• %50 ile en sık görülen cinsi prolaktin salgılayan prolaktinomalardır.
  • kadınsanız doktorunuzun 2 soruyla teşhis edebildiği tümör çeşidi.

    - adetin kesildi mi?
    - evet.
    - göğsünden süt geliyor mu?
    - evet.

    ek olarak tümörün göz sinirleri üzerine baskı yapması sonucu, görme bozukluğu şikayetiniz de varsa en kısa zamanda ameliyat olmanız gerekecektir.
    geçmiş olsun.
  • akromegaliden mütevellit türeyen ve 9 mm seviyesinde,yani hala mikroadenom iken geçtiğimiz ağustos'ta erken teşhis sayesinde ve transsfenoidal cerrahi müdahale ile kurtulduğum tümör çeşidi. basit bir geniz eti aldırma işlemi için gittiğim yalçın varnalı adlı insanüstü şahsiyetin kendi ihtisası olmamasına rağmen (kbb uzmanıdır kendisi zira!) şüphelenerek bir dizi tahlil yaptırmamı istemesi sonucunda ortaya çıktı. bir nevi küçük çaplı bir mucizedir benim hayatımda, zira yavaş ilerleyen bir ayak ve el büyümesi dışında hiçbir belirti yoktu görünürde.
  • dostinex alma sebebinin çoğulu.

    hem insan "olmasaydın be!" diyor, sonradan yine de kendine "sus, isyan etme!" diyor. bir sürü insan daha da ciddi boyutlarda olan ne hastalıklarla uğraşırken sen düzenli kontrol gerektiren ve belli bir süre ilaç alarak tedavi olacağın bir şey ile karşı karşıyasın. raporu alıp da yine dostinex yolları görününce böyle diyorsun.
  • bir tanesinden 2 gün önce kurtulduğum oluşum. du bakalı n'olcak?
  • büyüyen tümör göz sinirlerine baskı yaparak görme bozukluğuna, hatta geçici görme kaybına, şiddetli ve kusmayla sonuçlanan baş ağrılarına sebep olur. burundan sinüs boşluğu geçilerek yapılan ameliyatla tümörün içi boşaltılır. görme bozukluğu bende ameliyattan sonra kısmen düzelse de eskisi gibi olmamıştır. ameliyatın tecrübeli bir doktor tarafından yapılması, tümörün tam olarak temizlenmesi ve bir daha nüksetmemesi için çok önemlidir.

    buradan ameliyatı izleyebilirsiniz. http://www.youtube.com/watch?v=ftjwm8bz9oi

    ameliyattan sonra düzenli bir şekilde hastalığı takip etmek gerekmektedir. 4 yıl önce endoskobik yöntemle temizlediler tümörü. iyi huylu dediler ancak ameliyattan yaklaşık 2 yıl sonra mikro ölçekte tekrar büyüme eğilimine geçmiş dedi doktor. ya büyümesini bekleyip ikinci kez ameliyat olursun ya da ışın tedavisi (gamma knife) olursun dediler. ışın tedavisi yüzde doksan başarıya sahipmiş. 2013 nisan ayında acıbadem hastanesinde ışın tedavisi gördüm (dr. selçuk peker'di tedaviyi uygulayan). tek seanslık bir işlem ve ameliyat gibi rahatsız etmiyor. işlemden sonra günlük hayatına devam edebiliyorsun. ışın tedavisindne sonra hormon dengemde kısmi bozulma oldu. hormon ilacı alıyorum şu an. ilaç kullanma haricinde bir sıkıntım yok.
  • geçen ay şiddetli baş ağrılarım nedeniyle gittiğim nöroloğun istediği mr sonunda konulan teşhis; hipofiz bezi büyümesi! 2 mr çekimi, 1 hormon tahlili.. sonuç; "normalden büyük ama önemli değil altı ay sonra gelin bi daha kontrol edelim".. yaşattıkları stresde cabası?? hiç dr a gitmeyip alsaydım bi majeziksrl, ne güzel hic aklıma takmayacaktım bu meretin varlığını.. kendim kaşındım walla :(
  • (bkz: dostinex)
  • 2009 senesinde 18x20x22 mm iken 2013 senesinde 25x27x25 mm olması sebebiyle artık vedalaşmamız gerektiğini düşündüğüm ve geçen perşembe aldırdığım tümör.

    2009 senesinde bir halı saha maçında dizimi kale direğine çarpmıştım. ayağımda önce ağrı sonra uyuşmalar olunca doktora gittim ona bakalım buna bakalım derken sinir sıkışması olabilir birde beyin mr'ı alalım dedi. sonuçları ertesi gün aldım. doktoru beklerken neymiş bir bakayım dedim. sonuç kısmında bir sürü şey yazıyordu. altı çizilmiş olan " bu görünüm ve bulgular nekrotik transformasyona uğramış makroadenumu ilk planda düşündürtmektedir." cümlesinin ne anlama geldiğini okuduğumda anlamamıştım. kendi kendime nekrotik transformasyona uğramış makroadenom tanıya bak , kesin eften püften birşeydir böyle artis artis yazınca birşey oluyor sanki diyordum. sıram gelince içeri girdim. doktor sinir sıkışması yok ama hipofiz bezinizde bir makroadenom var. yani iyi huylu bir tümör , pek çok kişide doğuştan bile olabiliyor , tedavisi var bla bla birşeyler söylüyordu, bense beyninizde tümör vardan sonrasını duymadım bile.

    neyse o şok kısmı atlatıldıktan sonra tümör çok korkunç , makroaedenomda söylemesi zor olduğu için kendisine ercüment adını koyduğum adenomumla yaşamaya başladım. pek şanslı biri değilim , biz tanıştığımızda ercüment ebatları itibariyle mikroadenomluktan ( 10 mm den küçük) çıkmış makroadenom ( 10 mm den büyük) olmuştu. yani bizim ilaçla küçültme ve sabit tutma şansımız yoktu , tek kurtuluş en başından beri cerrahi operasyondu. ama şanslı olduğum bir nokta ercüment hormon salgılamıyordu. non fonksiyonel tip bir adenomdu yani endokrin kısmı ile pek işim olmadı baştaki testleri saymazsak.

    tüm doktorlar aynı şeyi söylüyordu önce izleyip büyüme var mı onu göreceğiz ona göre hareket edeceğiz ilk sene 3 er aylık dönemlerle ikinci sene ve sonrasında 6 şar aylık dönemlerle izledik ercüment'i.

    benim hem kalbimde hemde beynimde herkese yer vardı oysaki ama yok illa ben büyüyeceğim olduğum yerde duramam dedi ercüment efendi. ameliyata karar verdiğimde ne görme bulanıklığı , ne çift görme ne de başa çıkılamaz baş ağrılarım vardı. ( bunlar ameliyat sinyalleri) tamamen tırsaklığım neticesinde ameliyat olmaya karar verdim. bu adenomların alınması iki yolla oluyor 1.si transsfenoidal yaklaşım yani burun deliklerinizden girip beyin tabanından hipofize ulaşmak ve ordan temizlik yapmak bunun için adenomun belli büyüklükte olması gerekiyor. 2.si ise adenom burundan alınamayacak kadar büyükse kafatasınızı yarıp beyninizi iki loba ayırıp ordan alıyorlar. eee ercümentte sürekli büyüme eğiliminde olduğundan beynimin iki loba ayrılması fikrine katlanamadım. verdik kararımızı , meselenin tamamı o kararı verebilmek zaten ,sonrasında veriyorlar narkozu sen "alice harikalar diyarında" modunda dolanırken kesiyorlar biçiyorlar ruhun duymuyor.

    transsfenoidal yöntem endoskopik ve klasik ( mikroskobik) iki yöntemle yapılıyor
    doktorum endoskopik yöntem ile ameliyat edeceğini söyledi. endoskopik yöntemin en önemli riski beyin omurlik sıvısı (bos) kaçağı olması % 1-3 arası düşük bir yüzde ve operasyon sırasında müdahale edilebiliyor. klasik sisteme göre en önemli avantajı ise burun içi tamponlarının olmaması. bu sistemde görme sinirleri ve şah damar sinirleri daha korunumlu oluyormuş.( doktorun yalancısıyım) klasik sisteme göre daha erken taburcu ediliyorsunuz ayrıca. pazar günü hastaneden çıkabilirdim ama doktorum yoktu pazartesi günü taburcu oldum.

    aşağıda ameliyatla ilgili bir iki link var. ben bu kısımları pek hatırlamıyorum son hatırladığım şey anestezi uzmanının korkulacak bir şey yok birazdan uyuyacaksın dediği.

    ayıldıktan sonra akşam üstü kısa bir yürüyüş yaptırdılar. verdikleri ağrı kesici çok etkili ama etkisi geçince çıldırtırcasına bir baş ağrısı oluyor.

    hapşırmak , öksürmek , ıkınmak sıkınmak, kafaya sert darbeler almak 10 gün kadar yasak. bunlar için çeşitli ilaçlar verdiler. operasyondan sonra 1 hafta içinde normal hayatınıza dönebiliyorsunuz ama bizim evde aşırı ilgili ve pipirikli aile sonucu henüz ben dönemedim.

    şu sıralar burnumda ve başımda orta şiddetli gelip geçici ağrılar oluyor. 1-2 ay içinde tamamen ortadan kalkacakmış. değişik bir durum olursa gelir yazarım. yani inşallah yazabilirim :))

    son bir notta ercüment'e olsun. biliyorum tekrarlama riskin çok yüksek ama geri gelme be paşam , herkes kendi yoluna gitsin , tek ayrılan biz miyiz ?

    tam olarak nerde olduğu ve nasıl alındığının basit hali.

    http://i.imgur.com/k7k0i6i.jpg

    bunlarda ameliyatla ilgili bir iki link
    http://www.youtube.com/watch?v=fi7ja3nlv5q

    benim midem kaldırmaz diyorsan buna bakma
    http://www.youtube.com/watch?v=opfzmjuxt9w
  • kalıtsal olarak hipofiz adenomlarına eğilim yaratan sendromlar:
    (bkz: men 1)
    (bkz: carney sendromu)
    (bkz: mc cune albright sendromu)
hesabın var mı? giriş yap