*

  • dunyanin en ince kitaplarindan biri. cuisine olarak ise tamamen gereksiz. en orjinal olaylari baked beans adamlarin ya
  • icinde ale bulunduran bir mutfak cesidi.
  • cehennem ascilarin ingiliz oldugu bir yer olmali. - eski bir fransiz atasozu

    peki ya pemve yanakli naked chef ve isiran isirtan nigella lawson *, onlar ingiliz ve onlarin oldugu yer cehennemden baska her yer olabilir gibi geliyor, hele ikisi bir de biraradaysa. bu noktada imdat cagrimiza yeni gelistirilmis bir terim yetisiyor sanirim: new british cuisine. varligi hala tartisiliyor, biz tartisadururken nigella dunyayi parmaginda sallasin, dunyanin bircok bolgesinden genc kizlar naked chef'in tavasinda kavrulan karides olma istegiyle yanip tutussun.
  • nasil unuturum, bircok 128 nesildir has be has ingiliz olan ingiliz icin, mutfaklarinin en demirbas yemegi sudur: chicken tikka masala. yabanci bir kulturun yemeklerini, bu ornekte hint kulturu olacak, o kulturun insanindan cok daha once toplumuna assimile etme ( hatta tikka masala'nin sapina kadar ingiliz ailelerinin ve geleneksel ingiliz restoranlarinin baked beans'den sonra en cok 'kendinden saydigi' yemek olmasindan anlasilacagi uzere bir asiri-assimilasyon soz konusu) fenomenini ise aramizdaki isvicreli bilimadamlarina tartismalari icin birakiyorum.

    (ayrica ne demek ingiltere'de hintlilere ve pakistanlilara karsi bir irkcilik sozkonusu mu diyecek olanlara, cocuklugunu 1970'lerde londra'nin hem de egitimli insanlarin yasadigi bir banliyosunde gecirmis sevgili hanif kureishi'nin cocukluk anilarini anlattigi upuzun soylesinin linkini ozel mesaj uzerinden yollamaya hazirim, bu esnada hanif'e selamlarimi yollar, cocuklugunda diger beyaz cocuklar kendisine garip garip baktiginda orada olup gozyaslarini silmis olmak istedigimi belirterek bitiririm sozu, zaten iyice konudan ayrildigimin farkinda olarak)
  • bir mutfakları olmamasına rağmen yeme içme konusunda bir araba dolusu vecizeye sahip bir başka ulus var mıdır bilmiyorum. "eti tanrı, aşcıyı ise şeytan gönderir" diye bir atasözleri var örneğin. mutfaklarının haline bakınca şeytanın adalılarla arasının iyi olmadığı belli oluyor. zaten bu adamlar için yemek bir lüks, içmek ihtiyaçtır. ben yazmışım gibi oldu ama bu da kendilerine ait bir genellemedir.

    imdi, ingiliz mutfağının-hadi mutfaktan saydık diyelim- üç ana malzemesi vardır. bunlar: et, yumurta ve patatestir. et diyince akla hemen nane soslu kuzu pirzolası ve meşhur biftekleri gelir. gerçi gammon steak midir nedir domuz pirzolasına da bayılırlar. yumurta ile yaptıkları en ilginç yemek ise omlettir. patates deyince durmak lazım gelir. zira nasıl ki, yağmura bile yağış şekline göre kırk farklı isim vermişlerse, fakir yiyeceği olarak bilinen patatesin de 35 farklı türü vardır bu memlekette. bu bağlamda, irlanda sorununun tarihsel köklerinde patatesi bulmak bile mümkün. hamsi gibi onlarca çeşit yemek yapabiliyorlar hatta damıtıp arıtıp bira ve viski yapmışlıkları dahi var. en meşhuru tabii ki sheapard's pie.

    yine de, istediğiniz kadar olmasa da ummadığınız kadar iyi yemek yiyebilirsiniz ingiltere'de. türklerin, yunanlıların, hintlilerin, çinlilerin ve fransızların müteşebbüs ruhları sağolsun.
  • (bkz: irlanda yahnisi)
    ama?..
    olsun yemek yok ama icki var..
    (bkz: scotch whisky)
    ama?..
  • hemen tuvaletin yanında*.
hesabın var mı? giriş yap