• tarihi roma hipodromunun seyir terası üzerine yapıldığından ikinci katta süpriz bir bahçe bekler sizi. yazları müze parası ödeyerek bile olsa girip ünlü sundurmasının altında sultanahmet manzarasıyla lokum ile ikram edilen türk kahvesinin ne denli birbirine yakıştığını görebileceğiniz güzel bir mekandır.
  • sarayın şimdiki mütevazi görünümünün sebebi, yanındaki vergi dairesi binası ile üsteki adliye binasının orjinal komplesin içine inşaa edilmiş olmasındandır.
    ibrahim paşa zekası ve hazırcevaplığı ile ünlü bir vezir olarak bilinir. zamanında kanuni "cihan şahı" sayıldığından diğer ülke kralları ile eşit pozisyonda bir yetkinliğe sahip ilan olunan bu ünlü vezir, iktidardaki gücünü saraylar bölgesindeki yeğane vezir sarayının sahibi olmasıyla da göstermiştir.
  • bahçeye geçildiğinde solda kalan yapının cihannüması ve geniş saçaklarını taşıyan payandaları ünlüdür. ('payanda' kelimesi padişahın karşısındaki hafif eğimli duruş biçimini anlatmak için kullanılan 'payende' kelimesinden gelmektedir)
    meydana bakan cihannüma zamanında at meydanındaki gösterileri seyretmek amacına hizmet etmiştir. hatta kanuninin kızkardeşi ile evlenen ibrahim paşanın düğünü ile kanuninin çocuklarının sünnet törenleri için düzenlenen şenlikleri kanuni ve ibrahim paşanın bu cihannümaya serilen değerli postlar üzerinde oturarak seyrettiği söylenir.
  • bina mimarisi hakkında araştırma yaparken rasladığım bir anektotdur; rivayete göre kanuni çocuklarının sünnet töreninin pek şatafatlı geçmesini istemiş. günlerce süren şenliklerin nihayetininde havai fişek gösterisini ünlü cihannümada seyrederken, uludağdan getirilen buzdan kaseler ile ikram edilen şerbetler sunulduğunda kanuni yanındaki ibrahim paşaya sormuş, "senin düğünün mü güzel oldu dersin yoksa benim çocukların sünnet düğünümü?" ibrahim paşa düpedüz övgü bekleyen padişahının tepesini attıran bir yanıt vermiş "elbette benim düğünüm." ve sonra eklemiş "çünkü sizin düğününüzün baş misafiri ben fakirim, oysa benim düğünümüm baş misafiri cihan şahı kanuniydi."
  • bugün, (27.06.2003) yunus nadi ödülleri dağıtım töreninin yapılacağı saray.
  • ahmet hamdi tanpınar'ın 6 kasım 1947'de cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yazısında bahsi geçen binadır. tanpınar'ın konu edinmesinin sebebi devrin idarecilerinin, bazı unsurları 15. yüzyıla dayanan bu sivil mimari örneğini yıkarak yerine yeni adliye sarayının yapılmasını tasarlamalarıdır. tanpınar çok kararlı bir tasarı olduğu belli olan bu yaklaşımı şiddetle tenkid eder, böyle birşeyin kültürel, tarihi, insani, estetik, hasılı birçok açıdan bir cinayet olacağını üstüne basa basa söyler. neyse ki ikazları bir şekilde dikkate alınmıştır da, bir bölümü o sıralarda zaten yıktırılmış olan sarayın bakiyesi istanbul'un en değerli meydanını süslemeye ve çok kıymetli bir müzeye mekan olmaya devam etmektedir.
  • sultanahmet meydanı'nda, günümüzde türk ve islam eserleri müzesi olarak hizmet veren, nefis bir avluya sahip mekandır.
  • selçuklu döneminden kalma kilim ve halıların, ne yazık ki, ulu orta sergilenmesinden dolayı yakında paramparça olacağı müzedir.

    gezenlerin bir kısmı*, lan bu şey 500 yıllık dokunmayayım bari demeden, pazarda penye seçiyormuş gibi bi güzel halıların kilimlerin üstünde kalite kontrolü yapıyorlar.

    şahane bir bahçesi vardır, müze parası vermeden kafede oturmanın bir yolu olsa, ayağının altına da o kilimleri atacaksın, ohh mis.
  • içinde bulunan eserler bakımından topkapı sarayından bile gösterişli buldum. özellikle paha biçilemez elyazması kuran-ı kerim'ler resmen şaheser. antika kilim ve halılar da cabası.

    ayrıca konumu ve manzarası harika. gidip görmekte fayda var.
  • kocaman bir binayken 30'larda o dandik adliye binası yapılacak diye resmen yıkılmıştır. bina yapılacak diye 500 senelik eseri yıkmak nasıl bir zihniyet, anlamak imkansız.

    (bkz: #30033718)
hesabın var mı? giriş yap