28 entry daha
  • içerisinde, daha önce de bahsedildiği gibi, (bkz: print capitalism) terimini barındıran, ulus bilinci ve tarihi hakkında benedict anderson'ın araştırması.

    print capitalism, herhalde türkçeye baskı kapitalizmi, matbaa kapitalizmi olarak çevrilebilir, tam manası ile çevirisine basılı kapitalizm diyelim. bu dönem, 16. yüzyıl avrupa'sında martin luther ile başlayan, latince gibi aslında çok fazla insanın anlayamadığı bir dil yerine daha yöresel bir lehçe kullanarak basılan kitaplar ile başlar. böylelikle, halk arasındaki basılı eser sirkülasyonu artar, okuma oranları artar, insanlar düşünmeye, "lan acaba?" demeye başlarlar.

    1500 yılında, bazı kaynaklara göre, orta avrupa'da toplamda 20 milyon basılı eser var iken, 1600 yılında bu sayı 200 milyona çıkar. martin luther'in wittenberg kilisesi'nin kapısına 1517 yılında "fuck the church, fuck this, fuck them, this is bullshit" temalı bir bildirgeyi asması ve incil'i almanca'ya çevirmesi ile bahsettiğimiz print capitalism sistemi kendini belli etmeye başlar. hatta martin luther için ilk bestseller yazar bile diyebiliriz.

    sonuç olarak, çeşitli yerel lehçeleri konuşan okuyucular birbirlerini anlayabildi ve ortak bir söylem ortaya çıktı. anderson amcamız, ilk avrupa ulus-devletlerinin bu kavramlar eşliğinde, "yerel dillerin, baskı teknolojisi ile birleşip" çıktığını söylüyor.

    hatta bahsettiğimiz asır incelendiğinde, 17. yüzyılda çoğu avrupa dilinin modern haline evrilmesinin (anglosakson dillerinden, erken ingilizce'ye geçişin başlanması veya paris'te günümüz fransızcasının yayılması gibi), en azından halk içinde, bir anlamda tamamlandığını bile söyleyebiliriz.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap