saçma sapan sözlerini yazan berksan, biri kaybediyor ile tam albüm kapanırken muhteşem bir dönüş yapıyor. "nasıl koyduk adını, bilmiyorduk tadını, arıyordum yarımı, hatalar oluyor hala" şeklindeki giriş, şarkı ilerledikçe dozu daha da artırıp bir hayli sinir bozucu bir altyapı ve de esinlenmenin kantarını kaçırmış bir melodiyle birleşerek hepsi hit'te 1. perdeyi kapatıyor.

    mükemmel'i oldukça övmekle birlikte isminin hakkını vermiyor demiştim, aynı şey hepsi hit için de geçerli. bırakın hepsini, içlerinden tek bir şarkının dahi hande yener hayranı olan olmayan herkesin diline dolanıp tüm ülkeyi etkisi altına alacak düzeyde hit olma potansiyeli yok. önceki albümün aksine bu kez albümü kurtarabilecek bir naber, sadece albümü dinleyenlerin keşfedebileceği bir karar ver, şarkıcının vokallerinin hakkını veren bir iyi şanslar, sempatik bir 90'lar esintisi taşıyan kaybol, şarkıcının kariyerinde geçmişi yad ettiren bir o kadın gitti de yok. dolayısıyla bu albümün mükemmel'in başarma potansiyeli olup da başaramadığı hiçbir şeyi başarma şansı yok. yener'in son yıllarda çıkış şarkısından sonra albümlerini boşladığı ve çok geçmeden kendisinin bile sıkılıp başka single'larla haşır neşir olduğu düşünülürse, hepsi hit'in yıl sonunu göremeden son kullanma tarihini doldurması kaçınılmaz.
hesabın var mı? giriş yap