• ilerlemek i$i, ilerle tepetaklağı. bu kavram, geleceğin dehşetlerine karşı bizim için bir koruma mekanizması görevi görür.
  • yol alma anlamına da gelmektedir.
  • (bkz: modernizm)
  • geri dönüp bakarsak terakki der idik.
  • "...eski güzel günlere geri dönüşün artık mümkün olamayacagını anladıgımız noktadan itibaren, yurumek zorunda kaldıgımız o acılarla dolu yola verdiğimiz şatafatlı isim.

    ilerleme düşüncesi tamamen sacmadır. sonsuz boyutlu bir evrende hiçbir cismin hiçbir yere ilerleyememesi gibi,sonsuz zamanlı bir evrende de hiçbir ulus,insan veya tarih ilerleyemez.varolan herşey başıboş dönmekte ve akmaktadır. doğa amaçsızdır. yaşamın başıboştur.evren işsizdir.kainat serseridir. hakikati böyle görenler çok daha mutludurlar ve en azından hakikati böyle göremeyenler kadar haklıdırlar..."

    seytanın fısıldadıkları-emre yilmaz,sy.52.
  • sosyolojik tanım: toplumun herhangi bir alanında gözlenenen görece olumlu değişmedir.
  • aydınlanma düşüncesinin temel ayrıdedici özelliklerinden biridir ilerleme fikri. ilerleme fikri evrimci bir anlayışla avcılık-toplayıcılık ve doğaya bağımlılık, tarım toplumuna geçiş ve ticaretin gelişimi, kentsel yaşamın ortaya çıkışı olarak şematize edilir. nihai aşamasını, devlette ve kapitalizmde bulur. yani ticari ve kentsel yaşamın ilerlemenin son aşaması olduğu iddiasından yola çıkılırsa gidilecek nokta, kentsel yaşama geçememiş toplumların veya toplulukların geri kaldığı yönündedir. zaten bir ilerlemeden bahsetmek dahi birilerini ileride olarak konumlandırırken ‘diğerlerini’ ondan daha geriye taşımaktadır. batilinin bir cesit kendini onaylama durumudur.
  • işgücü dağılımındaki eşitsizliği meritokratik bir anlayış ile meşrulaştıran ırkçılık ile birlikte, evrensel hakikat kabul edilen bir kavram olarak, piyasa ekonomisinin önemli savlarından birini oluşturmuştur. bu mefhuma kafa göz girişen biri olarak immanuel wallerstein'dan okunması elzemdir. kendisinden bir bölüm;

    "bugün dünyada bin yıl öncesine göre daha çok özgürlük, eşitlik, kardeşlik bulunduğunun en azından hiçbir biçimde apaçık olmadığını söylememe izin verin. bunun tersinin doğru olduğu öne sürülebilir ve savunulabilir. tarihsel kapitalizmden önceki dünyaları güzellemeye çalışmıyorum. o dünyalar, az özgürlük, az eşitlik, az kardeşlik dünyalarıydı. tek sorun, tarihsel kapitalizmin bu bakımlardan ilerlemeyi mi yoksa gerilemeyi mi temsil ettiğidir.

    zulümlerin karşılaştırılmasına yarayacak bir ölçüden söz etmiyorum. tarihsel kapitalizmin bu alandaki sicilinden emin olmak için pek az neden varsa da, bu noktayı tasarlamak hem zor hem de şaşırtıcı olur. yirminci yüzyıl dünyası bu eski sanatlarda görülmemiş incelikte bazı yetenekler sergilemiş olduğu savında bulunmaya hak kazanmıştır. sözünü ettiğim, sınırsız sermaye birikimi için süren rekabetçi yarışın sonucu olan ve gitgide tırmanan gerçekten inanılmaz israf, onarılabilecek israf sınırını aşmayı başarabilecek israf düzeyi de değil.

    sorunu daha çok maddi yönlere; toplumsal geleceğe ilişkin değil, fiili tarihsel kapitalist dünya ekonomisi dönemine ilişkin maddi yönlere dayandırmak istiyorum. tez, cüretli olsa bile, yalındır. ortodoks marksistler'in bile utançla saklama eğiliminde oldukları bir marksist öneriyi, proletaryanın mutlak olarak (göreli değil) yoksullaştığı tezini savunmak istiyorum." [tarihsel kapitalizm, s. 85]
hesabın var mı? giriş yap