• ben bu işten muzdaribim. ev doldu taştı, kağıtların üzerindeki yazılar okunmaz hale geldi. ehliyetler, kimlikler yeni tip oldu, emeklilik geldi.
    yok arkadaş atamıyorum. yirmi yıllık ev faturalarından otuz yıllık tren biletlerine, yurt aidatlarından yemek kuponlarına kadar duruyorlar. sinema biletleri, lise defterleri, aklınıza gelebilecek tüm evraklar duruyor.

    bu isten kolayca kurtulmanın bir yolunu bulmam lazım, istemsizce biriktiriyorum.
  • daha çok memur alışkanlığı. babam da memurdu ama daha düzenli bir adamdı. yıllara göre tasnif eder, 5 yılı geçen evrağı atardı. sayesinde “evrak kayboldu” derdimiz olmazdı.
    benimki daha çok boş kutuya tıkıştırmak suretiyle “biriktirmek”.
    geriye dönük fatura tahsili isteyen, aldığın sattığın araç ve ev üzerinden mükerrer ödeme talep eden bir ülkede yaşadığımız için size de atmamanızı, belirli periyodlarla azaltmanızı öneririm.
  • ben de bu dertten muzdarip biriyim. gerçekten bu psikolojiyi yenmek de zor oluyor. çünkü her şey bir zaman gelecek lazım olacak gibi geliyor. şimdilik tek yaptığım camscanner gibi bir uygulama ile kağıdı tarayıp öyle atmak. en azından vicdanen rahatlatıyor insanı. hafifliyorsunuz. kategorize etme konusunda da faydalı oluyor.
  • memur olan babamdan bendenize kalan hastalık. aşırı düzenli bir adamdı rahmetli. her fatura için bir klasör olur her klasörde de 5 tane karton dosya olurdu. her dosyada da o tüketim kalemine ait 1 yıllık faturalar ve ödendi makbuzları. o makbuzlar da ocak ayından aralık ayına kadar kronolojik sırada olurdu. dosyalanırken de fatura önde ödendi makbuzu arkasında olacak şekilde sıralanırdı. tabi yıllarca babadan bunu göre göre uygulaya uygulaya aynı hastalık bana da geçti. evde 5 yıl önce alınan ve şu an çöpe gitmiş ev eşyasının bile kullanım kılavuzu, faturası, garanti belgesi dosya içerisinde muntazam bir şekilde duruyor. hatta o aletle gelmiş aksesuarlar bile o tarz aksesuarların koyulduğu bir kutuda şeffaf bir poşet içerisinde mevcut. internet üzerinden yatırdığım faturanın bile mutlaka çıktısını alıp koyarım klasöre.

    hatırlıyorum vergi iadesi zarfını bile belli bir düzen içerisinde doldurduk. önce fişler vergi kalemlerine göre ayrılır; ardından her vergi kalemi kendi içerisinde tutarı en yüksek olandan en düşük olana göre sıralanırdı. vergi kalemleri önem sırasına göre sıralanır (önce gıda, ardından giyim v.b.)ve zarfa o şekilde yazılırdı. zarfa da aynı sıralama ile her bir vergi kalemine ait fişler bir araya getirilmiş üzerine toplam fiş adedinin, toplam tutarın, ve toplam kdv'nin yazıldığı kağıtlar zımbalanmış şekilde yerleştirilirdi.
  • maddi değeri olmayanların çöpten farksız olduğu belgeler.
    mümkünse dijital ortama aktarıp yedeğini tutun.
  • 1998 yılına ait katlanmamış, gıcır, cillop gibi duran bir evrakla 2018 yılında devletten hakkı olan parayı geri almış biri olarak söylüyorum ki çok da kötü bir huy değildir.
  • sen neden çekim eklerinden korkmak?
    (bkz: hiçbir evrakı atamamak)

    meslek dolayısıyla bir dönem yapmak zorunda hissettiğim. sonrasında çareyi evrakları önem sırasına ayırıp, orta ve düşük önemdekilerin fotoğrafını çekip cloud hesabına attıktan sonra imha ediyorum. garanti yöntem sayılmaz, ileride cloud hesabı kapanabilir, evrağın aslı lazım olabilir ki oluyor böyle durumlar, tasnifi iyi yapmak gerek. diplomanın, sertifikanın, elzem belgelerin fotoğrafını çekip aslını imha etme tabii.
  • dijitaleşmekte birkaç çağ geri kalmış bir ülkenin vatandaşlarının büyük korkusudur. lazım olur korkusu. isterler korkusu.
  • babamın bu işin nirvana’sında olduğunu düşünüyorum. geçenlerde elime memuriyete atandığında kaymakamlıktan gelen ilmuhaber kağıdı geçti. 40 yıllık belge. fatura makbuzlarını, yaptığı her harcamanın dökümünü falan saymıyorum bak.
hesabın var mı? giriş yap