• ikinci dünya savaşı uzun bir müddet dünyayı kasıp kavururken, sayısız muharebe ve harekat sahnelenmişti. bu savaş beraberinde büyük bir yıkımı getirse de harp tarihinin en önemli ve büyük savaşı olmuştu ve nice komutan da bu harbin en önemli ve kritik pozisyonlarında yer alarak kilit görevler üstlendi. bu yazıdan sonra birkaç bölüm şeklinde erwin rommel, heinz guderian, konstantin rokossovski, omar bradley, gerd von rundstedt, walter model, hermann hoth, wilhelm list, ewald von kleist, günther von kluge, fedor von bock, wilhelm keitel, wilhelm von leeb, walter von reichenau, erich raeder, chester w. nimitz, douglas macarthur, walther von brauchitsch, werner von blomberg, albert kesselring, georg von küchler, wolfram von richthofen, ivan konev, aleksandr vasilevski, vasili çuykov, semyon timoşenko, friedrich paulus, tomoyuki yamashita, isoroku yamamoto, maurice gamelin, maxime weygand, gotthard heinrici, franz halder, edward rydz-smigly, dudley pound, nikolaus von falkenhorst, alan brooke, george c. marshall, erhard milch, archibald wavell, thomas holcomb, alexandros papagos, josip broz tito, andrew cunningham, percy noble, françois darlan, ernest king ion antonescu, chen cheng, charles de gaulle, john henry towers, charles portal, alfred jodl, frank maxwell andrews, semyon budyonni, frederick bowhill, hideki tojo, thomas c. hart, claude auchinleck, guy simonds ve daha nicesi de eklenecek. tarihteki en büyük komutanlardan olan julius caesar'ın ölüm yıldönümünden 2064 yıl ve 1 gün sonra, şimdilik 7 tanesi ile savaşın büyük komutanları;

    (yazımın asıl kaynağı olan historeal blogumuzda okumak için şöyle buyrun lütfen efenim)

    mareşal georgi konstantinoviç jukov ile başlayalım. fakir olarak doğup yoğun tempolu bir işçi olarak büyüyen jukov, başlangıçta çarlık ordusuna süvari olarak katılır. ekim devrimi, lenin, bolşevik derken kızıllara katılır ve aman vermez bir süvari olarak hızla yükselir ve 1930 başında tugay komutanı olur. jukov için gaddar, disiplinli, acımasız dense de eski kafalı değildir ve tankları, süvarilerden daha iyi görür. orduda da kullanılması için elinden geldiğince katkı yapar. savaş tamtamları avrupa için çalarken o doğuya gönderilir. 1931'den beri süren japon-çin savaşında japonlar ipin ucunu kaçırıp mançurya'dan moğolistan'a sarkar ve sovyetleri rahatsız eder. halha nehri tatsızlıkları stalin'i rahatsız eder ve buna karşı önlem amaçlı stalin, jukov'a tam yetki verir ve oraya yollar. moğolistan yerel kuvvetlerini de savaşta aktif kullanan jukov, ordusundaki yetersiz subayları görevden alır ve halhin gol muharebesi öncesi ordusunu revize eder. japonlar, jukov gelene kadar bölgede aşırı hakimdirler ama jukov bu muharebede ibreyi sert bir ivme ile rus tarafına çevirir ve japonları kesin şartlarla mağlup eder. jukov'un bu başarısı, japonlarla sovyetler arasında saldırmazlık paktı olarak nişane edilir. bu sayede batıdaki alman tehdidine karşı sovyetler olası bir durumda 2 cephede savaşmak zorunda kalmayacaklardır. japonlar da jukov'un terbiyesinden ötürü asya tarafına değil de pasifik tarafına sefere çıkarlar ve okyanus imparatorluğu tezi ile ahtapotun kollarını avusturayla'dan ta abd'ye kadar uzatırlar. sonra jukov kalkar batıya sürer atını stalin'in emri ile yani avrupa'daki doğu cephesine. 1940'da sovyetler birliği genelkurmay başkanı olur. daha sonra savaşın en pis halini aldığı yerlerden olan stalingrad'a atanır. şehri 1000 güne yakın düşmeden tutar tabi bunu öyle ahlaka ya da kanuna uygun yaptığı söylemez ama o kuşatmada kusura bakmasın kimse ama ahlak ya da hukuk aranamaz. kapıda devasa bir alman ordusu ve içeride bütün halkın seferber edildiği bir savaş. sadece almanlarla olsa iyi bunun bir de açlık, cephane kıtlığı, hastalık, psikolojik savaş gibi türlü çeşidi var ve jukov bunu büyük kayıplarla zafere -kimilerine göre pyrrhus zaferi- taşır. sayı olarak üstünlüğünü kullansa da yetenek de işin içindedir ve 5. günün şafağında doğudan gelen gandalf gibi berlin'e kadar zaferi taşır jukov. netice, pyrrhus zaferi ile ayrımı olur jukov'un çünkü bunu sağlam bir zaferle taçlandırdı. bu kuşatma ve moskova durumu doğu cephesinin miladı olur. uranüs operasyonu ile almanların üstünlüğü doğuda yok olur ve artık hamle sırası jukov'dadır. sırasıyla beyaz rusya stratejik harekatı'nı(bagration harekatı), baltık seferini, prusya ve pomeranya seferlerini idare eder ve son olarak da berlin'i düşürüp sovyet bayrağını reichstag'a taktırır. yetmez kızıl meydanda 1945'deki zafer geçidinde ordunun en önünde geçer ki stalin dahi tribündedir. göğsü yetmez boynu, göbeği hatta baldırları bile nişanlarla doludur jukov'un. suvorov nişanı mı dersin sovyetler birliği kahramanı mı dersin hatta adamın adını çok sonradan bir şehre bile veriyorlar. destalinizasyon ile o da pasifize edilse de savaştan sonra adını tarihe yazdı bir kere. asalet, zafer, vizyon, görev adamı, hedefi saptama ve sonuca erişme, jukov'un en temel tanımıdır.

    dwight eisenhower, yani ike da tıpkı jukov gibi fakir bir ailenin üyesiydi ve kökeni almandı. dinci de derler ike için ama bence en önemli noktası west point'te eğitim almasıdır. oradan kolay kolay boş adam çıkmaz. devamında sıkı eğitim alır hatta kurmaylık kazandıktan sonra savaş sırasında japonların belası olan macarthur'un 33'de yaveri olur. 1941'de çiçeği burnunda bir albay iken savaş sonuna doğru ışık hızında müttefik kuvvetleri komutanı olması da tesadüf değil eğitimin sonucudur. inek gibi göründüğü doğrudur ama sahada da efektiftir bu adam. a.b.d. salına salına savaşa hazırlanırken avrupa'ya gidecek ordunun önemli kurmaylarından olur ve ateşin ortasına yani rommel'in kucağına bırakılır. tabii rommel o ara kuzey afrika'yı ağlatmış ve tokatlamış olmasına rağmen destek gelmediği için ve italyanların saçmalıkları yüzünden zayıflamıştı. haliyle ike da bu durumu fırsata çevirdi ve operation torch ile başta fas ve cezayir'i vichy'nin patronu petain'in elinden aldı. rommel ile bire bir savaşa girme şerefine nail olmasa da kuzey afrika'da iyi işler yaptı. sonrasında çizmenin ucuna sicilya'dan çıkıp alman ordusunu önüne kattı. muazzam zaferler olmasa da bitik duruma yakın alman ordusunu ite ite ilerledi ta ki londra'ya d-day'de sefer komutanlığı için çağrılana dek. tesadüf ki d-day günü ike'ın gelecekte tuğgeneral olacak olan oğlu da askeri okuldan mezun olur. d-day'de kendisinden beklenmeyecek bir cesaret ile fırtınalı bir günde yalancı güneş açınca 1 milyona yakın askerle demir alır ve sefere gider. d-day kusursuz olmasa da hatta ve hatta çoğuna göre olumsuz olsa da silah ve teknolojik üstünlük ile normandiya'ya ayak basar ve reckoning'i tamamlar. sırasıyla fransa'yı, belçika'yı, hollanda'yı kurtarır ve weimar'ın kalbine bir hançer gibi saplanır. yetenekli ama bundan öte düsturlu ve eğilimlidir ike, ne yapacağını bilir. kimse ondan muazzam bir şey beklemez ama gerekeni layığı ile yapar. savaştan sonra almanya'daki abd bölgesi valisi olur yetmez gelir abd başkanı olur ve iran' da darbeye büyük etki eder ve soğuk savaş sırasında da sovyetlere baskıyı tam gaz sürdürür. liderlik, eğitim, terbiye, kısmen ihtiyat ve yüksekçe gurur ike'ın temel bileşenleridir.

    gelelim montgomery'e yani monty'e. ismi havalı yalan yok bernard law montgomery. kim hangi akla hizmet ederek monty demiş anlamış değilim ama olsun öyle diyelim biz de. babası peder monty'nin yani din odaklı büyümüş dogmalara aşina kendisi. birçokları onu vasıfsız görür yalan yok öyle denebilir sebebi de makul kendi ordusunun çeyreği kadar orduya sahip olan rommel tarafından tokat manyağı oldu ama monty bunu hezimet olarak görmedi. kalktı, öğrendi rommel'den teknikleri ve kendisini geliştirdi. kuzey afrika'da asıl aşağılanması gereken claude auchinleck'tir. monty sahaya inene kadar rommel'i yavaşlatmak şöyle dursun hızlandırdı bile denebilir. auchinleck rommel'i hayranlıkla izlerken ordusuna hiçbir artı katmamış ve sürekli kayıplara neden olmuştur zaten daha sonra hindistan'a sürülür ve monty büyük ordusuyla rommel ile sahra çöllerinde baş başa kalır. rommel, hitler'den destek yerine mareşallik asası hediyesi aldığında, türlü zeka dolu hile ile elindeki kıt kaynaklarla monty'i tokatlarken monty de tıpkı rommel gibi hile yapmayı öğrenir ve rommel'i zor da olsa -yendi denmese de- hırpalar. rommel'e yardımdan çok ayak bağı olan italyanlar da durumu rommel için zorlaştırır ve çöldeki tilkinin üstünlüğü, monty'e zorunlu olarak geçer. kuzey afrika'da rommel'in kucağında iyice pişer monty. el-alamein, tobruk, fas derken düşmanı kadar iyi olmasa da tecrübesi sağlamlaşır. gelir müttefik orduları komutanı olur ve avrupa'ya batıdan çıkar. o da batı cephesinde bu devasa ordu ile baştan savma görünen ama kesin sonuçlar alan işler yapar ve birçok alman ordusunu teslim alır. market garden harekatı hezimeti doğrudur. monty'nin hırsı yüzünden yapılmış en büyük hava indirme harekatı ile kara birlikleri kısmen başarılı olsa da bir planda bu iki operasyon birlik olarak başarılı olamaz ve alman karşı taarruzu ile amerikalılara büyük kayıplar verdirir. öğrenme, kendini geliştirme, yenilgiden pay çıkarma ve en önemlisi yönetme monty'nin vasıflarıdır.

