• türkücü, müzik adamı (1964 elazığ/ öküzbeli - 2004 honolulu); 1964 yılında elazığ a bağlı öküzbeli köyünde dünyaya geldi; küçük yaşlarda sanat ve müziğe olan ilgisi köy halkının dikkatini çekti; 6 yaşında bağlama, cura, tambur, cümbüş, violin ve arp çalmaya başladı urfa ya giderek sıra gecelerinde sahne aldı; ilk bestesi olan "gayalar mendir mendir" bu yıllara raslar; elazığı da çobanlık yaparak geçimini sağlayan dıbık 1985 yılında istanbul haline karpuz taşıyan bir kamyonun kasasına aklanarak unkapanı plakçılar çarşısına geldi

    kokoreç arabasında yatıp kalktığı bu yıllar dıbık ın yoksulluk yıllları olarak geçer; kalacak yeri olmadığından karaköy de tuzlama hıyar satarak ve gece plakçılar çarşısında uyuyup şöhret olmayı bekleyerek sanat çalışmalarını sürdüren dıbık bu yıllarda "tüfenk aldım çıktım keklik avına", "değme dilber ben eşeğim", "en büyük asker bizim asker" gibi bestelerini hep bu yıllarda yapmıştır

    1995 yılında "hıyar hıyar" diye bağırarak salatalık satarken prodüktörlerin dikkatini çeken dıbık; ilk albümü olan "ağlama yar ağlama uçkurumu bağlama" adlı ilk albümünü bu yıl içinde çıkardı; ilk lbümü 1.000.0000 adet satan ve kral tv de 28 hafta bir numaradan dönen dıbıkın bu başarısını hızla diğer albümler izledi; diğer albümleri ile kısa sürede zirveyi yakalayan dıbık bu yıllarda; elite model look yarışmas birincisi "arzu kübür" ile yaşadığı aşk ile de gündemden uzun süre inmediği

    1999 yılında katıldığı bir açıkoturumda kendisini "varoşun ezik ruh bilincinin dışa vurumu" olarak analiz etmeye çalışan kendi tabiriyle "sosyolog karıyı" tokatlayan ve başkan adayı olduğu elazığ gençlik spor kongresinde 1 oy alınca kongre salonununda bazuka ile havaya ateş açan dıbık bu olaylardan sonra hakkında açılan davalar nedeniyle yurt dışına kaçmak zorunda kaldı; burada peter gabriel ve jean michel jarre ile elektronik altyapılı etnik çalışmalara imza atan dıbık; 2004 yılında honolulu da marook yerlileri ile yanardağ zirvesinde yaptığıbir klip çalışması sırasında kratere düşerek hayatını kaybetti; son çalışması bali adası nda yazıp bestelediği "gelme yarim gamaramda yatak yoh, susadım garpuz kestim yeyen yoh" tur
  • kime deyeyim kime gedeyim
    bu diyarda hangi davar güdeyim
    kime ağlayayım kime güleyim
    alem bok olmuş ben neyleyim
    nerelere gideyim

    kimin elleri kimin cebinde
    bir garip çobanım elalemin dilinde
    bir davarın üç öküzün derdinde
    alem bokl olmuş ben neyleyim
    nerelere gideyim

    rahatın derdini rahatsız çeker
    öküzü bağladım harmanda gezer
    harmanın rüzgarı hoştur eser
    alem bok olmuş ben neyleyeyim
    neyleyeyim oy
  • öp beni haticem şarkısına domburg şatosunda çektiği eski türk filmlerinin ortaçağ katolisizmine uyarlanması temalı neo-kavramsal kliple emtivi müzik ödüllerinde en şaşırtıcı klip ödülünü almıştır... otoriteler tarafından gelecek on yılın en iyi müzisyenlerinden biri olacağı imlenen dıbıkın makus talihi sadece onu değil güzel yurdumuzdan uluslararası nitelikte bir yıldızın müzik tarihine damgasını vurmasını engellediği için bizi de vurmuştur* (bkz: ağlama yar ağlama uçkuruma bağlama)
  • listelerden inmeyen öp beni haticemin sözlerini de yazayım... klibi siz hayal edin artık...

    kekliğim düz ovada oy...
    su içtim dereden oy..
    o an rastladım sana oy...
    derede cıbıldaktın oy...

    karasevda dedikleri buymuş gari...
    içime bir ateş yanıyor gari...
    gözlerim yerinden fırlıyor gari...
    artık dayanamıyorum haticem oyyy...

