iskandinav sineması
-
i am dina diye de annesinin ölümüne sebep olan küçük bir kızla ilgili bir film izlemiştim 2002 yapımı aklım dimağım şaşmıştı. gerard depardieu'de oyunculardan biriydi. etkisinden uzun süre kurtulamamış beğenmeyen kız arkadaşımdan ayrılmıştım http://imdb.com/title/tt0281924/
-
(bkz: jagten)
-
(bkz: lars von trier)
(bkz: niels arden oplev)
(bkz: tomas alfredson)
(bkz: greta garbo)
(bkz: max von sydow)
(bkz: liv ullmann)
(bkz: nikolaj coster-waldau)
(bkz: aksel hennie)
(bkz: stellan skarsgard)
(bkz: man som hatar kvinnor)
(bkz: sult)
(bkz: det sjunde inseglet)
(bkz: naboer)
(bkz: lat den ratte komma in) -
(bkz: lilja 4-ever)
(bkz: tatt av kvinnen)
(bkz: under solen)
(bkz: hævnen)
gibi saglam yapimlar bulunduran sinema. ozellikle bastaki ve sondaki epey vurucu filmler. -
bir süredir passthepopcorn.me nin, üyelerini teşvikiyle benim de tanıştığım sinema.
--- spoiler ---
garghhh it is hot outside. i go out there with kernels and come back inside with fully popped popcorn. i wish it was dark, i wish it was cold. so to grant my own wishes we're going to have a contest where i'm gonna get to see lots of movies about a cold dark place... scandanavia. also, cause i'm bored with old stuff, we're gonna make it semi modern so it has to be made in or after 1940! (before you post something about how scandanavian and nordic refer to *slightly* different things... just know no one cares)
all uploads with a production country of denmark, norway, sweden, finland, or iceland and a year >= 1940 will receive 24 hour freeleech, and they'll all count toward your total on the leaderboard.
--- spoiler --- -
renkli ülkelerin, renkli insanların yarattığı harika sinema. bu filmlerde gerçek anlamda renk var, neşe var. tatt av kvinnen izlenmeli.
-
-
bergman olaylarına v.s girerdik de şöyle yakın zamanlı bir analiz yapacak olursak gerçek anlamda modern sinemadır. modern sinemadan kastım hayatın günlük koşuşturmalarını, izleyici bunu istiyor'u aşıp, popülizmden kaçıp ''varoluş çıkmazlarını'', ''kapitalizm eleştirisini'', ''din olgusunu'', ''refahın getirdiği kötü sonuçları ve adaletsizlikleri'', ''kadın-erkek ilişkilerinin doğasını'', ''güçlü kadınları'', ''ince mizahı'', çocukluk travmalarını'' anlatıp evrenseli yakalamalarıdır. her örneği aynı başarıda değil ama yakın zamanlı başarılı örneklerinde yukarıda belirttiğim hususlara dikkat çekmek önemli.
filmleri genelde düz-sıradan sinema izleyicisine göre değil.vurdulu kırdılı, fantastik, heyecanın eksilmediği veya sabun köpüğü filmler değil.daha çok düşünmeye sevk eden filmler.
önemli isimlerden bahsedecek olursak;
susanne bier: elsker dig for evigt, efter brylluppet, hævnen gibi başarılı filmlerin yönetmeni. şöyle bir kadına türk sineması olarak biz sahip olsaydık sinemamız son yıllarda daha farklı yerlerde olurdu. thomas yensenle muhteşem uyumları var.
anders thomas yensen: iskandinavların senaryo ve öykü yazma konusunda wonderkidlerinden. hævnen, adams æbler, de grønne slagtere, elsker dig for evigt, wilbur wants to kill himself gibi birçok başarılı projede imzası var. daha mükemmel işler yapacağı kesin gibi.
thomas vinterberg: jagten, submarino gibi filmlerde yönetmenlik ve senaristlik yapmış yeni jenerasyon wonderkidlerden.
aksel hennie: hem oyuncu hem senarist hem yönetmen. diğer saydığım isimler danimarka altyapılıyken, aksel hennie norveçli. tarzı diğerlerinden biraz daha farklı. biraz daha hareketli ve çok daha gerçekçi. hodegerne ve uno filmleri izlemeye değer.
mads mikkelsen: son yılların iskandinav sinemasından bahsedip ondan bahsetmemek olmaz. her role girebilen muhteşem bir oyuncu. kah başarısız ve ezik bir kasap, kah onur savaşı veren bir eğitimci, kah ortadoğu'da yardım projesinde çalışan aslında sorumsuz biri, kah orta yaş bunalımı geçiren aile babası, kah her şeyi şeytana bağlayan bir peter. gerçekten son yıllarda en yetenekli aktörlerden.
ulrich thomsen: ne role girse hakkını veren adamlardan. mükemmel bir yardımcı erkek oyuncu. bizdeki güven kıraç'ın 2000'lerin başlarındaki haline benzer.
nikolaj lie kaas: bu oyuncu da sağlam potansiyelli ve her role girebilenlerden.
filmlere gelecek olursak; (benim açımdan iyilerden başlayarak);
jagten: zaten sözlükte de hakkında çok kez yazılmış. evrensel bir sorunu şaşırtıcı ve ters bakış açısıyla anlatan mükemmel bir film.
