• imkansiz olma hali.

    (bkz: olanaksizlik)
  • kekremsi tadı olan zorunlu yiyecek.
  • bir nevi ölümdür.

    hala nefes alıyor olmana rağmen daracık bir tabuta kapatılmak, bütün gücünle tekmeler savursan da kapağını yerinden oynatamamaktır.

    boynuna sımsıkı geçirilmiş bir elin parmaklarını, ne kadar uğraşırsan uğraş gevşetememektir.

    sırtından itildikten sonra kilometrelerce yüksekten düşerken yer çekimine karşı koyamamak, giderek hızlanırken gözlerini sıkıca kapatıp beklemektir yalnızca.

    bir denizin en derininde, ayak bileklerine vurulan prangaya küfürler ederek ciğerlerindeki oksijenin tükenişine şahit olmaktır.

    karanlık ve havasız bir hücrede, yüzüne çarpılmış demir bir kapıyı, kilidini kıramayacağını bile bile zorlamaktır.

    namlusundan çıkan kurşunun tek hedefi olmaktır bazen.

    imkansızlık bir nevi ölümdür.
  • en imkansizi imkansizligi kabullenmektir.
  • bazen birlikte yaşamayı gerektirir. takılır peşine, inat eder.
  • imkansızlık diye birşey yok.hayır nike şirketiyle bir bağlantımda yok ama inan ki yok.
  • bazen bir halet-i ruhiye, bazen dünyanın en gaz verici olgusu, bazen de hayatın bize kancıklığı.

    artık sen seç bu üçünden birini. mesela ben, en çok peşinden sürüklemesini seviyorum. kancıklığını değil. çünkü her sabah aynı kahvaltıyı yapıyorum. her akşam yemek yiyorum. her gün günde en az bir badak süt içiyorum. çoğunlukla aynı yüzleri görüyorum, hafta sonu hariç her akşam saati aynı vakte kuruyorum, ne kadar çok okusam da, dönüp dolaşıp aynı satırları arıyorum, resimlere bakmaktan nefret etsem de, hep aynı tabloya takılıyor gözlerim.

    her sevişmenin sonunda yaklaşık olarak aldığım haz oranı aynı olmaya başlıyor. gitgide.. ve yıllar geçtikçe... ve yıllar geçtikçe eskimiyorum ama beklentilerimi artık kullanılamaz hale getiriyorum. çünkü büyüyorum. büyüdükçe daralıyor hayaller.

    ama o olduğunda, o var olduğunda çığırımdan çıkıyorum bir tek.

    zevki de anlıyorum, nefes almayı da..

    hayattan aldığım tadın, tadı tuzu değişiyor birden.

    var olduğumu anlıyorum.

    imkansız olunca, sanki annemin karnından bir daha doğuyorum. yeniden.. yeniden koca bir bir acemiye dönüşüyorum.

    istiyorum.

    imkansızlığın tadını alınca; şımarıyorum... hayatın kancıklığını da, lüzumsuz insanların kansızlığını da, zamanın bana acımasını da, umursamıyorum.

    ve imkansızlık olunca, aynalara sadece süslenmek için bakmıyorum. daha dikkatli bakıyorum. varlığımı anlıyorum. sonra varlığımı sorguluyor...
hesabın var mı? giriş yap