• daha çok "fenomen" olarak adlandırılan micro ve macro olmak üzere sosyal medyada ses getiren isimlerle yapılan çalışmalardır. bu konuda çok fazla ajans olsa da pazar payını açık ara bir kaç büyük ajans alıyor diyebiliriz. global ve yerel bir çok markanın influencer işlerini gördüğüm butikbiajans da bunlardan biri. ihtiyacı olanlar iletişimciler için linkini de ekledim.
  • tam bir reklam basligi. moderatorleri goreve davet ediyorum.
  • fenomenin hitap ettiği kitle seçim tarafında önem kazanmaktadır.
  • harbiden çağımızın mesleği. inanılmaz da para var. türkiye'de kaçırdığıma en üzüldüğüm ticaret trendlerinden biri bu desem yeridir. dönen paraları ve diyalogları duysanız, sosyal medyanın tamamen yalan bi ortam olduğuna iyicene kanaat getirirsiniz.

    özetle bi tane ünlü var, bir şekilde bir sürü "gerçek" takipçisi var. bu arkadaşa hem ürün ve marka reklamı yaptırıyorlar çaktırmadan, hem de sanki 40 yıllık arkadaşıymış gibi onun yanına tanınmayan adamları verip o diğer adamlar için de takipçi kasıyorlar. oluyor sana 2 tane ünlü ve yüksek takipçili adam - hesap. böyle böyle zincir gibi yayılıyor olay. şu anda bir çok hesap ve ortam aynı kişi ve şirkete ait desek yeridir.
  • türkiye'de pazar büyüklüğü 30 milyon tl olarak düşünülüyor.
    dijital pazarlama ajansları esas bütçeyi makro influencer'lara ayırıyor ama daha homojen pazara niş odaklanma mikro influencer'larla mümkün çünkü etkileşim yüzdesi takipçi sayısı arttıkça düşüyor! tabii ajanslar garantici, markalar reklam bütçesi konusunda muhafazakar.
    keşke ürettiği eşdeğer bir hizmet yokken haksız astronomik gelirler elde eden makro influencerlar yerine binlerce mikro influencer kazansa da en azından piyasa demokratikleşse. eğer bir gün enes baturlardan, danla biliclerden kurtulursak pazarlamacılar bu gerçeğin farkına varmış demektir.
  • aslına baktığınızda uzun bir geçmişi olan influencer marketingin dijital dünyada ölçümlenebilir ve hedeflenebilir olması kartların yeniden dağıtılmasını sağladı. kullanıcılarla iyi bir ilişki kurarak deneyim aktarımını çok iyi şekilde kurgulayan influencerlar ürüne, sektöre, kampanyaya göre günümüz data analizi koşullarında kolaylıkla belirlenebiliyor.

    yine de birçok markanın pazarlamasından sorumlu ileri zekalı arkadaşlarımız hala işi takipçi sayısında, beğeni sayısında, izlenme sayısında aramaya devam ediyor. ilgili influencerın ne daha önceki sponsorlu içeriklerine bakıyor, ne de audience analizine. ama böyle herifler yavaş yavaş ortadan kayboldukça sektörün daha da iyi bir boyuta geleceğini ve micro influencerların, özellikle belirli bir alana veya konuya yönelen micro influencerların etkisinin daha güçlü olacağını söyleyebiliriz.
  • komün topluluğunun önceliği olan meslek. şu an, içinde bulunduğumuz çağ’ın en iyi işi.
    daha nerelere evrilecek bakalım, izleyelim, görelim.
  • koca bir yalan.

    firmaları şaşalı sözlerle kandırıp, garibanları dolandırıp, saçma sapan içerikleri duvarında, storysinde paylaşıp; hiçbir karşılığı olmadan reklam yapma yöntemi. hedef kitle yok, çoğu zaten satın alma ve etkileşim köpürtmeleri postlarından doğru düzgün dönüş yok, yorum yapanlara bakıyorsunuz hepsi satın alınmış yorumlar; tam nitelikli dolandırıcılık örneği.

    yıl olmuş 2022 hala bunlara kanan var.
  • 33bin takipçili bir eğitim sayfam var. reklam konusunda bilgisi olan beni yeşillendirebilir mi?
  • kapitalizm herkesi pazarcıya çevirdi. bugün yeni doğum yapmış bir yarı ünlünün, mamasını sağa sola saçarak yiyen çocuğunun pijamasının fotoğrafını çekip "deterjan markalarıyla iş birliği için bekliyorum" diye yazdığını gördüm. elbette kendince şaka yapıyor gibi görünme çabasında ancak sonraki story'lerine bakınca salı pazarında gezmiş gibi hissettim. "bu bluz çok güzel-> link" "bu kapatıcıyı çok başarılı buldum-->link".
    kız da hem kocasından hem kendinden parası olan biri ama içim acıdı neredeyse *yeni doğum yapmış, eminim bakıcısı varsa bile kendisi de bizzat bebekle uğraşıyor ama hem akıştan kopup unutulmamak hem de cukkalar kesilmesin diye o halde bile can havliyle link verip duruyor.

    öte yandan mis gibi gelir getiren bir iş tabii. biz bok gibi insanların mobbing'leri, saçma sapan tripler, patron yalakası ve akrabası terörü ile boğuşurken bir kısım insan fotoğraf paylaşıp kazanç elde ediyor. yeniyetmeler de bir umuttur diye bu leş gibi çalışma hayatına girmektense belki yırtarım diye sosyal medya hesaplarına içerik üretmek için kıçını yırtıyor.

    popüler kültürün dayattığı şeylerden en tiksindiğim dönem televole zamanlarıydı. internet de çok olmadığından tanıtımına ayrı kendine ayrı yarattığı leş kültüre ayrı maruz kalırdık. influencer marketing de aynı hissiyatı yaratıyor. hayır çalışırken bu iğrençliğe maruz kalmak durumundayım zaman zaman, kaçamıyorum da. telefonu elime aldığım an "gel vatandaş geeeel" "ikizlere takke ikizlere takkeeee" "param olsa da ben alsaaam" diye bağırıyorlar sanki yüzüme yüzüme.

    pazarcılar gibi sabah ayazında tezgah da kurmuyorsunuz. oturduğunuz yerden paraları kaldırıp bir de "ama bu da bi iş tımamm mıığ? hem o içerikleri üretmek ne kadar zor biliyor musuuğn?" diye ağlanıyorsunuz. ağlanan influencer'lar maaşlı bir işte onun bunun ağız kokusunu çekerek ömür tüketmek ister misiniz?

    yani oturup şu dönemi yazmak istiyorum, yazarken muhteşem tespitlerle okuyana "ayy aynen ben de böyle hissediyorum" dedirtmek istiyorum ama artık insanda kafa da bırakmadı bu ülke. bir tek dileğim var; kış uykusuna yatar gibi yatayım ve bu kepazelikler sonlanınca uyanayım. yetti billa, valla yetti.
hesabın var mı? giriş yap