    sırada gustaf mannerheim. isminin listeye eklenme sebebi, kış savaşı fin ordusunu onurlandırmak içindir. menşevik taraftarıdır mannerheim ve savaştaki diğer isimlere göre de yaşlıdır. ekim devrimi öncesi rus generali iken devrimle birlikte bağımsızlık alan finlandiya'ya döner ve oradaki fin iç savaşı'nda monarşi tarafını yönetip sovyet yanlılarını yener ve ülkeden çıkarır. kral naipliği de yapar ama sonra cumhuriyet kurulunca görevinden çekilir. seneler sonra tekrar savunma konseyine atanır ve leningrad sınırına çekilecek olan adını kendisinden alan mannerheim duvarını tamamlar. ufukta görünen olası sovyet istilasına hazırlanır. kış savaşı'nda başkomutanlığa atanır ve bol gollü sovyet zaferi beklenen müsabakada fin ordusu, sovyetleri fena halde hırpalar. buna rağmen yine sayı üstünlüğü ile sovyetler savaşı kazanır ve ağır şartlara bağlar finleri. gururludur mannerheim, bazıları onun için aptal bile der çünkü stalin leningrad için tehdit oluşturan küçük bir fin toprağını, daha büyüğü ile takas etmek ister ve reddedilir. sonra güle oynaya finlandiya'yı istila eder ama karşısında kış kadar sert bir halk bulur. vatan toprağı verilemez ilkesi ile direnen finler, şanlı bir şekilde kaybeder. daha sonra hitler'in barbarossa harekatı ile sovyetlere sefere çıkması üzerine mannerheim da sovyetler üzerine saldırır ve iyi kazanımlar elde eder. ta ki sovyetler karşı taarruza geçene kadar. devamında aldıkları toprakları da kaybeder mannerheim ve sovyetler ile antlaşma imzalamak ister. mannerheim cumhurbaşkanı ilan edilir ve sovyetler anlaşmayı imzalar ama bir öncekinden de ağır bir bedel ile. mannerheim fırsatçı, milliyetçi, dik kafalı ve halkı için örnektir ama daha önemlisi sovyetler'e kış savaşı ile korku salmış ve hitler'e "ulan şu finler bile sovyetleri tokatladı bizim ordu sibirya tayga ormanlarına hayli hayli kolayca ulaşır," fikrini entegre eder.

    ve patton, patton, patton! tam bir baş belası ama savaş anında ordunda olması gereken bir generaldir george s. patton. savaş zamanı dedim, savaş sonrası demedim. nitekim patton da savaşın arifesinde 21 aralık 45'de almanya'da bir kaza(?) sonucu ölür. bu adam da tankları aşırı sever. meksika'daki yerel gerillalara karşı pişer. west point'te okudu tıpkı ıke gibi ama patton kovuldu sonrasında tekrar kabul edildi ve o çok sevdiği doğasına yani savaşa salındı. ikinci dünya savaşı'nda o çok sevdiği tanklarıyla kuzey afrika'ya gitti. askerlerine karşı aşırı sert ve disiplinlidir patton ama gelin görün ki kendisi üstlerinin emirlerini neredeyse hiç umursamaz görevine odaklanır ve ulaşır. rommel'in ordusunu, başlarında rommel yokken zor da olsa yener ve bitik durumdaki alman afrikakorps'unu dağıtır. sonra italya'ya yapılan amfibide etkin olur ve sicilya'ya ilk çıkan olur. kesselring'i ve italya ordusunu zor da olsa yener ve kuzeye doğru hızla ilerler. patton askerleri tarafından çok sevilir ve güvenilir. patton da askerlerini sever ama korkaklardan haz etmez. bir askeri korkudan ağlarken tokatlayarak döver ve bu ıke'ın kulağına kadar gider medya yolu ile. rahatsız olan ıke, patton'a rica eder ve patton da askerden özür diler. yine de bu tokat yüzünden ıke ona ceza verir ve d-day'de kızakta bekletir. normalde askerler ceza olarak savaşa sürülürler ama patton onlardan değildi. cezası savaşı uzaktan izlemesi ve içine girememesiydi. ama cezalandırılan aslında patton değil, müttefik ordusudur. dibinde savaş varken o savaşa katılamadığı için kafayı yiyen patton'ı sonunda ıke tank bebekleriyle savaşa sürer çünkü çıkartma kötü başlar. ve patton tekrar sevdiği yerde, ana kucağında yani savaştadır. hani bir sapanı çok bekletir ve gerersin devamında da bayağı uzağa gider ya işte patton da öyle ilerledi. fransa'ya ilk girenlerden olur. almanların ardennes taarruzuna karşı orduyu yönetir ve hızla lüksemburg kanadından almanya içine sızar. almanları sever patton hatta yüksekçe saygı duyar, sovyetlerden ise tiksinir ve sırf onlar almanya'dan daha fazla toprak alamasın diye vurduğunu indirir, arkasına bakmadan ilerler. hatta o kadar hızlı ilerler ki yakıt ikmali için hep durmak zorunda kalır çünkü yetişemezler patton'a. elbe nehrine ilk ulaşan müttefik komutanıdır patton ve burada durdurur sovyet ordusunu. arkasında ona yetişebilen kuvvet yoktur. biraz daha hızlı gitse hitler'i intihar etmeden yakalayıp vururdu. savaş sonrası almanya'daki abd bölgesinde aşırı nüfuz sahibidir. ondan görevdeki nazileri alıp yargılaması beklense de patton, nazileri örgütleyip sovyetlere karşı bir sefer düzenlemek ister ve bunu açıkça dile bile getirir. devamında da bir trafik kazasında kamyon çarpması sonucu ölür çünkü savaş bitmişti ve patton'a artık ihtiyaç yoktu. patton, barış sağlanması gereken zamanı da savaş zamanı gibi yönetir ve ölümü ister kaza ister kasıtlı olsun herkesin işine gelir. patton ares'in oğlu, harp delisi, tank manyağı, kendisi otoriter ama üstlerine karşı gelen biri ama onun en iyi özelliği; tarihi çok sevmesi ve eski savaşlarla büyük liderlere özenip onlar gibi adını altın harflerle harp tarihine kazımasıdır.

    karl dönitz. büyük amiral, üçüncü reich'ın, nazi almanyasının küllerinin son 23 gününün cumhurbaşkanı. denizlerin gördüğü en büyük kumandanlardan. nsdap'nin üyesi lakin büyük bir centilmen. bürnberg yargılamalarında laconia faciası sonrası aldığı laconia emirleri yüzünden hapis cezası almıştır. bunun sebebi aslında bir savaş suçu olmamasına rağmen müttefiklerin "canımızı atlantik"te çok yaktın, ceza olmadan kurtulamazsın bu adil yargılama yaptığımız(?) mahkememizden" düşüncesi yüzündendir. bu facia ve emirler iyi bir şekilde birçok yazı ilr mevcut değinmeye gerek yok ama werner hartenstein koca yürekli bir adamsın. dönitz, iki oğlunu da denizlerde kaybeder ikinci dünya savaşı sırasında. birinci dünya savaşı'ndan önce 1910'da katılır kaiser'ın donanmasına. birinci dünya savaşı'nda ise hepimizin bildiği sms breslau adlı hafif kruvazörde yani midilli'de görev alır. birinci harbin sonlarına doğru komutanlığına atandığı bir denizaltı ile hasar alarak teslim olur ve malta'da misafir edilir. krada kurar wolfpack gibi birçok taktiğinin temelini. savaştan ve esaretten sonra yurda dönen dönitz, yeni kurulan orduda adım adım yükselir. büyük amiral erich raeder, göring ile hava-deniz atışmasını sürdürürken, dönitz de deniz kuvvetlerine yatırım istiyordu. hitler bu isteği yerine getirir ve büyük imkanlar sunar kriegsmarine kanadına. dönitz, atlantik'te ünlü wolfpack ve daha nice iyi taktik ile müttefiklere bela olur. dönitz'in planı güzeldir. ikmal yollarını vur, desteği kestir ve damarların akmamasını sağla. uzun seneler müttefiklerin canına okur dönitz ama müttefikler burada da tıpkı kuzey afrika'da olduğu gibi düşmandan tokat yiye yiye öğrenip taktik geliştirirler ve woflpack olur paket. hava desteğini iyi alamayan dönitz, atlantik'te patlar. 1943'den sonra reder istifa edince büyük amiralliğe terfi eder. hitler'in intiharından sonra üçüncü reich'ın başına geçer ve teslimiyeti tamamlar. dönitz güçlü, otoriter, kriz anlarını iyi yöneten, denize sevdalı bir adam. atlantikte harika işler yapmıştır. nazi partisine üye olsa da pek hazzetmeyen ama yine de hitler'e ve ideolojisine saygı gösteren aynı zamanda da bir centilmen olan garip ama harika bir adam.

    ve gözümün nuru erich von manstein, yalnız almanların değil bütün dünyanın gördüğü en büyük kumandanlardandır. prusya'nın en iyilerden birisi olduğu subay sınıfı konusunda, içlerinde en iyisiydi. polonya seferi, fransa seferi, maksim gorki tahkimatı, barbarossa harekatı, kırım seferi, leningrad savaşı, stalingrad savaşı, kursk savaşı, satürn harekatı ve sayısız harekatta muazzam stratejiler geliştirdi ancak öyle bir üçüncü harkiv savaşı stratejisi vardı ki dünya tarihi böyle bir manevra görmemiştir. savaşın sovyetler lehine döndü dendiği anda aldığı inisiyatifi ile kaderi değiştirmişti. ancak yapısında isyan yoktu ve hitler'e karşı çıkmayarak cittadelle harekatına uydu. pek tabii doğu cephesi almanlar için felaketle sonuçlandı.

    prusya'da köklü bir subay ailesine mensup olan von manstein, kendisinden beklendiği gibi bir subay oldu. gençliği birinci dünya savaşı'na denk gelmişti ve bu savaşta hem batı hem de doğu cephesinde bulunarak savaşı bizzat tecrübe etme şansı buldu. polonya'da büyük bir yara aldıktan sonra yüzbaşı olmuş ve kurmaylık almıştı. versailles antlaşması sonrasında, gururu incinmiş ve almanya'nın yeniden toparlanması için var gücüyle çalışmıştır. 1933 yılında naziler iktidarı ele geçirdiğinde tehlikeli olduklarını fark etmiş ve elinden geldiğince engellemeye çalışmıştı. sonraki senelerde hitler'e claus von stauffenberg ile birlikte suikast* düzenleyen o zamanların genelkurmay başkanı ludwig beck ile birlikte ordudaki nazi yayılmasına karşı çabaladı. hitler'in gözüne batan bu yetenekli subay, nazi partisine asla üye olmadı ve bizzat hitler tarafından uyumsuz ilan edilerek silezya bölgesine sürüldü. yeniliklere açık olup bizzat kendi yeniliklerini yapan manstein, ordunun hızını, dayanaklılığını, vuruş gücünü ve operatifliğini arttırmak için her an yeni stratejiler hazırlıyordu. hitler'in kendisine muhalefeti ile tanıdığı bu subayı ordudan ihraç etmemesinin sebebi, hem köklü ailesi hem de potansiyeliydi.

    1 eylül 1939'da ikinci dünya savaşı polonya işgali ile başladığında von manstein da bu cephedeydi ve polonya sefer planının hazırlayıcılarından birisiydi. işgale aslında sıcak bakmıyordu çünkü polonya, sovyetler birliği ile almanya arasında tampon olarak kalmalıydı ama gelen emirler doğrultusunda stratejiyi belirleyip ikinci dünya savaşı'nın açılışını yapmak durumundaydı. bir karargah masasında hazırlanmış stratejinin muazzam şekilde sahada uygulamaya konulduğu bu sefer, sert bir polonya direnişi görse de 26 gün gibi kısa bir sürede zaferle sonuçlandı. aslında bir tankçı olmasa da tankın önemini erken kavramış olan von manstein, polonya seferi'nin kritik planında zırhlı birlikleri bir orkestra şefi gibi yönetmiştir. bu sefer sırasında başlangıçtaki stratejiden bir nebze kopması gerektiğini fark edip, üstü gerd von rundstedt'in izni ile inisiyatif alarak savaşın kilidini çözmüştür. muharebe sahasını, askerlerini, düşmanını ve sonraki hamlesini muazzam şekilde gözlemleyen bir general, savaşı bir sanata dönüştürerek kazanır. polonya bunun ayaklı kanıtıydı ve artık tuhaf savaş sonrasında sıra fransa'daydı.

    fransa seferi, polonya'nın ardından almanya için umut dolu bir harp olacaktı. avusturya*, çekoslovakya, danzig ve polonya'nın işgalleri ile birinci dünya savaşı'nın utancı bir nebze olsun silinmişti ama en büyük utancı silmek adına artık büyük hedefe sıra gelmişti. fransa'nın işgali için birinci dünya savaşı'nda kullanılan schlieffen planı ve benzerleri gündeme gelmişti ama savaşın şekli değişmişti ve karşılarında maginot hattı vardı. buna karşılık olarak da ellerinde heinz guderian'ın geliştirdiği blitzkrieg gibi bir taktik ve von manstein gibi dahi subaylar vardı. von manstein, fransa seferi için hazırlanan plana von rundstedt ile derhal itiraz etti. batıda fransa'yı hemen çökertip doğuya ağırlık verme fikri en doğru strateji olacaktı ama bunu yaparken hattın kuzeyinden saldırmak, fransa'nın beklediği şey olacaktı. bunun üzerine manstein, sedan planı* ile kendi işgal planını hazırladı ve yüksek karargaha sundu. plan başta reddedildiyse de hitler'in onayı ile birkaç ufak noktada değiştirilerek uygulamaya koyuldu. plan, manstein'ın dehasını barındırıyordu. anılarında en sevdiği derslerden olan coğrafya'ya ilgisinden bahsetmiş olan manstein, ardennes ormanlarının bulunduğu bölgeyi incelemiş ve engebeli arazinin fransızlar tarafından tedbirsiz bırakılacağını öngörerek planını bu bölge üzerinde kurdu. yapılan keşif ve istihbaratlar da bu öngörüyü onayladı ve birinci dünya savaşı'nın rövanşı burada başladı. çetin bir direniş göstermesine rağmen statik bir savunma düzeni oluşturan fransızlar, bu bölgeden gelişen zırhlı blitzkrieg saldırıları ile neye uğradığını şaşırdı ve önce manş denizine kadar kuzey fransa, sonrasında da paris çok kısa bir süre içerisinde schelschnitt* sonucu düştü. birinci dünya savaşı'nda çamur cephesine dönüşüp yıllarca siper savaşları yapılan fransa cephesi, ani ve zeka dolu bir plan ile kısa sürede düştü. manstein'ın birlikleri fransa savaşı'nda günther von kluge`'nin 4. ordusu altında küçük bir rol oynadı. yine de amiens'in doğusunda ilk yarma harekatının gerçekleşmesine yardımcı oldu ve seine nehri'ne ilk ulaşan ve nehri geçen birlikler onunkiydi. işgal, olağanüstü bir başarıydı ve manstein planından ötürü şövalye haçı aldı ve generalliğe terfi etti.