    öp beni haticem öp....
    sev beni haticem sev...
    gel bana haticem gel...
    sana neler edecem gel...

    nay nay nay nay naaayy...
    nay nay nay nay naaayy...
  • kırkpınar yağlı güreşleri esnasında hislenerek peçeteye karaladığı bir şarkıdan:

    kıspeti el bağladı hey
    uçkuru yar bağladı oy
    yiğit meydana gelende
    dertli ibo ağladı oy

    güreş tutsam burada
    sırtım kalmaz havada
    kırbaç alsam üç paraya
    sado mazo olur mu oy

    tey tey tey teyyy...
    yine de hey heyyyy....
  • yurdumun yetistidigi sayili muzisyenlerden ve gonul insanlarindan biri olan dibik hayatini sanattan ziyade karideslere adadigi honolulu doneminde engin hayat deneyimlerini ve muzik bilgilerini gelecek nesillere aktarmak icin kitap calismalarina baslamistir. elimizde sadece fasikulleri bulunan kitaplar hic bir zaman basilamasa da daha sonra evlat edindigi kizi feraye dibik tarafindan yazilan benim gozumden ibrahim dibik* adli kitapta kismen yer almistir. burada 4 4 luk ritmin sakincalarindan dem vurdugu dikkatlerden kacmayan dibik, bati dogu sentezini bir yana birakarak tarihte ilk kez kuzey guney sentezi gel bana pazartesi fikrini atmistir... tum hayati boyunca kol saati kullanimina siddetle karsi cikan dibik in derin ritm gudulerini kullanarak hayati boyunca saniyeleri saymak suretiyle saatin kac oldugunu aklinda tuttugu rivayet edilir, bu bilgi isiginda saat duvarda guzel albumunu de bu yuzden cikardigini soylemek cok da zor olmasa gerek... resime de cok merakli olan dibik bir roportajinda eger muzisyen olmasaydiniz ne olurunuz? sorusuna elimde firca tualde salca seklinde cevap vermistir... insan canlisi ve capkin kisiligi ile de sik sik goz onune cikan dibiki kizi feraye dibikin hatiratlarinda gecen bir alinti ile de anmis olalim... kendisini rahmet ve hasretle aniyoruz...

    ... bir gun pazardan donmus elleri dolu kapidan giriyordu ki kosarak imdadina yetistim. icimde hindstan cevizi aldigina dair buyuk bir umut var idi. aman yavrucum dikkat et oy, corbanin suyunu kaynar et vay... dedi musvik bakislarini bana dogrultarak. sonra cantalardan birinden cikardigi hindistan cevizinin suyunu iri elleriye sikip yuzune surmustu de ne kadar da gulmustuk. aayyyyyy... hala zaman zaman kapi acilacakmis turku soyleyerek iceri giecekmis bana bi hindistan cevizi uzatarak "taze bunlar taze oy, tez sofrayi beze vay" diyecekmis gibime geliyor...
  • o gün benim için diğer günlerden farksız başlamıştı. nereden bilebilirdim sonsuz gecenin ibrahim'in üstüne doğacağını. bu zamansız haberi alır almaz derhal ahmet yasar'i aradim. bir suredir tedirgin olduğunu biliyor ama "koskoca dıbık hasan, ona bir sey olmaz" diyorduk. krater gölüne düştü haberine asla inanmadım. bilinçli bir hareketti. dıbık can, kendini yedi. o bir ciğer dürüm olmak istiyordu insanlar onun için fazla acımasızdı.

    bir adam düşünün sazıyla sözüyle ışığıyla kitlelere yol versin, bir ceddin mahküs kaderini yenmek için kendini harap edercesine müzik yapsın, çalsın çalsın çalsın... evet dostlar dıbık'la tanışıklığımız 1978 yılında urfa'da katıldığım bir sıra gecesine kadar uzanır. sazlar çalar bizler kendimizi bademlerden sayarken * kara kuru bir genç aldı sazı eline. gayalar mendir mendir'i ilk dinlediğim anı bakın üstünden 25 seneden fazla geçmiş unutamadım. böylesine fevkalede bir adamdı işte ibrahim. canım ibrahim. can dıbık. dıbık'a dair bir başka anımda 1998'e ait. bistro fedon'da oturmuş içiyoruz. dıbık yurtdışına çıkmaktan bahsediyor. gözleri çakmak çakmak. bana şöyle dedi:

