• artik hissetmiyorum demektir. bir de hemen akla "i hurt myself today to see if i still feel"i getirendir.

    (bkz: hurt)
    (bkz: nin)
    (bkz: johnny cash)
  • "bir yerden sonra daha fazla acıtmaz" lafına, "ama bu hepsinden daha çok acıtacak" diye karşılık verir.
    "gençlik yıllarımı ver bana geri" derken, bir yandan da "olan oldu" zaten der. bir kabullenmişlik vardır, napalım.
    "hiçbir harita evi göstermeyecek, yalnızız" cümlesinde ise içinizi boşluk kaplar ve işte artık hissetmezsiniz.

    bu şarkı öyle gecenin bir köründe dinlenmez..
  • william'a eşlik eden hurinin priscilla ahn olduğunu not etmekte fayda var.
  • sadece gecenin değil sabahın köründe de dinlenmemesi gereken şarkı, kötürüm bırakıyor zira sonrasında.

    hold on this will hurt more than anything has before
    what it was, what it was, what it was
    i've brought this on us more than anyone could ignore
    what i've done, what i've done, what i've done

    i've worked for so long just to see you mess around
    what you've done, what you've done, what you've done
    i want back the years that you took when i was young
    i was young, i was young, but it's done

    oh take it all away
    i don't feel it anymore
    oh take it all away
    oh take it all away
    i don't feel it anymore
    oh take it all away

    we'll fall just like stars being hung by only string
    everything, everything, here is gone
    no map can direct how to ever make it home
    we're alone, we're alone, we're alone

    oh take it all away
    i don't feel it anymore
    oh take it all away...
  • yıllar önce dinleyip "aa ne güzel şarkıymış" deyip geçtiğim ama geçen gün tekrar önüme çıkmasıyla "oha ne müthiş şarkıymış" dedirten, bunca süre içinde ihmal etmeme üzüldüğüm bi william fitzsimmons şarkısı. mutsuz bi şarkı gibi görünüyor ama hiç değil adı üstünde nötrlenmiş bi şarkı aslında. hiçbir haritanın eve götürmediğini daha dingin bi şekilde anlatamazdı. yapacak hiçbir şeyi kalmamış insan kabullenmişliği var şarkıda. ikili ilişkilerin fena fillah makamı da buymuş demek.
  • aslında çok standartlardan duygusal bir şarkı. sadece gitar tınısı, yumuşak, tatlı sesli william fitzsimmons, oradan kadın vokal eşliği, sözlerde uyum... dinginlik için saatlerce çalar da tutması için sebep yok bir yandan da, düşününce.

    ama işte, zaten her şeyde insan aklını kullansa da zevk ondan bağımsız gelişen yegane yan ya, müzik zevki de öyle. iyi ki de öyle.

    hemen hiç tanımadığım bir adam kendi melankolisinde muhtemelen önerdi bunu bana. önerilere pek sıcak değilim, hep derim bunu. bu kişininkini hele beğenmeyi hiç beklemiyordum çünkü müzikle ilgililiğini görmemiştim genel olarak. netice biraz fazla tutan oldu ama. niye? tabii kendimden bir şeyler buluyorum, bulmak dokunuyor biraz da. ama ne bileyim... tam bi "i don't feel it anymore" da değilim ki herhalde, bıraksam hissetmenin sonuna gidebilirim gibi bile geliyor. ama... neyse işte.

    şarkının loop'a müsaitliği var çünkü bitişi ile başlangıcı uyum içinde. koy loop'a, 3 milyon defa dinle, batmaz. sıkılır mı kimisi? nelbette. kesin sıkılır. ama maya bir tutmuşsa, cidden gider 3 milyon da 5 milyon da. sonra insan kaçar bu havadan, devam etmek lazım diye.

    sadece senin bildiğin algı dünyanda, dış etkilerle bir şeyler oluşuyor. sonra senin kontrolün kaybolduktan sonra da o oluşanlar havada kalıyor. sonra sen uyuşmayı seçiyorsun, hani "numb" halleri. seçim uygulanır mı? yoo, kolay değil. ama öyle böyle, en azından bir süre sonra bi bakıyorsun, "i don't feel it anymore" da uygun düşüyor. komik olan, bunun olacağını biliyordun bi yerde de haklı çıkman dokunuyor - ben mi çektim bunu yoksa bu noktaya diye tereddütle.

    william fitzsimmons da saygı duyulan bi adam. sakal adamlarından, her akşam şarap eşliğinde dinleneceklerden. votka olmaz, şarap adamı. şarkıyı ne güzel yapmış, demek ki sıradanda bırakmamış. en başında dediğim standartlık yalan yani, yine "normalleştirme" çalışması. pis şey.

    "normal" hayatta zaten algı dünyası insanın, yani en azından benim, bu şekilde gelişmezdi. 3. tekil şahsa gerek yok, tanıyorum kendimi, boşluğa bu kadar yoğun gömülmezdim. dağıtmada üstün becerim var kafamı, 30 yılda bunu gördüm sanıyorum. ama istediğim bu kaçış değil, "i don't feel it anymore" yabancı değil, bu yüzden batıyor. ama dinliyorum. hatta yok yere ekşi'ye gelip uzun uzun yazıyorum, bloğum var, twitter var, defterim var... niye ekşi? bilmem - bunu hakikaten bilmem.

    yine şarkıya dönersem... günün her saati, her yerinde dinlenebilir bir şey de neden yapasın bunu? ruh halinegirmeden dinlemeyi seviyorsan dert değil, yap. ama ruh halini özel görüyorsan, e işte/okulda niye yapasın bunu? işte yine olur, işine bağlı (mesela benimkinde ruhsal olarak istiyorsam rahat dinleyip izole hale geçebilirim). ama öyle değilse, bazı uç anları o anlara bırakmak yeter. devamlı bu şarkının ruh halini hissetmeye çalışmak sevimsiz olur, gereksiz, belki zararlı bile - abartmayalım lütfen.

    neyse. muhtemelen bazı şarkılar gibi "ömürlük" olmayacak - ki olmasın, onlar da olmasa daha iyiydi. ama hep dönemler var ya hayatta yaşanan, bu da onlardan birine yerleşebilecek yapıda. william fitzsimmons da uzun ismiyle yerleşecek böyle.

    n'apalım...
hesabın var mı? giriş yap