*

  • "kötü görünmesine neden olduğu için ondan nefret eden bir üstü tarafından basilisk istasyonuna sürülmüştü ve yıkıma sürükleniyordu.

    moralsiz mürettebatı gemilerinin allahın unuttuğu yerdeki bir gümrük istasyonundaki aşağılayıcı sürgünü için onu suçluyordu.

    sistemin tek yaşanabilir gezegenindeki yerliler cinnete neden olan halusinojenlere alışmışlardı.

    parlemento sistemi tutmak istediğine emin değildi; en büyük yerel endüstri kaçakçılıktı; tüccar kartelleri kellesini istiyordu; yıldızlar fatihi sözde haven "cumhuriyeti" bir şeyler karıştırmaktaydı; ve honor harrington'un elinde bütün bir sistemin polisliğini yapmak için silahları işe yaramayan tek bir ihtiyar hafif kruvazör vardı.

    fakat onun peşindekiler bir hata yapmışlardı. onu kızdırmışlardı."

    basilisk istasyonunda, arka kapak.

    bu kitapla hikayesi başlayan honor harrington, usta bilimkurgu yazarı david weber'in aynı adlı hikayesinin ana karakteridir. tam adı honor stephanie harrington olan bu kadın uzak gelecekte manticore yıldız krallığı kraliyet yıldız donanmasının subaylarındandır. seri boyunca gelişimini izlediğimiz harrington, serinin kapsadığı yıllar boyunca kendini iyi bir asker, yetenekli bir diplomat, usta bir stratejist ve bıçak keskinliğinde bir zekaya sahip, muhteşem bir uzay gemisi taktisyeni olarak gösterecek, ve kitaplar dışında pek rağbet görmeyen bir tür olan askeri bilimkurgunun en parlak karakterlerinden biri olarak ortaya çıkacaktır.
  • serinin son kitabı* itibarıyla tüm ünvanlarıyla tam adı şöyledir: lady dame honor stephanie alexander-harrington, admiral of the fleet, eighth fleet, royal manticorean navy, admiral of the fleet, protector's own squadron, grayson space navy, duchess harrington, steadholder harrington, countess white haven, dame knight of the order of king roger.
  • evreni honorverse olarak anılan roman serisi. olaylar 1900 p.d. (post diaspora, ilk koloni gemisinin dünya'dan ayrılışı ile başlayan ve sol sisteminin güneş yılını temel alan takvime göre) ya da 4003 yılında başlamaktadır.

    diaspora ile ışıktan hızlı seyahatin icadı arasında 725, ışıktan hızlı hiperuzay sistemlerinin koloni gemilerinde kullanılabilecek kadar adam edilmesi arasında ise 1284 yıl vardır. bu bazı çok ilginç gelişmelere neden olmuştur (en uzak sistemlerin bağımsızlık ilan etmesi (manticore, haven, andermani gibi), ışıktan yavaş gemilerle yola çıkan daha zengin kolonicilerle nüfusu doldurmak için getirttikleri insanlar arasındaki ayrım dolayısıyla aristokrasinin tekrar ortaya çıkşı gibi).

    honorverse'de gemiler geminin alt ve üstünde oluşturulan öne eğik yerçekimsel stres alanlarının (impeller wedge-sevk kaması olarak anılırlar) yarttığı itimi kullanarak hareket ederler. görünüm aşağı yukarı şöyledir:
    .................................
    ...........//......\\..............
    ..........//........\\.............
    .........//..000..\\............
    ........//.....m....\\...........
    .......//...../--\....\\...........
    ......//.....|oo|....\\..........
    .....//.......\--/......\\.........
    ....//.........w........\\........
    ...//........000........\\.......
    ..//........................\\.......
    .//..........................\\......
    ...................................
    bu stres alanları bilinen hiçbir silah tarafından delinemez. bu stres alanına dokunan herhangi bir cisim bir karadeliğe çarpmışcasına yerçekimi gerilimince (gravitic shear) yok edilir. bu da gemilerin bordalarının hem hedef, hem de silahların konulacağı doğal mekanlar olarak önem kazanmalarına neden olur. gemilerin bordaları yan duvar olarak adlandırılan daha zayıf yerçekimi alanlarınca korunur. bu her ne kadar yapılan saldırıları bir derece saptırarak bir koruma sağlasa da ana sevk kamalarının gücüne yaklaşamaz bile, dolayısıyla delinebilir. bir gemi çatışmayı kesmek istediğinde yan yatarak alt ve üst sevk kamalarını düşmana göstermek yoluyla kendini tamamen koruyabilir, lakin ateş etmek istiyorsa dönmek ve kendini açığa çıkarmak zorundadır. gemilerin gidebileceği maksimum hız aşağı yukarı bellidir: askeri gemilerde 0,8 c. bu sürat parçacık kalkanlarının gücüne göre belirlenir, ayrıca relativistik zaman bükülmesi etkilerinden kaçınmanın tek yoludur. (ticaret gemileri daha zayıf -ve ucuz- parçacık kalkanları dolayısıyla maksimum 0,5-0,65 c arası hızlara ulaşabilirler. bazı özel yapım yolcu gemileri 0,7c'ye kadar çıkabilir ama daha fazlası ekonomik değildir.)