    -bustrocan*, ben artık fenomenlerden bıktım. yalan bunlar. tamam ağabey* bir güç var ama olguya inancım kalmadı. bizim öküzbeli'ni bilirsin sen. geldin, gördün, kaldın. bakracını öküzbeli'nin buz gibi pınarlarından doldurdun dayı* ben orada buldum tözümü teyzecim*... şimdi burada zirvedeyim.. yalnızım... tözüm şaştı, sosyolojim bozuldu muhtar emmi -bıdığın kendini şaşırdığı anlarda bana müsteşar dediği de vakidir-... bozuk bir sosyoloji ile ne kadar dayanırım bilmem. alacam başımı gidecem platolara, kırgıbayırlara, delta ovalara... bana oralar gerek ağabey, kendimi ciğer sote gibi hissederken bu güzelim insanlar arasında nasıl yaşarım.

    işte böylesine güzel bir insandı bıdık. artık bize kalan onu yaşatmak onu unutmamak/unutturmamak. hey gidinin koca bıdık ibraam'ı hey.
  • dün gece geç saatte fax cihazıma düşen ibrahim dıbık ın vefat haberi beni bir anda bundan 4 sene öncesine "tezek" kardeşimin (ki ortak sohbetlerimizde ibrahime samimiyetimize binaen böyle hitap ederdim) billboard dergisinin - world sound - best turn over award almasının yolunu açan o muhteşem performansa götürdü, ibrahim in dünyanın sesini kitlelere yolladığı o muhteşem güne....

    2000 yılının yagmurlu bir haziran günü mexico citynin 150 bin kişilik devasa puentos del nueva konser meydanı tarihi günlerinden birini daha yaşadı; eddie wader, nusrat fateh ali khan ve ibrahim dıbık düetinden bahsediyorum, yagmura inat 300.000 kişinin doldurdugu ve laser gösterileri ile başlayan o muhteşem şov la ilgili orada bulunma bahtiyarlığına erişen kişilerinbeyinlerine kazınan anlar herhalde ibocan ın eddie wader ile black in grunge - ethnic base düetini yaptığı o anlardır; güle güle tezeğim nusrat hocaya da selam et gittiğin diyarlarda:

    sheets of empty canvas, untouched sheets of clay
    were laid spread out before me as her body once did
    now the air i tasted and breathed has taken a turn
    (alkışlar)

    ooh, and all i taught her was everything
    ooh, i know she gave me all that she wore
    (alkışlar)

    aman dokunmayın çok fenayam ....
    baykuş tünemiş binaya;
    çeyrek yıldır ayaktayam....
    (yoğun alkışlar)
    -ben bende değilem bugüüüneyy
    (audiances)
    - wauwwwwwwww
    - dibic u superb maaan !
    - hey hey hey

    and now my bitter hands chafe beneath the cloudsof what was everything?
    oh, the pictures have all been washed in black, tattooed everything...
    i take a walk outsidei'm surrounded by some kids at play
    i can feel their laughter, so why do i sear
    of what was everything?
    (alkışlar)

    ibrahim im adım çıkar dağlara.....
    ferman oldu yoldur gidem bağlara ........
    (audiances)
    - waaawwwwwww!!!
    - şakşakşakşakşakşak

    ben bende degilem oyyyy....
    (alkışlar - sahneye inen helikopter lazer şovu)

    all the pictures have all been washed in black, tattooed everything...
    all the love gone bad turned my world to black
    tattooed all i see, all that i am, all i'll ever be...yeah...
    uh huh...uh huh...ooh...

    çayreh yıldır ayaktayam .... oyyyy
    (alkışlar alkışlar alkışlar)

    - (eddie wader): this song is dedicated to the man of love and the holiest spirit in the world.... my honour..... ibrahim dibik... one word... uh... u are great man!
    - hamdolsun.... sagolun varolun
    (audiances)
    - wauwwwwwwww
    - şakşakşakşakşakşakşakşak
    - hey hey hey hey hey hey
    (helikopter efekti - laser şovu - çok yoğun alkışlar)
  • ibrahim dibik, kendisi öyle bir adamdır ki, yeryüzüne bu zamana kadar gelmiş geçmiş en farklı, en üstün insandır o. sahip olduğu yetenekleri, meziyetleri burada öyle 50-100 satırda anlatmak mümkün değil. burada sadece ne kadar büyük olduğunu söylemek yeter. hayatının önemli kesitlerini kitap haline getirip sizinle paylaşacağım. (birkaç seneyi bulur rahat) (feraye dibik ancak buz dağının üstünde kalan bir kaç buz parçasını ifade edebilmiş)

