*

  • icine kapali , ilgi alani dıs dunyadan ic dunyaya yonelmis insanlarin dusunceli ve toplumda beceriksiz , sakar bir gorunume sahip durumlarıdır .
  • içine kapanık olmakla karıştırılır. ilgisi var mı ben de bilmiyorum.
  • dışadönük davranışların toplumsal norm olarak kabul edildiği şu dünyada, haklarının yeterince korunmadığını düşündüğüm insan mizacı özelliğidir.

    büyük oranda genetik eğilimlerle ilişkilidir. dış uyaranlardan, dışadönük insanlara oranla daha çok uyarılırlar. bu nedenle sakin bir yer arama, yalnız kalma, bulunduğu odanın kapısını kapatma, sınıfta arkalara oturma, telefonları açmama, otobüste mp3 player dinleyip dışardan gelen seslerden izole olma gibi davranışlar gösterirler.

    şahsi görüşüm içedönüklerin serotonin miktarlarının, dışadönüklerinkinden daha düşük olduğu yönündedir. ama içedönüklüğü depresyonla ilişkilendirmek doğru olmaz. çünkü iştah, uyku, cinsel aktivite, benlik tasarımı ve günlük işleri yerine getirme konusunda her hangi bir sorunları olmayabilir. ayrıca diğer içedönüklerle gayet güzel sosyalleşebilirler ve dışadönüklerin kurduğundan daha yakın ilişkiler kurabilirler.

    toplumda içedönük insanlar, dışadönük olmaları konusunda çok baskıya uğradıkları için depresyona girerler. bu nedenle içedönüklük, içekapanıklık, sosyofobiklik, depresiflik kavramları birbirine karışmıştır.

    insanlarla yüzeysel sohbetler etmek, her şeyi sesli olarak dile getirmek, o anki modun telefon çalmasıyla bozulması, gürültü, insanların sürekli onlardan bir şeyler beklemesi içedönükleri gerçekten rahatsız eder ve yer yer sinirlendirir. dolayısıyla kimseyi terslememeleri ve bu dünyaya uyum sağlayabilmeleri için dışadönüklerin arasına girmeden önce kendilerini psikolojik olarak hazırlamaları gerekir. örneğin telefonu açmayıp ertesi gün geri aradıklarında bahane bulmaları, başka bir meşgale bulup yüzeysel iletişimli ortamlardan kaçmaları, gürültüye ve çok uyaranlı yerlere katlanabilmek için yanlarında her zaman mp3 player bulundurmaları ve kimi zaman robotsu bi dayanıklıkla sosyal ilişkilerini sürdürecek enerjiyi toplamaları gerekir. çünkü içedönüklük, rahatsız edilmek istenmeme konusunda nedense yeterli bi mazeret olarak görülmez.

    içedönüklüğün tamamen değişeceğine ben şahsen inanmıyorum; ki zaten değiştirilmesini de doğru bulmuyorum. içedönük bi kişi, modu yüksek olduğu günler dışadönük hale gelebilse de, yine de bunu bi dışadönük kadar uzun süre yapamaz. örneğin 2 gün üst üste dışarı çıkarsa 3. gün biraz yalnız kalıp dinlenmesi gerekecektir. ve biraz kafa dinlesin zaten, neden dinlemesin ki? bi içedönüğü sosyalleştirmeye çalışmak, sosyalleşmek isteyen bi dışadönüğü evde durmaya zorlamakla aynı şeydir.

    içedönüklerin kim olduğu ancak, dışadönük hale getirmeye çalışılmazlarsa anlaşılabililir. bazen içedönükler olarak bi protesto yürüyüşü düzenleyip toplumda biraz daha benimsenmeyi hayal ediyorum. ama kim uğraşacak şimdi bu yağmurlu, kasvetli havada evde müzik dinlemek varken dışarda protesto yürüyüşü yapmakla? hem onlar da çıkmak istemez.
  • dışadönüklükle farklarının bilimsel bir açıklaması için; http://io9.com/…version-and-introversion-1282059791
  • avluruhluluktur bana göre.
    nice hanlar vardır, dışardan baktığında bi boka benzemezler, hiç faça vermezler, ne idüğü belirsizdirler, surat bir karıştır. sanırsın o da yanındaki binalardan farksızdır. ne zaman ki içine adım atarsın (o kapıyı çalarsın ve doğru sözü söylersin içeri girmek için -yoksa, anahtarınla mı geldin?-), o zaman görürsün işte onu: seni bekleyen avlusuyla, belki avlusunun ortasındaki çeşmesiyle, oradan oraya koşuşturup duran haşarı çocuklarıyla ve kimbilir ne zaman dikilmiş de şimdiye boy atıp serpilmiş, yukarıdaki odalara dek uzanan dallara sahip bir güzelim ağacıyla. büsbütün oradadır işte, karşındadır yapı. içerisi ve dışarısıyla. kimin aklına gelirdi ki o dışarıdan gördüğün surat bir karış yapı, böyle gülümseyen bir avluya sahip olsun? hayret! hayret ki ne hayret.