    barbarossa harekatı ile savaşın doğu cephesi açıldığında, harekatın güney kolunda hızlı bir biçimde ilerleyerek görevini yerine getirdi. hızlı ilerleme konusunda heinz guderian ile yarışacak kadar hareketli olan manstein, kısa sürede net sonuçlar elde etmişti. romanya petrol sahasını vuran sivastopol limanındaki sovyet deniz gücü varlığı, kırım'ı ikincil hedeften birincil hedef kafkasya kadar önemli bir pozisyona yükseltmişti. manstein için yeni bir görev verildi ve kırım'ı fethetmesiv istendi. hızı, bu bölgede süren sivastopol kuşatması ile yavaşlatılmıştı çünkü şehir güçlü bir tahkimat olan maksim gorki tahkimatı ile korunuyordu. manstein günlerce saldırdı, bütün ağır topları ve zırhlı birlikleri bünyesinde topladı ve o zamana kadar görülmüş en büyük ateş gücüne sahip ordu ile o dönemin en iyi korunan şehirlerinden olan kırım'ı fethetti. barbarossa harekatı güneyde yıpranmasına rağmen operatif hedeflerinin birçoğunu tamamlamıştı ama kuzey ve merkez yönünde duraklayınca, hitler en yetenekli generalini generalfeldmarschall rütbesine yükseltip derhal kuzeye gönderdi ve leningrad şehrini almasını istedi. burada ise durum vahimdi. leningrad'ı almak için manstein'ın elindeki birlikler yeterli olmayacaktı ve fin ordusunun desteği gerekiyordu. bu esnada artık savunma pozisyonundan kısmen çıkan sovyetler, bir taarruza başladı. bu taarruz sonucunda georg lindemann'ın emrindeki 18. ordunun yok olmasını engellemek için elinden geleni yapan manstein, zor da olsa taarruzu durdurmuştu ama 60.000 askerin kaybedilmesini engelleyemedi. nordlicht harekatı ile alınması beklenen leningrad şehrine, sovyetlerin karşı taarruzu sayesinde almanların tekrar saldırı yapacak gücü kalmamıştı. stalingrad muharebesi için tekrar güneye dönen manstein, sovyetler tarafından kuşatılan 6. ordu'yu kurtarmakla görevlendirildi. karşısında devasa bir rus ordusunu gören manstein, 6. ordu komutanı friedrich paulus'un yarma harekatı düzenlemesini ısrarla istiyordu çünkü ordunun orada kalması artık mümkün değildi. katı sovyet savunmasına çok iyi bir şekilde saldırdı hatta şehrin 50 km. dışına kadar girebildi ama paulus hitler'den aldığı emir ile yarma harekatı düzenlemedi ve ordusunu orada tuttu. manstein'ın yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı ve paulus ile 6. ordu ruslara teslim oldu. bu, doğu cephesinin dönüm noktasıydı. satürn harekatı ile ruslar güneydeki alman gücünü tamamen yok etmek için taarruza geçtiğinde, manstein yine oradaydı ve alman birliklerini korumak için bütün maharetlerini sergiledi. katı bir savunma uygulayan manstein ve birlikleri, almanların müttefikleri rumen, italyan ve macar kuvvetlerinin kısa sürede çökmesi yüzünden geri çekilmek durumunda kaldı. her geçen gün büyüyen ve güçlenen sovyet ordusuna karşı elindeki kısıtlı donanım ve asker ile büyük kayıplara rağmen doğu cephesi'nin güney kanadını yok olmaktan kurtarmıştı. bu süreçten sonra, manstein'ın komutanı olduğu don ordu grubu ve bir diğer alman kuvveti ordu grubu b birleştirilerek güney ordu grubu oluşturuldu ve bu ordunun başına manstein getirildi. ilerleyen sovyet ordusu, kanatlara iyice açılmıştı ve bunu gören manstein, sovyetler hiç beklemezken bir taarruza girişti. sovyetlerin avcı birlikleri bu taarruz sonucunda elimine edildi ve manstein durmadan ilerleyişini sürdürdü. sovyetler ağır bir yenilgi almıştı ve harkiv tekrar almanların eline geçmişti. sovyetlerin öne atılması ve manstein'ın harkiv taarruzu ile oluşan kursk çıkıntısı, almanların bir anda yeni hedefi olmuştu. manstein rostov'a bir saldırı istiyordu ama emir hitler'den geldi ve kursk çıkıntısındaki ruslar yok edilmeliydi. citadel harekatı, kursk'taki rusları çembere almayı amaçlıyordu ve manstein bu muharebenin güney kanadını yönetiyordu. kuzeydeki başarısız alman girişimleri, harekatın felakete dönüşmesine neden oldu ve manstein'ın güneydeki bütün başarıları sonuçsuz kaldı. alman zırhlı birliklerinin ölüm şarkısı olan, tarihin gördüğü en büyük tank muharebelerinden birinde, manstein diğer unsurlar yüzünden bu muharebeyi kazanamamıştı ve alman ordusu iyice çökme noktasına gelmişti. artık manstein'ın elinde tek seçenek vardı; rusları mümkün olduğunca yavaşlatmak ve fırsatları değerlendirmek. saldırı savaşında uzman olduğu kadar savunma savaşında da işinin ehliydi. sovyet vuruş gücü
    muazzamdı ama manstein bu saldırıları imkansıza yakın bir durumdayken engelliyor ve kademeli olarak batıya çekiliyordu. şubat 1944'te hitler'in emirlerine karşı gelerek güney ordu grubunun stemmerman grubu'nu oluşturan 11. ve 42. kolordularına (6 tümenlik 56.000 askerden oluşuyordu) çerkasi-korsun cebi'nden çemberi yararak çekilmelerini emretti. hitler bu hareketi reddettiyse de cephe komutanı stemmerman, kendi inisiyatifiyle bu yönde emir vererek yarma hareketini başlattı. manstein artık hitler ile karşı karşıya geliyor ve kimsenin cesaret edemediği şekilde kendisini ve o saçma fikirlerini eleştiriyordu. manstein, hareketli bir savunma anlayışını savunuyordu toprak kaybetmeyi göze alarak sovyet kuvvetlerinin ya çok ince bir hat halini almasını ya da çok fazla ilerleyerek kanatlardan sarılabilecek hale gelip kolayca çembere alınabileceğini öne sürüyordu. hitler ise daha çok statik bir yıpratma savaşından yana idi. bu süre giden tartışmalar nedeniyle manstein, hitler'in komuta yetkisini profesyonel askerlere devretmesi gerektiğini ve doğu cephesi başkomutanlığı adıyla bir makam oluşturarak işe başlayabileceğini açık açık söylemeye başladı. hitler, gücünün zayıflayacağından korkarak bu teklifi defalarca reddetti. bu tartışma hitler'in yakın adamları göring ve ss şefi himmler'i de rahatsız etti, zira ikisi de yetkilerinin kısıtlanmasından endişe ediyordu. himmler, manstein'ın bağlılığını açık açık sorgulamaya başladı ve komutanlık için uygun olmayan zayıf bir kişiliği olduğunu iddia etti. manstein'ın sürekli itirazları ve bu suçlamalar sonucu hitler mart 1944'te onu görevden aldı ve alman ordusu, savaşın en önemli komutanı ile yollarını ayırmış oldu.

    1944 temmuzundaki hitler'e suikast girişimine katılmadı. daha 1943'te henning von tresckow ve diğerleri onunla temasa geçmişti ancak o, değişimin gerekliliğine inanmakla beraber onlara katılmayı reddetti. o kendisini bir prusya mareşali olarak görüyordu ve "prusya mareşalleri isyan etmez" prensibine bağlı kalıyordu. yine de, gestapo'nun gözetimi altında evine yerleşti. ayrıca bir iç savaş çıkmasından da endişe ediyordu. yine de tertipçilere katılmamakla birlikte onları ele de vermedi. savaştan sonra nürnberg mahkemeleri'nde yargılanıp yanlış bir karar ile 18 yıl hapis cezası alsa da, kendisine hayran olan churchill ve montgomery tarafından mahkemede desteklendi. hapisten sağlık sebepleri ile çıktıktan sonra federal orduya danışmanlık yaptı ve fikirleri ile stratejileri hem o orduya hem de bütün devletlerin ordularına mihmandar oldu. manstein, 9 haziran 1973 gecesi, irschenhausen'de felç geçirerek hayatını kaybetti. hayatta son kalan alman mareşali olarak, bütün rütbelerden yüzlerce askerin katıldığı tam bir askeri cenaze töreni ile toprağa verildi. 13 haziran 1973 tarihli the times onun için: "onun gücü ve nüfuzu askerleri üzerinde kurduğu baskı ve otoriter tavırlardan değil, zekanın gücünden ve bilginin derinliğinden geliyordu" demiştir. onu bu kadar iyi anlatabilen bir baska söz de liddell hart tarafından söylenmiştir; "1945'te nürnberg'te görüştüğüm alman generalleri arasındaki ortak kanı manstein'ın sahip oldukları en iyi general olduğu ve başkomutan olarak onu görmeyi istedikleridir. görünüşe göre o, operasyonel ihtimaller hakkında çok iyi bir sezgiye ve eşit derecede iyi çarpışma yönetme becerisine sahipti. aynı zamanda tankçı olarak yetişmeyip de mekanize birliklerin potansiyelini onun kadar iyi görebilen başka bir general de yoktu. kısacası o askeri bir dehaya sahipti."

    tam bir centilmen, savaş kurdu, dahi, bütünü ve parçaları iyi gözlemleyen bir kumandandır manstein, savaş sanatı tarihine adını altın harflerle kazımıştır.
  • sıradaki komutan ise, konstantin rokossovski. hem kendisinin, hem de savaşın doğu cephesinin küçük bir özeti;

    rokossovski, varşova'da yerel soylu bir ailede 21 aralık 1896'da doğmuştu. ailesi, nesillerdir subay yetiştiren köklü bir polonya ailesiydi. özellikle süvari komutanları yetiştiren bir ailenin ferdi olan konstantin de tıpkı ataları gibi çarlık rusya ordusuna süvari olarak katıldı. aslında 15 yaşındayken taş işçiliğine merak salmıştı hatta poniatowski köprüsü'nün yapımında çalışmıştı ama birinci dünya savaşı'nın arifesinde çarlık ordusu askere alıma başladığında, 5. kargopolski süvari alayı'na dahil oldu. savaşta gösterdiği üstün cesareti ve yetenekleri ile sivrildi. birçok muharebede önemli işler yapmıştı ama özellikle katıldığı bir muharebede, alay komutanının yararlanması üzerine alayın komutasını alıp düşman ordusuna karşı kazandığı küçük bir çaplı bir çatışmadan sonra st. george haçı ile ödüllendirildi. cihan harbi boyunca iki kere yaralanmıştı ve bir süre tedavi gördü. 1917 yılında iyileşmesinden sonra bolşevik partisi'ne üye oldu ve kızıl orduya katıldı.

    rus iç savaşı sırasında, urallar'da aleksandr kolçak'ın beyaz muhafız ordularına karşı düzenlenen seferlerde kargopolsky kızıl muhafızlar süvari müfrezesi'ni komuta etti. bu muharebelerde omzundan yaralansa da süvarileri ile bir düşman garnizonunu devirmeyi başarmıştı. bu zafer üzerine rokossovski o zaman sovyet rusya'nın en yüksek askeri madalyası olan kızıl bayrak nişanı ile ödüllendirildi. karizması, yetenekleri ve strateji, taktik ile operatif konularda yenilikçi yapısı ile hızla yükseliyordu.

    1921'de irkutsk'ta bulunan 35. süvari alayı'nı komuta etti ve moğolistan halk cumhuriyeti'nin kurucusu damdin sükhbaatar'ın iktidara getirilmesinde önemli bir rol oynadı. cengiz han'ın reenkarnasyonu olduğunu iddia eden beyaz rus generali, maceraperest ve mistik roman von ungern-sternberg, çin işgal güçlerini 1920'de moğolistan'dan çıkarmış ve harici moğolistan'a diktatör olarak yerleşmişti. ertesi yaz ungern-sternberg, troitskosavsk sınır kasabasını ele geçirmek için kuzeye hareket etmek ve sovyetler birliği'nin batısı ile uzak doğudaki bağını kesmek için harekete geçtiğinde, rokossovski hızla irkutsk'tan güneye ilerledi ve sükhbaatar'ın moğol güçleriyle bir araya geldi. urgern-sternberg'in ordusu, iki günlük bir çatışmadan sonra kargaşa içinde geri çekildi. rokossovski bu kez bacağından tekrar yaralandı. kısa bir süre sonra kombine moğol ve sovyet kuvvetleri ulan batur'u ele geçirdi.

    moğolistan'da, dört dil bilen ve yunan mitolojisi okuyan, 1923'te evleneceği karısı julia barminan ile tanıştı. kızları ariadna 1925'te doğdu. 1924 ve 1925'te georgi jukov ile tanışacağı yer olan leningrad süvari okulu'nda eğitim gördü. eğitiminin ardından moğolistan'a geri döndü ve burada moğolistan halk ordusu için bir eğitmen oldu. kısa bir süre sonra, vasili blyukher komutasındaki kızıl sancak uzak doğu ordusu'nda görev yapmaya başladı. sovyetler birliği, doğu demiryolunu çin ve sovyet ortak yönetimine geri döndürmek için müdahale ettiğinde 1929-1930 rus-çin doğu demiryolu savaşı başladı ve rokossovski de bu savaşa katıldı. çin ordu komutanı zhang xueliang, çin cumhuriyeti'nden sonra demiryolunun tam kontrolünü ele geçirmeye çalışsa da, karşısındaki yetenekli rokossovski sayesinde başarılı olamadı.

