• 1.izmir kisa film festivalinde tanistigim kelime..o gun bugundur aklima kisa film ve guzel gunler ve pastel renkler gelir aklima..
  • cumle icinde kullanmak icin tek fularin yetersiz kaldigi kelime. ust uste iki uc fulari hak ediyor.
  • istemek ne istediğini bilmezken dahi güzel. de ayrı yazılır. bunun bir hal çaresi için hayal kurmayı* bulmuşuz. birbirimize hayal kurma armağan etmeye çalışır dururuz.

    yeni türkçe komşu ülke dili gibi. olsun, insan komşusuna da bakmalı. hayal kurmanın yeni türkçedeki karşılığı, imgelemek. imgelem, imgesel, imgesellik güzel uyduruklar, bana bir şeyler söylüyorlar. bir kere terim olmaya çok uygunlar. ilginç, yeni sözcükler sanki bir eski sözcüğün, yabancı kökenlinin yerine değil de malını ve adını arayan yeni bir kavramın gereksinimine yanıt olarak devreye giriyorlar. yeni sözcük için bir terim karşılığı sayılmak şans oluyor. yeni olan tam bir sözcük olarak hayata başlamıyor, direk nüfus cüzdanı verilmiyor, sokağa salınmamış oluyor. bir garajda, bir salonda büyütülüyor uydurukça sözcük. sonra birden karşımızda delikanlı olmuş, bıyığı terlemiş, küstahın teki olarak buluyoruz.

    "bu birinci kişi kuşkusuz imgeseldir (terimin psikanalizdeki anlamıyla); eğer böyle olmasaydı, eğer içtenlik bir bilemeyiş, anlayamayış olmasaydı, yazmaya hiç değmezdi o zaman, konuşmak yeterli olurdu." roland barthes - göstergebilimsel serüven

    (bkz: simgesel), imge/@ibisile
  • var olan yada varmış gibi tasarlanan nesnelerin zihinde canlandırılması
  • jacques lacan'a göre psişe'nin üç ana yapısından ikincisi. bu evrede çocuk “gerçek” evresindeki ilkel ihtiyaçtan talep etme dönemine geçmiştir. arzularının fantazyaları için uygun ortamı hazırlayan imgesel, evvela narsisistiktir. ihtiyaçlar karşılanabilse de talepler tatmin edilemez. demek ki ihtiyaçtan talep evresine geçmekle çocuk kökensel bir eksiklik varsayımını kavrar. lacan'a göre insan “bir çeşit eksiklik” öznesidir. imgesel evrede çocuk kendi bedeninin dünyadan ve anneden ayrı olduğunu fark etti mi, bir şeyin kaybıyla ortaya çıkan bir anksiyete duyar. bu durumda çocuk talebin hakiki görünümü olan ihtiyaç dönemine regrede olarak dünyayla yeniden tümleşmek ister. (bence tanrı problemi bu tümleşme arzusunun yetişkin bir kuruntu olarak geri dönüşüdür) bu geri-dönüş-regresyon talebi hiçbir surette doyurulamaz ve talebin kendisi nihai bir eksikliğin imgesi haline-gelir. çocuk kendi ayna imajında gerçekle örtüşmeyecek sabit, tutarlı ve tümleşik bir kendilik (ego) algıladığı ölçüde bu talebi doyurduğu yanılsamasını yaşar.
hesabın var mı? giriş yap