    avlunu buldun mu kentin gürültüsünden uzak, otur bir çay iç. ister kahve iç. üstelik fal da bakar hilmiye teyze, eğer günündeyse. mutlaka kuruntular vardır, elbet yollar görünür, birtakım kabarmalar olmuştur ama gözaydınların da seni beklemektedir ufukta, fazla sıkmamak gerekir canı, bunu hilmiye teyze söylemektedir. bahar gelmişse naneler, fesleğenler, sardunyalar görünür saksılarda. şöyle bir bak etrafa: kediler düriyanım'ın yemek artıklarını kendilerine yemek eylemek peşinde, muharrem baba nargilesini fokurdatır her zamanki köşesinde, avni amca'yla salih yine tavlaya tutuşmuş: cehari yek mi geldi? bırak elindeki o jung kitabını, bırak avluruhluluğu canım (çünkü böyle bir günde burada etrafa bakmak yerine elindeki kitabı okumayı tercih ediyorsan, senin de ruhunda bir avlu vardır canım, yok mudur?). güneş mi vuruyor yüzüne. eh biraz böyledir burası, sarhoş gibi bişey eder insanı hiç meyler içmezken. kuş sesleri çok senfonik gelir kulağa hiç müzik dinlemezken. karşıki duvarda bir yazı iliştirilmiş, vakıf duası mı, vakıf bedduası mı?, yok, değil, ikisi de değil, bir şiir bu, ismi avlu` :birhan keskin`. 'içinde bir elmanın dişlenişi', her şeyi geride bırakıp çıkıyorsun avludan. şimdi hanın dışında, sokaktasın. şimdi sor bakalım kendine: sokaktan gelip geçseydin yine, daha önceleri yaptığın gibi, şu hanın yüzü bir karış asıktır diye, o da diğerleri gibi bir yerdir diye, farkedebilir miydin hiç içinde saklı duran avluyu? ve yoksa, ve sakın, o avluyu barındırdığı için mi dışarıdan hiç faça vermez görünür bu yapı? yani, yengecin sert kabuğunun altındaki tatlı, yumuşak eti midir onun bu sendrom bellediği?

    nice kişiler vardır, çok avlular dolaştırırlar içlerinde, hiç çaktırmazlar sokaktan geçene. sen ki sokaklar arşınlarsın canım, gel, seni bekler bu avlu. ister yolculuklarından bahset, ister avludaşlıklarından. gel güzelim, kapım açıktır sana. zaten neyleyim ben avlu'yu, mavlu'yu, bir gün sen çıkagelirsin beklentisi olmasa?
  • kalabalık ortamlarda olmak yerine, yalnızlığı tercih eden kişilik özelliği.
    çoğu zaman utangaç ve çekingen olmakla karıştırılan mizaç.
    çekingen kişi, bir şeyler yapmak ister fakat harekete geçmekte inanılmaz zorlanır. içedönük kişi ise durumdan memnundur, onu rahatsız eden bir olay yoktur. sakinliği, yalnızlığı tercih eder çoğu zaman, bu yüzden de harekete geçmez.
  • icedonuklugun ve disadonuklugun karsilastirilmasi icin
    (bkz: #71132768)
  • "içedönüklük doğu'nun stilidir, tıpkı dışadönüklüğün batı'nın stili olduğu gibi... ne var ki, içedönüklük batı'da anormal, hastalıklı ya da mutlaka "düzeltilmesi" gereken bir şey olarak görülür. doğu'da ise dışadönüklük arzu yanılsaması ve açgözlülük ifadesi olarak aşağılanır." carl gustav jung - commentary on east and west

    (bkz: içedönük)
    (bkz: içedönük insan vs dışadönük insan)
    (bkz: introvert), extrovert
  • kişi kendisiyle barışıksa sorun olmayandır ancak çatışmalar yaşıyor ve depresyonu mevcutsa orada işler karışıyor. hastalık değil, kişilik özelliği olmasına rağmen uzun süren gizli depresyonlarda da kişi öyle değerlendirilebilir. genelde iç huzuru olan, kendi kendine yetebilen, dışarıdan müdahale olmadıkça da dengesi bozulmayan insanlardır. zengin hayal dünyaları ve parlak uçuk fikirleri vardır. o dünyaya dokunabilmek herkese nasip olmaz, zaten çoğunun da çabası olmaz. hayatta biriktirdikleri duygu, düşünce, değerlendirme ve tecrübeleri kendi dünyalarını zenginleştirirken, bunu bir şekilde insanlara ulaştırmayı başarırlarsa ortaya sofistike eserler çıkar.
hesabın var mı? giriş yap