• ioanna kuçuradinin değer felsefesinin temel kavramlarına açıklık getirdiği, kendi kavramlarını enine boyuna serimlediği yapıtı.
  • kitap, değerlendirme sonuçlarındaki farklılığın, insanları birlikte yaşamasını imkansız hale getirdiğini belirterek, varlık hakkı kazanmak için değer problemiyle hesaplaşmak gerekliliğinden yola çıkıyor.
  • “bir kişinin eylemini, bir kararını veya bir tutumunu doğru değerlendirebilmemiz, o kişinin çeşitli hayat durumlarında nasıl davrandığını, nasıl karar aldığını, neler yaptığını görmüş olmamızı; gözlerimizi uyanık bir şekilde uzun zaman onun üzerine tutmuş olmamızı gerektirir. ancak o zaman, o kişinin belirli bir değer taşıyan belirli bir eylemini doğru değerlendirebiliriz”
    insan ve değerleri, ioanna kuçuradi

    kitapta bu cümleyi okuyunca aklıma mevlananın şu sözü geldi:
    "benim hayatımı yargılamadan önce, benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç. hüznü, acıyı ve neşeyi tat. benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara takıl. yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi. ancak ondan sonra beni yargılayabilirsin."

    yüzyıllar geçiyor, hayatın karmakarışıklığı içerisinde iki farklı insan aynı şeyi söylüyor, ve belki de birbirlerinden(daha doğrusu sonrakinin öncekinden) haberi dahi yok. hayatın ayrıntılarını seviyorum.
  • ioanna kuçuradi tarafından yazılan ve değer problemini ele alan bir kitaptır. aşağıda kitabın geniş özetine yer veriyorum:

    --- spoiler ---

    yaşamımıza verdiğimiz yön; insanı ve kendi kendimizi nasıl değerlendirdiğimize bağlıdır. bu değerlendirmelerin temelinde değer anlayışımız bulunurken, bu anlayış; insandan ve kendimizden ne beklediğimizdir. kişi karşılaştığı her şeyi bir şekilde değerlendirmek zorundadır. kişinin kendi düşünme alanında karar vermemekte direnmesi bile bununla tutarlı olarak yaşamasını gerektirir. bu yüzden herhangi bir eylemsizlik söz konusu bile değildir. değerlendirmek; değerlendirilenin kendi alanı içinde özel durumunu görmek ve göstermek ile mümkün olurken, doğru değerlendirmeler objelerin değerinin bilgisini sağlayan değerlendirmelerdir.

    bir kişiyi, nesneyi, olayı veya durumu değerlendirmede asıl olan değerlendirilenin bir yapı özelliği olarak kendinde taşıdığı değeri görerek değerlendirme yapılmasıyken, insanlar genelde değer atfetme ve değer biçme şeklinde değerlendirmeler yapmaktadır. bu da onları yanlış değerlendirmelere sevk etmektedir. oysa, bir şeyin değeri ona biçilen ve atfedilen değer ile alakalı değildir. bu yanlışı yapmadaki temel nedenler kişilerin;

    1) değer yargılarını değerlerle,
    2) değerli olmayı değer olmakla karıştırmalarıdır.

    bu bağlamda; değer, değerler, değerleme, değerlendirme, değer atfetme ve değer biçme kavramları doğru şekilde tanımlanmaya çalışılmıştır.

    değer: bir şeyin değeridir. insanın varlıktaki özel yeridir. haklar; temelini insanın değerinde bulurlar.

    değerler: var olan şeyler ve imkanlardır. insanın değerlerinden kast edilen şey; tür olarak insanın bütün başarılarıdır: bilgi, bilimler, sanatlar, felsefe, teknik, moraller, kültürlerdir. bunlar insanın varlık imkanlarının gerçekleşmesidir.

    değerleme: fiilen yapıp ettiğimiz ve ortaya koyduğumuz her şeydir. bir olay veya bir eserdir ya da değerlerin gerçekleşmesidir.

    değerlendirme: ilişki kurduğumuz her şeyle ilgili değeri konusunda şu veya bu şekilde ortaya koyduğumuz veya sadece düşündüğümüz her şeydir. insanın insan ile ilgili var olan her şeyin değerinin gösterilmesidir. olayların ve durumların değerlendirilmesi ise kişi değerlendirmelerinin sonucudur. çünkü kişilerin her yapıp ettiği, her kararı ve attığı adımın kendisi insan realitesinin bir değerlenmesidir. bir olayın, bir durumun değerlendirilmesi de o olayın ve durumun yorumu olarak ortaya çıkar. sanat eserlerinde de benzer durum söz konusudur.

    değer atfetme: bir şeyin kendi alanı veya benzerleri arasındaki yeri, onun değeridir. bu bakımdan bu “değer” sözünden muhakkak olumlu bir anlam çıkarmamak gerekir. ne var ki bir şeyin değeriyle ilgili soru ve değerliliğiyle ilgili soru ayrı sorulardır. oysa değerlendirilene değerlendiren tarafından aralarındaki özel ilişkiden dolayı atfedilen değer, hep olumlu bir anlam taşır. bir şeye şu veya bu nedenden olayı değer atfettiğimde o yalnız benim için değerlidir.

