• kime kin ettin de giydin alları türküsüyle bildiğimiz hicrani'nin asıl adı hacı taştan'dır. bayburt'un alpunus (çamlıkoz) köyünde doğmuştur (1908). köy, çoruh ırmağı'nın kıyısındadır. hicrani, ameşoğulları olarak bilinen aileden ilyas efendi'nin oğludur. ana adı feruze'dir. ameşoğulları aile adı, soyadı kanunu ile "taştan" olmuştur. çamlıkoz köyü sakinlerinin başka yerlerden geldiği söylenmektedir. ameşoğulları da karadeniz'den gelmişlerdir.

    köy imamı mehmet efendiden aldığı çok kısa eğitimden başka eğitim görmemiştir. 15 yaşından itibaren şiir yazmaya başlar.
    akçaabat'ın zevana (salıhan) köyünde tütün işçiliğinde çalıştığı sırada, cuma namazı dönüşü fındık çalısının gölgesinde tarlada uyuyakalır. bu uykuda adıyla, sanıyla "sevgili" yi görür.
    "halep'in akyol caddesinin baş mahallesinde muratbeyoğulları'ndan hurşit beyin kızıdır bu. bunlar, üç kızkardeştir. muhibbe, nadiye, merdiye. merdiye'nin bir diğer adı da leylahan'dır. hicrani, leylahan'ı ağlarken görür. ""niye ağlarsın" diye sorunda, "14 yaşında bir kardeşim öldü de ona ağlarım" cevabını alır. hicrani'yi ateşlere düşüren, bu leylahan'dır. ter içinde uyanır, bu günden sonra nereye baksa, ne yana dönse onu görür. "elimi uzatiram, tutamiram, seslenirem, ses vermiy"...

    hicrani divane olur. sara nöbetleri geçirir. kendi kendine konuşur.
    babası oğlunun durumuna üzülür. köyde, küçükalioğülulları'ndan mehmet hoca'ya götürür. hoca, oğlu da babayı da dinler ve babaya:
    "merak etme ilyas hoca, hacı hasta değil, aşık, hak aşığı. pir badesi içmiş, içinde hicran var, geçecek demiş. demiş ama bu hal de yedi yıl sürmüş.

    "hicrani'yem gördüm yaman hallerin
    yedi yıl bekledim halep yolların"

    askerliğini ardahan-şark hudut- üçüncü alay, birinci taburda 1, 5 yıl onbaşı olarak yapmıştır. bir askerlik anısı şöyledir:
    çıldır-putka mevkiinde yapılan bir teftiş sırasında iyi yetişmemiş olan ondört kişilik mangayı hicrani idare etmektedir. tabur kumandanı binbaşı faik kırdar, hicrani'ye mangasını yürüyüş şekline sokmasını emreder. eğitim görmemiş olan manga erleri başarılı yürüyüş yapamazlar. kumandan faik kırdar hicraniye çok kızar. kendisini toplayan hicraniden şu mısralar dökülür:

    üç gündür hazırlandık teftişe
    putka'nun önünde vurduk diş dişe
    onbaşılar hele bakın bu işe
    dağıttım mangayı toplıyamıram.

    emir verdi bize gir yürüş kola
    yarım dönüş yaptım sağ ile sola
    söhteri mehmeti allahtan bula
    dağıttım mangayı toplayımıram.

    şiir bayburt şivesiyle söylenmiştir ve söhteri, soytarı anlamına gelmektedir. kumandan, bu şiir sonrası söhteri mehmet'i yanına çağırır:

    -söhterliği memleketten mi getirdin?
    -evet kumandanım.
    -bu söhteriliğini yine memlekete mi götüreceksin?
    -götüreceğim kumandanım.
    -sakın buralarda bırakma oğlum, evine götür.

    şeklinde alay eder ve kızarak teştiş alanından ayrılır.

    hicrani, 18 yaşında iken köyünden muştak kızı safiye ile evlenir. bu evlilikten 3 kız (gülhanım, zeliha, hürü) 3 oğlan (zeynel, şerafettin, ilyas) altı çocuğu olur. eşi 1943 yılında ölür..
    eşinin cenazesi musalla taşına konunca, hicrani, "kerem edin komşular" diye bağırarak,

    "bir name vereyim elimden sana
    ak kefen üstünde beraber göster
    her nerde ederse seni imtihan
    vücudun ol şah'a ihtiyar göster"

