• fahir atakoğlu'nun new york'ta kaydettiği, son albümü. contemporary jazz instrumental album, album of the year ve instrumental composing kategorilerinde grammy aday adayı olan albüm ayrıca. parça listesi:
    1.fuse on
    2.sync-op
    3.black sea
    4.abeste
    5.connect
    6.ess
    7.gypsy in me
    8.four corners
    9.trapped
    10.istanbul in blue
  • (bkz: istanblue)
  • kapağında ara güler 'in bir çalışmasının olduğu albüm.
  • soundu kaydı ile beni benden almıştır.o nasıl bir groove duygusudur nasıl bir hissiyattır ,arzular şelaledir.elektrik gitar sololarının hayli fazla olması belki de bu albümü en sevdiğim atakoğlu albümü yapmıştır.yer yer spyro gyra, yer yer lee ritenour keyfi almışımdır. böyle devam et abicim diyip albümün nota defterini öpesim gelmiştir...
  • zarif bir albüm.

    bilen bilir, fahir atakoğlu'nu severim ama ne aydın esen ne de wynton kelly kadar değildir kulaklarımın kanaatine göre. gel gelelim istanbul in blue mükemmel bir albüm, açıkçası "bak bende ne var" diyerek bu albümle tanışmamı sağlamış hocama da saygılarımı sunmayı borç bilirim, ne de olsa okuyor bu entryi.

    michel petrucciani ve steve gadd'in tamamlayıcısı, michel camilo'nun kadim dostu anthony jackson'ın kontrbasta olduğunu albüm kapağında görmek beni heyecanlandırmaya yetti. horacio hernandez için söyleyecek söz yok zaten, conga sözcüğünün beynelmilel tanımıdır kendisi. mike stern ise hiç aklımda yoktu, albümü dinlemeye başladığımda içinde yer aldığını fark etmemiştim. ancak o spesifik gitar tonundan yakaladım kendisini. kartonette adı geçiyordu zaten, yeni nesil wes montgomery diyebileceğimiz wayne krantz'le birlikte harika çalmışlar. seksenlerden sonra gelişen caz gitaristleri arasında en iyi iki ismi bulmuş atakoğlu. bir de ekleme: gitaristlere kompozisyon hazırlamamış, hazırlamalarını da istememiş. saf doğaçlamadan doğan çoksesliliği kullanmalarını tercih ediyormuş atakoğlu, kanımca iyi de olmuş. bob franceschini de bu güzel beşliyi tamamlayan woodwind ustası olarak albüme yakışmış, pürüssüz tonuyla klarineti de konuşturmuş.

    albümdeki parçaların contemporary/ethnic jazz'e iyi birer örnek oluşturduğunu, hemen her parçanın fusion bağımsızlığını kazandığını söyleyebilirim. ancak albüme adını veren istanbul in blue öyle kutsal, öyle güzel ve yaralayıcı olmuş ki..herbie hancock'ın takin off''unu kapatan alone and i gibi geldi biraz, ya da infant eyes modalitesini hissettim. her neyse efendim, istanbul in blue çok başarılı, güzide ve zarif bir albüm. dinledikçe daha iyi anlatıyor kendini, düşlerimi.

    ağustos 1 editi: sync-op ne kadar leziz bir şarkıdır!
    kasım 13 editi: ess ve trapped da bambaşka iki eser, şimdi anladım değerini bu adamın.
  • fuse on adlı parçasının on numara telefon melodisi olma potansiyeline sahip olduğu albüm. teknolojimin elverdiği gün yapıcam bi gün ben. ayrıca cidden mükemmel bir albüm. hızlı tempolu parçalar ağır tempolu parçalara göre baskın ama iyi dengelenmişler yine, hızlı tempolular kıpır kıpır; insanı canlandırırken, ağır tempolular da (misal istanbul in blue) insanı alıp götürüyor... eline sağlık fahir atakoğlu.
hesabın var mı? giriş yap