işgal altında *
-
siegfried lenz in ikinci dünya savaşı'nda norveç'in alman işgaline girmesi ve norveçli direnişçilerin alman işgal komutanına suikast düzenlemesiyle ölmeyen alman komutanın intikamını konu alan sürükleyici tarihi romanı.
-
bir ahmet altan denemesi.
türkiye büyük bir savaşa girip yenilseydi, düşmanlar ülkeyi işgal etseydi nasıl bir yaşamımız olurdu, yabancı bir gücün baskısı altında nasıl bir cehennem yaşardık, neler yaparlardı bize?
gazetecileri gözaltına aldırıp polislere dövdüre dövdüre öldürtürler, sonra da o polisleri yargıya vermekte ayak mı sürterlerdi?
manisa'da on altı yaşındaki çocukları toplayıp işkenceye mi yatırırlardı; küçük kızları çırılçıplak soyup meme uçlanna elektrik mi verirlerdi; çocukların ailelerini korkutur, oğlunu arayan babayı da oğluyla birlikte falakaya mı yatırırlardı?
ülkemizdeki iki bin köyü ateşe mi verirlerdi?
güneydoğu'dan, orta anadolu'dan milyonlarca insanı göçe zorlayıp kent varoşlannda aç biilaç, sefil yaşamaya mı mahkûm ederlerdi?
köylerinden sürdükleri insanları çöplüklerde yiyecek arayacak hallere mi koyarlardı?
köylüleri minibüslere doldurup alev alev yakarak mı öldürürlerdi?
suçlu olduklarından kuşkulandıkları insanların evlerini gece yarısı basıp hepsini sorgusuz sualsiz
kurşuna mı dizerlerdi?
mahkemeleri devreden mi çıkarırlardı?
vergi diye bizden topladıkları paraları, devlet bankaları aracılığıyla kendi işbirlikçilerine mi dağıtırlardı?
emeklileri, maaş kuyruklarında ölecek hale mi sokarlardı?
gazi mahallesinde olayları kışkırtıp, sonra göstericileri sivil polislerine mi vurdururlardı?
bir kurul oluşturup, parlamentoyu bu kurulun hâkimiyetine mi sokarlardı?
seçimle gelmiş insanları parlamentonun kapısında tutuklatıp hapislere mi attırırlardı?
düşüncelerini söyleyenleri özel mahkemeler kurup yargılayarak zindanlara mı doldururlardı?
türkiye'nin kapılarını bütün dünyaya kapamaya mı uğraşırlardı?
vatandaşlarımıza dışkı mı yedirirlerdi?
hukukun geçerliliğini yok mu ederlerdi?
haklarını isteyen memurları başkentin göbeğinde coplarlar mıydı?
türkiye'yi çağdışı bir anayasayla yaşamaya mı zorlarlardı?
hoşlarına gitmeyen haberleri yazan gazetecileri korkutmaya mı uğraşırlardı?
birinci dünya savaşı'ndan sonra olduğu gibi şimdi de kendi işbirlikçilerinden zenginler mi yaratırlardı?
bütün paralarımızı silah alımına harcayıp yatırımları durdurarak, işsizliğin, sefaletin artmasına mı sebep olurlardı?
kitapları toplayıp yaktırırlar mıydı?
gizli cinayetler işleyecek özel örgütler mi kurdururlardı?
hangi suçu işlerlerse işlesinler kendi memurlarının yargılanmasını özel kanunlarla önlerler miydi?
sünnilerle alevileri birbirlerine karşı kışkırtırlar mıydı?
hangi partilerin ülkeyi yöneteceğine karar verip seçim sonuçlarına aldırmadan kendi istedikleri iktidar kompozisyonlarını oluşturmak için alttan alta baskı mı yaparlardı?
ülkenin bazı kentlerine, kasabalarına, köylerine girmemizi mi yasaklarlardı?
kendi ülkemizde bir yerden bir yere özgürce gidemez mi olurduk?
düşmanlar ülkemizi işgal edip halkımızı baskı altına alsa nasıl yaşardık, neler yaparlardı bize, ne tür cehennemlerde yaşatırlardı insanlarımızı?
işgal altında yaşarken biz ne yapardık peki?
alkışlar mıydık işgalcileri, korktuğumuz için hayatımızı ve onurumuzu satar mıydık?
ne yapardık işgal altında?
ne yapardık?
