ispirtocu saim
-
kırıka'nın kaba saz albümünde yer alan bir eser.
güftesi mustafa kamil gök'e, bestesi salih nazım peker'e ait.
sözleri de şu şekilde;
yıllarca dumanı sımsıcak tatlı
samsun cigaraydı dudaklarımda
malbora bulunca samsun'u attım
izmaritim şimdi kaldırımlarda
o tatlı sevdası bir nehir gibi
durmadan dolaştı damarlarımda
sürükledi o sevda nehiri beni
içimi sızlatan kaldırımlara
eskiden üşürdüm evin içinde
ısınmak bilmezdim yorgan altında
şimdi sokaklardayım unuttum üşümeyi
sevgiyi de bıraktım sıcak odalarda
her zaman allahtan şunu diledim
son nefeste bir gülüş bahşetsin bana
hayatta ilk defa ölürken gülmüş
ispirtocu saim desinler bana
taşlarda soğuk yüz, toprakta kar var
hava çok kararmış ıssız sokaklar
heykel gibi sakin uyumuş saim
elinde bir mektup göğsünde resim
heykel gibi sakin uyumuş saim
son defa o gülüş dudaklarında -
rakıyla birlikte su gibi akıyor meret. saimlere olan sevgimi arttırdı.
-
efsane şarkı. her dinleyişte başka bir hikaye, başka bir karakter anlatır bana, ama karakterlerin hepsinin adı saim'dir ve tüm hikayeler sokaklarda geçmektedir.
-
beni çok derinden etkileyen şarkı. öyle bir hüzün, ama bir yandan da öyle bir boşvermişlik ve huzur var ki tarifi mümkün değil. yürürken yol kenarına kıvrılmış evsizlerde saim'i görüyorum ve ister istemez bir sempati duyuyorum artık.
-
arkada inleyip yerlerde yuvarlananlar var bu şarkıda.
-
bu şarkıyı dinlerken, rakıyı koklasanız bile kelle olursunuz.
en baba gravol şarkılarından.
eksel edit: http://www.youtube.com/watch?v=nz3rm7muuva -
mahallemizin delikanlısı saim, evimizin direği saim, pazar sabahı bakkala sıcak ekmek için koşturan saim, ilkokulda sınıf arkadaşları tarafından dalga geçilen saim, ayşe'nin ilk aşkı saim, zeliha teyzenin asker oğlu saim, ilk sigarasını ''öğretmen geliyor'' diye tuvalete atan saim, kahvehanede tavlayı koltuk altına sıkıştıran saim, bir selada ismi anılan saim... her saim'in marşı.
-
ritimlerine ve vokallerine hayran olunası şarkı. aşmış bir ses uyumu, yavaş yavaş yükselen hipnotik etki, boşuna psychedelic zeybek dememişler.
-
kırıka'nın magnum opus'u. sözlerine de imrenmeyle, ölüm korkusu arasında gidip gelen bir his beslerim.
-
hayatımda duyup duyabileceğim en alt kültür şarkı ve evet kırıka'nın magnum opus'u. öyle bir alt kültür ürünü ki, bugün o feysbuklarda paylaşılan sikindirik sikindirik sözümona edebiyat (!) sıçmıkları ile gram karıştırılmamalı.
"malbora bulunca samsun'u attım
izmaritim şimdi kaldırımlarda"
"eskiden üşürdüm evin içinde
ısınmak bilmezdim yorgan altında
şimdi sokaklardayım unuttum üşümeyi
sevgiyi de bıraktım sıcak odalarda"
"hayatta ilk defa ölürken gülmüş
ispirtocu saim desinler bana"
daha öte nasıl alt kültür olunabilir bilmiyorum. öyle bukovskivari ya da burroughs tarzı o -nasıl anlatmalı- bourbon alt kültüründen bahsetmiyorum. bizim olan, bizden olan bir şey bu: malbora bulunca samsun'u atan bir adam. o leş sokaklarda artık üşümeyi bile unutan bir adam. kendini mor ispirtoya vuran bir adam. en sonda da soğuktan heykel gibi donarak ölen ve kimsenin farkında olmadığı bir adam. bir adam; her gün onlarcasının yanından geçtğimiz ama görünmeyen hatta orada olmayan bir adam. alt kültür bu işte; karı kıza yürüme namına yazılan sıçmıklar değil! bu işin söz tarafı.
bir de müzik tarafı var bunun. makam bir kere saba. ritm (usul) de aksak. yani o bile daha alt kültür olamazdı. bağlama, trombon, bendir... hepsi o kaotik ambiyansı öyle vermiş ki, bunalıyorsunuz bu şarkıyı dinlerken. trombonun o perdesiz vızıldaması yok mu hele... üstüne bir de o ağır aksak bendir... bir şarkı ancak bu kadar 'hit' olmamak için yapılabilirdi.
kırıka yaptı bunu kaba saz'da. o kadar iyi yaptılar ki üstelik, dinlerken hala midem bulanabiliyor, suratım ekşiyebiliyor! kaç şarkı var ki beni böyle fiziksel tepki vermek zorunda bırakan?! sırf bu şarkı için bırakmayacağım sizi. sırf 'öteki'yi anlattığınız, aslında anlatabildiğiniz için özel olacaksınız bende. var olun hep!
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap