• psikolojik dananışma ve rehberlikte öğrencinin öğrenmesini engelleyen, sorunları çözmesinde gerekli olan iki yönlü iletişimi yavaşlatan, engelleyen ya da bütünüyle yok eden engellerdir.

    bunlara örnek olarak

    - emir vermek, yönlendirmek
    - uyarmak, göz dağı vermek
    - ahlak dersi vermek
    - öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek
    - öğretmek, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler önermek
    - yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede olmamak
    - övmek, olumlu değerlendirmeler yapmak, aynı düşüncede olmak
    - ad takmak, alay etmek
    - yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak
    - güven vermek, desteklemek, avutmak, duygularını paylaşmak
    - soru sormak, sınamak, çapraz sorgulamak
    - sözünden dönmek, oyalamak, şakacı davranmak, konuyu saptırmak
    - bir başkasıyla karşılaştırmak
    - kızgınlık duygusunu birincil duygu göstermek

    verilebilir.
  • bir mesajin verilmesini ve anlasilmasini engelleyen etmenlerdir. bunlar engelleyici oldugu icin iliskilerde daha az kullanilmasi gerekir.

    1) emir vermek: yakinmayi birak, odevini bitir.
    2) uyarmak ve gozdagi vermek: eger dayak yemek istemiyorsan, odevini bitirsen iyi olur.
    3) ahlak dersi vermek: arkadasin seninle oynamiyorsa tek basina oynamalisin.
    4) ogut vermek: ogretmenine her seyi soylemelisin. boylece seni akilli biri olarak dusunur.
    5) nutuk cekmek: odevini bitirmen icin cok az zamanin kaldigini hatirlasan iyi olur.
    6) yargilamak, elestirmek, suclamak: dogrusu senden bunu beklemezdim. insan, hic insan annesine sormadan kitabini verir mi? malinin kiymetini bilmiyorsun.
    7) alay etmek: ilkokul cocugu gibi davraniyorsun. oysa ortaokul cocugusun artik.
    8) yorumlamak: bunlari okulda iyi ogrenememissin. yine de artislik yapiyorsun.
    9) kiyaslamak: kardesine bak ne guzel yiyor.
    10) sorguya cekmek: bu saate kadar ne yaptin? kim oldugunu saniyorsun.
    11) sozunden donmek ve konuyu saptirmak: ne var yani sana telefon almamissam, onu bosver de x'in basina gelenleri duydun mu?

    bazi olumlu tepkiler de abartili kullanildiginda iletisim engeli olabilir. alay olarak algilanabilir.
  • iletisim engellerinin dili sen dilidir.

    iletisim dili icin

    (bkz: ben dili)
  • karşılıklı dialog halindeyken offflayıp puflamak.

    çok sevdiğim insanlar yaptığında iş dilini koparıp asitli suda bekletme düşlerine kadar gidiyor.
    meali de, bir susmadın, gül gibi beynimi yedin, ben seninle niye uğraşıyosam zaten! ay bastı bana. uzatma artik at yarrağı, söylediklerini sik-le-mi-yo-rum, darlıyorsun yemin ederim! beni de o ôzel zamanımı da boş yere harcama. bana ne be, git kendi köşene hadi,

    gibim bir şeydir.

    karşı tarafa kendini bok gibi hissettirme garantili muhteşem bir eylem.

    yapmayın.

    gerçekten yapmayın.
  • --- spoiler ---

    1)emretme, yönetme
    “yapman gerekir…”
    “… yapacaksın”
    “yapmak zorundasın…”

    korku ya da aktif direnç yaratabilir;
    söylenenleri tersine “denemeye” davet edebilir;
    isyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir

    2) uyarma, tehdit etme (göz dağı verme)
    ’’yapamazsın…olur”
    “ya yaparsın, yoksa…”

    korku, boyun eğme yaratabilir;
    söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar;
    gücenme, kızgınlık, isyankârlığa neden olabilir

    3) ahlak dersi verme, vaaz etme

    “…yapmalıydın”
    “senin sorumluluğun”
    “…şöyle yapmak gerekir”

    zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır;
    çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir (“kim demiş?”)

    4)öğüt verme, çözüm getirme, fikir verme

    “ben olsam…”
    “neden…yapmıyorsun?”
    “bence…”
    “sana şunu önereyim…”

    çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder;
    çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp, değişik çözümler getirip seçenekleri denemesine engel olur;
    bağımlılık ya da direnme yaratabilir.