    rokossovski'nin askeri kariyeri, 7. samara süvari tümeni komutanı iken onun üstü olan tuğgeneral jukov ve daha üst düzey kolordu komutanı semyon timoşenko'nun askeri kariyerleri ile paralel ilerlemiştir. her ikisi de farklı zamanlarda onların komutası altında görev yaptığı ikinci dünya savaşı sırasında rokossovski'nin hayatının baş aktörleri oldu. rokossovski'nin jukov ile ünlü ikinci dünya savaşı rekabetinin başlangıcı, jukov'un karakteri hakkındaki resmi bir raporunda rokossovski'nin yorumlarında yer bulmuştur:

    "güçlü bir iradesi var. kararlı ve sağlam. genellikle inisiyatif kullanır ve ustalıkla uygular. disiplinli. istediği şeyleri alma konusunda kararlı. biraz nankör ve yeterince sempatik olmayan bir kişi. oldukça inatçı. sonuçları acı olan bir gururu var. mesleki açıdan iyi eğitilmiş. askeri bir lider olarak geniş deneyime sahip ama kesinlikle personel veya öğretim işlerinde kullanılamaz çünkü anayasal olarak onlardan nefret eder."

    rokossovski, zırhlı taarruzun potansiyelini ilk fark edenlerden biriydi. mareşal mihail tuhaçevski'nin derin savaş doktrini teorisinde desteklediği gibi kızıl ordu için güçlü bir zırhlı kolordu yaratmanın ilk destekçisiydi.

    rokossovski, josef stalin'in başlattığı büyük temizlik süreci ile yakalanıp casus olmakla suçlandığı ağustos 1937'ye kadar ordudaki görevini sürdürdü. rokossovski'nin mareşal tuhaçevski'nin en yeni yöntemlerine olan desteği ve ilişkisi, tuhaçevski'nin kitlesel zırhlı teorileri yerine hala süvari taktiklerini tercih eden semyon budyonni gibi daha geleneksel subaylayla çatışmasının nedeni olabilir. tuhaçevski, stalin ve onun destekçileri tarafından büyük bir tehditti çünkü sovyet halkının gözünde büyük bir kahramandı. rokossovski de tuhaçevski'nin devrimsel taktiklerini desteklediği için stalinist subaylar tarafından mimlenmişti. anti sovyet troçkist askeri örgütüne üye olmakla ve japonya ile polonya casusu olmakla suçlandı. polonyalı olması ona doğuştan bir casus suçlaması ile karşı karşıya bırakmıştı. uzak doğu ordusunda bulunurken raporlarla oynayan rakip subaylar da onu japon casusu olmakla suçlamıştı. nkvd tarafından rokossovski'nin tutuklanması üzerine, karısı ve kızı iç sürgüne gönderildi. burada karısı julia, kocasının bir hain olarak tutuklandığı keşfedildiğinde kaybedeceği birçok işe girdi. duruşmasından sonra rokossovski, leningrad'daki kresty hapishanesine yollandı ve burada, 22 mart 1940'ta açıklama yapılmadan serbest bırakılıncaya kadar kaldı.

    felaket sonuçlara yol açan kış savaşı, sovyetlere büyük temizlik ile öldürülen ya da tutsak edilen yetenekli subayların önemini göstermişti. sovyet ordusu için komuta görevlerini doldurmak adına acilen önemli subaylara ihtiyaç duyan semyon timoşenko, rokossovski'yi 5. süvari kolordusu'na albay olarak geri çağırdı. 5. süvari kolordusu ile bessarabia'nın işgaline katıldı ve kısa süre sonra general rütbesine terfi etti. mihail kirponos'un komutası altında 5. ordunun bir parçası olarak 9. mekanize kolordu'ya komutan olarak atandı ki burası, devamında başlayacak olan alman taarruzunun güneydoğu cephesiydi.

    konstantin rokossovski'nin askeri lider olarak tarihteki konumu, sovyetler tarafından büyük anayurt savaşı olarak anılan savaşta, 22 haziran 1941'de barbarossa harekatı ile almanların sovyetler birliği'ni işgaliyle başlayan doğu cephesi ile zirveye çıkacaktı. ihanetle suçlanan bir subayken, 1945'te savaşın sonunda moskova'daki zafer geçit törenine jukov ile en önde katılan bir kahramana dönüşecekti.

    "alman ordusu devasa bir makine gibi ama unutmayın ki makineler kırılabilir." -rokossovski

    ikinci dünya savaşı dönemi
    1941
    dubno muharebesi
    nazi almanyası bütün kudreti ile haziran 1941'de sovyetler birliği'ne saldırdığında, rokossovski 35. ve 20. tank tümenleri ile 131. motorize tümeninin birleşimi olan 9. mekanize kolordusunun komutanı olarak görev yapıyordu.

    barbarossa harekatı'nın ilk aşamalarının en önemli sovyet tank harekatı olan erken sovyet bir karşı saldırısı brody muharebesi'ne katıldı. lutsk-dubno-brody üçgeni etrafında muazzam bir tank muharebesi başlamıştı ve bu muharebe, kursk muharebesi'ne kadar yapılmış en büyük tank savaşı olacaktı.

    sovyet harekatı, harp başlamadan önce geliştirilen bir plana dayanarak alman hattına lublin yönünden taarruz etmeyi amaçlayan beş mekanize kolorduyu içeren büyük çaplı bir saldırıyı içeriyordu. jukov'un saldırı emirleri, savunma konumunu statik olarak korumak isteyen güneybatı cephesi subayları tarafından isteksiz olarak yerine getirildi. yine de saldırı başlatıldı çünkü emir demiri keserdi. rokossovski bu harekatta, seferberlik, koordinasyon, iletişim, ulaşım ve yürütme konularında çok sayıda zorlukla karşılaştı ancak yetenekli alman komutan gerd von rundstedt'in güney ordular grubu'nun güney ukrayna'daki hızlı ilerleyişini büyük kayıplara rağmen savunarak alman savaş makinesini yavaşlatmayı başarmıştı.

    taarruz için bulunduğu konumu terk edip harekat noktasına gitmesi emredilen rokossovski, mühimmatlar ile askerleri oraya taşımak için güçlerini böldü. askerlerinin bir kısmını tank desant taktiği ile kısıtlı sürede emredilen yere taşıdı. süre kısıtlıydı ve kuvvetlerinin birçoğu hatta ulaşamadı. aldığı emir, 19. mekanize kolordusu ile birlikte kendi kolordusunun dubno kasabasının kuzeyindeki lutsk hududunda pozisyon alması ve oradan güneybatıya doğru brody'nin kuzeyine saldırmaktı. amaç; alman 11. panzer kolordusunun ilerlemesini durdurmaktı.

    25 haziran'da rokossovski'nin 131. motorize tümeni, alman 14. panzer tümeni tarafından hızlı bir taarruz ile lutsk'taki konumundan itildi ancak henüz cepheye ulaşamamış olan 35. ve 20. tank tümenleri tam vaktinde birleşerek lutsk-dubno yolunu kesen bir taarruza giriştiler. rokossovski aynı gün rovno'nun doğusuna ilerleyen 11. panzer kolordusunun arka cephesi'ni koruyan kuvvetleri geçici de olsa itmeyi başardı. yanıt olarak ertesi gün taarruz eden 13. panzer tümeni büyük bir blitzkrieg ile rokossovski'nin kuvvetlerini vurdu. bu taarruz ile almanlar dubno'yu ele geçirdi ve rokossovski'in kuvvetlerini rovno'da torbaya almaya koyuldu.

    muazzam bir tank valsi burada cereyan etmeye devam ediyordu. sovyet taarruzuna karşı alman direnişi sertleşti ve karşı taarruz hazırlıklarına başlanıldı. güneybatı cephesi komutanı mihail kirponos, merkezini bizzat ziyaret eden jukov tarafından taarruzun durdurulması emri aldığını rokossovski'ye iletti ancak aynı emre göre, almanlar karşı taarruza başlarsa cephe statik kalmamalı ve sovyetler de karşı taarruza karşı taarruz ile cevap vermeliydi. bu gibi çelişkili emirler alan rokossovski, jukov ile kirponos arasındaki anlaşmazlığı sona erdiren nihai bir emir alana dek inisiyatifi elinde tutacağını beyan etti ve emre itaatsizlik etti.

    "sürekli taaruzu durdurma, hatta çekilme ve hareket olursa taarruz etme emirleri aldık ve az önce tekrar karşı saldırı emri aldık. bununla birlikte, düşman bizim karşı saldırımızı durdurdu ve hatta iyice hakim oldu. statik bir hatta düşmanla karşılaşma emrini yerine getirmek artık imkansız bir hal aldı. hareketli olmak ve gerekirse düşmanı yavaşlatarak geri çekilmek zorunda kalabiliriz."

    -konstantin rokossovski

    sonraki günler boyunca, rokossovski'nin kuvvetleri lutsk'taki alman kuvvetleri üzerinde büyük bir baskı oluşturdu ve rovno'yu tekrar almaya çalışan alman 14. panzer tümeninin ilerlemesini 85 mm.lik tanksavar topçu gücü yakın mesafeden etkili bir pusuya düşürerek durdurdu. alman zırhlı birliklerinin ağaçlık ve bataklık araziden çekinip yalnızca düz yolları kullandığını fark eden rokossovski, topçu alayının hedefini yollar olarak belirledi ve ilerleyen panzer kuvvetlerini mütemadiyen hırpaladı.

    lutsk, dubno ve brody etrafındaki 8., 9. ve 19. mekanize kolorduları tarafından yapılan muharebeler, barbarossa'nın başlarında sovyet operasyonları arasında en dikkate değer olanlardı çünkü güneybatı cephesinde, almanların bulunduğu cephelerin çoğunun aksine aktif operasyonlar düzenlenebiliyordu. bir noktada sovyet taarruzları operasyonel olarak tıkandı ve kızıl ordu, 1939 polonya işgali öncesi polonya sınırı boyunca savunmayı yeniden organize etmeye koyuldu.

    almanlar kiev'de ilerledikçe sovyet 5. ve 6. orduları aralarındaki genişleyen boşluğu kapatmak için ara sıra girişimlerde bulundu ancak sovyet tank kuvvetleri çok kayıp vermişti. 7 temmuz'a kadar rokossovski'nin 9. mekanize kolordusundaki toplam 316 olan tank sayısı 64'e inmişti.

    smolensk muharebesi*
    rokossovski ile 5. ve 6. ordunun diğer mekanize kolordu komutanları, alman güney ordular grubu'nun ukrayna'daki ilerlemesini kesintiye uğratmayı başarırken, tam düzensizlik, panik, zayıf organizasyon, lojistik ve kısıtlı iletişim gibi faktörlerin etkilerine katlanarak ordularını bütün olarak tutmayı başardılar. kızıl orduyu asıl felakete sürükleyen ise feldmareşal fedor von bock'un muazzam bir koordinasyona sahip olan merkez ordular grubu oldu. von bock, sadece 17 gün içinde bialystok-minsk muharebesi ile dmitri pavlov'un batı cephesi ordusunun 4'te 3'ünü yok etmiş, 625.000 kişiden oluşan bu ordunun 290.000'ini esir almış, 1500 top ve 2.500 tank ele geçirmişti. 30 haziran'a kadar almanlar, dinyeper nehrinin doğu-batı akışından ayrıldığı ve güneye doğru ilerlediği noktaya yaklaştı. bu önemli yol, mareşal semyon timoşenko'nun dağılmış batı cephesi ordusunu birleştirip yeni bir savunma hattı kurmaya çalıştığı smolensk şehrinin anahtarıydı.

    smolensk muharebesi, 10 temmuz'da merkez ordular grubu'nun dinyeper nehrinin güneye yöneldiği viraja gelmesi ile başladı.

    alman 9. ordusu, veliki luki şehrinin bulunduğu kuzeydoğuya doğru saldırdı. general hermann hoth komutasındaki 3. panzer tümeni direkt doğu yönünde olan vitebsk'e yöneldi ve smolensk'i kuzeyden kuşatmak amacıyla daugava nehri ile dinyeper nehrini ayıran köprübaşına saldırdı. heinz guderian'ın 2. panzer grubu ise, orsha üzerinden doğrudan smolensk'e doğru ilerledi ve nihai hedefi olan moskova'ya doğru sovyet cephe hattının arkasına derin bir kama gibi saplanmak için mogilev'i geçti.

    dubno muharebesi sırasındaki itaatsizliğine rağmen rokossovski'ye, 13 temmuz'da moskova'ya gelmesi ve batı cephesi komutanı olarak dmitri pavlov'un yerini alan mareşal timoşenko'nun emrine girerek 4. ordunun kalıntılarını komuta etmesi emredildi. 2 temmuz'da pavlov ve personelinin çoğu, sınırdaki felaketin ardından yargılanıp vurulmuştu.

    15 temmuz'da general hans von funck'un 7. panzer tümeni, smolensk'in arkasındaki yartsevo'ya ulaştı. ertesi gün 2. panzer grubu'ndan motorize piyadeler, smolensk'teki sovyet savunucularının çoğunu iterek 2. ve 3. panzer grubu'nun aralığını 20 kilometreden daha aza indirdi. 16., 19. ve 20. sovyet orduları yaklaşmakta olan kuşatma ile tehdit altındaydı ve şimdi kuzeybatıda vitebsk, kuzey doğuda yartsevo ve güneyde smolensk arasında bulunan üçgenin kuzey kıyısı boyuca torbaya alınmışlardı. sovyet ordusunun etrafı sarılıyordu.

    cephesi hızla kötüleşen timoşenko, 4.ordu ile rokossovski'ye hattan çıkması ve kapıdaki bu acil durumla başa çıkacak bir geçici önlem formasyonu kurma görevi verdi. rokossovski'nin amacı, orada bulunan sovyet ordusunun tek çıkışı olan dinyeper nehri'nin bir kolu olan vop nehri'ndeki köprü başlarını savunmak ve alman panzer ordularının güney ve kuzey kanatlarının dinyeper'de birleşmesini önlemekti.

    çöküş yakın görünüyordu. stalin ise tahliyeyi onaylamıyordu ve teslim olmayıp son askere dek orayı savunmayı emretti. geri çekilmek yerine timoşenko ve ordusu şehirde duracak ve arkada bulunan rokossovski ile ordusu, smolensk'i tekrar ele geçirmeye çalışacaktı.

    emir açıktı ve burada başlayan şey, smolensk'in tam kontrolü için çatışmalar dizisiydi. şehrin bölümlerinin kontrolü sürekli el değiştiriyordu. kafa karıştırıcı bir tahterevalli savaşı sürerken, rokossovski arka kapıyı daima açık tutmayı başardı ve alman panzerlerini sürekli rahatsız etti.

    günden güne, gelen destekle rokossovski'nin kuvvetleri büyümeyi sürdürdü. alman baskısı altında smolensk'teki timoşenko'nun ordusu neredeyse erimişti ama rokossovski ve kuvveti artık daha büyük bir tehditti. smolensk cebinden itilen kuvvetleri de bünyesine katan rokossovski, smolensk'i doğal bir savunma alanı olarak kullanıp alman kuvvetlerini sürekli taciz ediyordu. hem cebe alınan ordu hem de rokossovski ile karşı karşıya kalan almanlar, 12. ve 20. panzer tümenlerini birleştirerek kuzey kanadını kuvvetlendirdi ve zırhlı gücü bir noktada yoğunlaştırdı. rokossovski, hoth'un 3. panzer grubunun ilerlemesini durdursa da guderian'ın 2. panzer grubu rokossovski'nin ordusunun sol kanadından ilerlemeyi sürdürdü. 18 temmuz'da guderian'ın 10. panzer tümeni yartsevo şehrinin 70 km. yakınındaki elnya kasabasına girdi ve 2 günde bölgeyi ele geçirdi.

    19 temmuz'da yayımlanan 33 numaralı führer emri ise, alman harekat hedeflerini erteleyecekti. bu emir ile wehrmacht'ın moskova'ya ilerleyen avcı kuvvetinin bir kısmı, güneydeki kiev direnişini kırmak adına oraya yönlendirilecekti.

    feldmareşal von bock, ordusunun bir kısmı güneye gitmeden evvel smolensk'teki sovyet unsurlarını temizlemeye niyetlendi. bu sayede panzerler güneye desteğe gidebilecekti. guderian ise, bu taarruz için ihtiyatlı davranan von bock'un yartsevo koridorunu kapatmasını istedi. bu gelişmeyi öngören rokossovski, dinyeper'in güneyinde kalan önemli bölgeyi tutmak için 107. tank tümenini buraya konuşlandırdı. elnya'dan kuzeye doğru taarruz eden 10. panzer tümeni, 3 günlük yoğun bir muharebeden sonra itildi. durum, rokossovski için geçici olsa da dengelenmişti.

    20 temmuz'da jukov, kuşatılmış orduya hareket imkanı tanımak amacıyla genel bir karşı saldırı emri verdi ve 21 temmuz'da tüm cephede taarruz başladı. koordinasyonu olmayan bu taarruzlarda, hoth'un 2. panzer grubu ve guderian'ın ileri güçleri hedef alındı. alman hattının arkasına sovyet süvari birlikleri sarktı ve mogilev'deki lojistiği sabote etti. rokossovski de von funck'un 7. panzer tümenini yartsevo'dan çıkarmayı başardı.

    piyade tarafından destekten yoksun olan alman panzer birlikleri aşırı kayıplar vermeye başladı. alman taarruzunun ilerlemesi için hem hoth'un hem de guderian'ın piyadelere ihtiyaçları vardı ama bu yavaşlamak anlamına geliyordu.

    25 temmuz'da guderian, zırhlı birliklerini tekrar topladı ve 17. panzer tümenini kuzeye doğru ilerletti. rokossovski'yi aldığı avantajlı konumdan itmek için harekete geçen guderian, rokossovski'nin yoğun taarruzu nedeniyle dinyeper nehrine ulaşamadı ve cebi tamamen kapatamadı. bununla birlikte artık hem kuzeyden hem de güneyden saldırıya uğrayan rokossovski, hoth'un cebi mühürleyen köprü başını ele geçirmesini engelleyemedi. sert bir muharebede bulunan rokossovski'ye, timoşenko tarafından köprü başını tekrar ele geçirmesi ve koridoru tutması emredildi.

    yoğun çabalara rağmen rokossovski, cebe alınan ordulara destek olabilecek bir bağlantı sağlayamadı. bununla birlikte alman ordularının birleşmesini engelleyerek 16. ordunun yok olma tehdidini elimine etmeyi başardı. koridoru zor da olsa koruyan rokossovski, büyük sayıdaki sovyet kuvvetinin cepten çıkmasını sağladı. rokossovski, alman saldırısını neyin yavaşlattığını büyük bir hiddetle soran hitler'e cevap veren alman subaylar tarafından parmakla işaret edilmişti. smolensk'teki sovyet direnişinin daha geniş sonuçları, 30 temmuz 1941'de yayınlanan 34 numaralı führer emrinde açıkça görülmektedir:

    "son birkaç gün içinde vuku bulan durumların gelişimi, cephede ve merkez ordular grubu'nun kanatlarında güçlü düşman kuvvetlerinin ortaya çıkması, tedarik pozisyonlarını ve ünitelerini yenilemek için 2. ve 3. zırhlı birliklere 10 gün verme ihtiyacı, 33 numaralı führer emrinde belirtilen diğer görev ve hedeflerin şimdilik ertelenmesini gerekli kılmaktadır."

