• küçük bir çocukken bir çoğumuzun deneyip , genellikle başaramadığı eylem.

    başarısızlık tabii ki göreceli , örneğin birimiz 1 deste kartla en uzun kuleyi yapmaya çalışırken , diğerimiz 2 deste kartla en uzun kuleyi yapmaya çalışmıştır. lakin , durum ne olursa olsun kişi , modern hayatın koşuşturmasına girip bu tip eylemlere vakit bulamadığında bu başlığı görüp kendine koyduğu en son limiti ve nasıl başaramadığını ister istemez hatırlayacak içindeki ukteyi gidermeye çalışacaktır.
  • yaşam elimizdeki iskambil destesinin tek mi çift mi olduğundan, en uzun kuleyi yapıp yapamadığımızdan, en uzun kuleyi ya da yaptığımız en uzun kuleyi ne kadar milisaniye gecikme ile yaptığımızdan falan bahsetmekle geçer gider de, kule yapım sürecinin müthiş deneyimlerinden bahsetmek abes bulunur bazen. oysa iskambil kulesi, tıpkı gazoz agaci gibi bir çocukluk hayalidir. çocukluk hayallerini omurgalılar/ omurgasızlar gibi kategorilerden uzak tutabilmiş insanların durup dönüp bakacakları bir eski zaman çocukluğu kalabilmiştir -tanrıya şükür- hele otuzuna merdiven dayamış son basamakta bir an duralamışlar için daha da belirgin bir gereksinimdir bu, ve dönülüp bakılan noktada sınırlardan azade bir hayaller dünyası el değmemiş beklemektedir: bugün bir deste iskambil alsa eline, hala kule yapacak ruhtadır, ya da öyle gibi hissetmektedir. varsa böyle biri, en uzun iskambil kulesini en kısa zamanda hem de tek deste kağıtla o yapmıştır işte.
    (bkz: kule oscarlari)
    (bkz: istanbul kuleleri)
    (bkz: high tech)
  • en basindan yikilmaya mahkum, bir garip eski zaman durtusudur bu.
    çocukluğunu hala kaybetmemiş bazı romantikler hâlâ bir deste iskambile king, 51 yada pisti amaciyla degil mimari durtulerle yaklaşırlar meslekleri ne olursa olsun.
    onlarin isi de zordur canim.
    (bkz: kumdan kale)
  • 13 katlısını yaptıktan yıllar sonra dünya rekorunun 104 kat olduğunu öğrendiğim zımbırtı
  • dokuzuncu nesil yazar. sağlam entryler giriyor vesselam. hoş gelmiş..
  • çok uzatmadan yıkılması gereken.

    treni için de geçerli. iskambilden olan her şeyi bir müddet sonra yıkmak, silmek gerek. malzemesi riskli zaten, talihin yardımına ihtiyaç var en baştan. ve güven olmaz. ne zaman tersine döneceği hiç belli olmaz talihin.

    istediğin kadar ara bul iyi istinat duvarları, fayda etmez. müzikler, filmler, kitaplar, uyuşturucu diziler, papuç koleksiyonları, cığara, alcohol. yanardağın kenarında kahve içmeler, "deneyimlenen" tüm o diğer zırvalıklar. istinat duvarlarının da bir dayanma gücü olmalı muhakkak. ana malzeme yamuk en başta. yalnızca veli, vasi değil, en arif olan bile göçer. ve bunu görememek yol yakınken!

    silmekten, yıkmaktan korkmamak gerek. bırak arada bir kapının önünü süpürmeyi, çöp kulelerde yaşamaya öyle alışılmış ki, gün geçmiyor ki yeni bir kaçak kat çıkılmasın. yine iskambilden, hep iskambilden.

    oysa yıkmak da bir yapımdır. bu yüzden endişeye gerek yoktur. inanmazsan git bak benzer iş grupları tebliğine, sor bir inşaat mühendisi dostuna. öyle mi panpa, her yıkım da bir yapım mıdır aslında diye.

    yıkım usulü önemli ama. ayakla, taşla falan olmaz. tehlike suçudur, ayağını kaldırdığın, taşı almak için eğildiğin an suç oluşur. zarar gerekmez suçun oluşması için. öyle yıkacaksan sen biraz kenara çekil derler adama. dostun bir fiskesi yeter yine bize derler, alt yüklenici tutarlar. bir kül halinde yukarıdan aşağı, nizami biçimde, sağa sola yayılmadan gerçekleşmeli yıkım. içten yanmalı bir asalet olmalı her düşüşte. düşmeyi bilmiyorsan, düşünce tüm mahalleyi ayağa kaldıracaksan, yeni bir iskambil kağıdına tutunana kadar ağlayacaksan, çıkma bir daha kuleye derler.

    iskambilden kuleler yapmakla işkembe-i kübradan atmak arasında bu sıkışmışlık var bir de. bunların hepsine bir çözüm bulmak lazım. düşünelim...
  • 3 kata zar zor çıkıp 10 saniye bekler, sonra da havaya uçururdum. nasıl bir zevkse artık.
hesabın var mı? giriş yap