• sivas yoresinden guzel bir turkudur. burhan cacan baya bir soylemistir bu turkuyu.

    ipek mendil dane dane
    yuğdular serdiler güle
    ana oğlunu yuğdular
    başucunda döne döne
    celal oy oy yavrum oy oy

    evlerin önü arpa
    kirat gelir kirpa kirpa
    benim yavrum hastalanmiş
    kuru yerde yata yata
    celal oy oy yavrum oy oy

    evlerinde var makine
    derdimi dökeyim kime
    benim yavrum hastalanmiş
    götürmemişler hekime
    celal oy oy yavrum oy oy

    nasil edek
    nereye gidek
    derdimizi kime diyek
    suçu yalniz insan sevmek
    celal oy oy yavrum oy oy

    evlerinin önü yonca
    yonca çikmiş dam boyunca
    bu yoncayi kim biçecek
    celal oğlan olmayinca
    celal oy oy yavrum oy oy
  • buluşalım kordonda günlerinin yaş* tutmayan mendili.
    (bkz: izmir kordonda piyasa yapmak)
  • "ölmek üzereydi. sımsıkı kapalı yumruğunu kapıcı açtı. bu avucun içinden bir ipekli mendil su gibi fışkırıdı.
    ya... iyi, halis ipekli mendiller hep böyledir. avucunun içinde istediğin kadar sıkar, buruşturursun; sonra avuç açıldı mı, insanın elinden su gibi fışkırır."

    sait faik abasıyanık
  • (bkz: namus)
  • bizimkiler dizisinde kapici caferin islikla mutemadiyen caldigi sarkidir.
  • burhan cacan'in 1986 yilinda cikmis kasedinin isim parcasiydi. bizim memlekette* o donem herkes ezbere bilirdi. trt'nin , etrafta cok fazla resmi televizyona uygun turkucu olmamasindan dolayi, her iki haftada bir eglence programlarina burhan cacan'i cikarmasi ve cacan'in bu turkuyu final parcasi yapmasi dolayisiyla, ister istemez biz de sozlerini ogrenmistik.
  • sait faik'in yazdığı ilk öyküdür ama ustalığı kendini hemen belli etmektedir. genç bir çocuk sevgilisine vermek için ipek mendil çalarken yakalanır, aşkına acırlar, bırakırlar. sonrasını söylemeyeceğim ama ipekli mendilin elde sıkılsa bile buruşmadan kalacağını okuyucu acı bir deneyimle öğrenir.
  • kill bill volume 1'in baslarinda bill uma'nin kanlarini b islenmis ipek mendille siler, pek estetiktir...
  • sadık gurbuz ün de konserlerinde ve albumlerinde söylediği türkü. bir ağıttır. bu nedenle sadık gurbuz, konserlerde dinlerken el çırpan seyircileri turküyü yarıda keserek uyarırdı ,"hiç ağıta el çırpılır mı hiç ağıt dinlerken oyananır mı?" diye.
  • zamaninda (anlatilana gore) ata binip tufek kusanan, herkesin gozunu korkutan, camurda yuruyup beyaza bulastirmayan, sinirlenince kelime anlamiyla berserker olabilen rahmetli dedem "deli" ya da "teyyar" mehmet, her duydugunda bu turkuyu hungur hungur aglar, o dag gibi adam tikanir konusamaz, saatlerce dalip giderdi..cocuk halimle bir nebze anlardim, agit bu, dokunuyor turku diye ama dedemdeki o kederi, o huznu aciklayamazdim..nihayetinde bir gun sordugumda babanneme, "o turkudeki celal, dedenin kardesi sayilir, dugununden hemen once olmus yanlarinda, cani kadar severmis celali, dayanamaz o yuzden turkuyu duyunca" diye aciklamisti..nice yillar gercek hikayeyi merak etsem de bir turlu cesaret edip soramamistim dedeme, cok uzulur, dert vermeyeyim diye..kendisi rahmetli oldu, bende de hep merak kaldi neydi turkunun hikayesi diye..nihayetinde bugun sordum babanneme, "neden aglardi dedem hep bu turkude, nedir hikayesi?" diye, babannemin anlattigi sekliyle soyle:

    aylardan aralik, sene 1946..dedemin seferberlik sirasinda olmus abisinin oglu olan celal, dedem mehmet, dedemin kardesi atem emmi (benim deyisimle), ve celal'in kizkardesi fidan'in hepsinin dugunu olacakmis..rahmetli dedem, celal'i kardesi gibi sever gozetirmis, celal de ayni hurmet ve sevgiyle yaklasirmis..dort dugun olacagi zaman, ugrasmasi, masrafi zor olmasin diye dort dugunu de bir arada yapalim demisler..celal o zamanlar sivas'ta cimento isinde calisirmis, sivas tabi o denem koy'e (deliilyas) uzak, ortalikta simdiki gibi at araba da yok,herkes yuruyerek gidip geliyo, gurbette calisiyor derlermis..celal'in nisanlisi dondu de subay kizi, ayni onun gibi aslen deliilyasli ..dort dugun bir arada yapilacagi icin celal demis ki, "mehmet (dedem)in dugunu once olsun, yetim buyudu o kucuk yastan, once onunkini yapalim..sonra karakellenin (atem emmi) dugunu olsun, ondan sonra da fidanla sefer'in dugununu yapalim, benimkini en sona da yapariz"..o donem dugunler tabi sanli solenli, kiz tarafi davul zurnayla gelini at uzerinde getirirmis, oglan tarafinda da dugunden iki gun once kirmizi bayrak cekilirmis yukari gelini beklerken..

