ısınma ^*

• ısınmak işi. ısın karşıtı. (bkz: aydınlanma)^**.
• bol bol bira içerek göbeklere gömülen küresel çemberin içinden atlama hareketi.
• kasların efor gerektiren hareketlere alışması. herhangi bir spor öncesi yapılması tavsiye edilir, önemlidir.
  
  (bkz: stretching)
• güncel sosyal ekonomik yaşamda yeni bir yoksulluk ölçütü türedi. aslında yoksulluk şiddeti ve göstergeleri zan dilimleri içinde sürekli değişime tabi. radyodan dinlediydim, şimdilerin yeni yoksulları cep telefonu, sigara markası, kiralık evde oturma ve kirasını ödeme, kredi kartı sahibi olma (borcunun zorunlu minimumunu ödeme) gibi çoğu sahiplik ve mala ulaşabilirlik tipindeki ölçütlerde kamufle kalmayı yani yoksul değilmiş gibi alım^*/ödeme gücü sergilemeyi başarıyor. birkaç başka ölçüt daha renk veriyordur, bana vurucu gelen düzenli ve yeterli ısınma ölçütünde yeni yoksullar kendilerini ele veriyormuş. yoksul ve ailesi evini ya aralıklı ya düzenli olarak yeterli ısıtamıyor. bu ne demek, sosyal alanda kan kusar kızılcık şerbeti içtim dermişiz de, kapalı kapılar ardında, dört duvar içinde başka duyarlıklar, zaaflar görünürmüş. görünmeyen bir lüks olarak ısınma. sahiplik değil. burada sahiplik gibi muamele edilen, kamufle kalan bir ölçüt dikkat çekiyor: tatile çıkma. tatil normalde yaşamanın niceliğine değil niteliğine ilişkin ısınma gibi bir şey. oysa türk olmak, türk olmanın gereği orada ele güne karşı kurallarını işletmiş. demek ki borç harç da olsa, tüm yıl ödesek de tatile çıkmayı şeref, onur, sosyal zorunluluk olarak yaşıyoruz. o zaman tatile çıkmak bizim ulus için küme/kapsam değiştiriyor, sahiplik türünden bir kalem halini alıyor.
  
  (bkz: ısınamamak)