• doğu konferansı'nın, ve bunun yayın organı olan doğudan'ın gönüllü destekçilerindendir.
  • ankara üniversitesi ilahiyat fakültesi temel islam bilimleri bölümü kelam ana bilim dalı hocası.
    doğu konferansında yaptığı etkileyici sunumdan tanıyorum kendisini. batının insan hakları ve özgürlük kavramlarının fiziksel olarak kendisine ulaşamayacak coğrafya yada güçteki halklar için geçerli olmayacağını ve dolayısı ile mezkur kavramların batının kendisini koruma amaçlı olduğunda bahsetmişti. * ciddi bir sunum olmuştu.
    aynı zamanda radikalde gazze ile ilgili şunları yazmış;
    "son örnekleri holocaust, hiroşima, cezayir, bosna, sabra-şatilla, gazze... özetle, makyavalist politik felsefede veya reel politikte, insan olmakla hayvan olmanın sınırı oldukça belirsizleşti"
    (bkz: http://www.radikal.com.tr/…eid=917576&categoryid=42)
    timeturk'de direnişin teolojik boyutunu incelemiş;
    "islam dünyasının epeyce bir bölümünün işgal altında olduğu bugünlerde, zalimlere karşı yükseltilmesi gereken değer “hoşgörü” değil; hor-görü-dür."
    (bkz:http://www.timeturk.com/…ihtiyac--53210-haberi.html )
    her ne kadar bazı görüşlerine katılmasamda gittikçe daha çok sevmeye başlıyorum ilhami hoca'yı.
  • uzun saçı, pis sakalı, sivri dili, kendinden emin konuşması, ortodoksi karşıtı görüşleri ve siyasi tavrı ile türkiye'nin en sıra dışı ilahiyatçısıdır.
  • kürt meselesine dair analizlerini içeren "insaf ve adalete çağrı" başlıklı bir yazı kaleme almıştır.

    http://www.fikirzamani.com/…=insaf_ve_adalete_cagri

    ve yazıdan bazı alıntılar:

    "devletin bir kısım asker-sivil bürokrat ve siyasi ekibi, şimdiye kadar devletin kuruluş mantığında bir eşitsizliğin/adaletsizliğin olmadığını iddia ederek karşı tarafı haksız ve baği, isyankar olarak nitelendiriyordu. fiiliyatta da örgütlü güç kullanma tekeli olan “devlet”e karşı baş kaldıran kişi veya grup, baği, eşkıya veya “terörist”dir. oysa karşı gurubun hatırı sayılır bir kesimi (dtp), kendini böyle görmediği gibi, silahlı kanadı (pkk) da kendilerini “özgürlük savaşçısı” ve ikisi birlikte devleti “haksız” olarak nitelendiriyor. sonuç olarak, türklerin ve kürtlerin hatırı sayılır bir oranında iki ayrı “haklılık” ve “vicdan” muhtevası/kriteri oluşmuş durumda."

    "böyle durumlarda taraflara “yenilgi” veya “zafer” duyguları yaşatmak lükstür ve yanlıştır. çözüm olarak beklenen adalet, insaf ve hakkaniyet durumları da, bütün bu olup bitenden sonra artık apaçık, orada duran, nesnel ve “yalın” şeyler değildir. sadece süreci yönlendirmesi gereken olmazsa olmaz ahlaki tutumlardır. sonuç, zanla, ithamla, kibirle, kurnazlıkla değil; ancak argümanla, hakkaniyatle, konuşarak, ikna ederek-olarak hasıl olur."
  • halkın sesi partisi kurucu üyesi.
  • kurşun kalem notları olarak dört beş yılda biriktirdiği cümle/paragrafları kitaplaştırdı, ilhamiyyât adı ile, otto yayınları ise böyle kalın kapaklı hoş bir baskı ile sundu bize birkaç ay önce.

    ayrıca birkaç yıl önce* yazdığı, türk müslümanlığını eleştirdiği güzel yazısını da anmak gerekir,

    beş islâm'ın şartı (ibadetler) + altı da inancın şartı (amentü) / ahlâk-sız türk müslümanlığı http://medeniyetmektebi.org/…ent&task=view&id=40717
  • haberturk'te katıldığı kutsal yolculuk programında kader meselesini böyle tatlııı, muniiis pelin çift'e indirgeyememesi beni çılgıncasına güldürmüştür ekran karşısında. yok hocanın performansı iyiydi, pelin de çok tatlıydı, ciciydi ama niye güldüm bilmiyorum işte ya.

    galiba sözün bu çetrefilli konunun katmanlarında hızla dönüp dolaşıp "o zaman nasıl oluyor da böyle oluyor"a gelişi çok eğlenceliydi; hocanın da "şimdi bak!", "anladın mı!" tarzı ekran itinasını hepten koyverişi de öyle. ama doğru bir yerde de pelincim: "allah kader yaratmıyor, biz seçiyoruz!?!"

    işin magazini bir yana, hocayı ramazan ekranında, üstelik böyle karmaşık bir konuyla görmek oldukça ilginç geldi bana. e tabii hep "neydi o eski ramazanlar" denecek değil ya. umarım bu sohbet stüdyolara taşınır en kısa zamanda.
  • seta'da cumartesi sabahları çağdaş islam düşüncesi dersleri veren, konuştukça konuşan, anlattıkça anlatan, bitmeyen derya deniz.
  • aşağıdaki metinleri bir makalesinde kullanmış şahsiyettir:

    "muhafazakârlık, insanî bir tutum-temayül veya pareto'nun tahliliyle beşeri bir tortu (residu)'dan kaynaklanan ve insanlığın veya tek tek milletlerin tecrübeyle biriktirmiş olduğu 'tutulması gereken' kurum ve ilkeleri tutmak anlamında bir fikir ise; gericilik, insani bir zaaf, oluş sürecindeki dinamizmi kavrayamama anlamında bir tembellik olarak 'tutulmaması gerekenler'i tutmak anlamında bir tutumdur. bir milletin, dinin ve kültürün sağlıklı olmasının belirtisi, bu tutulması gereken ve gerekmeyenlerin neler olacağını tefrik edecek kodları, refleksleri, itiyadları geliştirmek ve sürekli canlı tutmaktır (gelenek)."

    not: "gericiliğin gerçek ve enstrümantal tabiatı üzerine" başlıklı, mayıs/98'de yayımlanmış bir makaleden, yazımı korunarak alınmıştır.

    ayrıca bir de dipnot var, kayda değer:

    "...'irtica' kelimesi mantıki anlamda bir kavram değil, daha ziyade mitolojik bir canavar veya ankakuşu gibi hayali (vehmi) bir tasavvurdur. bir ilişkiyi, olguyu, şeyi tanımlamadan ziyade, duygusal bir hakaret ifadesidir." (sözcüğün, tek parti döneminde dinsel muhalefetin sindirilmesinde kullanılması bağlamında)
hesabın var mı? giriş yap