    her neyse, dort dugunu bir arada yapalim demisler, nikah islemleri icin o donemin memur olan en yakin yeri sarkisla'ya gidilecekmis..toplanilmis, yuruyerek yola cikilmis..sarkisla'da nikah islemleri yapilmis, resmi nikah kiyilmis, dugun(ler) icin tekrar koye donulmeye konulmus..o ara, (babannemin anlattigina gore bir gece celal artik ruyasinda ne gorduyse), gusul abdesti almam lazim benim, ben bu sekilde donemem geri, yikanmam lazim demis..aylardan aralik, her yer kar kiyamet, buz, soguk..yapma etme, gidersin bu sekilde, olmaz bir sey demisler, dinletememisler..celal orda buz tutmus bir nehrin buzunu kirmis, o suda yapmis banyosunu..

    koye donulmus, dugunler baslamis, ama celal de bu arada hastalanmis..kimseye belli etmeyeyim, gecer diye de etrafa da duyurmamis, oyle gecmis dugunler..tam celal'in dugunune sira geldiginde, kirmizi bayrak cekildiginde, gelinin gelmesinden onceki gece artik yataklik olan celal hastaligindan can vermis..kiz tarafina haber verilmei icin de dedem gitmis, zamaninda dondu'ye baslik olan verilmis inegi gitmis ahirdan cozmuz, disari salmis, o an anlamis dondu celal'in oldugunu..allar beyazlar icinde gelecegi evde kirmizi bayrak yerine cekilmis kara bayrakla, celal'in olusuyle karsilasmis..iste o an bu agidi yakmis..

    agidi orjinal haliyle bilen babannemin anlattigina gore soylenen turku seklinde sozleri de degistirilmis, onun dedigi "yigidim giymis beyazi, isigi gogsunde parlar / kara bayrak cekilmis goge, nice melekler bakar", "ben ne okudum ne yazdim, daglar koyaginda gezdim / esimin (celal oglan) basina gidince, catlayip da oleyazdim" seklinde (ve daha fazlasi) kisimlar da varmis..dedigine gore dondu cok turku yakan, soyleyen bir insanmis, babannemin hatirladigi kina gecesinde soyledigi "aha kinacim geliyor, ondeki deve yata yata, benim esim nikaha gitmis, karlara bata bata" seklinde bir turkusu de varmis..turkudeki ipek mendil de tam olarak mendil degilmis..o donemler beyaz gomlek sahibi olmak zormus, evlenilecegi zaman kiz tarafi, hatta gelin kendi eliyle dikermis beyaz gomlegi damada, damatlik olarak verilirmis..gomlegin yakasina da renkli ipekten fular/kravat karisimi bir sey giyilirmis icerden, bu imis ipek mendil diye bahsedilen..

    babannemin anilarina gore kendisi kucuk bir kizken dugunden once gelini gezdirme adetine gore onlarin eve de gelmis dondu, babannemin de sacini oksayip sevmis, "kiz sen ne guzelsin, seni de kaynima alam" demis..buna sinirlenen babannemin annesi "kiz get, senin bekar kaynin mi var ki" demis (babannem o donem evlenen dedemin ikinci esi zira)..nice yillar sonra, dondu'yu ailesi baska birine vermis, hele ki ondan da dedem tarafi ile onun ailesi arasinda gucenme olmus, seneler sonra babannem dedemle evliyken donduyu gorduklerinde dedem sitem etmis bizim tarafa niye varmadin da ele gittin diye, dondu de "memet efendi, bak bu kiz sana yillar sonra nasip oldu da ben karamustafalara nasip olamadim" diye icini dokmus..

    yine anlatilana gore dondu'nun sonraki evliliginde hic cocugu olmamis, doktora gidildiginde doktor sormus, "kizim nedir senin bu derdin, seni boyle uzen ki kesilmissin herseyden (erken menopoza girmis benim anladigim), hic olamiyor senin cocugun?" diye..dondu de o an hep gogsunde sakladigi celal'in fotografini cikarip doktora gostermis, "bu yigit yakti icimi doktor, neyleyim ben gerisini" demis..oyle sevmis celal'i, o fotografi da hic ayirmamis yanindan..babannemin dedigi hala yasiyormus dondu koyde, hep melankoli icinde oturarak kendi basina..
hesabın var mı? giriş yap