• itiraf ediyorum, ben de bu insanlardanım.

    tıpkı onlar gibi "ulan ben kazıyo olsam kaç gün sürerdi aceba. bak bi kepçe hareketiyle beş saatlik işimi halletti vayamuğagoyyim" diyorum içimden. evet evet, fırsatım olsa bir kepçenin toprak eşelemesini akşama kadar izleyebilirim.

    onbinlerce yıldır bilek gücüyle yaptığımız işleri mekanik eşşeklere yaptırmanın keyfini duyuyorum bu aletleri izlerken. e genlerimize işlemiş çalışma formülünü alt üst eden bu aletlerin hayatımıza girmesi bir yüzyıl ya var ya yok. kolay değil binlerce yılın izlerini silmek.
  • bu sersemsepelekler bazen hayranlığı abartıp makinelerin dibine sokulur ve dalar giderler. sonra bir vincin tepesindeki eleman elindeki çekici 20 metre yükseklikten düşürür ve kafasını sıyıran çekiç sayesinde gerçek hayata dönen sersemsepelek kaçarak uzaklaşır. başka bir gün bir ekskavatörün hafriyat çalışmasını seyrederken dönen makinenin kovasının vücudunu ortadan ikiye bölmesi sonucu hayata gözlerini yumar.
  • özellikle büyük kepçeler**, büyük kamyonlar** ve buldozerler, greyderler gibi toprakla, kumla, kayayla veya karla uğraşırken, sanki o kadar ton şeyi itelemek masa üstüne dökülmüş şekeri ya da kumsaldaki kumu avuçla hareket ettirmek kadar basitmiş gibi davranan iş makinalarını hayran hayran seyretmeleri sebebiyle hor görülmemesi gereken insanlardır.

    bir de kule vinçler vardır, 60-70 metre yükseklikte çalışanlar.

    insan hem bu makinaları tasarlayıp üretene, hem onları kullananlara saygı duyar, niye duymasın ki.
  • bocekleri dogal ortamlarinda izleme yetisi yuksek olanlarin kentlerdeki makinelesmis bocek imgelerine hayret ve zevk karisimi bir ifadeyle bakmalari sasirtici olmamali..
  • işi abartıp, operatöre "abi bi tur kullansam" diyerek levyelerin başına geçenleri vardır. o gücü hissetmek acaip bişeydir, ama operatörün "la muğagoduum duvarı yıkıyosun,defol len" demesini müteakip ortamdan kaçarlar.
  • birecik barajının inşaatı sırasında birbuçuk ay boyunca her sabah dahil olunan grup. tekerlek boyu arabadan büyük kamyonlar, büyük kepçeler...geceleri ışıklarıyla çok kollu bir canavarı andıran (yanılmıyorsam) çimento makinası.
    onlar bizim düşmanlarımızdı ama etkilenmemek mümkün değildi.
  • (bkz: #5925623)
  • is makinesi seyircisi profilini ekseriyetle sokakta oynasan cocuklar, yoldan gecen orta yas ötesi amcalar ve pencereden hayati takip eden teyzeler olusturur. coluk cocuk zaten yapicak bi seyi olmadigindan, kendine eglence aradigindan ucarak gelir bu temasaya. onlari daha cok makinelerin görkemi, heybeti cezbeder. amcalar ise genellikle camiden eve, evden kahveye, bi yerden arkadasina gitmekte olan issiz gücsüz, hayatinin aksiyonu kacmis, ritmi bozulmus insanlardir. makinelerin o aheste hareketleri, topragin o kazilisi, taslarin dagilisi hoslarina gider, cagrisimlar yapar. kendi issizlikleri, avarelikleri arasinda bu mesgale pek hoslarina gider. o vincin koltugunda oturmayi belki de pek güzel bi emeklilik sonrasi isi olarak görürler. pencere kusu teyzelerin ise izleme amaci malumdur. her seyden haberdar olmak, nerde ne olmus bitmis bilmek, bildirmek isterler. onlarin icin sadece icraati izlemek kafi degildir. oraya ne yapilacagini, niye kazildigini da ögrenirler.
    is makinesi diyip gecmemek lazim, bir tutku bir fenomendir aslinda bu olay. yüklü bi meblag karsiliginda is makinesi kullandiran sirketler bile var mesela avrupa'da
  • yapısalcı ya da (iş yıkım işiyse) yapı bozumcu bir düşünürün ya da akademisyenin arkasında durup göz ucuyla (belki hayran hayran, bazen şaşkınlıkla, bazen de kıs kıs gülerek) kafasının üstünden inşaat işiyle uğraşan kişi kalemini kaydırdıkça ya da daktilosunun, klavyesinin tuşlarına şiddetle basarken onu seyreden insanlar da vardır, fark göremedim ben şimdiye kadar bunların arasında.
  • ankara buyuksehir belediyesi tarafindan yakin alaka gosterilmis kisilerdir. metro kazilari boyunca ataturk bulvari da dahil olmak uzere pek cok yerde bu kisilerin hayranlik duydugu makineleri uzun uzun ve rahatca izleyebilmeleri icin yuksek platformlar yapilmisti.
hesabın var mı? giriş yap