    askeri gemiler arasında en büyük farkı ivme oranları yaratır. teoride sevk itkisi kullanılarak anında ışık hızına çıkılabilir. lakin pratikte işler biraz değişiktir. ivme, eylemsizlik kompensatörü ile sağlanır. böylece 600 g'ye varan ivmelerde mürettebatın püreye dönmesi engellenir. ivmenin sonucu ortaya çıkan eylemsizlik bu cihaz tarafından sevk kamasının oluşturduğu yerçekimi stres alanına aktarılarak nötralize edilir. gemi ne kadar küçükse, kompansatörün aktaracağı eylemsizlik o kadar küçük olmaktadır. böylece gemi çok daha büyük oranlarda ivmelenebilmektedir. bir kaç on bin tonluk destroyerler 550 g ivmelerine ulaşabilirken, bir kaç milyon tonluk süperdrednotlar ancak 400-425 g gibi hızlanma oranları çıkarabilmektedirler.

    gemiler ışıktan hızlı gitmek için iki sistemi kullanırlar. bunlardan birincisi, hiperuzay jeneratörüdür. bu cihaz sayesinde gemi, noktaların birbirine daha yakın olduğu hiperuzaya geçebilir. hiperuzay bantlar halindedir: bir gemi ne kadar yüksek bir banda geçerse gerçek uzaya oranla hızı o kadar yüksek olacaktır. gemiler hiperuzayda hızları belli bir düzeye ulaştığında otomatikman bir üst banda geçerler, ve geçiş esnasında büyük bir miktar hız kaybederler (bu konuda kitaplarda kesin bir tanım olmamasına rağmen tahminim gerçek uzaya göreli olarak hızın aynı kalmasından kaynaklandığı yönündedir bu kaybın) gemiler normal hiperuzaydan standart sevk kamalarını kullanarak yol alırlar. lakin hiperuzay sakin bir yer değildir. büyük yerçekimi dalgalrı ve akıntılarına sahiptir. bu sevk itimi kullanan bir gemiyi saniyeler içinde parçalayabilir. bununla başa çıkmak ve bu büyük ve çok hızlı akıntıları avantaja çevirmek için adını mucidi olan adrienne warshawski'den alan warshawski yelkenleri kullanılır. bu yelkenler üç işe yarar: birincisi, rüzgarı arkasına almış bir gemi ya da bir dalgayı süren bir sörfçü gibi geminin yerçekimi dalgasını sürerek hızla hareket etmesini sağlar; ikincisi, yelkenler eylemsizlik kompansatörünün eylemsizliği neredeyse sonsuz güçteki yerçekimi dalgasına aktararak salt sevk itiminde hayal bile edilemeyecek ivmelere ulaşmasını sağlar; üçüncü olarak üzerine etkiyen güçlerle arkasında geminin gerekirse kullanabileceği muazzam bir enerji dalgası oluşturarak geminin hiperuzayda reaktörlerini desteklemesine ve dinlendirmesine imkan verir.

    velhasıl, honor harrington'un dünyasında uzay gemilerinin savaş doktrini sevk itiminin sınırlamalarıyla şekillenir. borda ateşi önem kazanır. sevk kamasının ön ve arka açıklıkları kapatılamadığı için düşmanın hattını (ya da üç boyutlu savaş ortamında duvarını) kesmek en önemli manevradır. açık uzay çarpışmaları genelde sonuçsuzdur: zira savaş bir taraf için kazanılmayacak gibi görünüyorsa o tarafın gemilerini sevk kamalarını düşmana verecek şekilde çevirip elini kolunu sallaya sallaya voltasını alma imkanı her zaman vardır. bu yüzden çatışmalar genelde korunması gereken sabit hedefler (istasyonlar, yerleşime sahip yıldız sistemleri) için ve bunların etrafında olur. gemiler kabaca üç gruba ayrılır: hafif saldırı gemileri (light assault craft-lac) bu gemiler hiperuzay yetisine sahip değillerdir. modern filo karşılaşmalarında değersiz görünseler de manticore yıldız krallığı donanmasının yeni füze sistemleri ve lac taşıyıcı (bir nevi uçak gemisi) projesi sayesinde kendine savaş hattında yer bulmaya tekrar başlamışlardır; eskortlar (bir kaç on bin tonluk destroyerlerden (bu gemiler zırhsızlıkları nedeniyle teneke kutu olarak anılırlar) bir kaç yüz bin tonluk muharebe kruvazörlerine kadar); ve harp duvarı gemileri (savaş gemileri (battleship- bu tür modern savaş hattı için fazla hafif kaldığı için son dönemde kullanımdan kalkmıştır. sadece bazı yıldız devletleri sistem güvenliği için bulundurmaktadırlar) dretnotlar ve süperdretnotlar, ki bu sınıfların üyeleri bir kaç milyon tona kadar ulaşabilmektedirler.).
  • honor harrington dünyasının en önemli parçalarından biri de sphinx ağaçkedileridir.

    sphinx, iki yıldızlı manticore sisteminin yaşanabilir üç gezegeninden biridir. (diğerleri ilk yerleşilen, krallığın başkenti sayılan ve hem krallığa hem de sisteme adını veren manticore ve ikili sistemin diğer yıldızı olan manticore b'nin etrafında eliptik bir yörüngede dönen vahşi iklim koşullarına sahip gryphon'dur.) bu sıvı su zonunun dış sınırlarında dolaşan bu soğuk gezegen uzun kışları ve ekvatorunda bile aylarca yerde kalan karı ile ünlüdür. bunun sonucunda, gezegenin genç ve dağlık karalarının çoğu ormanlarla kaplıdır. ağaçkedileri, bu ormanlarda yaşayan pek çok türden biridir.

    ağaçkedileri, tüm yerli sphinx yaşam formları gibi altı üyelidirler. (yine kedigilleri andıran hexapuma, koyun, geyik ve ile domuz arası bir tür olan cragsheep diğer örnekler olarak kitaplarda geçmektedirler.) aslında kediden çok sansara ya da gelinciğe benzer bir vücut yapısına sahiptirler, ama kulaklarının kedigillerinkini andırması ve davranış özelliklerinin onlara benzemesi nedeniyle kedi olarak anılırlar. sphinx ağaçkedisinin bir çift gerçek eli, bir çift ayak-eli bir çift de ayağı vardır. gerçek elleri insan elininkine eşdeğer bir kavrama yeteneği veren biri karşıt dört parmağa sahiptir. ayak-eller şempanzelerin ayakları gibidir: sınırlı bir kavrama yetenekleri vardır. ayaklar sansarlarınkini andırır. her parmakta iki buçuk santime yakın boyda ve normal pençe ve tırnakların aksine protein yerine daha çok dişleri andıran bir şekilde mineral yapıda olan ve sivri oldukları kadar kıvrık iç yüzeylerinde keskin de olan pençeler vardır.

    ağaçkedileri bilinç ölçeğinde 0,83 derecesine sahiptirler (insan=1) dolayısıyla bilinçli sayılırlar. kedilerin sphynx'deki vahşi kolonilerinde alet yapımı ve karmaşık sosyal organizasyonlara rastlanmıştır.

    ağaçkedilerinin en ilginç özelliği insanlarla bağ oluşturabilme yetenekleridir. empatik yeteneklere sahip kediler seçtikleri bir insan ile kırılmaz bir bağ oluşturabilmektedirler. bu bağ insan için kedinin zihinsel varlığının yaratıığı bir sakinlik sağlar. kedi insanının duygusal durumuna tepki verir, hatta güçlü duygular kediyi güçsüz bırakabilir. hangi kedinin ya da hangi insanın bağlanabileceği kedilerin bile bilemediği bir şeydir.

    kediler kendi aralarında empatik oldukları kadar telepatiktirler de. bu konuşmak için gerekli olan karmaşık sesleri çıkarma yetisinden yoksun bir ağız ve gırtlak yapısının varolmadığı bir durumda karmaşık sosyal bir yapının açığa çıkmasını sağlamıştır.

    kediler etoburdurlar, lakin ilginç bir şekilde insanlar tarafından sphinx'e getirilen kerevize karşı büyük bir ilgi gösterirler. kerevizin, özellikle sphynx'te yetişmesi için genleriyle oynanan versiyonun kedilerin telepatik yeteneklerini güçlendiren bir madde içerdiği keşfedilmiştir. kolonizasyonun ilk yıllarında, seralardan çalınan kerevizler kedilerle insanlar arasında ilk temasın da nedenidir. bu ilk temas (stephanie harrington adlı on yaşında bir kız çocuğu tarafından yapılmıştır) aynı zamanda ilk bağlanmayı da görmüştür.

    ağaçkedileri, her ne kadar sevimli ve iyi niyetli hayvanlar olsalar da, insanları, dostları ve klanları tehdit edildiğinde son derece tehlikeli olurlar. öfkeli bir ağaçkedisinin, kudurmuş bir motorlu testere olarak adlandırıldığı vakidir: her biri bir buçuk santimlik dört pençeyle donatılmış altı bacak ve iğne sivriliğindeki dişlerle dolu ağızları, onları pek çok dünya hayvanının hayal bile edemeyeceği kadar ölümcül kılar.