    - adolf hitler"

    moskova muharebesi
    eylül 1941'de stalin, rokossovski'yi 16. ordunun komutasına bizzat atadı. rokossovski'ye, moskova'ya doğru yapılan alman taarruzunu karşılaması emredildi ve artık, eski astı olan georgi jukov'un doğrudan komutası altındaydı. 16. ordu (daha sonra 11. muhafız ordusu olarak yeniden adlandırılacak), almanların kış taarruzu olan tayfun harekatı'nda, 1941-42 sovyetlerin karşı saldırılarında ve moskova muharebesi'nde önemli bir rol oynamıştır.

    18 kasım'da, wehrmacht'ın 1941'de moskova'yı kuşatması için son hendek çatışmaları sırasında, erich hoepner'ın 4. panzer grubunun ağır baskısı altında kalan askerlerini daha avantajlı bir pozisyona geri çekip çekemeyeceğini üstü olan jukov'a sordu ve jukov bu isteği reddetti. rokossovski ise bu değişiklik konusunda ısrarcıydı ve jukov'u es geçip o zamanın genelkurmay başkanı olan mareşal boris şapoşnikov ils iletişim kurdu. durumu gözden geçiren şapoşnikov derhal çekilme emri verdi ancak jukov buna müdahale etti. üst düzey subayın emrini iptal eden jukov, rokossovski'nin pozisyonunu korumayı sürdürmesini emretti. rokossovski'nin ordusu kuvvetli alman taarruzları sonucunda itildi. 3. ve 4. panzer grupları moskova'nın kuzeyinde stratejik olarak önemli pozisyonları ele geçirdi ancak bu ilerleme, moskova taarruzunun siklet merkezini açığa çıkarmıştı. tayfun harekatı boyunca rokossovski'nin 16. ordusu, alman askeri gücünün en büyük yükünü göğüslemişti.

    1942
    mavi durum
    yaralanmaya doymayan rokososvski, mart 1942'de bir şarapnel nedeniyle bu kez ağır bir şekilde yaralandı. 2 aylık bir tedaviden sonra 16. ordunun komutasını tekrar aldı. 1942'de wehrmacht mavi durum harekatını başlattı ve saldırılarının ana eksenini moskova yerine; güneye doğru doğu ukrayna'ya, don-volga nehri, rostov, voronej, stalingrad ve kafkasya'ya doğru kaydırarak saldırdı. orada almanlar, ordularını beslemek için petrol tedarik etmeyi umuyordu. 1941'in ilk günlerinden farklı olarak güçlenen ve sertleşen sovyet ordusu, don nehri boyunca savunma hattı oluşturup geri çekilmede nispeten iyi bir düzen sürdürdü.

    13 temmuz 1942'de rokossvoski'ye ilk operasyonel seviyesi komuta verilmişti ki bu da büyüyen statüsünün bir işaretidir. smolensk ve moskova muharebeleri hiçbir şekilde kızıl ordu zaferiyle sonuçlanmamıştı ancak rokossovski komutasındaki cephe hattı, wehrmacht'ın zafer kazanma çabasını hayal kırıklığına uğratan en önemli merkezdi. bu durum, stalin'in onu yükseltme kararına yansıdı. stavka'nın, alman saldırısının ana hattının 1942'de moskova'ya karşı yenilenmesini beklediği bryansk cephesi ordusunun komutası için yetenekli ve güvenilir bir subay gerekiyordu. rokossovski, tam da stalin'in ihtiyaç duyduğu türden bir adamdı.

    ancak stavka'nın beklentisinin aksine alman saldırısı güneye döndü ve voronej'e doğru ilerledi. bryansk cephesinde ise nispeten sessizlik hakimdi. stavka, almanların don'u geçmeye çalıştığı voronej muharebeleri sırasında 38. orduyu da general nikolay vatutin'in ordusuna ekledi çünkü alman taarruzu tüm don savunma hattını tehdit ediyordu. stalin bizzat rokossovski'yi aradı ve bir harekat planını komuta etmesi için onu acilen moskova'ya çağırdı.

    plan, güneye ve güneydoğuya doğru ilerlemek için don ve volga arasındaki bölgeyi işgal eden düşmanın kanadında güçlü bir kuvvetle (üç kombine ordu ve birkaç zırhlı kolordu) saldırmaktı ancak müteakip olaylar saldırıyı erteledi ve daha sonra vatutin'in başrolü oynadığı uranüs harekatı olarak yeniden günyüzüne çıkana kadar rafa kaldırıldı.

    uranüs harekatı
    1942 sonbaharında alman ordusu, stalingrad merkezli don ve volga nehirlerindeki yeni sovyet savunması boyunca hücuma girişti ve rostov'un güneyinde tiflis ile bakü'nün stratejik petrol merkezlerine doğru yöneldi. stalin, ne pahasına olursa olsun stalingrad'ın düşmemesi gerektiğini emretti ve kızıl ordu'ya şehri tutmak için katı emirler verildi. stalingrad muharebesi, şehrin kontrolü için acımasız sokak ve ev çatışmaları haline geldi.

    28 eylül 1942'de 65. ordu, 24. ordu ve 66. ordu birleştirilerek don cephesi ordusu kuruldu ve rokossovski bu ordunun başına bizzat stalin tarafından getirildi. stalingrad'da planlanan sovyet karşı taarruzu için rokossovski ve ordusu yeni bir hatta ilerledi. güney cephesi yeniden düzenleniyordu ve rokossovski büyük bir orduya komuta edecekti. yeni konuşlandığı konum ise, 9., 13. ve 14. panzer kolordularının tam karşısı idi.

    alman kuvvetleri ise stalingrad'ı büyük bir kuşatmaya alıp kafkasya'nın içlerine doğru derinlemesine ilerlemişti ve hat nispeten incelip uzamıştı. alman ordusunun kanatları ise rumen ve italyan müttefikleri tarafından tutuluyordu. merkezdeki 6. ordu ile friedrich paulus'u çift yönden kuşatan uranus harekatı da bu zafiyetten yararlanmak için kanatlara ani bir taarruz ile 17 kasım'da başladı. general vatutin'in komuta ettiği güneybatı cephesi güneyden taarruza girişirken, rokossovski ve don cephesi ordusu da kuzeyden 3. romanya ordusuna saldırdı. rokossovski'nin don cephesi, ana taarruzda ikincil bir rol oynamıştı ama bünyesindeki 66. ordu, vatutin'in taarruzunu perdelemek için 3. rumen ordusunun bütün hattını çevirmeyi başardı. ana saldırıyı gerçekleştiren vatutin için rokossovski ve ordusu öne atılarak merkeze bindiren sovyet taarruzuna doğru yönelen kuzeydeki rumen ve alman birliklerini oraya sabitlemişti.

    bir hafta kadar kısa bir süre içerisinde kötüleşen hava koşullarına rağmen sovyet kuvvetleri stalingrad'ı kuşatan alman birliklerini kuşatmış ve paulus'un 6. ordusunun kaçabileceği son boşluğu da kapatmışlardı. paulus ve 6. ordu ise hitler'den gelen kesin emirler sebebiyle geri çekilmeye yeltenmemişti. kuşatma altında bulunan paulus ve 6. ordu için alman kuvvetleri kış fırtınası harekatı'nı başlattı ancak sovyet güçleri hatta iyice yerleşmişti ve alman taarruzunu durdurmayı başardılar. 6. orduyu kurtarmak için orada bulunan von manstein, paulus'un eş zamanlı bir yarma harekatı başlatmasını istemişti ama paulus hitler'in emirleri sebebiyle buna da yanaşmamıştı. kısa süre sonra sovyetler, küçük satürn harekatı'nı başlattılar ve pozisyonlarını pekiştirmeyi başardılar.

    stalingrad muharebesi
    28 aralık'ta* stalin, rokossovski'ye stalingrad muharebesini tamamlama görevini verdi. sovyetler birliği vatandaşı olup almanların yanında savaşan hiwiler, rumenler ve almanlar da dahil olmak üzere toplam 200.000 savunucuya karşı rokossovski'nin elinde yaklaşık 212.000 asker, 6.500 silah, 2.500 tank ve 300 uçak vardı. rokossovski'nin karşısında kendi devletinden olup almanlar safında çatışan hainler de mevcuttu. büyük sokak çatışmaları sonucunda almanlar çok küçük bir bölgeye kadar itildi ve 8 ocak 1943'te rokossovski ateşkes emri verdi. teslim olma şartlarını paulus'a sundu ancak paulus yanıt vermedi. teslim şartları katlanılmaz değildi. her askere normal tayın verilecek, yaralılar ve hastalar tedavi edilecek, subaylar rütbe işaretlerini ve nişanlarını taşıyabileceklerdi. özel eşyalara da dokunulmayacaktı. uçaklarla alman siperlerine atılan bildiri, sert bir tehditle son bulmakta, “teslim olunmadığı halde kızıl ordu kuvvetleri alman kuvvetlerini yok etmek zorunda kalacaktır. direnenler acımasızca imha edilecektir.” durum derhal hitler'e iletildi ve hitler derhal reddetti. aslında durum alman tarafında tümüyle umutsuzdu ve paulus'un ise rokossovski'ye teslim olmaktan başka çaresi yoktu ama daha dar bir alanda bulunmasını avantaja çevirip daha sert bir şekilde direnişe devam etti.

    10 ocak'ta rokossovski, 55 dakikalık 7000 roketatar, tank ve topçu ateşi ardından halka harekatı'nı başlattı. alman hatları çökmüş olsa da don cephesi 26.000 kayıp vermiş ve tanklarının yarısını kaybetmişti. 15 ocak'ta rokossovski orgeneral rütbesine yükseltildi ve 16 ocak'ta, kuşatılmış 6. orduyu beslemek için kullanılan ana hava alanı sovyetlerin eline geçti. rokossovski, taarruza birkaç gün ara verdikten sonra hava alanının düşmesi üzerine 22 ocak'ta saldırısını yenilendi.

    aynı gün general paulus, hitler'den teslim olma izni istedi ancak reddedildi. 26 ocak'ta sovyetler, kuşatılmış almanların arasına girip onları iki cebe böldü ve 31 ocak'ta güney cebi çöktü. bunun üzerine generalfeldmareşal friedrich paulus teslim oldu. dört gün içinde, son önemli alman savunucu grubu rokossovki'ye teslim oldu ve sovyet-alman savaşı sırasında alman ilerlemesinin en önemli sektörü olan bu muharebe sona erdi.

