• bir sevim burak gösterişi.. bunları söyledikten sonra uçar gider..
    sanki everest my lord..
  • sanki bir aşktır o, ama adını kimse söylememiştir.
    sevim burak da uçup gitmiştir.
    belki bir gün gelir diye sevenleri
    yağmurlu günlerde hep gökyüzünü izler.
  • (bkz: voltran)(bkz: voltran)(bkz: voltran)
  • bak bulut kusa benziyor dedikten sonra zalak hayal gucu yoksunu arkadasa durumu izah etme eylemi
  • iki perde sevim burak oyunu. zamanında devlet tiyatrolarında oynanmak üzere seçilmiş, ancak yazarın sağlığında sahnelenememiştir. 1984 yılında everest my lord ile beraber adam yayınları tarafından bizlere ulaştırılmıştır.

    şöyle başlar:

    "sahne: bir eski zaman odası...geçmiş bir günü... bir ölümü tekrarlamaya yarayan eşyalar... duvara bitişik bir konsol... konsolun üstünde yaldızlı bir ayna... aynanın önünde antika, çatlak bir kase... ortada bir masa... yanda bir büfe, bir sandık... duvarda melek ve bahriyeli kıyafetine girmiş iki genç kızın resmi... aynı genç kızların, yaşlanmış olarak bu odada bir ağır hasta ile birlikte bulundukları görülür... odanın dibinde bir yatakta, ağır hasta, ama ölü görünümünde, beyaz çarşaf boğazına kadar çekilmiş bir adam kımıldamadan yatmaktadır... perde açıldığı zaman iki kadından birinin (nıvart'ın) sözde başsağlığına gelenleri geçirirmiş gibi bir tavıra kapıyı kapatıp, derin bir soluk alarak melek'in yanına geldiği görülür."

    melek'le nıvart uzun uzun konuşurlar oyun boyunca.

    (everest my lord, adam yayınları, birinci basım- mayıs 1984, sayfa 43'den alıntıdır.)
  • stüdyo sahne'de gösterilen sürprizli şahane oyun. biraz bergman'ın persona'sını andırdı bize.

    --- spoiler ---
    girdik içeri, dandik bir sahne, oturma yerleri falan pek bir kötü. dekor da sadece bir gramofondan oluşuyor. tüü dedim. lakin bir başladı... kare kare fotoğraf sanki. bakmaya doyamıyor insan. sonra bir yerde oturduğumuz yer dönmeye başlamasın mı, dön babam dön, oyuncular eşzamanlı oynamaya devam ediyor, sahne değişiyor 6-7 farklı sahnede devam etti oyun. oyuncular süperdi...çok güzel şarkılar söylediler, hatta dışarı çıktılar, biz içerde onlar dışarda, dışarda da kar yağıyor, alla alla dışarda yağmur ne ara kara çevirdi bu ılık bahar akşamı diyemeden sahneye salıncak kurmuşlar sallandı bunlar. deli ettiler seyirciyi. manyak alkışladık biz de tabi. metin ayrı güzel, oyunculuk ayrı güzel, dekor ve sahne ayrı güzel... gidin, görün, kaçırmayın. koltuk numarası yok ama dikkat edin, hemen sıraya girin, en öne oturun.
    --- spoiler ---

    http://www.devtiyatro.gov.tr/…oyunlar/oyun0967.html

    yazan: sevim burak
    yöneten: iskender altın
    dekor tasarım: funda karasaç
    giysi tasarım: funda karasaç
    işık tasarım: şükrü kırımoğlu
    dramaturg: canan kırımsoy
    yönetmen yardımcısı: eray eserol
    müzik çalıştırıcıları: haluk derinöz, a. yıldan dirik
    asistanlar: pelin tozkoparan, günay sattarova

    sahne amiri: serpil kılıç
    kondüvit: yunus daşdan / hüseyin ataseven
    suflöz: filiz yılmaz
    işık kumanda: mutlu öztürk
    dekor sorumlusu: ali akdemir
    aksesuar sorumlusu: mustafa mert

    rol dağılımı:
    funda gökgücü, elvin beşikçioğlu

    konu:
    tozun elle “şöyle bi” alındığı evde bir melek bir gonca gül yaşarmış…
    gonca gül makarna ve balık severmiş,
    melek yemek hazırlarken bıçak kullanmazmış.
    biri üç aylıklarını bekler,
    diğeri tekaüt maaşının hayalini kurarmış…
    biri melek görmüş, kanatlarını koparmış…
    dikenlere kanat takıp “uç uç böceğim” demiş.
    biri öte yanda, biri havada, biri pencerede
    oyun oynarlarmış, incir, kaysı, çam ağaçlarının dibinde,
    biri iğne, diğeri yemek, öteki taş ve bez

    bekleye tekleye, ıkına sıkına, ağlaya güle,
    hıçkırıkla kahkahayla……..
  • ankara yeter diyorum, sıkıcı bitsin diyorum, sonra bir oyuna gidiyorum ve her şey baştan başlıyor... ankara devlet tiyatrosunun çok iyi olan oyunlarından bir tanesi. izlenmeli, sonra bir daha sonra da bir kez daha...
  • bir arkadaşımın yanlış yönlendirmesi sonucu gitme hatası yaptığım ankara dt oyunu. oyunda platform dönüyordu, çeşitli reji fikirleriyle oyun renklendirmeye çalışılmıştı, filan, iyi, hoştu da, sahnede iki tane histerik kadının bıt bıt konuşmasını, takip edemedim, aklım başka diyarlara gitti. sıkıldım yahu, ne yapayım.
hesabın var mı? giriş yap