• hani iğrenç bi tabir vardır ya doğma büyüme istanbullu olmakla övünür insanlar. artık ben de kullanmaya başladım bu tabiri istemesemde. zordu tabi 24 sene bu şehirde yaşadıktan sonra ayrılmak. hele bide gittiğiniz yerin nüfusu 2500 kişiyse. giderken kandırdık kendimizi çok para kazanıp geri dönecektik hani. yalan oldu şimdi dönmek. ben nası 2,5 senede bu hale geldim korkar oldum koca şehirden bilmiyorum.

    ilk zamanlarda işler çok yoğundu çok fazla zaman olmuyodu düşünmeye ne kadar özlediğini. arkadaş telefonları hatırlatıyodu sana cumartesi geceleri elden ele veriyolardı masada, fonda tanıdık nevizade gürültüsü.

    6 ay sonraki ilk ziyaretimi dört gözle bekliyodum tabiki. o zamanlar şehir bana şimdiki kadar yabancı gelmiyodu. çünkü halen geri döneceğimi düşünüyodum. insanların hayatlarındaki değişmeyi fazla farkedememiştim daha. herşeyin özlemini fazlasıyla giderdim; arkadaşların, muhabbetin, taksimin, boğazın, fenerbahçemin.

    ilk ziyaret bittiğinde günlük hayatıma geri döndüm. işler yolundaydı tamam belki bikaç senede köşeyi dönemeyecektim ama fena kazanmıyodum. finansal boyutun yanında küçük bir yerde inşaat mühendisi olmanın, saygı duyulan ve sevilen birisi olmanın keyfini yaşamaya başladım.

    daha sonraki istanbul ziyaretlerinde bazı şeyleri daha net görmeye başladım. artık arkadaşların eskisi kadar sık görüşmediğini, herkesin hayatın akışına kendini kaptırdığı. sokaktaki insanların ne kadar kaba ve duyarsız olabildiği gibi şeyler.

    ayrıca büyük şehirde yaşama yeteneğini yitirdiğimide anladım. 45 derece eğimli yerde paralel park yapmak, cadde de üstüne üstüne gelen insanlardan kaçınmak, bi kapkaççıya karşı her zaman hazır olmak, co2 soluma yeteneği, trafiğe katlanma yeteneği vs...

    ben istanbulu hala çok seviyorum ve özlüyorum zaman zaman, ama yaşamak için asla
  • "bana kalsa cekip gidicem ama buna deger mi? demiş gökhan semiz *...-meli'ler -malı'lar iyi hoş güzel ama bir de gidip kurtulamamak var bu şehirden...o zaman nerelere gider insan işte onu düşünmek lazım...

    (bkz: inan ki teksin)
  • dedik ve taşındık.

    1- rahat nefes alabiliyoruz, daha çok oksijen daha az nem.
    2- insanları sevebiliyoruz, saldırgan, ben merkezci ve vurdumduymaz olmanın dışında özellikleri varmış.
    3- şehir içi toplu taşıma araçlarını kullanabiliyoruz, tepene çıkmadan, taciz fırsatları kovalamadan, küfür ve tehdit saçmadan, sıkıştırma, ittirme, çekiştirme olmadan yada illaki bir tersiliğe şahitlik etmeden bu araçlarda insanca seyahat etmek mümkünmüş.
    4- mimari sadece binalarla ilgili değilmiş peyzajı öğreniyoruz, dikildiği yerde yaşayan insanları griye mahkum eden gökdelenler, birbirinden zevksiz ve yeşilliksiz siteler, %80 yıkılma riskli kaçak yapılar dışında estetik ve sanat katılmış şehir planlamaları, yaratıcılığa ve ilhama yol açabiliyormuş, feyz alıyoruz.
    5- musluktan su içebiliyoruz, yıkanmak için bile şüpheli, saçları keçeleştiren, deriyi tıkayan büyükşehir şüpheli şebeke sularından sonra en temel yaşamsal hakkımız olan temiz suyu kullanabiliyoruz.
    6- iş yapabiliyoruz, herhangi bir işi becermenin yorum ve çeneden çok icraat olduğunu kavramış bir iş yaşantısı gerçek olabiliyormuş.
    7- martı dışındaki hayvanlarla karşılaşabiliyoruz. bir tavşan olsun, kelebek, ördek, sincap olsun kendine kent merkezlerinde, parklarında yer bulabiliyormuş, eziyet edilmeden kendi hallerinde yaşayabiliyormuş.
    8- sokağa her çıkışta adım başına bekleyen tehlikeli bir duruma, ihmalkarlıkla ilgili bir olaya yada gelişmemiş ilkel kişiliklere maruz kalmamak adına vicdanımızı kapatıp gezmiyoruz.
    9- çok geç olmadan özellikle genç bünyeler için şiddetle tavsiye ediyoruz. istanbul da tutunmak diye bir tabir vardır ya hani, trenlerin kalkışı esnasında son anda koşarak elini vagona atan sokak çocuğunun trenin içinde su, simit satması ve sonraki durakta inip karşı taraftan gelen başka bir trene koşarak yetişmesi gibidir bu tabir. siz tutunmaya çalıştıkça ilerliyormuş gibi yaşıyormuş gibi hissedersiniz, o kadarcığına da katlanabilirmşsiniz gibi gelir herkes aynılarını yapıyor ne var bunda yaşıyoruz işte gibi görünür. bir sonraki tren kaçana kadar.
  • söylendiğinde kabullenmesi zor gelirdi. herkes söyler ama yapamaz derdim. şimdi vakit geldi. bu gece istanbulda geçen son gecem olucak. hep söylendiği gibi egede şirin bi yer buldum kendime. bankacılık sisteminin %100 dışında bi hayat tasarladım. yarın olsun hayr olsun.
hesabın var mı? giriş yap