(bkz: ve kırar göğsüne bastırırken) -
bir grup azeri genci tarafından yapılan, karabağ sorununu ele alan bilgisayar oyunu. klasik fps türündedir.
http://youtu.be/piwlifnhqcw -
durup durup aklıma gelen ahmet altan denemesi. özellikle 90'ların olumsuzluklarını vurgulayan yazıyı 2000'lere uyarlayıp yeniden okuyunca insan, kendi ülkesinin insanına daha farklı bakıyor ister istemez.
(bkz: #28167600) -
kktc'nin kurucusu rauf denktaş'ın senaryosunu yazdığı 1993 yapımı türk filmi. çocukken televizyonda izlemiş ve çok etkilenmiştim. (1994'te yayınlanmış olabilir) nice film yıllar sonra bile hatırlanırken bu önemli film unutulup gitti, sanki hiç var olmamış gibi. internette adını bulamasam, ben de izlemediğime kanaat getirecektim.
film yayınlandığında devam eden bosna savaşı'ndan aşina olduğumuz üzere, barış harekatı öncesi kıbrıs'ta da bm'nin olan biteni izlemekle yetindiği yansıtılmış. işgal altındaki türk köylerinde yaşanan tecavüz vakaları, işlenen cinayetler... insanı ağlatacak nice gerçekliğin anlatıldığı bir filmdi kısacası. bulabilmek çok zor ama bulursanız mutlaka izlemenizi isterim. -
hicri izgören tarafından kaleme alınmış şiirdir. değişik, biraz da umut sarıkaya'nın dalga geçtiği popüler şiir havası hissettiren, bu özellikleriyle keyifle okuduğum, arada bir açıp mısralarına göz gezdirdiğim bir şiirdir.
ekleyelim efenim;
işgal altında
ben bir yazın yalancısıyım bu girizgâhta
ömrümün biriktirdiği onca kavram ve sözcük
şimdi tehdit altında
sus makamı züldür bana
öyle bir ejder ki gözleri
bin masala yetecek kadar zehirli
değdiği yeri yakan o duygu
edası sedası ve sevdasıyla
şimdi küller altında
öde öde bitmiyor
bozdurup bozdurup harcadım ömrü
yanlış adresler çıkmaz sokaklar
bütün replikler şiirler ve şarkılar
bir ezginin bütün hatıraları
geçen baharlar gelecek kışlar
üşüyen dallarım hışırdayan yanlarım
giden canlarım kalan sağlarım
bir yürekte buluştuğum anlarım
şimdi toprak altında
tarumardır talandır
çürük bir diş gibi ağrısı kaldı bende
hiçbir ezberin kalmadı kerameti
müflis bir tacir gibi zamanın cebi
tüm iç çekişler bir ömrün bütün avuntuları
bir çocuğun kayıp günlüğü ortak geçmişler
şimdi enkaz altında
ömrümün alerji yapan polenleri
ismin “i” hali aşk ve ateş ve şarap
annemin bereket dilekleri bütün rahmetler
uzak ve yakın öncesi ve sonrası
bütün rekatlar ve salavatlar
legal ve illegaller
tenha ve temrin
bütün ihtimaller tek çareler
nazlar niyazlar hazlar
sana atfedilen bütün anlamlar
şimdi ateş hattında
acının dediği dedik yerde işte
hayatın tüm mağdurları ve müzmin yoksullukları
bir ömrün tüm rüzgar ve yağmurları
demir parmaklıklar telörgüler tezgahlar
yüreğimizin kapakçıkları beynimizin ince zarları
önyargılar yargısız infazlar inkar ve imhalar
korkunun ecele faydasızlıkları
kokuşmuş aygıtların öncül ve ardılları
asit kuyuları toplu mezar haritaları
cümle mağdur ve fail
kayıp ve kayıt
şimdi sümen altında
bir ağrı ki dünyalıdır kimseler alınmasın
sesin de insan üzredir derinliği
acısıyla emzirdi beni
yoksa düşecektim o tuttu kollarımdan
seviyorum defosuz
insafsız duraksız fasılasız
nicedir beynim ve yüreğim
birbirini körelten iki bıçak gibi kavgalı
gelip barıştırmadın onları
“sevi” çok “yorum” gerektirmez
orda da yalan söyledi aynalar da maskeli
ar zamanıdır şimdi
can feda zamanıdır
biraz aşk çokça keder
gitme vakitleri veda temleri
ben de terk ediyorum kendimi
bütün sıfatlardan istifa ediyorum artık
arsız bir dizenin kütüğüne kaydedin
kimvurduya sayın beni
ve şimdi söz savunmanın
hayat işgal altında
a. hicri izgören
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap