• sevebilme ihtimalim olmasına rağmen bir türlü ısınamadığım danimarkalı müzik grubu.
  • "danish way of saying fuck you".

    solisti ikinci bir ian curtis vakası.
  • az önce kendilerine ısındığım müzik grubu.

    (bkz: in haze)
  • abundant living isimli şarkılarını dinlerken kulaklığı kulağımdan çıkarıp atmama neden olan müzik grubu. benim için gideri yok, belki çok kıyak kafayla katlanılabilir.
  • "catch it" ile dinlemeye başlamanız durumunda ısınma turlarına 1-0 önde başlayacağınız grup.
  • elias bender ronnenfelt, jakob tivilling pless, dan kjaer nielsen ve johann surrballe wieth'in 2008'de kurdugu punk rock grubu.

    new brigade - 2011
    you are nothing - 2013
    plowing into the field of love - 2014
    beyondless - 2018

    ilk iki album "noise punk, hardcore punk" gibimsi biseyken son iki album pop sounduna kaymistir. bunda eliasin etkisi var. zaten grubun eski dinleyicileri yeni albumu begenmeyip cok fazla marching churche benzedigini soyluyorlar.

    (bkz: marching church)
  • alışılmış çiğ punk rock soundunun dışına çıkan danimarkalı müzik grubu. 2018 yılının mayıs ayında çıkardıkları albümleri beyondless muhteşemdir. içerisindeki tüm şarkılar iyi olmakla birlikte pain killer şahsi kanaatimce albümün en iyi parçasıdır.
  • öncelikle wikipedi'de okuyabileceğiniz bilgileri buraya yazmadan birkaç şey söylemek istiyorum bu grup hakkında.

    1 yıldır dinliyorum ve takip ediyorum iceage'i. albüm kapaklarından şarkı isimlerine kadar çok sevdiğim bir grup. müzik piyasasını değiştirecek bir grup ya da kült olacak bir grup mu çok emin değilim. bence şu anda ünlü olmasalar bile 10-20 yıl içinde öyle bir grup olmalılar.

    albümler ve favori şarkılarım:

    new brigade: kapakta grubun sembolü var. konserlerde bayrağını asıyorlar. bu albüm tamemen kaos. herkese hitap etmeyebilir. enerji dolu. son albümlerine göre asla ağırbaşlı değil. çoğunlukla iskandinav melodileri barındırıyor. modern savaş marşı gibi. vokal punk müziğinin gerektirdiği gibi gayet yerinde. mixingi biraz garip albümün. vokal biraz eziliyor gibi geliyor bana. çok çiğ (raw) bir albüm. kaç günde kaydedildi bilmiyorum ama 1 yada 2 günde kaydedilmiş olabilir. bu albümü yaptıklarında 17 yaşındaydılar.

    dikkat çekenler:

    new brigade: albüme adını veren şarkı. çok bir numarası yok ama vokal hoşuma gidiyor.

    broken bone: trainspotting filmine çok uyardı bu şarkı. hani koşma sahnesi. ama ewan konuşmazdı bu sahnede. koşma hissi veriyor bu şarkı.

    never return: albümün biraz daha yavaş şarkılarından. bu nasıl yavaş diyeceksiniz. napalım en yavaşı bu. joy division tarzında bir şarkı. vokalin ian'la alakası pek yok ama olsun. şarkının sonundaki gitarla yapılan ambulans sesi güzel.

    puan 4/10
    _____________________________________________________________________________

    you're nothing : albüm en güçlü şarkısıyla başlıyor. ecstasy. bu albümde önceki albümün sorunları yok. 17 yaşındaki elias'ın sesi 2 yıl içinde daha olgunlaşmış. o kadar silik şarkılar yok. 30 saniye içinde şarkıya bağlanıyorsunuz. öncekinden çok daha iyi bir albüm bu. mainstream'e gitmiş diyebilirsiniz, alakası yok. müzikleri gelişmiş diyorum ben.

