• islam cografyasinda ilmin kapisi olarak bilinen hz ali'ye ait bir söz.
  • bahsi gecen nokta ba harfinin altindaki noktadir. bu nokta kuran’in ozu ve ozetidir, kainata dair butun sirlarin merkezidir. "ba nin altindaki nokta benim" sozu yine ilim sehrinin kapisi hz. ali'ye aittir. nokta, hakiki birliktir ve tum coklugun aslidir. dairenin merkezi ve vahdetin semboludur. insan da aleme nisbetle bir noktadir, ancak bu nokta aleme dair butun sirlari kendinde gizlemektedir.
  • - yazar bu cümlesinde cahillerin iyi bir şey yaptıklarını anlatıyor*
  • alem ancak ilimle anlaşılabilir. ilim arttıça da alemdar değişir ve çoğalır. işte biz bu ayrı ayrı alemleri süratle bir noktada toplayabildiğimizde insan oluruz.ahiret alemi diye bahsedilen insanın düşünceleridir ve kişi bu alemde hangi düşüncelerle yaşıyorsa gittiği alemde de o düşüncelerle yaşayacaktır.kainat, bir noktadan ibaret iken kalem bu noktayı uzatıp harfler, of harlerden kelimeleri yazmıştır. her kelimeye birer isim, her isme de ayrı bir huy verildiği için dağdağalar çoğalmıştır. eğer insan cümleyi bir noktadan toplayabilirse geriye ne kainat, ne de onun dağdağaları kalır.
    (bkz: lutfi filiz)
    (bkz: noktanin sonsuzlugu)
  • ihsan oktay anar'ın "kitab-ül hiyel" romanında 'hiyel'i 'hayal' yapan nokta.
  • modernistlerin postmodernistlere attığı laf.

    iki üç adet deliaknlı modernist sokağın köşesinde takılmaktadır, o sırada bir post modernist yanlarından geçer; post modernistleri gözlerinden anlıyorlar.

    -ilim bir nokta idi cahiller onu cogaltti
    -...
    -şişşşt allooo, insan ol be insan
    -.. (kalabalık oldukları için birşey demez, zaten bu gençlere bir şey söyleme gereği de hissetmez)
    falan filan
  • "insan ne kadar az biliyor ise ona o kadar temelden başlamak gerekir" temelli bir söz olsa gerek.

    meselâ özne, yüklem, nesne, belirtili nesne, bağlaç.. tek tek isimleriye bunların ne olduğunu değme edebiyatçıların bile bilmesine gerek yoktur. bunlar hiç bir şey bilmeyenlerin anlaması için üretilen geçiş dönemleridir. öğretim hayatı boyunca bir kaç yıl kullanılırlar ve atılırlar.

    harfler, sesler, heceler insanlara konuşmayı öğretmek zorunda kalmasa idik belki de bizim için anlamsız olurdu.

    kur'ân-ı kerim indirildiğinde hareke yok idi çünkü arapça bilenler ihtiyaç duymuyorlardı. ne zaman ki arapça bilmeyenler müslüman olmaya fakat kur'ân-ı kerîm'i düzgün okuyamamaya başladılar, o zaman hareke çıktı piyasaya.

    benim görüşlerim böyle.
  • önerme biraz eksik kalmış;
    ilimi çoğaltanlar cahil olduğunun farkında olan, meraklı kimselerdir.

    hakiki, el değmemiş cahiller ise zaten herşeyi bilmenin özgüvenini yaşar.
  • "denir ki, kainat kur'ân'dadır, kur'ân fâtiha'dadır, fatiha besmelededir, besmele b'de, b ise noktadadır. işte onun içindir ki, bizzat hz. peygamber tarafından, ilim şehrinin kapısı olarak vasıflandırılan imam ali (kvc), "ilim bir nokta idi, onu cahiller çoğalttı" buyuruyor. hep o noktayı anlatmak için, asırlardır ilmi çalışmalar yapılmış ve bütün kitaplarda o noktayı anlatmak için yazılmıştır. o nokta, ki ismini söylemek çok kolay "tevhid noktası" dır." *
hesabın var mı? giriş yap