*

  • vay anasini neler donmus uzak doguda oyle. daha yeni charlie winstons war ile rusya-abd-afkanistan savasindan haberdar olmusken simdi de japon-cin savasi cikti. birisi de iranin son 50 yilinda neler olup bitiyor onu cekse de izlesem, ayetullah, mollalar, sah felan baya karisik simdi bende onlar. her neyse bu film olmasa nerden bilecektim japon-cin savasini? millet nerden okuyor bunlari? benim okudugum kitaplarda bu yok. en son calikusunu okudum mesela. aslinda ikinci okuyusumdu, ilkini filmini izlemeden evvel okumustum. bu arada onun filmini de cok kotu cevirmisler be ya. daha guzeli yapilaz miydi acep, bir daha ceksinler bence ama ferideyi tanidik birisi oynamasin. bir de munise nin vefati adami oyle bir carpiyor ki etkisinden cikamadim 3 hafta. her neyse, velhasili kelam guzel film.

    enterandir insan hic de yakistiramiyor boyle bir vahseti surekli gulen sempatik bir millete. ha derseniz ki almanlar avrupanin amina koydu, durdurulmasalardi dunyayi yakarlardi felan, "almanlar abi, yapar onlar" der gecerdim. ama ya japonlar, ya japonlar. tabi bunlari halka kadar indirmeye gerek yok. sonucta anneler cocuklari savasta olsun diye yetistirmiyor. mesela bu filmde eziyet ceken cin halki ile uygur turkleri ve tibetliler ile sorunlari var (mesele hakkinda zerre bilgim yok daha fazla gitmeyeyim, bir film yaparlarsa izlerim). degisik isler.

    ben gulbesekeri cok ama cok seviyorum.
  • ilk 15 dakikadan sonra izleyip izlememek arasında gidip geliyordum.bittiğinde ise bir vay be çektiğim filmdi.
    büyük bir hikaye anlatmak derdinde değil.ucuz kahramanlıklara yer verilmemiş,duygu sömürüsü yapılmamış,herşey olduğu gibi sadece insana ait olan değerler üzerinden ilerleyen,sade ve sade olduğu kadarda etkileyici bir film olmuş.özellikle filmin baş adam aktörü olan george hoog'un yaşadığı değişimin mükemmelliği müthiş.ilk başlarda tek derdi savaş hakkında birkaç fotoğraf çekmek olan bu adamın daha sonra yetim çocukları nasıl sahiplendiğini görünce bunu anlayabiliyorsunuz.ama bu değişimin nedenini bizde bilmiyoruz.yönetmenin de bildiğini sanmıyorum.eğer olsaydı zaten bize ipucu vermekten çekinmezdi.
    pearson ise kendisinin de dediği gibi ilk başlarda biz onun bir aziz olduğunu düşünmüştük.ama onun da yardıma ihtiyacı olduğunu,aslında tam olarak kafamızda canlandırdığımız bir karakter olmadığını,asıl iyilik meleği karakterin hogg olduğunu sonradan öğreniyoruz.çünkü pearson bunu belirli bir ölçüde kendi vicdanını rahatlatmak amacıyla yaparken hogg bunu tamamen insani nedenlerle yapıyor.işi ilginç kılan,filmi benim gözümde değerli kılan işte bu.
    hogg'un müthiş bir değişim yaşayarak kendi içerisin de barındırdığı insanı ortaya çıkarması yaşadığı ağır bir travmayla, o çocuklardan birinde kendini görmesiyle veya birilerine yaranmak istemesiyle alakalı değil.tamamen insani nedenlerle yapıyor.
    ya da ben çok safım.
  • otobusten inene kadar yarısından biraz daha fazlasını izleyip, uzun bir süre adını öğrenemediğim film. daha sonra google dan aklımda kalan anahtar kelimeleri arayarak bir şekilde buldum ve hemen sözlüğe hakkında yazılanları okumaya girdim ama hakkında pek birşey yazılmadığını görünce sözlük senin amınakoyim, sözlük yazarlarının çük kılları gibi başlıklara beyin fırtınası yapıyorsun da bu filme gerektiği ilgiyi göstemiyorsun gibi iç sesler, guruldamalar çıkarmama sebep oldu ayrıca bu film...
    iyi bir konuya sahip, oyunculuk çok başarılı, ayrıca hiçbir şekilde ahh ahh vahh diye ağlatıp sızlatma çabası yok -ki istense çok rahat yapılabilirmiş- çin japon savaşını tüm çıplaklığıyla ele almış ve savaş, tümden değil de bir insanın gözünden gösterilmiş. savaşın toplu zararlarının yanında insanda ne gibi yaralar bırakabilir bunlara değinilmiş ve bu filmi izlerken kendinizi sürekli george hoog un yerine koymanıza sebep oluyor ve adeta kendinizi savaşın tam ortasında buluyorsunuz..george hoog un yetimhane ye geldikten sonraki değişimi de çok başarılı gösterilmiş...
    kısacası burdan reklamını yapıyorum, oturun, izleyin, izlettirin bu filmi sözlükçü kardeşlerim, bacılarım...
  • gerçek bir olayı anlattığı, az bilinen ve çok az filme aktarılan bir savaşı*, bir coğrafyayı* ve bir zaman dilimini* konu aldığı, kolay kolay göremeyeceğiniz çin manzaralarını içerdiği, başrol oyuncularının yanında çinli çocukların da iyi performans gösterdiği için çarçabuk beni saran ve çok etkileyen bir film. filmin sonunda konuşan ve filmin gerçekliğini çok ama çok arttıran, olayların canlı tanıkları olan bugünün yaşlıları george a. hoog' a şükranlarını sunarken çok samimiydiler. mezarlardaki uçurtmalar ise hüzün ve gözyaşları getirdi bana. kadın kahraman avustralyalı hemşire lee pearson' a ise ne olduğunu merak ettim. bir süre daha orada kalıp ülkesine geri mi döndü ? yoksa bilinmezlere doğru yolculuğa mı çıktı ? filmin sonunda belki belirtilmiştir ama ben göremedim.
  • film, japon işgalini takip etmek üzere, çin'e gelen bir gazetecinin yaşadıklarını aktarır. nanking katliamına tanık olan bu gazeteci, savaşın ve yıkımın içinden onlarca yetimi kurtarmak için mücadele eder.

    çok hoş ve öğretici bir filmdir. gerçek bir hikayeden yola çıkması ise filme ayrı bir güzellik katmıştır.
  • --- spoiler ---

    çok hoşuma gitti. oyunculuklar, müzikler vs. sonu ile de klp burktu diyebilirim. genel anlamda ise ezildim o çocukların yaşadıklarından sonra.

    küçücük çocuklar bakışlarıyla çok iyi bir performans sergilemişler. ki gerçek hikaye olduğunu öğrenildiğindeyse bir süre kilitliyor.

    --- spoiler ---
  • gerçek bir hikayeye dayanan bu muazzam filmi neden bu kadar az kişi izlemiş anlamış değilim. savaş, bir milletin kendi içinde, birbirine karşı bile direnmesi, sabır, insanlık, onur ne ararsanız var filmde. sayfalar dolusu övgü yazısı yazasım var bu film için fakat henüz etkisi taze üzerimde. izleyiniz efenim.
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "ipek yolu çocukları", 2008 avustralya-almanya-çin ortak yapımı savaş-drama filmi. gerçek bir olaydan uyarlanan (george hogg'un hikayesinden) ve 1937'de şangay'da geçen hikayede, çin'deki japon işgalini takip etmekle görevli bir gazetecinin yaşadıkları aktarılmaktadır. nanjing katliamına tanık olan gazeteci, 50'den fazla yetimin kurtarabilmek için büyük savaş verecektir. roger spottiswoode'un yönettiği filmin başrollerinde jonathan rhys-meyers, radha mitchell, chow yun-fat, michelle yeoh ve guang li yer almaktadır. filmin müziklerini ise david hirschfelder yapmıştır. gerçekten etkileyici ve başarılı bir film olduğu söylenen kaliteli bir yapımdır. son olarak, filmin imdb.com puanı 7,1/10'dur.

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0889588/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/…the_children_of_huang_shi

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=nydpkxcb0o4

    --- spoiler ---
  • "silahsız da savaş kazanabilirsin"
  • vikings de ki psikopoz (jonathan rhys meyers)'un başrol aldığı film. geçen aklıma geldiğinde izleyecek portal bulamadım.

    not: amazonspor
hesabın var mı? giriş yap