    dikkat çekenler:

    ecstasy: albüm ecstasy'le açılıyor. çok güçlü bir şarkı. kendi başladığı uyuşturucuya artık dayanamadığını anlatıyor. kurtulamadığını, içtiği ecstasynin etkisinin en azından uzun sürmesini istiyor. ama aynı zamanda dayanamıyor ve bitmesini istiyor. üzücü bir şarkı ama kendini agresif bir şekilde anlatıyor.

    wounded hearts: stadyum şarkısı. gitar riffini la la la la diye söylemek güzel.

    morals:
    "these arms they never reach far enough
    these shoulders never strike wide enough
    these teeth they never cut
    deep enough in my skin"

    elias bu şarkıda kendini eksik hissettiğini anlatıyor. hayatın yükünü taşıyamadığını, bir göle girip kaybolmak istediğini, ama yapamadığını söylüyor. belki de dinle alakalıdır. ahlak ona engel oluyordur.

    puan 6/10
    _____________________________________________________________________________

    plowing into the field of love: bu albüm çok çok iyi. kesinlikle ağırbaşlı olan bir albüm. bu durumda grup gittikçe yükseliyor. albümdeki her şarkıyı seviyorum. hani albümün en kötü şarkısı cimmerian shade. bu şarkıyla ne yapmayı amaçlamışlar pek anlamadım. drum bölümleri fena değil ama. yine gideri var yani. bu albümden şarkı seçmeyi sevmiyorum ama en çok sevebileceğiniz şarkıları koyuyorum aşağıya.

    forever: sadece dinleyin.

    plowing into the field of love: en güzel versiyonu budur.

    against the moon: bu şarkı zamanı boşa harcamakla ilgili. aşık olduğun birinin peşinden gitmek, sonunun hiçbir şey olacağını bilsen bile.

    glassy eyed, dormant and veiled: bu şarkı babayla ilgili. babasının sevgisine ihtiyaç duyduğunu ama babasının onu sürekli azarladığını anlatıyor.

    puan 8/10
    _____________________________________________________________________________

    beyondless: önceki albümle birbirini tamamlıyor bu albüm. bence önceki albümden çok daha iyi. bilemiyorum kendiniz karar verin. ama bu sefer cidden bu albümde kötü şarkı yok. önceki albümdeki 1-2 şarkıdaki deneysellik yok (how many'deki piyano bölümü ve cimmerian shade). çok daha temkinli gitmişler. ve önceki albümdeki derinlikte yok. against the moon gibi bir şarkı yok bu albümde mesela. önceki albümde şarkı seçemiyordum bunda hiç seçemiyorum. en azından baştan dinlerseniz albüm dinleme alışkanlığınız oluşabilir. yine de birkaç şarkı seçtim.
    bu arada albüm kapağındaki soldaki mor yazıda iceage yazıyor. geçen yaz farketmiştim ve çok şaşırmıştım.

    catch it: solosu mükükümümümkkel. çok iyi bir şarkı.

    plead the fifth: bu şarkı bana "what is and what should never be"yi hatırlatıyor. jazzy.

    showtime: az buçuk ingilizce anlıyorsanız sözlerini dinleyin. bana budd dywer'ın intiharını hatırlatıyor. not: video 1 adet ölü adam içerir.

    puan 9/10
    _____________________________________________________________________________

    buraya kadar geldiyseniz ve grubu beğendiyseniz belgeselini izleyebilirsiniz. turnelere nasıl gittiklerini, hangi evlerde kaldıklarını ve elias'ı anlatıyor. part 2'yi hola vpn danimarka ipsiyle izleyebilirsiniz.

    part 1
    part 2
    part 3
    part 4
  • 4 ekim'de salon iksv'de konser verecek danimarkalı topluluk.
  • 2 nisan 2020 tarihinde, coronavirüs karantinasının insanda yarattığı ruhsal tahribatı anlatan lockdown blues isimli bir single çıkarmışlardır.

    spotifydan dinlenebilir
hesabın var mı? giriş yap