• bir ulrich seidl filmi..viyana banliyolerinde yasanan sıkıntı,tembellik,melankoli,alkol,müzik ve siddete bulanmıs cinselligi oldugu gibi yansıtan bir film..
  • modern dünyanın yabancılaştırdığı insanlar üzerine bir avusturya filmi. termometrenin gösterdiği sıcaklık artarken bireylerin filmin her karesinden akan soğukluğu, birbirlerine ve kendilerine yabancılıkları perdeden doğallıkla geçiyor. 6 farklı hikayenin aynı şeyi söylemesi ustalıkla becerilmiş.
    "a must see!"
  • dis dunya ile ic dunyanin ayriminin ince duvarlardan ibaret olduguna deginir. duvarlar ince olmasina ragmen, (bkz: entfremdung) effekt cok gucludur. disarida umarsizca guneslenen bikinili 50 yasindaki kadinlar ve iceride ic camasiriyla oturup sigara icen 50 yasinda kadinlar. filmde kitch bir ciplaklik hakimdir, ciplakligin gercekligini izleyicinin gozune sokmak istercesine.
  • rahatsız ediciliği hat safhada bir film. yinede izlenmeli..
  • kariyerine belgeselci olarak başlayan avusturyalı yönetmen ulrich seidl'ın 2001 yapımı filmi. modern insanın bıkkınlığını, çaresizliğini, olaylara kayıtsızlığını ve en önemlisi yalnızlığını izleyiciye çok sert sahnelerle hissettirir. filme hakim olan uzun sahnelerde duygular içinize iyice işler. bütün karakterlerde ortak noktaları görebilirsiniz. filmde deli olarak gördüğümüz kişinin, hikayelerdeki insanlar arasında belki de en normali olduğunu fark edersiniz.
  • hundstage yani dog days halk arasinda yilin en sicak gunlerini (24 temmuz - 23 agustos) betimlemede kullanilan bir terim. iste avusturyali yonetmen ulrich seidl'in iki saati askin suren filminin cikis noktasi burasi. film viyana'da cehennem sicaklarinin yasandigi en sicak iki gunde geciyor. viyana'nin can sikici banliyolerinde sicaktan bunalmis, karamsar ve yalniz insanlarin hikayeleri anlatiliyor.

    film birbirine paralel ama pek de bagli gozukmeyen (birkac istisna disinda) 6 oykuden olusuyor. bu oykulerdeki karakterlerin yalnizligi, iletisimsizligi, karamsarligi belgesel tadinda aktariliyor izleyiciye. yonetmenin diger filmlerinde oldugu gibi bu filmde de izlemesi zor sahneler var. yasli bir kadinin striptease yaptigi sahne, bosanmis bir ciftin grup seks seanslarina katildigi sahneler vs.

    seild belgesel yonetmeni oldugu icin kamera kullanimi nedeniyle izleyicinin; filmdeki karakterlerin ozel hayatlarina dahil oluyormuscasina, onlarin hayatlarini rontgenliyormuscasina bir tat almasini istiyor ve bunu da gayet iyi basariyor.

    benim gibi bircoklari ulrich seidl'i bu film ile tanimistir muhtemelen. yonetmenin models sonrasi ikinci kurmaca filmi. venedik film festivalinden juri ozel odulu almis. filmdeki oyuncularin cogu amator oyuncular. filmin son sahnelerinde telefonda turkce konusan kadin da ayri bir dumur olayi.
  • gummo'nun avusturya'daki izdüşümü diyebileceğimiz bir film.
  • sinema tarihinin en alışılmışın dışında sahnelerinin toplaması gibi bir prodüksiyona sahiptir bu film. bu filmin kültürel kodları değil de sinematik kodları ile bir avrupa filmi olduğunu ayırt edebilecek kadar göz olursa bir insanda, gerçekten diyorum sinema ile ilgili level atlar. ki bence toni erdmann'ın yönetmeni de ulrich seidl'dan dev etkilenmiştir.

    arkadaş hala unutmuyorum filmdeki striptiz sahnesini.
  • şöyle bir sahne getiriyorum gözümün önüne:

    filmin son sahnelerinde telefonda türkçe konuşan başörtülü kadin, torunu tosunu toplayıp "hadi bir çay koyun da oturup oynadığım filmi seyredelim!" diyor.

    filmi görenler anladı ne dediğimi.
  • bu karantina gunlerinde izledigim guzel filmlerinden biri.
    ulrich seidl kamerayi oyle incelikli kullaniyor ki avusturya insanin en siradan aktivitesini iki saat boyunca sıkmadan izletmeyi basariyor.
    avusturya banliyolerinde gecen alti farkli hikaye konu ediliyor filmde. izlerken avusturya varos mahelleleri boyle ise burjuva mahalleleri nasıldır diye dusunuyor insan.
hesabın var mı? giriş yap