    uzun söze ne gerek, büyüksün be ibrahim dibik!
  • dun hurriyet binasinda her zaman yaptigimiz gunluk toplantiyi yeni bitirmistik ki, telefon caldi
    arayan suha ozgermi idi... honolulu dan ibrahim dibik in vefat haberi gelmis, ucaga atladigi gibi istanbul a geliyormus
    arzuhan (yalncindag) hanim da benim telefonumu vermis, yazi isleri nin haberi var mi diye soruyordu
    (ertugrul ozkirk mode on)

    gelin hep birlikte itiraf edelim... ibrahim dibik bu ulkenin yetistirdigi en buyuk seslerden biridir,
    ndan eddie wader ın ibrahim dıbık ile yapacağı düeti izlemeye gelen müzikseveri yagmurun adeta yıkadığı o gece o meydanda ibrahim dışında iki türk daha vardı.... ben ve atlantic records dan ahmet ertegün backstage de ibrahim in özel konukları olarak saatlerdir tempo tutmaktan yorgun dşmüş yüzbinlerin uğultusunun ortasında iki türk .. sesimizi, heyacanımızı, grurumuzu birbirimizle paylaşmaya çalışıyoruz. o an ibrahim e bakıyorum onu da tatlı bir heyecan sarmış "ibrahim" diyorum; "heyecanlıyım ağabey" diyor "eddie wader ile aynı sahneyi paylaşmak, öp beni haticem şarkısı nı eddie agebeyin even flow undan aldığım ilhamla yazmış idim". ben de en az onun kadar heyecanlıyım ama gülüyorum "rahat ol tezek" diyorum "bak en sonunda buradayız, sen ben suha (ozgermi) agabeyin meksika da puento del nueva da" hem de, gülüyor her zamanki gibi sıcak, içten, naif.

    ahmet (ertegün) ve ben yagmur altında ibrahim in verdiği sangria larla içimizi ısıtmaya rahatlamaya çalışıyoruz, o sırada sahnede ön grup olarak sahne alan britanyalı state of bengal grubu var rickie anderson sabırsızlanan seyirciye dönüyor "biliyorum" diyor "hepiniz ibrahim dıbığı bekliyorsunuz..... aslında biz de öyle" heyacanımız daha da artıyor; ibrahim e sangria ikram etmişler fakat sevmemiş " bir poha benzemiyor abi diyor siz buyrun afiyet olsun".... "sen?" diyorum, puerta-tijuana mahallesinde de bir türk bakkal varmış hemşerisi ona bir büyük rakı ve beyaz peynir ısmarlamış, konsere yetişecekmiş, gülüyoruz

    konser büyük bir başarıyla bitiyor ibrahim backstage de yorgun ama gururlu "hamdolsun bitti ertugrul agabey diyor "mişın ekkomplişıd" yani eddie wader agebey in dedigi gibi" o an ibrahim birden bana dönüyor ve ellerimi tutuyor; "agabey" diyor:
    -allahın izniyle bu konserden sonra honolulu da gidip yanardağ temalı bir klip çekeceğim, yanardağları bilirsin,lavları her şeyi yok eder ama dimdik görüntüsü muhteşemdir, edası,renkleri,gürültüsüö ben müziğimde işte yanrdağın tabiata bahşettiği belki yıkıcı, ama yüzyıllar içinde yepyeni filizlerin yeşereceği sarsıntıyı yaratmak istiyorum" ilkokul mezunu birinden bunları duymak beni fena halde şaşırtıyor,gayri ihtiyari "ibrahim" diyorum "kendine dikkat et" heyecanla dönüyor: korkma agabey diyor bize bir şey olmaz alimallahş elli elli yüz biz elazüğluyuz

    ibrahim i o anda daha iyi anliyorum
    ve sorbonne da halktan kopuk gecirdigim 68 li genclik hezeyanlarima bir kez daha lanet ediyorum
    evet ibrahim dibik st-michel de robert bresson ile ictigim petrus pomerol dan daha gercek, daha devrimcidir

    telaşlı çocuk adımları ile kulise doğru gidiyor, fransa dan özel uçağıyla kendisini izlemeye gelen rachid taha ve isabelle hupert in tebriklerini kabule edecekmiş; atrkasından bakıyor sangriamdan bir yudum alıp, hala dıbık diye bağıran kalabalığın uğultusu içinde kendimi kaybediyorum, sao paolo da yagmus yagiyor

    gelin itiraf edelim: ülke olarak bir ibrahim dıbık daha çıkarabilecek miyiz acaba, sanmıyorum, belki de o yüzden ağlıyorum
hesabın var mı? giriş yap