*

  • "ışık, biraz daha ışık"
    goethe

    "ışığa doğru
    beni göreceksin
    sakın şaşırma"
    god
  • ... sorgu altinda bulunan kisilerde gorulebilen acimadi ki sendromu
  • (bkz: aziz light)
  • şair, yazar salâh birsel'in goethe üzerine yazdığı kitabının alt başlığıdır ışık biraz daha ışık. goethe üzerine türkçe yazılmış en iyi inceleme kitaplarından biridir. sözlük dersen ki üst başlık ne: goethe tabi ki derim. kitapta salâh birsel'in aktarımıyla goethe:

    '' ölürken bile büyüklüğünden bir şey yitirmeyen goethe, ölümünden bir kaç ay önce, dağların arkasından yitmekte olan güneşi göstermiş ve '' batarken bile büyük '' demiştir. bu da kendisine en çok yakışan sözdür. ''
  • ntv bilim'in son sayısında inan aran'ın değindiği söz.
    "goethe'nin son sözleri anlamlıydı: "mehr licht - az daha ışık". kimileri hasta yatağını çeviren onca kulağın karıştırdığını, şairin aslında "mehr nicht - yeter bu kadar" dediğini iddia etse de, geçmişe dönemediğimiz için doğrusunu öğrenemiyoruz."
  • johann wolfgang von goethe'nin hayatının derleme şeklinde anlatıldığı, ilk baskısı 1992'de broy yayınları'ndan çıkan, salah birsel'e ait inceleme kitabı.

    kitapta birçok ilginç ânı var; goethe ve ludwig van beethoven’ın beraber gezinti yaptıkları bölüm de bunlardan birisi: (bkz: #125272873) bir diğerini de 3 yıl önce entry olarak kaydedip kenarda unutmuşum. o bölüm de şöyle:

    “goethe, bir gün çocuklara özel ders veren bir öğretmenin dersini dinlemek zorunda kalır. öğretmen incil’den, kızlar için uygunsuz bir parçayı okumaktadır ögrencilerine. bu gibi sözlerin tanrı ile bir alışveriş olmayacağını düşünen goethe birden ayağa fırlar ve öğretmene bu çeşit öykülerin genç kafalarda yapacağı etkiyi hiç hesaplayıp hesaplamadığını sorar. aldığı karşılık bunların tanrı kelamı olduğudur.

    bunun üzerine goethe incil’i açıp insanın ahlâk yönünden yükselmesine yardım eden bir parçayı okur ve gereken açıklamayı yapar. bu ve buna benzer olayların özetini yıllar sonrasında goethe şöyle haykıracaktır:

    eskilerin tapınakları, insanın içindeki tanrı’yı barındırıyordu, ortaçağ kiliseleri ise yücelerdeki tanrı’yı ele geçirmek için çabalar.

    dostu johann peter eckermann’a ise şöyle der/yazar: başka bir hayata inanan, varsın mutluluğun tadını çıkarsın, ama bunun böbürlenecek bir yanı yok. bu hayattan sonra, başka bir hayata kavuşursam pek sevinirim doğrusu. yalnız, öteki dünyada, buradayken ikinci hayata inananlardan hiçbirine rastlamamak şartıyla. yoksa benim için gerçek bir felaket olur bu.”
hesabın var mı? giriş yap