    "ağaçkedileri için iki tür düşman vardır. gerektiği şekilde icabına bakılmış olanlar ve hala hayatta olanlar."
  • bir tv dizisine dönüştürüleceği söylentileri ortalıkta dolanmakta olan seri. yaparlarsa david weber'in ustalıkla saniye saniye anlattığı uzun, dans gibi, sanatlı savaş sahnelerini nasıl kıvırırlar çok merak ediyorum.

    honor harrington'u oynayacak isim olarak güzeller güzeli claudia christian'ın adı geçiyor. kendisini daha önce babylon 5'te efsanevi commander susan ivanova olarak izlemiş, pek de sevmiştik. honor'a iyi gider gibi geliyor bana.
  • bilimkurgu yazarı david weber'in elinden çıkmış, eric flint gibi yazarlar tarafından geliştirilmiş, baen books'un hayalgücümüzün hizmetine sunduklarının arasında en derli toplu ve en zevkli evrenlerden biri. honor harrington serisi askeri bilimkurgu kitaplarının geçtiği evrendir. özellikle bir askeri bilimkurgu serisi için arkaplanı ve fiziği en sağlam doldurulmuş bilimkurgu evrenlerinden biridir (gerçi burada amaç daha çok yazarın tutturmaya çalıştığı temayı ve atmosferi kurabilmenin -uzayda geçen napolyon savaşları atmosferi- gerekleridir.) ve okunması yazarın bazı bazı yorucu olabilen alışkanlıklarına rağmen oldukçe zevkli ve heyecan vericidir.
  • itiraf etmek gerekirse honor harrington serisi ilk başta napolyon savaşlarının uzayda geçen versiyonu ya da horatio hornblowe'in uzay versiyonu hissi verebilmektedir. aslında amaç gerçekten de biraz da budur ama işin kokusu sonradan çıkmaktadır.

    honor harrington evreninin bir diğer ilginç özelliği ise space opera tadı içermesine rağmen hiç uzaylısının olmamasıdır. uzaylı ırklar ya çok ilkeldirler, ya da sahneden çekileli çok olmuşlardır. sahneye doğrudan etkileri yoktur, dolaylı etkili olanlar da bir iki tanedir. (özellikle sphinx ağaçkedileri, biraz da ilk kitapta medusanlar)

    durum böyle olunca izlediğimiz yine insanın insana ettiğidir, ve hikaye bir bilimkurgudan çok bir politik kurgu ya da tarihi roman gibi akmaktadır. lakin bilimkurgu öğeleri son derece sağlam kurulmuş olan honor harrington dünyasında -ki david weber uzayın ne kadar büyük olduğunun farkında olan az sayıdaki bilimkurgu yazarından biri olduğu için astronomiye ilgi duyanların space operalarda fact hatalarına sinir olma durumu honor harrington'da yoktur- tutarlı, ve son derece zevkli okunan, canlı ve hareketli bir evren yaratılmıştır.

    weber'in bir başka ilginç yanı da kolay kolay karakter korumamasıdır. kitabın adını veren karakter dışındaki herkes ölebilir, sık sık ölür de. bu ölümler çok ani de olabilmektedir, ayrıca honorverse savaşlarının karakteristik vahşeti hikayeyi karakterlerle özdeşleşme eğilimindeki okuyucular için bir duygusal iniş-çıkışlar zincirine çevirebilmektedir.

    hnorverse dünyasının bir ekstra özelliği de bilimkurgularda sık görülmeyen bir şekilde dünyanın politik, stratejik, ekonomik ve sosyal örgülerinin de son derece sağlam kurulmuş ve üzerinde uzun süre düşünülmüş olmasıdır. bu açılardan da honor harrington serisi son derece doyurucu bir okuma sunmakta, fazla bir suspension of disbelief'e yer bırakmayarak okuyucuyu tatmin etmektedir.

    velhasıl okuyun lan! dilimizde tüy bitti. birinci kalite bilimkurgu, hem okumak için bk manyağı olmaya da gerek yok. memlekette benden başka bunun farkına varan vatan evladı yok mudur lan? hakkında geyik yapacak adam bulacam diye kuduruyorum.
  • (bkz: baen books)

    yukarıdaki başlıkta geçen linklerden bu serinin bedava e-booklarına ulaşılabilir.
hesabın var mı? giriş yap