*

  • hacta her sene, yaşanan facialardan gram ders çıkarmayan, bok gibi mali güce ragmen insanlara deger vermeyip biraz düzenleme yapmayı beceremeyen suudi yetkililerin acıklamaları çoçuklugumdan beri dikkatimden kaçmazdı. adamlar sakin sakin her şey allahtan derlerdi. demekki o mikrop bizim ülkeye de sıçramış. kamusal alan tartışmaları bol bol gündemde, "türban girer mi giremez mi" diye, peki erkekleri ne yapacagız. aldıgı idari ve teknik sorumlulugun altına girmekten aciz yaratıkları ne yapacagız. girmiş işte kamusal alanın dibine kadar. her şey allahtanmış. bi siktir git o koltuktan, oda allahtan olsun. vicdani sorumluluğunu allaha havale eden korkak ahlakçı zihniyetin her tarafı müslüman olsa ne olur.

    (bkz: ali kemal ergülec)
  • aynı zihniyet ölü sayısının 139 dan 36 ya düşmesini de öldürmeyen allah öldürmez özlü sözüyle açıklayacaktır.
  • merve isimli şahsın her olaya kondurabildiği yorum
  • kazanın* sonuçlarından ve oluşma sebeplerinden daha vahim olan popülist söylem. bu tarz söylemler, ne ilktir, ne de sondur. 1999'daki depremden sonra süleyman demirel'in söylediği "allahın takdiri" sözü de, bu durum için en yakın tarihli örneklerden biridir. islamiyette, allahın her şeyi yapabilecek kudrette olduğunu kabullenmek, dini itikatın esaslarından biridir; lakin, islam felsefesindeki "önce tedbir, sonra tevekkül" sözünü işine gelmeyince duymazdan gelmek, sorumluluk alma bilinci kenara itecek bir çelişki yaratmaktadır. bu tarz dini içerikli popülist söylemler, hatalı olunan durumlarda özür dilemek yerine manevi duyguları sömürerek kullanılmakta ve "her şey allahtan", "takdir-i ilahi" gibi ifadelerle dışavurulmaktadır. benzer kazaların olduğu gelişmiş ülkelerde, kazanın ögeleriyle alakalı bürokratlar, yöneticiler ve politikacılar, sorumluluklarını üstlenmekte, hatta istifa etmek onurluluğunu göstermektedir. "her şey allahtan" tarzı ifadelerin utanmadan sarf edildiği ülkelerde ise*, üçüncü dünya ülkesi olunduğunu anlamak için; ekonomik, kültürel ve sosyal göstergelere bakmaya gerek kalmamaktadır. belki de günün birinde allah, "ey patagonya'lı kullarım*, tamam, benim her şeyi yapmaya gücüm var; ama her türlü kazadan sonra sorumlulukları üstünüze almayıp beni öne sürüyorsunuz; peki siz ne işe yaradığınızı sanıyorsunuz?" diye soracak; lakin anlamayan yine anlamayacak; bu soruya muhatap olan politikacı da, "allah bana soru sordu. ben allahın sevgili kuluyum vatandaşlarım" diye bunu politik malzeme yapacak. eee, her şey allahtan ne de olsa...

    (bkz: ne zaman adam oluruz)
  • ben bu kadarım, yaptığım işi çok bilmem, allahım bana bu kadar akıl vermiş, sormayın bana gereksiz soruları demektir.
    bu lafı kullanan 7nokta4 yetmedi mi diye pankart açan zihniyetin evrim geçirmiş halidir. ve evet her şey, bu zihniyet bile allahın bir lütfudur bize.
  • her sey allahtan...ama sadece kötülükler....en azından bizim yurdumuzda bazı kesim böyle düşünüyor. bunu inkar edebilir misiniz?...ne zaman iyi birşey yapılsa bu hemen o sırada başta bulunan siyasi partiye, başbakana, yöneticiye, bürokrata mal edilir...fakat işler ters gidip herşey tepetaklak olduğunda "her şey allahtan" jokeri çıkartılır ortaya...bu şekilde bir koruyucu kalkan oluşturulur...insanların akılları karıştırılır...ne demisler "esegi saglam kaziga bagla sonra allaha emanet et" bizde allah ancak sıkıntı anında başvurulacak bir mevki hatta allah makamı bizim için bir tahkim kurulu olarak çalışıyor sanki...."her şey allahtan" ifadesi motto olmuş bir kesimin ağzında...bakılım sonumuz ne olacak "allah bilir".
  • (bkz: din istismari)
  • (bkz: allah allah)
  • bunu söyleyen kişiye şu karşılığı vereceğim söylem:

    kul akılsızsa allah ne yapsın?
hesabın var mı? giriş yap