    değer biçme: değerlendirmekten söz edilince çoğu zaman değerlendirilmesi söz konusu olan şeyin kendi değerini göstermek değil de, geçerli ilkeler, kurallar, normlar, standartlar, modalar, ölçüler bakımından onu nitelendirmek anlaşılır. çoğu zaman yapılan da budur. bu bir şeye değer biçmektir. çünkü bu nitelendirme, değerlendirilmesi söz konusu olan şeyin kendisi hesaba katılmadan yapılır; nitelendirilen, şeyin kendisi değil, kausal görünüşü veya kausal görünüşüne göre ona verilen addır. değer biçmede hala baz alınan şeylerden en önemlisi “iyi” olana göre davranmaktır.

    iyi ve güzel real şeylere iki ayrı açıdan değer biçmeye yarayan göreli nitelendirme sıfatlarıyken, doğru-yanlış real şeylerle ilgili olan bilgilerimizin, objelerine uygunlukları bakımından bir özelliğini dile getirir; yani bilgilerimizin değerini dile getirir ve bilgilerimiz söz konusu olunca, göreli değildir. şimdiye kadar iyi ve güzel birer değer olarak görülmesine rağmen, bilgiye değer olarak bakan olmamıştır. oysa doğru bilginin (hakikatin) insan değerlerinden biri olduğu açıktır. bilgi bir değer sayılmamasına rağmen, hakikat bir değer olarak sayılmıştır ve hakikat bilginin bir niteliğidir. bir objeye uygun ise sadece bir doğru bilgi bulunmaktadır.

    iyiyi baş ahlaksal değer olarak gören platon, aristo, kant gibi filozofların hiçbiri, iyinin ne olduğunu söylemek yerine sadece neyin iyi olduğunu söylemişlerdir. bu durumda “iyi” bir değer yargısının yüklemi olarak anlam kazanmıştır. yani, istenen şeyin ne olduğunu söylemek yerine nasıl olduğu söylenmiştir. örneğin, platon'da ve aristo'da “iyi” olan belli bir yaşam tarzıdır. bu yaşam tarzı; onların iyi dediği yaşam tarzıdır. bu yaşam tarzının iyi olmasının nedeni hakkında platon bir şey söylemezken, aristo bu nedeni insanın mutlu etmesinde görmüştür. oysa, herkes için mutluluk başka anlamlar ifade etmektedir. “iyi” konusunda; scheler en yüksek değeri gerçekleştirme eylemine, hartmann bu en yüksek değeri gerçekleştirmeyi hangi amaçla yaptığına odaklanmıştır. kant ise “iyi”den değerliliği anlamıştır. yani insan olma değerini korumayı, insana hedef olarak koyarak insanın değerlenmesini sağlamıştır. ama yine de “iyi nedir?” sorusunu cevaplamamıştır.

    günümüzün değer felsefesinin işi işte; iyinin ve kötünün içi bin bir boş şekilde doldurulan boş sözcükler olduğunu göstermek, yani çeşitli değer biçmelerin anatomisini yaparak bunların kişilere ve insan gruplarına göre olduğunu göstermek; aynı zamanda her şeyin yapılamayacağını ve neden yapılamayacağını çeşitli yönlerden göstermek, çıkar yollara işaret etmektir. günümüzde değer biçme; çoğunluğun görüşüne göre olmakta ve bunda da daha çok o şeyin kişi yaşamına sağladığı fayda ve rahatlığın payı çok büyüktür.

    genel anlamda bakıldığında; bir kişiyi ele veren değer yargıları değil, değerlemeleridir. kişi değerlerinin ve kişiler arası ilişkilerdeki değerlerin değerlenmesi, kişilerin bunları yaşam bütünlüklerinde yaşamaları, yaşamlarıyla ve yaşamlarında bunların örneklerini vermeleriyle olur. kişilerin yaşantı imkanları değiştikçe bu değerlerin yeni değerlemeleri ortaya çıkar. bir kişinin tek bir davranışına göre değerlendirme yapmak da bu bakımdan güçtür. çünkü bir kişinin bir eyleminin, bir kararının veya bir tutumunun doğru değerlendirilebilmesi, bunu değerlendirenin, o kişinin yapı bütünlüğünü tanımasını, onun nasıl bir insan olduğunu, bu eylemi yapanın kim olduğunu bilmesini; ayrıca da bunu ne gibi koşullarda, nasıl bir durumda yaptığını bilmesini şart koşmaktadır.

    --- spoiler ---
  • kendini yığın hâline getiren bir millet pâyidâr olamaz. tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz. düşünceyi küçümsüyoruz. kitaba harcadığımız parayı, atlar için harcadığımızla kıyaslarsak, yerin dibine girmemiz gerekmez mi? kitap sevene, kitap delisi diyoruz. kimseye at delisi dediğimiz yok. kitap yüzünden sefalete düşen görülmemiş. at uğruna iflas eden edene...

    bu ülke, cemil meriç
hesabın var mı? giriş yap