• herbirinin aslı, doğrusu. biz ne de olsa mantıklı ama dağınık kullanılan bir dile sahibiz, dağınıklık da bir demokrasi deyip avunalım.

    sözlüğe göre anlamı ayrı ayrı hepsi. herkes. ingilizce each, everyone sözcüklerini karşılıyor. "her birisi" dediğimizde yapıdaki o ayrıntıya giren tarafı gevşiyor gibi, belirsizlik ve genelleşme hakim oluyor. ama her birisi demeyin diyemeyiz, o da gerekli ve anlam ayrımı üretiyor. fethiye'de köy dilimizde ise ek olarak "her bireri" diye ayrıntıyı artırma, işaret ederek her biri deme şansımız var. o zaman, 'hiçbiri gözümden kaçmaz,' der gibi bir hakimiyet tonu katar. her bireri değil de "her birer" diyorsak işgüzarlık etmiş, "her bir" demeyi ayrıntılandırmış oluruz.

    mutedil dalgalı trakya'daki, her biri kendine yeterli ve bütün, orman olmayı bilmeyen/unutmuş, tarla bekleyicisi* tek tek ağaçlar...

    12 eylül'ün toplumda ve her birimizin içinde ciddi meşruiyeti var ne yazık. tecavüz gebeliği gibi. o bakımdan yargılanır, utandırılabilir; yalnız çabayla o meşruiyetler geriletilmeden geçerliliği, kurumları ortadan kalkmaz. şimdi son palazı dinci faşizm her şeyin üstüne tüy dikti. eski travmalar mantıksal ve tarihi nedensellik zincirinde yerini korurken, pratikte sonuçların dal budağından görülmez, ulaşılmaz hale geliyor. yani tecavüz bebeği büyümüş de bıyık bile bırakmış. (bkz: 12 eylül/@ibisile)

    "her biri bir havadan çalan alay alay insanların etrafımda kaynaşması, beni adamakıllı sersemletti." reşat nuri güntekin

    (bkz: biri)
    (bkz: her bir)
    (bkz: beheri)
    (bkz: hiçbiri), hiçbirisi
hesabın var mı? giriş yap