*

  • istanbul üniversitesi'nde deniz bilimleri fakültesinde öğretim üyesi olan dr. yavuz örnek adlı "bilim insanı"nın zırvalamasıdır.

    saygıdeğer arkadaşlarım tehlikenin farkında mısınız? bir bilim insanından bahsediyoruz ve onun milyonlarca kişinin izlediği devlet televizyonu olan trt'de söylediği söz bu. bir utanç kaynağıdır bu türkiye için. bilimde ne kadar geride olduğumuzu ve gençlerimizi hangi zihinlerin yetiştirdiğini gösteren üzücü bir durum. bu kişinin ünvanı akademisyen.

    programın devamında geminin yakıtının nükleer yakıt olduğunu ve geminin tahtadan değil demir bir levhadan oluştuğunu söylüyor. nereden baksak elimizde kalıyor maalesef. üzülüyorum ve öfkeleniyorum. elimden başka bir şey de gelmiyor. elbet bu devran döner ve böyle gereksiz insanlar ne doktor ünvanını alabilir ne de akademinin kapısının önünden geçebilir.
  • bu su ürünleri profesörü eğer, "kurandaki anlatılara bakarak ancak böyle olursa mantıklı olacağını düşünüyorum" deseydi biraz daha iyi olurdu.

    burada, bu adamın, o dönemlerde telefonun olduğunu söylemesinden daha önemli bir şey var. o da kurandaki nuh tufanı anlatılarının, bilimsel temellere oturmamasına rağmen hala gerçek olarak lanse edilmesi problemi.

    tamam bir komedi kisvesi adı altında bu adamı merkeze alıyoruz fakat nuh tufanı sorunsalı ne olacak?

    bence adam sonuna kadar haklı. adam bir müslüman olarak mecburen nuh tufanını doğrulamak zorunda. çünkü islam bu tufanın gerçek olduğunu söylüyor. ama islam, nasıl olduğuyla ilgili diger dinler kadar ayrıntılı bilgiler vermiyor. bu adam da hikayedeki boşlukları kendince açıklamaya çalışmış.

    ha sadece kendisinden okadar emin konuşması doğru olmamış. en azından samimi ama biraz da saf bir müslüman olduğunu düşünüyorum. işte kurandaki bazı anlatıları kıvırmadan samimi bir şekilde doğrulamaya çalışınca böyle komiklikler ortaya çıkıyor. ki bu da kaçınılmazdır zaten. oyüzdendir ki nuh tufanı gibi konularda ilahiyatçılar çok fazla konuşmayı istemezler. biraz çakal olanlar konuyu ortaya yatırmak istemezler.

    valla kim ne derse desin ben adamı sevdim. helal olsun diyorum.
  • maneviyattan uzak, tamamen şekilcilik ve de menfaate dayalı bir din anlayışının hakim olduğu bir toplumda böyle adamların çıkıp bu şekilde saçmalamaları gayet doğal zira hedef kitlesini babadan oğula dangalak olarak görmekte ve belli ki daha makul bir açıklama yapma gereği duymamakta.

    işin bir diğer acı noktası ise bu adamın akademide yer alması. eğitim bir toplumun temelidir. eğitim sisteminiz bozuksa bunun elbette politik, ekonomik ve de hukuki zeminlerde olumsuz yansımaları olacaktır.

    bugün gelinen noktaya baktığımızda çok da haksız olduğum söylenemez. maalesef söylenemez.

    tanım: bir akademisyenin ortaya koyduğu sözüm ona tarihi gerçekler.
  • telepati kurdu dese işi kotaracak ama inanç ve propaganda o kadar gözünü karartmış, o kadar cahil kalmış ki, aklına gelen ve bildiği ilk saçmalığı madde ile açıklamaya kalkıyor.
  • pek lafı edilmez ama 100 kontör borcu vardır bana
  • şimdi y kuşağı bilmez, aslında telgrafı da hz. adem bulduydu, lilith'e tegraf çekerken havva'ya yakalanınca kıyamet koptu tabi. biliyorsunuz allah babamız alemleri altı günde yarattıydı, 7. gün dinlenirken adem'le havva'nın gürültüsüne uyandı, tüüh dedi size dedi , bi rahat vermediniz dedi. sonra ikisini de birer tekmeyle yuvarladı yer yüzüne. sonra ara dur havva'yı.
  • acilen torbacısını değiştirmesi gereken kişi beyanı.
  • ulkemizdeki egitim kalitesizligini ortaya kendi üzerinden ortaya çıkaran fedakar çakma prof bu halk senin kahramanlıgını hafızasından silemeyecek
  • gündemin biraz gerisinden geliyorum, bir programa çıkmış dayı, şimdi izledim, çok tatlı bir abi öncelikle, kendi açısından da gayet tutarlı ayrıca... sonuçta dinler-inançlar hakkında konuşunca, bundan daha fazla bir mantık ortaya koyulamıyor...

    hz. musa mesela... 4000 yıl önce 300.000 insanla denizi yarıp ülkeden ülkeye gittiler. insanlık tarihindeki en büyük göç hareketlerinden biri ama bir tane arkeolojik bulgu yok! firavunun kim olduğu bile belli değil, adı yok! olayla ilgili bir devlet kaydı yok. ama sorsan asası yılan oluyordu, ona inanırlar. ee hz.nuh'da da iphone olabilir o zaman bir şekilde!

    leyla ile mecnun'un hikayesi... mecnun, leyla'ya olan arzusu yüzünden, saplantılı bir şekilde, büyük bir tutkuyla, çöl gibi yaşamak için bile elverişli olmayan, hiçbir arzunun olmadığı bir yere düşüyor. bugün de "mecnun'a dönmek" kalıbını, tek bir arzuya saplanmak olarak kullanırız.

    işte bu bir konsept mesela! tıpkı la fontaine'ın masalı gibi... aslında ne karınca var ortada, ne ağustos böceği. biri çalışmayı, planlı olmayı, diğeri tembelliği simgeliyor. tevrat, bu konseptlerden oluşmuş alegorik bir metin. musa'nın, nuh'un filan hep bu şekilde metaforik karşılıkları var.

    olay bundan ibaret! bir takım bilgeler, insanlığa bir rehber olabilmesi için bir kitap yazıyorlar. sonra bir takım cahil yığınlar onu kutsal sanıyor ve olaylar gelişiyor. yani herhangi bir dine inanan adam, ne zeus'un şimşeklerine laf edebilir ne de nuh'un iphone'una, önce bir dönüp kendine bakması gerekir...
hesabın var mı? giriş yap