    5)mantık yoluyla inandırma, tartışma
    “işte bu nedenle hatalısın…”
    “olaylar gösterir ki…”
    “evet, ama…”
    “gerçek şu ki…”

    savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır;
    çoğunlukla çocuğun aileyle iletişimi kesmesine ve artık dinlememesine yol açar;
    çocuğun kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine neden olabilir.

    6)yargılama, eleştirme, suçlama
    “olgunca düşünmüyorsun…”
    “sen zaten tembelsin…”

    yetersizlik, aptallık, yanlış değerlendirme, anlamı taşır;
    çocuğun olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar;
    genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (“ben kötüyüm!”) ya da karşılık verir (“siz de daha mükemmel değilsiniz!”)

    7)övme, görüşüne katılma, teşhis koyma

    “çok güzel!...”
    “haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor”
    “bence harika bir iş yapıyorsun…”

    ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu ima eder;
    istenilen davranışı yaptırabilmek için, söylenen içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir;
    çocuğun öz-imgesi (kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı yaratabilir

    8)ad takma, gülünç duruma düşürme

    “koca bebek…”
    “hadi bakalım süpermen”
    “geri zekalı!”
    “hadi sen de sulugöz!”

    çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir;
    çocuğun öz-imgesi üzerinde çok olumsuz etkileri olabilir;
    genellikle olumsuz karşılık vermeyi teşvik eder.

    9)tahlil etme, teşhis koyma

    “senin derdin nedir biliyor musun?”
    “herhalde çok yorguns
    “aslında sen öyle demek istemiyorsun

    tehdit edici, tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir;
    çocuk kendini korumasız, kıstırılmış hisseder, kendisine inanılmadığı kanısına varabilir;
    çocuk, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.

    10)güven verme, teskin, teselli etme

    “aldırma… boşver, düzelir…”
    “hadi biraz neşelen…”
    “zamanla kendini daha iyi hissedersin

    çocuğun kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur;
    kızgınlık duyguları uyandırır (size göre kolay tabii!”)
    çocuk genellikle mesajı “kendini kötü hissetmen doğru değil” biçiminde algılar.

    11)incelemek, araştırmak, soruşturmak

    “neden?... kim?...sen ne yaptın?...nasıl?…”

    sualleri cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden, çocuklar genellikle hayır demeye, yarı-doğru cevap vermeye, kaçamağa yönelir veya yalan söylerler;
    sualler genellikle sual soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, çocuk korku ve endişeye kapılabilir;
    ailenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu gözden kaçırabilir.

    12) konu değiştirme, işi alaya vurma, şaka yolu, kendine çekme

    “daha güzel şeylerden konuşalım…”
    “sen neden dünyayı yönetemiyorsun?

    yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak gerekli mesajını ima edebilir;
    çocuğa sorunlarının önemsiz, saçma sapan ve geçersiz olduğu anlamını verebilir;
    çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir.
    --- spoiler ---
  • pozitif olani icin
    (bkz: iletişim becerileri)
  • iletişim engelli dil kullanmadan iletişim kurmak günümüzde garip şekilde iletişime engel oluyor bence. en basit durumlarda dahi yargılamadan, küçümsemeden, suçlamadan (sen dili) konuşmaya çalışmak sizi "fazla iyi" kılıyor. nahif görünüyorsunuz. bu da karşınızdakinde size dair "sıkıcı" tat bırakabilir ya da öyle hissedebilirsiniz. ben öyle hissediyorum; fakat, biri bana bir şey dediğinde ne desem ne anlaşılır diye bir - iki saniyelik kafamda kurduğum kombinasyonlar (ki çoğu zaman karşımdaki bunları aklından dahi geçirmemiş oluyor) hem beni yoruyor hem de çoğu zaman verdiğim cevaplar sonradan beni pişman ediyor. bunun temelinde hayalkırıklığına uğratma ve karşımdakini kırma korkusu var. korku zor bir his. fakat bu engelsiz dili bir kez benimsedin mi kolay kolay ayrılamıyorsunuz ve "fazla iyillik" bazen kendinize fazla geliyor. hayat bu kadar iyilik için fazla acımasız. insanlar daha. umarım bu dilinizden anlayan, değerini bilen insanlarla muhatap olursunuz ve asla pişmanlık yaşamazsınız.

    tanım: iletişimi güçlendirmek amacıyla dikkat edilmesi gereken ifade çeşitleri.
hesabın var mı? giriş yap