    "don cephesi birlikleri, 2 şubat 1943 saat 16.00'da stalingrad'daki kuşatılmış düşman kuvvetleri grubunun yıkımını ve imhasını tamamladı. yirmi iki tümenlik düşman kuvveti öldürüldü ya da esir alındı."

    - konstantin rokossovski

    1943
    kursk muharebesi
    stalingrad'daki zaferin ardından, rus kuvvetleri kursk şehri çevresinde alman hattında 150 km derinliğinde ve 250 km genişliğinde bir çıkıntı oluşturan bir konuma ilerledi. bu daha sonra kursk çıkıntısı olarak bilinir hale geldi. rokossovski ve ordusu, çıkıntı noktasının kuzeyine ilerledi ve güney yaklaşımlarını koruyan voronej cephesi ile uçtan birleşerek yeni ve bütün bir cephe oldu.

    şubat 1943'te rokossovski günlüğüne şöyle yazdı: "birleşen merkez cephenin komutanlığına stalin tarafından ben atandım. bu demek oluyordu ki; stalin, kursk seferinde kilit rol oynamam için beni seçmişti."

    hem kızıl ordu hem de wehrmacht, 1943 yazında kursk'ta belirleyici bir saldırıya hazırlandılar. almanlar, önemli sovyet güçlerini kesmek, stalingrad'daki stratejik kayıptan kurtulmak ve sovyetlerin ilerlemesini durdurmak için, her kanattan sovyetleri itmeyi ve kursk'ta ordularını birleştirmeyi planladı. ruslar, yaklaşan saldırıya karşı hazır bulunmak için hücum planlarını bir kenara bıraktılar ve hazır pozisyonlarda toplu tanksavar birlikleriyle derinlemesine savunmaya hazırlandılar.

    haziran ayı sonunda bir gece bombardımanında alman bombalarından biri rokossovski'nin karargahını vurdu. birkaç telsiz personelini öldüren bu saldırı sonrasında, merkez cephe karargahı eski bir manastırın bahçesindeki bir sığınağa taşındı.

    citadel harekatı kod adlı alman taarruzunun mayıs ayında başlaması planlanmıştı ancak tiger i ve panther tanklarıyla donatılmış yeni zırhlı birlikleri ve yıkıcı topları getirmek için saldırı birkaç kez ertelendi. bu gecikmeler, sovyet hazırlığının daha da büyümesine yol açtı. kursk'taki wehrmacht operasyonları temmuz ayı başlarında gerçekleşmedi.

    başlayan muharebe, her iki tarafta da büyük insan ve ekipman kaybı ile ii. dünya savaşı'nın en büyük tank savaşıydı. merkez cephenin komutanı olarak rokossovski'nin kuvvetin karşısında, en yeni tiger i tanklarıyla güçlendirilen merkez ordular grubu ve 9. ordusu ile otto moritz walter model vardı. kararlı ve şiddetli bir şekilde saldıran model'e karşı rokossovski, 3 kademeli bir savunma yapıyordu. ilk alman taarruzundan sonra rokossovski derhal karşı saldırı emri verdi ama sovyet tankları, alman tigerları karşısında ağır kayıplar vererek geri çekildi. takibi sürdüren almanlar ağır mayınlı araziye girdiler ve bataklıkta saplanıp kaldılar. rokossovski bunun üzerine birliklerini yeniden takviye etmeyi başardı ve taarruzu durdurdu. almanların tank kayıpları hava saldırıları ile artmıştı ve derhal bir geri çekilme emri verildi. yedek sovyet kuvvetlerinin muharebeye katılması ile alman ilerlemesi zor da olsa durdurulmuştu. harekat, net bir sovyet başarısıdır. ilk kez olarak, geniş çaplı bir alman saldırısı kızıl ordu cephesini yarmadan durdurulmuştu. almanlar, önceki yıllara göre daha gelişkin teknolojide zırhlı araçlar kullanmalarına karşın, kızıl ordu’nun savunma derinliğini yarıp geçemedi ve kızıl ordu’nun büyük ölçekli yedek kuvvetleri, almanlar için kötü bir sürpriz oldu. bu sonuç, ancak birkaç kişi tarafından öngörülmüştü ve doğu cephesi'nde savaşın gidişatını değiştirdi. zafer ucuz olmamıştı, kızıl ordu, almanların operasyondan bekledikleri kazanımlara ulaşmalarını engellemiş olsa da, wehrmacht'tan daha fazla adam ve silah kaybetmişti.

    "burada söylemeye gerek yoktur ki ruslar zaferlerinin başarısını tam anlamıyla genişletmeyi başarmışlardır. artık doğu cephesi'nde sükunetli dönem diye bir şey kalmayacaktı. zira düşman inisiyatifi tartışmasız bir şekilde kendi eline almıştı."

    - heinz guderian

    1944
    bagration harekatı ve almanya'ya ilerleyişi
    1944'teki bagration harekatı planlanırken, sovyet savaş geleneğine uygun olarak alman cephesinin tek bir noktadan kırılması gündemdeydi. rokossovski ise bu konuda stalin'e itiraz etti. rokossovski en az iki nokta belirlenmesi konusunda ısrarcıydı. stalin rokossovski'ye verdiği emri 3 kere gidip düşünmesi için emretti ama rokossovski her dönüşünde aynı cevabı verdi. son dönüşünde stalin sessizdi ve rokossosvki'ye yürüyüp elini omzuna attı. herkes, rokossovski'nin rütbesinin alınacağını düşünürken stalin "kendinden eminsin ve kararlısın. saldırı senin planına göre ilerleyecek" dedi. bagration harekatı muazzam bir taarruzdu ve rokossovski bu taarruz ile başarılı oldu. belarus'taki alman merkez ordular grubunu ezip geçen rokossovski, varşova'nın yakınındaki vistül nehrine ulaştı ve bu zaferleri sonrasında mareşal rütbesine yükseltildi. stalin, "suvorov'um* yok ama rokossovski benim bagration'um*," diyerek rokossovski'nin savaştaki önemini vurgulamayı unutmamıştır. alman merkez ordular grubu'nun tamamını imha etmeyi başaran rokossovski'nin hedefi artık almanya'nın kalbidir.

    kasım 1944'te rokossovski, doğu prusya'ya ve daha sonra kuzey polonya üzerinden stettin'deki oder'in ağzına giden 2. beyaz rusya cephesinin komutasını aldı. 3 mayıs 1945'te ingiliz mareşal bernard montgomery'nin wismar'daki 2. ordusu ile buluşurken, jukov ve ivan konev'in kuvvetleri, berlin'i ele geçirerek savaşı sona erdirdi. temmuz 1945'te, rokossovski, jukov ve diğer bazı sovyet subaylarına berlin'deki brandenburg kapısı'nda düzenlenen bir törenle banyo nişanı verildi.

    savaş sonrası
    almanya'nın teslimiyet belgesi imzalanırken oradaydı ve savaşın en büyük kahramanlarından biri olarak başkente döndü. ikinci dünya savaşı'nın en önde gelen sovyet askeri komutanlarından biri olan rokossovski, 1945'te kızıl meydan'daki zafer geçit töreninde mareşal georgi jukov'un yanında siyah bir atla yer aldı. 4 yıl boyunca polonya'daki sovyet kuvvetleri komutanı olarak görev aldı ve ekim 1949'da polonya mareşali olarak polonya savunma bakanlığına bizzat stalin tarafından atandı. rokossovski ve beraberindeki birkaç sovyet subayı, polonya ordusunun düzenlenmesi için çalışmaya başladı. rokossovski polonyalı olmasına rağmen, 35 yıldır polonya'da bulunmamıştı ve polonyalıların gözünde o bir rus ve sovyet elçisiydi. rokossovski bu ikilemi şöyle işaret ediyordu; "rusya'da benim polonyalı olduğumu, polonya'da da rus olduğumu söylerler." polonya'da sosyalizmin, üç yıllık bir kalkınma planına (1947-1949) göre kurulması öngörüldü. o tarihten başlayarak polonya, 1956'ya kadar polonya savunma bakanı olan mareşal konstantin rokossovski'nin gözetiminde sovyet modelini benimsedi. rokossovski polonya'nın kalkınmasını hızlandırdı ve savaşın en büyük yaralılarından olan memleketini yeniden ayağa kaldırmaya çaba harcadı. 1956'da görevden uzaklaştırıldı. tekrar moskova'ya çağrıldı ve savunma bakanı yardımcılığı görevini layığı ile yerine getirdi. bütün göğsü ödül ve madalyalarla dolu olan rokossovski, ağustos 1968'de 71 yaşında öldü. külleri, vasiyeti üzerine kızıl meydan'daki kremlin duvarı nekropolisine gömüldü.

    savaşın görülmüş en karizmatik komutanlarından olan rokossovski, bir zamanlar kendisine sırtını dönen sovyetlerin ona ihtiyaç duyması üzerine vazifesini yerine getirmek için cepheden cepheye koşmuş bir vatanseverdi. taktik, stratejik ve operatif hedefleri saptayıp elde etme konusunda ondan iyisi zor bulunan bir askeri deha olmasının yanı sıra, tuhaçevski'nin yenilikçiliğinin de halefi olmayı başarmış ve soyvet ordusunu savaşta kazanan taraf kılmak için bütün maharetlerini sergilemiştir. ikinci dünya savaşı'nda adı en önlerde olması gereken gerçek bir savaş kahramanıdır ve başardıkları ile adını harp tarihine altın harflerle kazımıştır.
hesabın var mı? giriş yap