    şiirini okur. köylüler göz yaşlarına boğulur.
    karısının ölümünden sonra çocuklarına iki sene anneanneleri bakar. 1945 yılında (anneleri farklı olan, yani eşinin üvey kardeşi olan) baldızı havva ile evlenir. bu evlilikten de 3 kız (leyla, gülseren, bahar)3 oğlan (durmuş, mehmet, veysel) altı çocuğu daha olur. rüyasında halep'te gördüğü sevgilisi leylahan'ın hatırası için, kızlarından birine leyla ismini vermiştir.

    geçimini köy halkının da yardımlarıyla küçük sebze bahçesinden sağlayan aşığın hayatı acı, yokluk ve zorluklar içinde geçmiştir.
    1956 yılında bayburta göçer. bayburtluların yardımlarıyla tuzcuzade mahallesinde yaptırdığı küçük bir eve yerleşri. bu arada çevre illeri ve iç anadolu'yu dolaşır. atışmlara, tartışmalara katılır. 1959 yılında astıma yakalanan aşık 20 eylül 1959'da beyin kanaması geçirerek felç olur. artıp çalıp söyleyememektedir.

    1965 yılında hazırlattığı vasiyetname şöyledir:

    "cenaze masrafı için ayrılmış 220 tl'nın taksimi:

    kefen: 36 tl
    yıkama: 40 tl
    mezar: 40 tl
    tabut, teneşir, yıkama: 10 tl
    mertek: 10 tl
    cenaze takımı: 24 tl
    su döken: 20 tl
    çocuklara: 10 tl"

    hicrani, 22 şubat 1969 yılında vefat eder. bayburt'un tuzcuzade mezarlığına gömülüdür. mezar taşında kendi deyişi olan;

    "öyle bir dilbere olmuşum meftun
    şirinsiz ferhatım, leylasız mecnun"

    beyiti yazılıdır.

    bir resmi:
    http://img380.imageshack.us/…380/792/hicrani2ov.jpg

    ---entry kaynakçası---

    -xx. yüzyıl türk halk şairleri antolojisi, emir kalkan, kültür bakanlığı, ankara, 1991
    -büyük halk şairi bayburtlu hicrani, ilhan yardımcı, dizerkonca matbaasi, istanbul, 1968
    -aşık hicrani, sabri özcan san, kültür bakanlığı yayınları, 1987, ankara
  • yıllar önce "yaram içerdendir derman kar etmez" diyerek bugünümü benden iyi anlatmış halk ozanı.
    (bkz: ben feleği gördüm)
  • hicrani baba, nam-ı diğer bayburtlu hicrani.

    annemden dinliyoruz kendisini:

    "kimse bilmezdi derdini. küçüktüm 15- 16 yaşlarındaydım. kapı komşumuzdu hicrani baba. 70 yaşlarındaydı, camiden geldikten sonra kapının önünde oturur, şiirlerini söylerdi. kızı vardı huri abla. onun şiirlerini bir hicrani'den bir de huri abladan dinleyeceksin. annem huri'yi gördüğünde bırakmazdı; "hele kız bir şiirini daha oku" diye diye o bir şiir olurdu on şiir. hak aşığıydı oğlum hicrani baba. sadece o mu? celali baba, aşık sümmani bunların hepsi hak aşığıydı.

    bir gün hicrani kapıda otururken, eşi havva abla gelip evde birşey olmadığını söyler. teyzen o zaman 3-4 yaşlarında. babam da eve ekmek getirmiş, kanatın(bahçe kapısı) kapısına asmış. teyzen duydu mu, anladı mı bilmiyoruz ama poşetten bir ekmeği alıp hicraninin kucağına bırakır. hicrani baba "hanım benim rızık geldi, sizin rızık nerede bilmem " diye cevap vermiş. "

    " hicrani baba kim" diyenler vardır muhakkak, biz en bilindik şiirini koyalım belki hatırlarsınız.
    yıldız tilbe bu şarkıyı söylemese seni tanır mıydık acaba hicrani baba?

    kime kin ettin de giydin alları
    yakın iken ırak ettin yolları
    çok mihnetle yetirdiğin gülleri
    vardın gittin bir soysuza yoldurdun

    sen beni topla da kuşağın kuşan
    ayrılır mı senin sevdana düşen
    safa geldin diye sarıp sarmaşan
    niçin benden muhabbeti kaldırdın.

    senin gönlün olsa beni aradın
    zülüflerin tel tel eer tarardın
    eğer gene ayrılmaksa muradın
    niçin beni ateşlere yandırdın.

    karac-oğlan der ki bakın hâlime
    değirmenler döner çeşmim seline
    hiç inanmam yârin yalan diline
    ben gönlümü savsalaya bildirdim.

    allah rahmet eylesin...
hesabın var mı? giriş yap