• (m.ö. 3 / m.s. ???) tarihlerinde yaşamış ünlü heykeltıraş, tepikolog. cridbal'ın kuzeyindeki sritortasi eyaletinin boraltinga mezrasında dünyaya gelen hernes akıllı ve izlenimci bir çocuktu. aynı zamanda ailesinin tek çocuğu olan hernes yaşamının ilk yıllarını babası kuverband'a yardım ederek geçirdi. sabah babasıyla birlikte evden çıkar, babasına tarlada yardım ederdi. akşam olduğunda arkadaşlarının "hernes. olm gelsene lan oyun oynayalım!" şeklindeki feveranlarına kulak tıkayıp babasıyla evin yolunu tutmaktaydı.

    kimse'lerin çok geniş olmayan bir tarlaları; küçük, kil ve taştan yapılmış ama hoş bir evleri vardı. evin hanımı serelipa, küçük hernes ve baba kuverband'ı her akşam kapıda karşılar, o tatlı gülüşüyle onlara tüm yorgunluklarını unuttururdu. zaman kimse'ler için hep neşeli ve dolu geçiyor, hernes büyüyor ve olgunlaşıyordu. cridbal'da ilköğretime başlama yaşı 14 idi. "çocuklar 14 yaşına kadar doğal ortamda büyüsün, iki izlenim edinsin, iki muhabbet çevirsin sonra bu bilgileri şekillendiririz" mantığı gayet güzel işlemekteydi.

    hernes 14 yaşına gelmiş küçük bir delikanlıydı artık. ilköğretime yazılmalı, okul hayatına atılmalıydı. aynı sene vitmayezna yatılı ilköğretim okuluna kaydoldu, hernes. vitmayezna y.i.o. pristavorna şehrinin merkezinde, boraltinga'ya 3 günlük yürüyüş mesafesindeydi.

    hernes okuluna gelmeden önce ailesiyle vedalaşmış, ellerini öpüp hayır duvalarını almıştı. serelipa, hernes'in arkasından su dökmüş, gözyaşlarını tutumamış; kuverband ise oğluna "hayda bre koca oğlan yürü de dağlar önünde eğilsin" demiş, gözyaşlarını gururla saklamıştı.

    hernes okuluna hemen adapte olmuş ama sessiz ve sakin kalmayı yeğlemişti. dersleri iyi kavrıyor, sınavlarına çalışıyordu. kendini fazla kasmadan ilköğretimi bitirdi, hernes.

    hernes, lise için, frapderline'daki xivorahlen meslek lisesi'ni gözüne kestirdi. aynı okulun heykeltıraşçılık bölümüne giren hernes yaşamından memnundu. her hafta ailesiyle mektuplaşıyor, bir istekleri olup olmadığını soruyordu. hernes buradan da fazla zorlanmadan mezun oldu.

    mezuniyetinden sonra, ortalamanın üstündeki yeteneğiyle birçok iş aldı hernes. artık kendisine bir atölye tutmuş, her gün işiyle ilgileniyordu. işi, kah bir aristokratın suretini taşa dökmek oluyor, kah bir çocuğun masum yüzünü ücretsiz olarak taşa işlemek ve çocuğa hediye etmek oluyordu.

    hernes kısa zamanda belini doğrultmuş, ailesine para gönderebilecek kıvama gelmişti. arada sırada ailesini ziyarete gidiyordu. her ziyaretinde yanında yeteneğinin taştaki izdüşümlerinden bir tane götürüyordu.

    bir gün hernes'i, atölyesinin yanında yuvarlakça bir tahtayla oynayan çocuklar çağırdı, onlarla oynaması için. hernes dışarı çıktığında çocuklara "nasıl oynanıyo ki lan bunla? anlamadım ben pek bişey." dedi. çocuklar hernes'e kabaca anlattılar oyunu "ha böyle vuruyoruz şu tahtaya ve karşıdaki savunulan, çubuklarla kaplı bölgenin içine sokmaya çalışıyoruz." hernes tamam anlamında kafasını yavaşça salladı ve oynamaya başladılar...

    hernes için o gün birçok şey değişti.

    bir zaman bu oyunu oynadıktan sonra hernes'in aklına bir fikir geldi. fikrini hemen uygulamaya geçirdi ve oyun için yeni bir araç yaptı. ağaçtan yaptığı bu aracı nasıl yaptığını kimseye söylemedi hernes.

    çocuklar aracı ilk başta garip karşıladılarsa da nihayetinde benimsediler. hem bu yeni araç bedene çarptığında acıtmıyordu da.

    kısa zaman içinde araç pek tutuldu, pek sevildi. artık bu araca isim koyma vakti gelmişti. hernes ilk başta araca, "probiyotik tahta" ismini uygun gördüyse de "bunun anlamı ne ki lan?" diyerek fikrinden vazgeçti ve araca top ismini verdi.

    hernes'in ismi son hızla her yerde duyulmaya başlamıştı. sonunda bunu cridbal kralı ix. ardvandex'de duydu. ancak ardvandex'in ilgilendiği hernes'in heykeltıraş yönüydü. ve sonunda hernes'i sarayına çağırdı. o'ndan kendi heykelini yapmasını istedi. bunun karşılığında ise ne isterse verilecekti hernes'e.

    hernes kısa zamanda işini bitirdi ve heykeli saraya getirtti. heykelini oldukça beğenen kral, hernes'ten karşılığında istediği şeyleri sordu. hernes'in cevabı açık kapı bırakmayacak kadar netti;

    - borç yiğidin kamçısıdır.

    - hea? niye lan? ne alaka!?

    dedi kral. şaşkınlıktan tahtından düşecek gibiydi.

    - kısaca, gitmem gerek.

    hernes bunu söyledikten sonra ufka doğru yol almaya başladı.

    kral gözleri nemli bir şekilde arkasından sayıkladı;

    - yine gel yiğidim. hasretine koma bizi. binlerce mert görmüş bu topraklar böylesini görmedi! yine gel. yine gel. yine... gel...

    akseden olay cridbal'da büyük bir yankı uyandırmış, birçok kişiyi etkilemişti. ailesinin de kulağına çalındı yaşananlar. anne ve baba kimse gururla evlatlarını andılar. zamanın ünlü ve arif ozanlarından kulaksız holdavin, hernes için türkü yaktı;

    isvaradim du hay virmidensa birmid
    bizdiramsu dov niyazkir svazk şirmid
    samdurnavey kayburmin sarmid
    ldribansuk maheyzed balmuk

    (türkçe çevirisi)

    bilmezler ki çölde simsar da bir mazlum da
    anlamazlar sönmeyen ateş hep bir mumda
    ağla yiğit, ey ağla
    gözleri kapamak değildir görmemeye sebep

    o günden sonra hernes'i gören olmadı. boraltinga'daki (ailesiyle beraber yaşadığı) evinin yanına heybetli bir heykel yapıldı.

    hernes'in akıbetini kimse öğrenemedi. sadece birkaç rivayet dolaştı durdu tüm cridbal'da. bunlardan en inandırıcısı ise, son nefesinde hernes'in yanında kulaksız holdavin'in olduğu rivayetiydi. söylenenlere göre hernes, holdavin'in ellerinde ölmüş ve ona şu cümleyi söylemişti;

    - gitmem gerek. nedensiz, nasılsız. kısaca...

    *
hesabın var mı? giriş yap