• bütün hukuksal olayların sosyal olay olduğu gözönüne alındığında, toplumsal yaşam ile hukuk arasındaki etkileşimi, hukuk kurallarının köklerini inceleyen "pozitif bilim" dalı.
  • iki gündür çalışıyorum hala ne anlattığını çözemediğim ders. çok zeki olmasam da geri zekalı da değilim. mustafa tören yücel kitabı nasıl yazdıysa okudukça kafam karışıyor sıkılıyorum amk.
  • tanım=bir bilim dalı
    örnek=hem kadın hem avukat
  • hukuk fakültesindeki adamakıllı derslerden bir tanesi. hatta en lazımı kanımca. sonuçta lanet olası maddi hukuktan uzaklaşıyorsunuz , olayın özüne doğru seyahate çıkıyorsunuz.

    ha bu ülkede nasıl ders olarak okutuluyor ona da şaşıyorum aslında. şimdiye kadar müfredattan kaldırılması lazımdı. gerçi bazı üniversitelerde seçmeli olarak okutuluyormuş onu da duydum. seçmeli dersin mantığını ya ben çözemedim ya da bu işte bir terslik var.

    hukuk ezberliyoruz hepimiz hukuk yapamıyoruz. hukuğu kim yapıyor. birileri yapıyor işte az çok biliyoruz. sosyolojiyle de pek araları yok anladığım kadarıyla. ya da iktisap ediyoruz işte. oh ne güzel toplum mühendisliği.
  • muazzam kağıt verdiğim ve hatta hocanın kitabını aşıp başka kaynaklardan da verilerle süslediğim halde anlamsız bir not aldığım hukuk felsefesi nin bütünleyici diğer dersi. (bkz: niyazi öktem)
  • max weber'in, tanıtım yazısı aşağıdaki gibi olan eserlerinden biridir.

    "weber derin bir bilgi, çetrefilli bir dil ve yoğun bir kavramsallaştırmayla, anlaşılması zor ve yanlış anlamaya müsait eserler vermiştir. kuşkusuz max weber’in geliştirdiği anlayıcı sosyoloji ulaştığı sonuçlar ve kullandığı yöntem bakımından eleştiriye açıktır ve eleştirilmesi gerekmektedir; lâkin weber'i eleştiren yaklaşımların bir çoğu maalesef yanlış anlaşılmadan veya tam olarak anlaşılamamadan kaynaklanmaktadır. bunda da en çok weber’in ağdalı dili ve pozitif olmaktan daha çok idealist felsefeye dahil edilebilecek bir metodoloji kullanmasının payı bulunmaktadır.

    weber; batıda özellikle karl marx ile birlikte kendisinden sonra gelen bütün sosyal bilimcilerin bir şekilde yüzleşmesi ve hesaplaşması gereken bir sosyal bilimci olmuştur. onu böylesine etkili kılan hususlardan birisi de kuşkusuz ilgi alanlarının hukuktan iktisada, din tahlillerinden siyasal bilimlere kadar bir çok konuyu kapsaması ve bu alanlarla ilgili temel eserler vermesidir. günümüzde weber’e yapılan atıflar bir tarafa weber üstüne yapılan çalışmalar bile artık başlı başına bir literatür oluşturmaktadır. bu da kaçınılmaz olarak max weber sosyolojisinin ne olduğuna dair bir merakı ve ilgiyi uyandırmıştır. elinizdeki eser hem bir sosyoloji ustasının, hukuk sosyolojisinden ne anladığını ve hem de bir disiplin olan sosyolojinin, nasıl meydana geldiğini göstermesi açısından klasik bir metin olma özelliği taşımaktadır."
  • kanun koyucu ve uygulayıcılarının, hukuk yaratma ve uygulama sürecinde iradesine etki eden etmenleri toplumsal bir perspektiften inceleyen bilim dalı.
  • durkheim ve marx’ın temelini attığı, klasik anlamda sistematikleşmesi ve bugünkü anlamı ile bildiğimiz halinin kurucusunun (bkz: max weber) olduğu, sosyal bilim.

    weber, marx’ın salt ekonomi temelli toplumsal açıklamalarına siyaset/bürokrasi gibi iktisadi değerlerin dışında sosyal değerler ekleyerek, hukuk sosyolojisinden lafzi olarak adam akıllı bahseden ilk düşünürdür. weber’e göre ideal 4 tip vardır. bunlardan şekli rasyonelist hukuk ya da formalist hukuk, realist hukukçuların hedefidir, eleştirilir. eleştirinin temeli, pozitivist ağırlığı olan bu ilkenin, “adillik”den uzaklığıdır. ‘ olgu’ ya ‘değer’ katmak gerektiğini ve adelete ancak böyle ulaşılacağını söyleyen realist hukukçular, weber’in tiplerinden bazılarını, bu değeri ihtiva etmemesinden dolayı eleştirse de; weber başlı başına total bir pozitivist zaten değildir. hukuk sosyolojisini temellendirmek için olan ve olması gereken üzerinde durmuş , bunları açıklamıştır; doğrudan bir yargıda bulunduğunu söylemek isabetli görünmemektedir.
  • çok derin mevzular dönüyor burada. o kadar ki, bundan başka yazabilecek cümlem yok.
  • "modern sosyolojik düşünce, bireyin toplumsal koşullar içinde biçimlenen hareketlerini, bunların gerçekleşmesine dair imkân ve imkansızlıklar araştırırken; siyasi iktidarın baskısı altında kalan kişinin farklılaşan işlev ve davranışlarını da ele alır. klasik hukuk sosyolojisi yaklaşımları hukuku, devlet hukukuyla sınırlı olmaksızın toplumsal yaşamın derinliklerinde dolaşımda olan bir olgu olarak ve bilimsellikle incelemekteyken, günümüzdeki çalışmalar ise hukuku, son tahlilde, bir yönetimsel rasyonalite paradigması içinde de değerlendirmektedir.

    bu gerçeklikten yola çıkarak, hukuku sosyolojik olarak kavrayan hukuk sosyolojik olarak kavrayan hukuk sosyolojisini, hukuku bir toplumsal olgu olarak görüp, onu sosyal yaşamın önemli bir çalışma alanı olarak inceleyen, bu anlamda hukuk eğitimine de yeni imkânlar sunan ve önünü açan bir disiplin olarak tanımlayabiliriz."
hesabın var mı? giriş yap