• ''cumhuriyet gazetesinin pek cok yazari fasizme meyilli olduklarini dusundurtecek kadar milliyetcidir'' cumlesinin bas musebbibidir. kendisini, orduyu elestirenlerin veya seriatcilarin karsisinda konumladikca demokrat oldugunu sanmaktadir. yine ayni, hep aynidir.
  • konuştuğu vakit dgm savcısı mı emekli paşa mı olduğu belli olmayan müzmin cumhuriyet yazarı. konsantreden sulandırarak çoğaltılmış gibi duran bir örnek yazılarıyla 40 senedir memleketteki darbeci şehveti köşesinden yönetmeye yemin etmiş sanki. demokrasiden hazzetmiyor...

    ayrıca katıldığıma hiç de pişman olmadığım, ötesinde eğlendiğim bir konferansında "evleneceğiniz kişiyi atatürkçü kriterlere göre seçin; sakalsız ve türbansız olsun" diye emirler yağdırmıştı. cumhuriyet"in ruhu... gericilik paranoyasından ekmeğini çıkaran perinçek'le arasındaki farkın sucuk zarı kadar ince olduğunu düşünüyorum. türk büyüğü.
  • 12 mart döneminde istanbul sıkıyönetim komutanlığınca gözaltına alınmış solcu gazeteci.
  • bir kac ay evvel turkiyedeki donemlerle starlar arasinda baglanti kuran cok guzel bir yazi yazmis olan yazar. yazisinda munir nurettin'in tek partili donemi, zeki muren'in cok partili donemi, ibrahim tatlises'in ise gunumuzdeki yozlasan duzeni simgeledigini yazmisti. ayrica karikaturist turhan selcuk'un kardesidir.
  • cumhuriyet gazetesinde pencere isimli köşede yazmaktadır.
  • on yaşında bir çocuğun bile anlayabileceği sadelikte, dikkatini çekecek ilginçlikte yazabilen köşe yazarı.
  • imar bankasından aldığı krediyi ödememek için şirket değiştirme oyunu oynayarak cem uzan'ın parasının üzerine yatma başarısı gösterdiği iddia edilen, bu nedenle de son olaylarda cem uzan'ı gönülden destekleyen cumhuriyet gazetesinin patronu.
  • bir dönem dolmuş dergisini çıkarmıştır.
  • bundan yıllar yıllar önce, piyasada tek gitar tek vokal yani kısaca tek tabanca programlar yaptığım dönemdi... levent'de, ikibuçuk katlı bir villada konuşlanmış, eylül adlı bir barda haftada 3 - 4 gece çalmaktaydım ki, hem geleni gideni ile hem de çalışanı, sahibesi ile güzel bir yerdi...
    gelenler genelde hep aynı insanlar olurdu... sohbet güzeldi, atmosfer güzeldi.
    günlerden bir gün, oraya sık sık gelen, adını bilmediğim ama her seferinde selamlaştığım hatta en sevdiği şarkıyı o ve ailesi geldiği zaman mutlaka çaldığım bir abi verdiğim küçük molada yanıma geldi ve bana adımla hitap ederek, "bigbrother okumayı sever misin ?" dedi.
    o zamanlar ki üniversite yıllarımdı, accenaip entellektüel takılmakta ve devamlı olarak birşeyler okumaktaydım. "tabii ki, çok severim" dedim bana bir kitap uzattı, "bunu okudun mu?" diye sordu. baktım, japon gülü adlı bir kitap, ilhan selçuk tarafından yazılmış... "gazete yazılarından tanıyorum ilhan selçuğu, severim ama bu kitabını okumadım" dedim ve teşekkür ederek kitabı aldım...
    sonra molayı bitirip gitara davrandım. ben çalarken o ve ailesi masadan kalktılar, el sallaştık, gittiler...
    bir sonraki molada eylülün sahibesi nesrin hanım yanıma geldi ve bana " ilhan bey sana ne verdi ?" diye sordu...
    jeton o an düştü..... ilhan bey = ilhan selçuk idi... kendi kitabını hediye etmişti ve ben o kitabın içine imzasını bile alamamıştım...
    kim ne derse desin, gördüğüm insan seviyeli, kültürlü, sevgi ve saygı dolu bir insandı... çevremizde artık görmeye alışık olmadığımız bir gazeteci / yazar modeli...
hesabın var mı? giriş yap