adam's aebler: hani bizde son yıllarda sadece 2 kez başarıya ulaşan minimal komedi var ya onun en başarılı örneklerinden. bizde her şey çok güzel olacak ve vavien bu türe çok güzel örnekti. bu film bu örneklerin de çok üstünde.
hævnen: özellikle dünyanın en rerah içindeki ve en dipteki toplumlarını ajitasyona girmeden karşılaştıran ve insanı sahiden düşündüren muhteşem bir film.
hodegerne: aksel hennie'nin oyunculuk döktürdüğü bir film. oldukça gerilimli ve heyecanlı, zeki bir senaryo içeren güzel bir film.
submarino: oldukça kasvetli, başlangıcı ve ilerleyişindeki bazı sahneler trainspotting'e benzeyen, oyunculukları başarılı dram. gerçek bir dram. çocukluğun geleceğe etkisini en iyi yansıtan filmlerden.
de grønne slagtere: bu da komedi ama garip bir komedi. içinde pek çok mesaj barındıran komedilerden.
filmde geçen ''herkes başkaları onu sevsin diye bir şeyler yapıyor'' lafı bile filmi izlemeye yeterli. gerçekten herkes başkaları onu sevsin diye bir şeyler yapıyor.
elsker dig for evigt: biraz 21 grams'a benzettiğim ama bazı yönleriyle ondan ayrılan başarılı bir film. bu filmde kadın-erkek ilişkisi- orta yaş sendromu, aile kavramı ve kadınların boşluk, teselli hissi iyice sorgulanıyor.
efter brylluppet : yeşilçam melodramlarına gönderme yapan konusu olsa da başarılı oyunculukları ve gerçekçiliği ile onlardan sıyrılıyor. bu filmde de dünyadaki refahla-dip iyice gösterilip adaletsizlik vurgusuna gönderme yapılıyor. ayrıca son sahnelerinden birisinde her ne kadar ölümlü olduğumuzu bilsek de doğamızın ölüme nasıl karşı olduğu sertçe vurgulanıyor. sırf o sahne bile gerçekçiliğiyle filmin etkisini arttıranlardan.
prague: bu filmde de evli bir çiftin açmazları, çıkmazları, ilişkilerde fazla modernliğin insan doğasına aykırı oluşu ve iskandinavların ne kadar soğuk-aldırmaz görünseler de özlerinde bu hislerin hala yaşadığı gösteriliyor. insan her yerde insan. içinbir doğulu (orta-batı-kuzey avrupa'dan olmayan insan için) şaşırtıcı ve hasiktir dedirtici bir çok sahnesi var.
filmleri yazarken genelde 2000'li yılları baz aldım. daha bir sürü film eklenebilir. fakat kötü ve sıkıcı örnekleri de yok değil. mesela oslo 31. august beni çok sıktı. wilbur wants to kill himselfde iyi film ama sıkıldım diyebilirim. joachim trier sanki bohemlik ve sıkıcılık konusunda bir tık ötede. ayrıca lars von trier her ne kadar üstda olsa da bazı filmleri gerçekten çekilir türden değil.
size tavsiyem danimarka sinemasıyla başlamanız. çünkü danimarka'daki arada kalmışlık, ne iskandinav ne de batı avrupalı olamamaları onları çok daha yaratıcı ve komik yapıyor. arada kalmışlığı sanat yoluyla çok güzel dışavuruyorlar.
şimdilik bu kadar. -
seks öğesini yoğun ama düzeyli kullanan bir sinema.
http://www.bbc.com/…140321-scandinavias-sexy-cinema -
iskandinav sineması diye bir genelleme yapmak çok mantıklı değil. tek tek ülkeleri, hatta filmleri/yönetmenleri ele alıp değerlendirmek gerek aslında. ama filmleri/yönetmenleri vs merak edip kıyısından köşesinden başlamak istiyorsanız aşağıdakilere göz atın derim.
filmler:
oslo, 31. august
hævnen
101 reykjavík
submarino
jagten
blind
banken
arven
drabet
kapringen
sånger från andra våningen
du levande
den brysomme mannen
r
man som hatar kvinnor
tatt av kvinnen
blinkende lygter
deusynlige
nói albínói
voksne mennesker
kærlighed på film
fucking åmål
smukke mennesker
reprise
yönetmenler:
lars von trier
thomas vinterberg
hans petter moland
niels arden oplev
joachim trier
per fly
ruben östlund
dagur kári
baltasar kormákur
lukas moodysson
bir de sürekli karşımıza çıkan hem yönetmen hem senarist eskil vogt, anders thomas jensen ve tobias lindholm var ki özellikle vogt ve lindholm'e dikkat. yaptıkları yapacaklarının teminatı.
dogme 95 akımının başlıca filmleri:
festen
ıdioterne
mifunes sidste sang
buraya kadar olanlar son 15-20 yılın öne çıkan yapımlarını/kişilerini içeriyor. bunlarla sınırlı tutmak istedim aslında ama büyük ustaları yazmazsam ayıp olur.
(bkz: ingmar bergman)
(bkz: aki kaurismäki)
(bkz: fridrik thor fridriksson)
(bkz: roy andersson)
ayrıca şu isimlere iskandinav sinemasının babaları diyebiliriz bence
(bkz: victor sjöström)
(bkz: mauritz stiller)
(bkz: carl dreyer)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap