• macarca evet.
  • (bkz: nem)
  • danca yine. ingilizcedeki again ile anlamı ve kullanımı aynıdır.
  • isveççe'de de yine (again) anlamına gelir, "iyen" diye okunur.
  • xerox'un ürettiği dijital baskı makineleri.

    (bkz: igen3) (bkz: igen4)
  • macarlar için bir kez igen demek asla yeterli değildir. insanların konuşurken arka arkaya hızlı bir şekilde en az üç kez igen demesine sıkça tanık olmanız mümkün.
  • eski anadolu türkçesinde iğen, (igen, igende, iğende, iğin) şekillerinde kullanılan ve çok, gayet, pek, ziyade, daha ziyade gibi manalara gelen bir kelimedir.
    kabusnâme'den;
    zira kim ehl-i basiret, eceli kendilere igen yakın bilirler.
    (zira basiret sahibi kimseler eceli kendilerine çok yakın bilirler.)
  • yazarı psikoloji profesörü (bkz: jean m. twenge) olan türkçeye i-nesli (i generation) olarak çevrilmiş kitap.

    (bkz: i nesli)
  • çokça araştırma sonuçlarıyla desteklenmiş güzel bir yazıyla karşılaştım.
    yazının ana fikri 1995 ve 2012 yılları arasında doğan bir neslin ekranlarla harcandığı. okurken içim acıdı. isterim ki, tüm bu yaşlarda çocuğu, tanıdığı olanlar okusun.

    bir neslin - igen- sadece yaşam tarzları değil, aynı zamanda hayata bakış açıları ve psikolojileri de bu ekranlar yüzünden çok çok farklılaştı. bir türlü anlam veremediğimiz, empati yapamadığımız tüm davranışların nedeni ekranlar.

    teker teker bahsedelim: örneğin bu nesil, kendilerinden öncekilerden çok daha depresif. çünkü ne kadar çok ekrana bakıyorlarla o kadar çok depresyon belirtileri görünüyor. çok daha az partilere gidiyorlar ve arkadaşlarıyla yüz yüze çok az vakit geçiriyorlar. bu da aslında yetişkin birey olduklarında, onların ruh halini de etkileyecek ne yazık ki.

    özgür olmak umurlarında değil. gençken hep çok cazip görünen özgürlük kavramına talep az. ehliyet alma, ya da kaçıp partilere gitme gibi eylemler çekiciliğini yitirmiş durumda. nedeni tabii ki evden çıkmak istememeleri. o özgürlük alanını telefonlarından yarattıklarını düşünmeleri.

    ya da çok daha az date’e çıkıyorlar. çünkü “like atma” konuşmanın önüne geçmiş durumda.

    sorumluluk alma konusunda da geç kalıyorlar. çünkü ebeveynler çocuklarını evde oturup ders çalışmaları için yüreklendiriyor, çocuklar da ne de olsa telefonlarında bir sosyal hayatları olduğu için onların bu teklifini seve seve kabul ediyor. dolayısıyla eskiden özgürlük isteğiyle part time işlere girmek vs gibi sebeplerle çıkıp dışarıda sorumluluk alan gençler evde zamanlarını geçiriyor. çünkü dışarıda onları cezbeden bir şey yok.

    daha mutsuzlar. o kadar bariz bir araştırma sonucu var ki, tamamen şunu diyor, ekranla zaman geçiren gençler, geçirmeyenlere oranla çok daha mutsuz. tek bir istisnası bile yok. tüm ekran aktiviteleri daha az mutlulukla bağlanıyor ve daha az ekranlı aktiviteler ise daha çok mutlulukla.

    daha yalnızlar. facebook arkadaş çevresi vadediyor ancak arkadaşlarla birlikte dışarıda zaman geçirmenin yerini alamıyor bu. daha izole oluyorlar ve kendilerini çok daha yalnız hissediyorlar.

    daha az uyuyorlar ya da uyku bozuklukları daha yaygın. nedeni yine ekranlar.

    en üzücüsü de şu, tüm bunların herhangi bir sorumlusu yok. ne ailelerinin ne de kendilerinin bir yanlışı var aslında. sadece jenerasyonları böyle.
hesabın var mı? giriş yap