• pet shop boys'un domino dancing hitini alt kume edinmi$ ust kume. (bkz: album) 87 senesi idi, 15 sene, oha, olecegiz yakinda...
  • introspective herkesin hosuna giden sarkilar disinda muzik dunyasinda ilk defa gorulmus bir enteresanligi da beraberinde getirmistir piyasaya.

    albumun icerdigi parcalar aslinda remixleridir. her biri 6-9 dakikalik remixler!

    chris ve neil parcalarin orijinallerini single'lar, sadece 10000 adet basilmis 2 cd lik limited edition ve ilk bestof albumleri olan discography icinde vermislerdir sevenlerine .

    aradan gecen 15 yilda bunu kimse nasil dusunmemis anlamamistir, ya da anlamis da dile getirmemis midir bilinmez. super bir atraksiyon oldugu ve muzik tarihine gectigi kesindir.
  • şu anda pop yapıyor olduğunu söyleyen bilumum zevata ders olarak dinletilmesi gereken, elektronikten poptan yeri gelince nasıl senfoni yaratılır, üstelik remikslenip 6-9 dakikalık parçalar olarak sunulur ve sonuna kadar da zevkle dinlenir gösteren albüm.
  • dünyada gezen 4 milyon kopyasından biri ortaokul yıllarında tarafıma denk gelmiştir. o doygun 6 - 9 dakikalık parçalar, tennant' ın müthiş vokal vurguları, yerinde remix anlayışı yirmi küsür yıl sonra hala kendini dinletiyor.

    nasıl anlatıyor üstad, ne sitem be...

    if i was you, if i was you
    i wouldn't treat me the way you do
    if i was you, if i was you
    i wouldn't treat me the way you do - you
    if i was you, if i was you
    i wouldn't treat me the way you do
    if i was you, if i was you
    i wouldn't treat me the way you do - you *
  • "içgözlemsel" diye çevrilebilir sanırım. (bkz: introspection) (bkz: introspektif) (bkz: içgözlem)
  • kendimle konuşmaya başladığımda arka planda çalmasını istediğim şarkılardan oluşan playlist'e verdiğim isim.

    düşünmek, karanlık bir kuyuya gittikçe hızlanarak, çığlıklar atarak, bir zaman yere çarpacağını bilerek düşmek gibi. genelde böyle hissediyorum. sanki düşünmeden geçen zamanlarım o kuyuda düşmeye devam ederken uyuyakaldığım anlar. bu uyuyakaldığım anlarda yaptığım çoğu şeyi; düşünmemek için, karanlık kuyuya uyanmamak için yapıyorum.

    bazı günlerde bu uykulara dalmam mümkün olmuyor. yere çarpacağım aklıma bir anda gelmiş gibi oluyor. sonra yine panik ve çığlıklarla duvarlara kendimi sürterek canımı acıtıyorum. sonra dönüp bakıyorum yukarıya. aslında hiç aklımdan çıkmamış, hep duvarda izler bıraka bıraka inmeye devam etmişim aşağıya.

    duvardaki bıraktığım izlerden ibaret olduğumu fark ediyorum. kuyudan kaçamayacağımı anlıyorum. çığlıklarım kesiliyor. kuyunun sesini duymaya başlıyorum. sese odaklanmam zaman alıyor. korkunç olduğunu varsaydığım bu ses beni yanıltıyor. düşman olmadığını hissediyorum. barış çağrısı yapmıyor belki ama benim kötülüğümü istemediğinden emin oluyorum. dinlemek istiyorum.

    sesi daha çok idrak ettikçe aşağıdan geldiğini fark ediyorum. hep yukarıya gitmeye ya da en azından olduğum yerde durmaya çalışıyordum. bu sefer yere daha hızlı çakılacağıma sebep olacağını düşünsem de aşağı bakmak istiyorum. kuyunun dibindeki suyun yansımasında kendimi görüyorum.

    introspective
hesabın var mı? giriş yap