*

  • 30-40 oncesinin meshur cazcilarindan, filozof, saksafoncu. kendi adiyla anilan orkestrasi da var ve epey unlu muzisyen yetismis bu orkestradan. erol buyukburc, ozdemir erdogan,okay temiz, metin ersoy ve ayten alpman ilk akla gelenler. bir donem isvec'te de bulunmus ve sonradan world music adi verilecek tarzda calismalar yapmis. ayrica tabii turk muzigi ile caz fusion deneyleri de yapmis.
    marmaris'te bir 'caz-okul-klup-kamp' kurma hayali gerceklesmeyince, ustune benzin dokup yakarak intihar etmis. sene 1987. ismet siral, 60 yasinda.
  • kendisi ve creative music studio hakkinda ayrintili bilgi icin http://www.ismetsiral.org/ adresi ziyaret edilebilir. bu ara acik radyo'daki bir cok programda, hakkinda hazirlanacak olan belgeselden soz edilen ve jazz dergisinin 2003'te cikacak ilk sayisinin kapaginda da yer alacak olan kisi.
  • türkiye'nin öncü cazcılarından.
    eski zamanların en meşhur orkestra şeflerinden biri
  • bir metamorfoz hikayesi kitabının ithaf edildiği kişi..

    ayrıyetten özdemir erdoğan dün katıldığı başka yerde yok programında kendisine ait kayıtlar bulduğunu ve bunları yayınlayacağını belirtmiştir..
  • 11 günlük bir müzik festivali ile anılacak insan:

    (bkz: ismcs 2010)
  • okay temiz'in yorumladığı havada bulut yok türküsünün piyano motifi kendisine aittir.
  • hiç bir yerde plağına ulaşılamayan rüya gibi, mucize gibi müzik insanı: https://www.youtube.com/watch?v=facpu-7ystq

    elimde var diyen ulaşsın.
  • 1927 doğumlu tenor saksofon, flüt, ney sanatçısı, orkestra lideri, caz öncüsü.

    1950'li yılların ortalarında tamamen türk müzisyenlerden müteşekkil olarak kurduğu cool jazz orkestrasıyla abd'nin en tanınmış caz dergisi metronome'a konu olmuş.

    lise çağlarında saksofonu kendi kendine söken, askerliğini yaptığı sırada sahne tozu yutmaya başlayan sıral'ın orkestraları yıllar yılı birer konservatuar işlevi edinmiş. çaldıkları nağmeler 60'lı yılların sonuna kadar, istanbul ve ankara'nın belli başlı kulüplerinde, hilton oteli'nde, şöhretli gazinolarda, turistik yolcu gemilerinde, radyo emisyonlarında ve isveç başta olmak üzere kimi evropa şehirlerinde yankılanıp durmuş.

    özdemir erdoğan, hrant lusigyan, ayten alpman, metin ersoy gibi isimler, sıral'ın orkestralarından geçip şöhrete ulaşan onlarca müzisyenden bazıları. sıral, kendisiyle yapılmış mülakatlarda her zaman ''dans edenlere değil, dinleyenlere çalma'' özlemini dile getirmiş ama hayat hep ona müşteri eğlendiren bir müzik emekçisi olma rolünü dayatmış.

    müziğe adanmışlığına ve öncü yenilikçiliğe rağmen kendi namına tek bir plak bile doldurmadığı, işten evine gece 3'te döndüğü halde saatlerce plak dinlediği söylenir. ona göre ''caz dinlemek caz çalmaktan daha zordur.'' 60'ların sonunda ney üflemeye başlar, yeni macerası alaturka müzikle caz müziğinin arasını bulmaya çalışmaktır. 70'lerde ise, hepsi de istanbul'un levent semtinde oturan ismet sıral, orhan gencebay, erkin koray ve moğollar'ın, yolları kesiştikçe daldıkları koyu muhabbetin titreşimleri dalga dalga yayılacak, caz, rock ve arabeskin bileşimi olan bu titreşimler kulaktan kulağa bir efsane gibi fısıldanacaktır.

    70'lerin sonunda gittiği new york creative music studio'daki komünal yaşantı ve müzik çalışmalarından esinlenerek 80'lerde marmaris'te satın aldığı bir koyda bunun bir benzerini kurmaya kalkışmış, ancak satın aldığı araziyi türlü kumpaslar sonucu kaybedince umutsuzluğa kapılarak 1987'de henüz 60 yaşındayken yaşamına kendi elleriyle son vermiştir.
  • müzik üzerine emek verilmis, akil yorulmus, duygularla muazzam akil oyunlarina sahit oldugumuz dünyada, uzun yillara varan arastirmalarim, inceleme ve analizlerimle insan oglu, adina müzik dedigi bazen kelimelerle izahati mümkün olmayacak duygulari, düsünceleri ve hatta düsleri bu vasita ile ortaya koymustur. iste bu noktada, müzigin en derinlerine indigimizde, karsimiza bir insanin ömrü boyunca dinleyemecegi kadar cok fazla kayit yapildigina sahit oluyoruz. öyle ki, en derin ve kapsamli bireysel arastirmalar, imkanlari ve olanaklari müthis bir keyif ve haz tüm sartlarla zorlayarak ulasabildigimiz muazzam eserler bile tarifi kelli felli kitaplastirilacak kadar literal bir durumla karsilasiyoruz.

    dünya müzigini; ülke, kültür, yayin etiketi, tür gibi gayri nizami bir siralamada inceledigimizde ülkemizde de müzik icin cok büyük ugraslar, emekler ve bu ugurda büyük hazlar pesinde kosarken, umutlanirken küskünlükler, büyük kederler, tamamiyle vazgecisler ve en büyügü yasamaya karsi bile rest cekmeler görüp, belki de bir ömür boyu sürecek olan soku, dimagimizda yasamaya devam ediyoruz.

    iste benim icin ismet siral tam bu noktadadir. türkiye'de müzik üzerine emek verilmis, muazzam duygularla kult haline getirilememis, olusumuna set cekilerek ziyan edilmis bir külliyattir. libary müzigimizin olusamamasi buna karsi bir delildir.

    bu öyle haksiz bir cezalandirmadir ki geriye sizden basili bir tek sey kalmamistir. var olanlari da saklayarak mezarina götürmeyi hedefleyen müptezellerin dünyasidir bu.

    bir zamanlar cok özenerek haftalarca, aylarca bir odaya, bir stüdyoya kapanip sonsuz güzel seyler üreten ve onlara destek olan medeniyetlere, tüm dünya müzisyenlerine selam olsun.
hesabın var mı? giriş yap