• bir serzeniş cümlesi. hey gididen bağımsız... yıllar sözcüğü bambaşka bir anlam katıyor burada, dikkatinizi çekerim. bir bok anlamadan geçti zaman işte, olay bu. hatta, neyse...
  • kucuk kardesi icin:
    (bkz: hey gidi gunler)
  • insanın gençlikten sonraki evreye geçişteki kırılma noktasını ifade ediyor bu söylem. 25 yaş diye tahmin ediyorum kırılma noktasını. 25 yaşından sonra kırılıyor insanın geçen yıllara olan bağışıklığı.
    bu yaşa kadar geride bıraktığım yıllar umrumda olmadı hiç. geçen yıllar, hayattan kopan zaman değil, geçmişin tozlu sayfalarıydı benim için. ta ki 26 yaşıma kadar. şu anda herşey tersine dönmüş durumda.

    artık eski bir hatırayı dile getirirken kaç sene geçtiğini hesaplıyorum önce. öyle bir geçmiş ki, 15 sene,18 sene; dile kolay. hayatla taşak geçtiğimizi sanarken, o, ayağımızın altından yılları sinsice çekiyormuş meğer. en kötüsü de hayatımızın en güzel yıllarıymış elimizden kayan. işte, insan 26 yaşına geldiğinde dank ediyor kafasına yılların çok hızlı geçtiği. muhtemelen ölene kadar da dank edecek. dün gibi hatırladığım bir anımı bu satırlarda paylaştığımda üstünden 16 yıl geçtiğini acı bir şekilde farkettim. halbuki bana 2 sene öncesi gibi geliyordu. 16 yıl geçmiş lan..

    bu 16 yılın ağırlığı altında eziliyor insan. nasıl bu kadar çabuk geçer diyorsun kendi kendine.
    daha 11 yaşındayken 15-16 yaşına gelmek için can atardım hemen büyüyeyim diye. o 2-3 sene geçmek bilmezdi o yaşlarda. şimdi 20 yıl önceki anılardan bahsediyoruz nasıl çabuk geçmiş diye.

    25 yaş.. bu yaşa kadar sorun yok, ama bundan sonra kırılma noktasındasın. bir şekilde insan yılların seceresini tutmaya başlıyor. her seferinde de geçen yılların karşısında aciz bir durumda kalıyor.

    hiç birşey yapamıyorsun ; "hey gidi yıllar" demekten başka.
hesabın var mı? giriş yap